Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5814 E. 2018/1286 K. 29.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/5814 Esas
KARAR NO : 2018/1286
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2017
NUMARASI : 2011/235 E. – 2017/615 K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 29/05/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine İstanbul …İcra Dairesi’nin … E.dosyası üzerinden icra takibi yaptığını, takibe dayanak 8 adet senedin kira alacağı teminatı olarak davalı tarafa verilen senetler olduğunu, bu senetlerin teminat senedi olduğunun protokole bağlandığını, kira bedellerinin banka havalesi yoluyla ödendiğini, 20.11.2010 tarihli kiranın çek ile ödendiğini, kira bedelleri eksiksiz ödendiğinden teminat senetlerinin iadesi gerekirken iade edilmediğini” iddia ile müvekkilinin icra takibine konu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiş, 03.10.2011 tarihli dilekçe ile de haciz baskısı nedeniyle davalıya ihtirazi kayıtla ödeme yapıldığından davaya istirdat davası olarak devam edilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili cevaben, “davacı tarafın oğlunun, müvekkilinin kiracısı olduğunu, işyerinin davacıya ait olduğunu, ancak borçları nedeniyle burayı oğlunun üzerine yaptığını, sıkışması üzerine müvekkilinden borç istediğini, müvekkilinin de nasıl olsa kiracısı olduğu için güvenerek borç verdiğini ve bunu senede bağladığını, davacı kira bedellerini ödemediğinden problem çıktığını, borç aldığı parayı da ödemediğini, bu nedenle hem kira alacağı için hem senetlerin bedeli için icra takibi açıldığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, senetlerin teminat senedi olduğunu dair protokolün de asılsız bir iddia olduğunu, çek’le ödeme beyanının dahi asılsız olduğunu, kira bedellerinin çek’le ödendiği iddiasının da doğru olmadığını” beyanla davanın reddine, %40 tazminata hükmolunmasını istemiştir.
Mahkemece 13.07.2017 tarihinde davanın kabulüne, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün…E.sayılı dosyada takibe konu senetler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 01.08.2011 tarihinde ödenen 32.900 TL’nin davalıdan istirdadına ve bu bedelin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, %40 üzerinden 13.160 TL kötüniyet tazminatının da davalıdan tahsiline karar vermiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinafında, “davacının dayandığı “protokol”ün ve “çek teslim evrakı”nın davacı tarafça taklit edildiğini, sonradan doldurulduğunu, protokolün gerçek örneğini dosyaya sunduklarını, bu konuda İstanbul C.Başsavcılığı tarafından 2011/18193 no’lu soruşturma sonucunun beklenmesi gerektiğini, protokol’ün tahrif edilmemiş halinin kira farklarına ilişkin olduğu hususunun ispat imkanının tanımadığını, davacının borcunun 1,5 katı teminat vermesinin, hayatın olağan akışına uymadığını, kira başlangıcı olan 01.11.2009’daki kira bedelinin ne olduğunun araştırılmadığını, sunacakları emsal kira sözleşmeleri ile gerçek kira bedelinin 5.700 TL olduğunun sabit olacağını, Keresteciler sitesinde yan yana 2 işyeri kiralanması durumunda kira bedelinin ne olacağının sorulması taleplerinin de mahkemece değerlendirilmediğini, %20 yerine %40 tazminata hükmolunmasının hatalı olduğunu” iddia ile kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin kabul gerekçesi, “dava konusu senetleri teminat olarak verildiğine dair PROTOKOL düzenlendiği, kira bedellerine mahsuben davacı tarafça davalıya 24.500 TL’lik bir çek ile ödeme yaptığı, kira bedellerinin ödendiği, çek teslimine dair belgedeki imzaya itiraz olmadığı, protokol ile belge arasında bir mübayenet bulunmadığı, kira bedellerinin tamamının ödendiği, icra dosyasında takibe konulan bonoların teminat bonosu olduğu, davacının takip konusu bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının anlaşıldığı, davalının bu durumu bilmesine rağmen bonoları takibe koyduğu” biçimindedir.
Dosyada bulunan 2 adet protokol’ün birbiriyle aynı olmadığı, protokollerden birinde “teslim edilmiştir” diye biten yerden itibaren “Aylık 2.00 TL olan kiralar bankadan ödendiğinden anılan teminat senetleri iptal edilerek iade edilecektir” biçiminde bir cümlenin yer aldığı görülmektedir.
Dosyada İstanbul 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1680 E., 2012/262 K.sayılı karar örneğinin de yer aldığı, … tarafından, Zafer Saka ve … alehine itirazın kaldırılması ve tahliye talepli olarak açıldığı anlaşılan bu davada mahkemece 07.03.2012 tarihinde davanın kabulüne, itirazın kaldırılmasına, tahliye gerçekleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, karar verildiği görülmektedir.
17.02.2016 tarihli Bilirkişi Ek raporunda, “protokoller arası çelişkinin giderilmesi ve çek’in teslimine ait evrakın sahte olduğu iddiasının grafolojik inceleme ile araştırılmasına ilişkin eksikliklerin giderilmesi gerektiği, eğer ilk protokol geçerli kabul edilirse davacının davalıya 1.097,23 TL faiz, 88,80 TL komisyonu olmak üzere toplam 1.186,03TL borçlu olmadığı, diğer protokol geçerli kabul edilirse davacının davalıya senet tutarı, faiz, komisyon toplam 32.442,81 TL borçlu olmadığı” görüşü açıklandığı görülmektedir.
Mahkemece davacının, davalılar aleyhine başlattıkları, İstanbul …İcra Dairesi … E., İstanbul 5.İcra Dairesi’nin 2010/22623 ve 2010/22849 E.sayılı icra takip dosyaları ile İstanbul 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1679 E.sayılı dosyanın ve İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2011/18193 soruşturma sayılı dosyası celb edilerek incelendiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme kararında ayrıca davalı vekilinin, “24.500 TL’lik çek’in kira alacağına mahsuben alındığına dair belgeye itiraz ettiği, imzanın müvekkiline ait olduğunu ancak üzerinin sonradan doldurulduğunu, protokol başlıklı belgede de 9 adet senedin teslim edildiğine dair kısmın ödendiğinde alınan teminat senetleri iptal edilerek iade edilecektir” kısmının sonradan ilave edilmiş olduğunun belirtildiğinin yazılı bulunduğu görülmektedir.
Davacı, 2009 yılı 10.ayından sonraki kiralarını davalıya verilen 24.500 TL’lik çekle ödediğini savunmuş olup, çek’i imza karşılığı aldığı gibi banka yazısından da çekin ödendiği anlaşılmaktadır. Ceza soruşturmasında çek’i kendi hesabına kendi alacağı olarak alıp tahsil ettiğini iddia etmiş ise de, çek’in imza karşılığı davacıya verildiğine ilişkin yazıyı imzalamış olduğundan, takibe konu bonoların da kira akdine karşılık verildiği yazılı olup, vekilin aksine olan iddiasının delillerle kanıtlanmaması nedeniyle ve dava tarihinde icra inkâr tazminatı oranının %40 olduğu anlaşılmakla, istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin, 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 2.021,97 TL harcın, peşin alınan 562,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.459,97 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 29/05/2018 tarihinde oy birliğiyle ve dava değerine göre kesin olarak karar verildi.