Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5815 Esas
KARAR NO : 2020/1763
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2017
NUMARASI : 2015/504 2017/610
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 116.112,02 USD alacağı olduğu iddiasıyla İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlattığını, takibe dayanak olarak fatura alacağının davalıya temlikinin gösterildiğini, davalının temlik yapan … şirketinin yetkilisi … annesi olduğunu, yabancı şirketlerin icra takibine girişebilmesi için teminat yükümlülüğünden kurtulmak için muhtemelen böyle bir temlik işleminin yapıldığını, bu borçla ilgili olarak alacaklı vekili ile 16/03/2015 tarihinde protokol düzenlendiğini, protokole göre toplam 85.000,00 USD ile 5.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu ödemelerin hiçbir tanesinin alacaklı vekilince icra dosyasına bildirilmediğini ve hiç tahsilat yapılmamışcasına takibe devam edildiğini, müvekkilince protokol doğrultusunda ödemeler yapıldığını, müvekkilinin ibra olmuş sayılması gerektiğini belirterek müvekkilinin ödemeler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötüniyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki uyuşmazlığın protokol gereğince alacak miktarı ve üçüncü şahıs olan … şirketine iki defada yapılan 22.000 ve 33.000 USD tutarındaki ödemelerin dosya borcuna mahsup edilmemiş olması haline ilişkin olduğunu, üçüncü şahsa yapılan ödemeler nedeniyle davacının borçtan kurtulamayacağını, davacının aslında borcunu kabul ettiğini, dava dışı şirkete yapılan ödemeleri kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; uyuşmazlığın temlik alan yerine dava dışı … hesabına yapılan 22.000 ve 33.000 USD olmak üzere toplam 55.000 USD’lik ödemenin davacının borcunu sona erdirip erdirmeyeceğine ilişkin olduğu, alacağı temlik eden dava dışı şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığı, bu yönde bir iddia da ileri sürülmediği, dava dışı şirket yetkilisinin davalının oğlu olduğu ve yabancılık unsurunun oluşturacağı engellerin aşılması amacıyla alacağın davacıya temlik edildiği, esasen dava dışı şirket ile davalı arasında temsil ilişkisi bulunduğu, davacının yaptığı ödemenin şekli anlamda borcu sona erdirmediği iddia edilmiş ise de, davalının bu hakkını kötüye kullanarak takip başlattığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının davalıya takip dosyasında 116.112,02 USD (292.602,29 TL borçlu olmadığının tespitine) , kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; davalının kötüniyetli takip yaptığını, müvekkilinin araçlarına ve banka hesaplarına hacizler konulduğunu, piyasada itibar kaybına uğradığını, bu nedenle lehlerine tazminata hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; müvekkilinin davalıya ait fatura alacağını … şirketinden temlik aldığını, temlikin borçluya ihtar edildiğini ve takip başlatıldığını, icra alacağına istinaden davacının 30.000 USD ve 8.000 TL ödeme yaptığını, ancak nedeni belirsiz bir şekilde … unvanlı hiç alakasız üçüncü bir kişiye yaptığı 55.000 USD ödemenin icra dosyasına mahsubu istediğini, temlikin borçluya tebliğ edildiğini ve borçluyla alacak miktarının protokole bağlandığını, dosya hakiminin takdir yetkisini aştığını, temliki geçersiz gördüğünü ve müvekkilinin mağduriyetine yol açtığını, mahkemenin … şirketinin unvanını usulsüz şekilde değiştirerek … şirketi olarak gösterdiğini, fatura alacağını temlik edenin … olduğunu, temlik alanın davalı, havale alıcısının ise … şirketi olduğunu, dolayısıyla menfi tespit davasının reddi gerektiğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine 113.330,00 USD asıl alacak olmak üzere toplam 116.112,02 USD’nin tahsili için İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak fatura alacağının gösterildiği görülmüştür. İcra dosyasında bulunan temlik sözleşmesinin incelenmesinde; temlik edenin …, temlik alanın ise davalı olduğu, buna göre temlik edenin muhatap olan davacıdan 113.330,00 USD muaccel alacağının davalıya 20/02/2015 tarihinde temlik ettiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya gönderilen 24/02/2015 tarihli ihtarnamede; temlik sözleşmesinden bahsedilerek temlik tutarının davalıya 3 gün içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin