Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5812 E. 2019/251 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5812 Esas
KARAR NO : 2019/251
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/03/2017
NUMARASI : 2016/575 E. – 2017/263 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, müvekkil tarafından davalı aleyhine, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından, dayanağı bankaya ibraz edilmemiş toplam 50.000 TL bedelli 2 adet çek olan bir icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun bu takibe yetki ve borç yönünden itiraz ettiğini, ancak çeklerin keşide yerlerinin İstanbul olması sebebiyle takibin yetkili icra dairesi olan İstanbul icra müdürlüklerinde açıldığını ve HMK uyarınca davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkilin takip dayanağı çeklerin yetkili hamili olduğunu ve davalının bu çeklerin toplam bedeli kadar müvekkil aleyhine sebepsiz zenginleşmiş olduğunu, borca ve yetkiye yapılan itirazların yersiz olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, icra takibine dayanak olan çeklerin süresinde bankaya ibraz edilmeyerek çek vasfını yitirdiklerini ve bu nedenle keşide yerlerine göre yetkili icra müdürlüğünün belirlenmesinin yerinde olmadığını, müvekkilin mernis adresinin Zeytinburnu olması sebebiyle yetkili icra müdürlüklerinin Bakırköy İcra Müdürlükleri olduğunu, bu nedenle davanın usul yönünden reddi gerektiğini, müvekkilin takipte belirtilen nitelikte ve miktarda bir borcunun bulunmadığını, takip dayanağı çeklerin süresinde bankaya ibraz edilmeyerek çek vasfını yitirdiklerini, müvekkil ile davacı arasında ilamsız takibe konu edilebilecek bir ticari ilişki yahut alacak-borç ilişkisinin de bulunmadığını ve bu nedenle yapılan icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sebepsiz zenginleşmenin varlığını da reddetmekle birlikte zamanaşımı gereği sebepsiz zenginleşme hükümlerine gidilemeyeceğini belirterek davanın reddi, takibin iptali ile davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi öncelikle icra dairesine yapılan yetki itirazını değerlendirerek davacının 2 adet çeke dayalı olarak aleyhine genel haciz yolu ile takip başlattığını davalının Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yargı sınırları içerisinde olduğunu, muhatap bankanın da aynı yer olduğunu, kambiyo senedi olmakla götürülecek borç söz konusu olduğunu, muhatap bankanın ikamet yerinin takip yeri olarak kabul edilmesinin olanaklı olmadığını, bu nedenle yetkili icra müdürlüğünün Bakırköy İcra Müdürlüğü olduğunu belirterek davanın usulden reddine karar verilmiş ve bu karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, İİK madde 50/1 gereği para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesinin HMK madde 447/2 maddesinin atfıyla HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirleneceğini, ayrıca takip dayanağı akdin yapıldığı icra dairesinin de yetkili olduğunu, buna göre kambiyo senedi olan çeke dayalı takibin HMK madde 6 gereği borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde ve ayrıca İİK madde 50/1 gereği çekin keşide edildiği yer icra dairesinde de yapılabileceğini, dava konusu her iki çekin de keşide yerinin İstanbul olduğunu ve dolayısıyla icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde başlatıldığını, bu bakımdan yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasını, haksız ve yersiz itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğunu ve davacının istinaf taleplerinin reddi ile İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/575 Esas, 2017/263 Karar sayılı kararını onanmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, dayanağı süresinde bankaya ibraz edilmemiş 2 adet çek olan icra takibine vaki borca ve yetkiye itirazın iptali istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık icrada yetki itirazının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Yargılama sırasında mahkeme öncelikle icra dosyasına yapılan yetki itirazını değerlendirmiş ve davalının Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yargı sınırları içerisinde olduğu, muhatap bankanın da aynı yer olduğu, kambiyo senedi olmakla götürülecek borç söz konusu olduğu, muhatap bankanın ikamet yerinin takip yeri olarak kabul edilmesinin olanaklı olmadığı gerekçesiyle davanın ön şart yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermiştir. Bu hüküm davacı tarafça istinaf edilmiş ve İİK madde 50/1 gereği takibin çekin keşide edildiği yer icra dairesinde de yapılabileceğini, dava konusu her iki çekin de keşide yerinin İstanbul olduğunu ve dolayısıyla icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde başlatıldığını, bu bakımdan yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasını talep etmiştir.İİK’nun 50. ve HMK.’nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK’nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre; “Genel yetkili mahkeme, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” HMK’nun 7. maddesine göre; “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.” Ayrıca İİK.nun 50.maddesi göndermesiyle, çeke dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK. 6.md.), muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca akdin yapıldığı yer olması nedeniyle, çekin keşide edildiği yer icra dairesinde takip başlatılması mümkündür. Eldeki davada icra takibine dayanak teşkil eden çeklerin keşide yerlerinin İstanbul olduğu değerlendirildiğinde yetkili icra müdürlüğünün İstanbul icra müdürlükleri olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin icra dairesinin yetkisiz olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar vermiş olması yerinde görülmemekle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.03.2017 gün ve 2016/575 Esas, 2017/263 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı 30,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 116,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 06/02/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.