Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5811 E. 2020/1706 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5811 Esas
KARAR NO: 2020/1706
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2017
NUMARASI: 2015/710 2017/484
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı dernek arasında bir kısım gönderilerin belirlenen adreslere belirlenen şekilde gönderilmesi hususunda anlaşıldığını, anlaşma uyarınca müvekkilinin tüm gönderileri ilgililerine ulaştırdığını, müvekkilinin yaptığı bu iş için düzenlediği faturanın davalıya tebliğ edildiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile davacının müvekkili derneğin bağışçılarına teşekkür mektubu gönderilmesi hususunda anlaştıklarını, 33.000 adet bağışçı için 30.000 teşekkür mektubunun gönderilecek olduğunu, ancak davacının teşekkür mektuplarını göndermediğini, durumun bağışçıların aranması sonucu ortaya çıktığını, müvekkiline tebliğ edilmiş bir fatura bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı şirketin davalıya ait gönderileri kargo hizmeti olarak teslim aldığı ve teslim etmeye başladığı, gönderilerin bir kısmının belirtilen adreslere teslim edildiği, bir kısmının ise teslim edilemediği, buna göre davanın kısmen kabulü gerektiği gerekçeleriyle davalının 31.772,79 TL’ye yönelik itirazının iptaline, alacağın inceleme sonucu belirlenmesi nedeniyle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; davalının teslime dair kayıtları sunması gerektiğini, dava dilekçelerinde taraf defterlerinin delil olarak gösterdiklerini, davalı tarafa ön inceleme aşamasında teslime dair kayıtların toplanması için süre verildiğini, ancak sürenin kesin olmadığını, mahkemede bulunan evrak asıllarının iki koli civarında olduğunu, dosyaya sunulan evraklarda ulaştırılamadığı tespit edilen dağıtımların %1 civarında olduğunu, bu tür dağıtımlarda %5 ile %10 arasında dağıtım yapılamamasının olağan olduğunu, bilirkişi raporunda tüm gönderilerin incelenmediğini, sondajlama yapıldığını, buna rağmen %30 oranında kesinti yapılmasının doğru olmadığını, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; davacının dava dilekçesinde yapılan gönderilere dair imzalı teslim listelerinden bahsetmediği gibi gerekçesi ekinde de herhangi bir evrak sunmadığı, ön inceleme duruşmasında kendisine verilen iki haftalık sürede de dilekçesinde gösterdiği ve henüz sunmadığı belgeleri sunma hakkı bulunduğundan var olduğu iddia edilen imzalı teslim tutanaklarını sunma hakkının artık kalmadığını ve bu hususa da muvafakat etmedikleri halde usul ve yasaya aykırı delillere dayanılarak hüküm kurulduğunu, dolayısıyla mahkeme kararının bu yönden hukuka aykırı olduğunu, yine davacının bu delillerle kaç gönderiyi ulaştırdığını ispatlayamadığını, ispat edilemeyen davanın reddi gerektiğini, buna rağmen işin %70’inin ifa edilmiş gibi hüküm kurulmasının doğru olmadığını, ayrıca bu şekilde uygulamanın hakkaniyete aykırı olduğunu, 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve 6475 Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu uyarınca mevzuata uygun bir uygulama yapılmadığını, davacının tüm gönderilerin ulaştığını ispatla yükümlü olduğunu, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden 45.389,70 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 46.485,36 TL’nin tahsili için faturaya dayalı olarak 13/05/2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Takibe dayanak faturanın davacı tarafından davalıya düzenlenmiş olduğu, tarihinin 16/02/2015 tarihli olup açıklama bölümünde hizmet bedeli yazılı olduğu ve 45.389,70 TL bedelli olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında aralarında kargo uzmanının da bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunda; davacının 30.000 adet gönderiyi ispatla yükümlü olduğu, ancak hizmetin sağlanmasında eksiklikler bulunduğu, davacının gönderilerin bir kısmını ilgililerine ulaştırdığı, bir kısmını da ulaştıramadığı, dolayısıyla yüklendiği işleri eksik yaptığının anlaşıldığı, buna göre toplam fatura tutarından (4.925 Sayılı Taşıma Kanunu ve 6475 Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu uyarınca yetkili sahibi belgesi olmadan taşıma işlemini gerçekleştiren davacı ve yetki belgeli bir işletmeye taşıma işini tevdi etmesi gerektiği halde buna uymayan taşıtan işletmenin kusurlarıyla teslimatlarda aksamalar olduğu, yazılı bir sözleşmeyle şartların belirlenmediği gözetilerek) %30 oranında indirim yapılması gerektiği, buna göre davacının, davalıdan 31.772,79 TL talep edebileceği, icra dosyası incelenemediğinden davacının faiz talebi olup olmadığı hususunda bir inceleme yapılamadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Taraf vekillerince bilirkişi raporuna itiraz edildiği görülmüştür
GEREKÇE: Dava, itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalının bağışçılarına gönderilen ulaştırıldığını, bu nedenle alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise bağışçılarına mektupların gönderilmediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında iddia ve savunmanın değerlendirilmesi bakımından bilirkişi raporu alınmıştır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Ancak taraflar yapılacak işin mektupların davalının bağışçılarına ulaştırılması işi olduğu konusunda mutabıklardır. Öncelikle somut olay bakımından davacı 30.000 adet gönderiyi bağışçılara teslim ettiğini ispatla yükümlüdür. Dosya içeriğinden mektupların bir kısmının muhataplarına teslim edilemediği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda da değinildiği üzere dağıtım süresi, ödeme koşulları, iadeler, ikinci defa teslimat gibi konuların ne olacağı bilinmemektedir. Ayrıca bu konularda tarafların sözlü olarak anlaşıp anlaşmadıkları, ya da anlaşmış iseler içeriğinin ne olduğu dosyaya yansıtılamamıştır.Normalde davalının bu iş için profesyonel olarak bu işleri yapan firmayla anlaşması gerekirdi. Bununla birlikte bilirkişi tarafından yapılan incelemede, davacı tarafından sunulan teslim bilgileriyle ilgili yapılan incelemede bazılarında sadece isimlerin bulunduğu, çok az rakamlar olduğu, bazı resmi kurumlarda birden fazla teslimat ve kaşe basıldığı, bazılarının elle yazıldığı, bazı gönderilerin posta kutularına bırakıldığı, 493 adedinin dağıtılmasına izin verilmediği için iade edildiği, 76 adet teslimatta bir isim altında diğer sayfalara kaşe basıldığı, bir kısım gönderilerde hiç imza bulunmadığı, kanıtlı teslimlerde ise onlarca kişinin karşısının sadece kaşelendiğinin tespit edildiği görülmüştür. Dolayısıyla yapılan işte eksiklikler bulunduğu sabittir. Bütün bu hususlar gözetilerek bilirkişi tarafından yapılan değerlendirmede %30 kesinti yapılmasının hakkaniyete uygun olacağı belirtilmiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde bilirkişi raporunda belirtilen ve mahkemece de benimsenen bu orandaki indirimin dosya kapsamına, tarafların sözleşme yapmadaki yaklaşımlarına, usul ekonomisine ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmış olup açıklanan bu hususlar gözetildiğinde taraf vekillerinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacıdan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 2.170,40 TL harçtan, peşin alınan 418,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.751,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/10/2020