davacı şirkete 03/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Protokoldür başlıklı belgenin incelenmesinde; 16/03/2015 tarihinde alacaklı vekili Av. … tarafından düzenlendiği, konusunun İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya olduğu, tarafların icra dosyası borcu için ferileriyle birlikte 85.000 USD ve vekalet ücreti olarak 3.000 USD ödemeyi borçlunun kabul ve taahhüt ettiği, 8.000 USD’nin peşin, 22.000 USD’nin 20/03/2015, 55.000 USD’nin ise 27/03/2015 , vekalet ücreti 3.000 USD’nin ise en geç 3 ay içinde ödeneceğini, bu ödemelerin yapılması halinde borçlunun başkaca bir işleme gerek kalmaksızın ibra edilmiş sayılacağının bildirildiği görülmüştür. Davacının 25/03/2015 tarihinde 22.000 USD’yi … şirketine ödediği, yine 33.000 USD’yi 30/03/2015 tarihinde … şirketine ödediği, her iki banka havalesinde de “32 sayılı karar gereği peşin ithalat transferi” şeklinde açıklama yapıldığı, ayrıca davacının 30/04/2015 tarihinde … hesabına 5.000 TL ödeme yaptığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 14/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının alacağına konu fatura yönünden ibraz edilen belgeler sonucunda 22/12/2014 tarihli … nolu Yeşilköy Gümrük Müdürlüğü İthalat Beyannamesinde 2015 … marka otomobil 77.000 USD bedelli fatura olduğu, davacı ile davalı arasında yapılan protokol sonrasında kalan ödemenin yani dava konusu edilen toplam 55.000 USD’nin temlik sözleşmesiyle alacağını devreden … firmasına ödediği, temlik veren ve temellük alana yapılan tüm ödemeler sonunda borcun kapanmasına karar verildiğinden faiz hesaplamasına gerek olmadığı, protokol uyarınca sadece temellük alana yapılan ödemelere göre 55.000 USD borç bulunduğuna karar verilir ise işlemiş faiz alacağının 4.258,95 TL olacağı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, protokol gereğince ödemeler yaptıklarını, yapılan ödemelerin icra dosyasına bildirilmediğini iddia ederek ödemeler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı taraf ise davacının 22.000,00 ve 33.000,00 USD’lik ödemeleri dava dışı bir şirkete yapması nedeniyle davacıyı borçtan kurtarmayacağını savunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 22.000,00 ve 33.000,00 USD’lik davacı ödemelerinin davacıyı borçtan kurtarıp kurtarmayacağına ilişkindir. Davacı taraf, 16/03/2015 tarihli protokole dayanmış olup söz konusu belgede davacı tarafın imzası bulunmamakla birlikte bu belge davalı alacaklı vekilince imzalanmış olup inkar edilmediğinden ve davacının da kabulünde olduğundan itibar edilmiştir. Takip çıkışı 116.112,02 USD ise de, bahse konu protokolde takip borcunun ferileriyle birlikte toplam 85.000,00 USD ile vekalet ücreti karşılığı olarak 3.000,00 USD ödenmesi halinde davacının ibra edileceğinin kabul edildiği görülmüştür. Davalı vekilinin 30/04/2015 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği beyanda … plakalı araç üzerindeki haczin kaldırılmasını istediği, dosyada hiç tahsilat yapılamadığını belirttiği, davacı borçlu vekilinin ise 04/05/2015’te yaptığı ödemelerle ilgili olarak icra müdürlüğüne bilgi verdiği, icra müdürlüğünce konuyla ilgili davalı alacaklı vekiline bildirimde bulunulmasına karar verildiği, davalı alacaklı vekilinin ise 08/05/2015 tarihli, ancak 18/05/2015 havale tarihli dilekçesinde 30.000,00 USD ile 5.000,00 TL ödeme yapıldığını, ancak protokolün ihlal edilmesi nedeniyle geçersiz hale geldiğini ve takibin devamını istediği, oysa tarafların kabulünde olan protokolde, protokole uyulmaması halinde geçersiz olacağına dair bir düzenleme bulunmadığı, davanın ise 11/05/2015 tarihinde açıldığı, davalının ödemeleri bildirmemesi nedeniyle dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıştır. Yine davalı vekilinin dava açıldıktan sonra UYAP’tan icra dosyasına gönderdiği 25/05/2015 tarihli dilekçesinde 56.100,00 USD alacaklarının kaldığını, fazlaya ilişkin haklardan feragat ettiğini beyan ettiği, bundan başka davalı alacaklı vekilinin 11/01/2016 tarihinde icra müdürlüğüne verdiği beyanında ise 30.000,00 USD ve 5.000,00 TL’lik ödemelerin dışında 02/06/2015 tarihinde de 3.000,00 TL haricen tahsil edildiğini beyan ettiği görülmüştür. İhtilaflı olan diğer iki ödeme ise 25/03/2015 ve 30/03/2015 tarihlerinde