Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5808 E. 2020/2143 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5808 Esas
KARAR NO: 2020/2143
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2017
NUMARASI: 2016/715 2017/487
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davalının müvekkilleri aleyhine icra takibi başlattığını, takibe konu edilen 50.000’şer TL bedelli iki adet bonodaki imzaların müvekkillerine ait olmadığını, taraflar arasında senet düzenlenmesini gerektirir bir iş de bulunmadığını belirterek müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptaline ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, iddiaların doğru olmadığını, davacıların 8 yıl önce bonoları düzenlediklerini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacılardan …’ün gerek savcılıktaki, gerekse mahkemedeki beyanında imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, senetlerdeki davacı …’e atfen atılı imzanın ise bu davacıya ait olmadığı, ayrıca davacı …’ün senetlerde aval olarak yer aldığı, dolayısıyla TTK’nun 702.maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunduğu gerekçeleriyle davanın, davacı … yönünden kabulüne, bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı … yönünden açılan davanın ise TTK’nun 702/2 maddesi gereğince reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; dava dışı …’ün (davacı …’in eşi, davacı …’un ise babası) müvekkiline Arnavutköy’de bulunan bir arsayı 100.000 TL’ye sattığını, müvekkilinin satış işlemlerini başlattığından tapu maliki …’nın öldüğünü öğrendiğini, bunun üzerine kendisine ödediği parayı istediğini, daha sonra …’ün davaya konu senetlerin davacıların huzurunda müvekkiline verdiğini, borç ödenmeyince de senetleri takibe koyduğunu, bilirkişi raporunda imzanın …’e ait olmadığı ortaya çıktığını, ancak imza incelemesine itiraz ettiklerini, adli tıptan rapor alınması gerektiğini, raporun eksik ve yetersiz olduğunu, ayrıca bonolardaki yazıların incelemesinin yapılmadığını, buna göre imzanın ve yazının …’e ait olup olmadığının incelemesi taleplerinin bulunduğunu, mahkemenin ise talepleri değerlendirmediğini, davanın kötüniyetli olarak açıldığını, davacı … aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir. Bakırköy C.Savcılığı’nın konuyla ilgili hazırlık soruşturması evrakının incelenmesinde; şikayetçinin …, şüphelilerin ise … ve …(davalı) olduğu, yapılan soruşturma sonunda senetlerin arka yüzündeki birinci ciranta hanesindeki … ibareli yazıların …’e ait olduğu, … yazısının …’e ait olduğu, …’ün senetteki kefil imzasını kabul ettiği, kamu davasını açılmasını gerektirir delil elde edilemediği gerekçesiyle resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Takip ve dava konusu senetlerin 13/02/2008 tanzim tarihli, vadelerinin ise 20/05/2018 ve 20/08/2008 tarihli, her biri 50.000 TL bedelli, “malen-nakden” kayıtlarıyla düzenlenmiş, keşideci kısmında davacı …, kefil kısmında …, lehtar kısmında ise davalının yer aldığı, senet arkasında … isim ve imza bulunduğu görülmüştür. Bakırköy 6.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/405 Esas, 2014/689 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacı …’ün davalı … aleyhine borcun tamamen ödendiğinden bahisle takibin iptalinin istendiği, mahkemenin ise sunulan ibranamede senede atıf yapılmadığından bahisle davanın reddine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 25/03/2017 tarihli grafolog bilirkişi raporunda; dava konusu senetlerdeki imzaların davacı …’ün eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilince bilirkişi raporuna itiraz edildiği ve bonodaki yazıların ve … imzasının diğer borçlu … ve dava dışı … tarafından atılıp atılmadığı hususlarında adli tıp kurumundan rapor alınmasının istendiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takip ve dava konusu bonolardaki imzaların kendilerine ait olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dava konusu senetlerin keşideci kısmında davacı …’ün, kefil kısmında …’ün, lehtar kısmında ise davalının yer aldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda dava konusu senetlerdeki imzaların davacı …’ün eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Yine davacı …’ün imzalarını kabul ettiği anlaşılmıştır. Öte yandan istinaf incelemesi sırasında takip ve dava konusu senetlerin incelenmesi bakımından arka yüzlerini de içerir örnekleri celbedilmiş, yapılan incelemede her iki bononun arkasında ilk cirantanın dava dışı … olduğu görülmüştür. Bir başka ifadeyle bonoların arkasında ilk cironun lehtar davalıya ait olması gerekirken ilk cironun dava dışı …’e ait olması nedeniyle ciro silsilesinde kopukluk meydana gelmiştir. Bu durumda davalı, meşru hamil değildir. Ne var ki, mahkemece yargılama sonunda sadece davacı … yönünden dava kabul edilmiş, davacı … yönünden ise dava reddedilmiş olup kararı sadece davalı istinaf etmiştir. Yapılan bu açıklamalar karşısında davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Kaldı ki, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu raporun yetersiz olduğu, …’e ait imza incelemesi yapılması gerektiği ve yazıların incelenmesi gerektiğine ilişkin istinaf talepleri ile davacı … aleyhine %20 oranında kötüniyet tazminatına ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin, istinaf edenin sıfatına göre reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca, istinaf edenin sıfatına göre ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 6.831,00 TL harçtan, peşin alınan 1.708,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.123,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/12/2020