dava dışı … şirketine “32 Sayılı Karar gereği peşin ithalat transferi” açıklamasıyla yapılmıştır. Takibin dayanağı fatura alacağı gösterilmiş olup icra dosyasında da temlik sözleşmesi mevcuttur. Ayrıca söz konusu temlik, davacıya gönderilen ihtarname ile 03/03/2015’de tebliğ edilmiştir. Davacının da kabulünde olan ve dava dilekçesinde dayandığı protokol başlıklı 16/03/2015 tarihli belge icra takibinden sonra düzenlenmiştir. Buna göre davacının protokolde hüküm altına alınan düzenlemeye göre ödemeleri davalı alacaklıya yapması gerekirdi. Ayrıca davacı taraf ödemelerin neden dava dışı şirkete yapıldığı hususunu açıklayamamıştır. Davacının kabulünde olan protokol çerçevesinde ve haberdar olduğu temlik uyarınca ödemeleri davalıya yapmakla borcundan kurtulacaktır. Ancak 22.000 ve 33.000 USD’lik ödemeler dava dışı şirkete yapıldığından davacı bu miktarlardan sorumludur. Yapılan bu açıklamalardan, davacının 30.000 USD + 8.000 TL’yi davalıya ödediği, 22.000,00 USD + 33.000,00 USD’yi ise dava dışı şirkete ödediği anlaşılmıştır. Takip dosyasında istenilen 116.112,02 USD ve ferileri tarafların kabulünde olan protokol ile 85.000,00 USD ve 3.000,00 USD vekalet ücretine indirilmiş olup davacı taraf protokolde belirlenen 55.000,00 USD’nin davalıya ödememesi nedeniyle bu miktardan sorumludur. Öte yandan takip konusu alacak USD cinsinden olup davacı tarafça yapılan 5.000,00 TL’lik ve 3.000,00 TL’lik ödemelerin avukatlık ücretine ilişkin olarak yapıldığı, buna göre 30/04/2015 tarihinde yapılan 5.000,00 TL’lik ödemenin bu tarihteki TCMB döviz kuru olan 2,65 TL dikkate alındığında bunun 1.886,00 USD’ye, yine 02/06/2015 tarihinde yapılan 3.000,00 TL’lik ödemenin ise bu tarihteki TCMB döviz kuru olan 2,67 TL dikkate alındığında, 1.123,00 USD’ye tekabül ettiği, dolayısıyla TL ödemelerin toplam 3.009,00 USD’ye karşılık geldiği, bu itibarla davacının protokolde öngörülen vekalet ücretini ödediği kanaatine varılmıştır. Buna göre davacının takipte istenen tutarın 55.000,00 USD’lik kısmından sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Yapılan bu açıklamalar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiştir.Davacı vekilinin istinaf talebi ise, davalının kötüniyetli takip yaptığına ilişkindir. Davalı taraf takibe faturayı dayanak yapmış ve icra dosyasına temlik sözleşmesini sunmuştur. Kötüniyetli takip tazminatı için takip tarihi itibariyle kötüniyetin bulunması gerekir. Dosya içeriğinden davalının bu miktarı alacağı takibe koymasında kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir.Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin reddi, davalı vekilinin istinaf talebinin ise kısmen kabulü, kısmen reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,3-İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2017 gün, 2015/504 Esas, 2017610 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Davanın kısmen kabulü ile; davacının İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında 61.112,02 USD’den dolayı borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 5-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 6- Alınması gereken 10.519,89 TL harçtan, peşin alınan 4.996,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.522,97 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 7-Davacı tarafından yatırılan peşin harç tutarı olan 4.996,92 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti ile 141,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 672,80 TL’den davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 354,10 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, 10-Kabul edilen kısım üzerinden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 18.580,22 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Reddedilen kısım üzerinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 17.117,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 13-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 14-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 24,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 109,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 16-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 17-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/10/2020