Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5758 E. 2020/1700 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5758 Esas
KARAR NO : 2020/1700
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2017
NUMARASI : 2014/371 2017/260
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili ile … A.Ş arasında faktoring sözleşmesi imzalandığını, adı geçen şirketin 16/01/2009 tarihli temlikname ile davalı şirkete kesmiş olduğu 31/12/2008 tarihli 1.634.347,20 TL bedelli faturadan kaynaklanan alacağın tamamını müvekkiline temlik ettiğini, temliknamenin davalıya 19/01/2009 tarihinde ulaştığını ve davalı tarafından düzenlenen aynı tarihli temlik teyit belgesinde alacağın temliki kabul bir alacak olduğunun kabul edildiğini ve tamamının ödeneceği taahhüdünde bulunulduğu, ancak davalının bu bedeli ödemediğini, bunun üzerine 14/09/2012 tarihli ihtarname çekilerek muacceliyet tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiğini, davalının ödeme yapmaması üzerine alacağın tahsili için icra takibi başlattıklarını, ancak haksız itiraz sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, temlik edilen alacağa dayanak yapılan faturanın dava dışı … A.Ş’nin …Bankası A.Ş’ye temlik edilmesi üzerine müvekkili tarafından bu bankaya 28/09/2009 tarihinde ödendiğini, … A.Ş’nin bu fatura alacağını daha önce davacıya temlik girişiminde bulunduğunu ancak konunun neticelenmediğini, dolayısıyla davacının sunduğu yazı üzerine anlaşma olmadığından müvekkilinin bu yazıyı ıslak imzalı olarak vermediğini, aslı üzerine müvekkili yetkilileri tarafından iptal ibaresi yazılarak muhafaza edildiğini, davacının ihtarına karşı cevabi ihtar verdiklerini, davacının iki nolu delil olarak sunduğu fotokopi belgenin dava dışı … A.Ş ile davacı arasında yapılan faktoring görüşmeleri sırasındaki taslak olarak istenen, ıslak imza taşımayan fotokopi belge olduğu, ayrıca temlik sözleşmesinin noter kanalıyla müvekkiline tebliğ edilmediğini, ihtarname dışında bir yazı müvekkiline gönderilmediğini, davacı ile … A.Ş arasındaki temlik ilişkisinin faktoring mevzuatına tabi olup bu alacağa ilişkin fatura ve diğer belge asıllarının davacıda bulunmasının şart olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava dışı … A.Ş’nin davacı ile imzalamış olduğu faktoring sözleşmesine istinaden kullandığı ve kullanacağı kredilerden asaleten ve kefaleten doğmuş ve doğacak borçlarına karşılık tahsilinde borcuna mahsup edilmek üzere davalı şirkete kesmiş olduğu 1.634.347,20 TL bedelli faturadan kaynaklanan alacağının tamamını temlik sözleşmesiyle davacıya temlik ettiği, temliknamenin 19/01/2009 tarihinde davalı tarafından tebliğ alındığı ve kayıtlarına işlendiği, durumun davacıya bildirildiği, buna rağmen davalı tarafından dava dışı … A.Ş ile … A.Ş arasında yapılan temlik çerçevesinde … A.Ş’ye ödeme yapıldığı, davalının yaptığı bu ödemenin iyiniyetle bağdaşmadığı, davacının temlik aldığı alacağı davalıdan talep edebileceği, işlemiş faizin başlangıcı olarak 14/09/2012 tarihli ihtarnamenin tebliğinin esas alınması gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 1.634.347,20 TL asıl alacak ve 14.776,29 TL işlemiş faiz üzerinden asıl alacağa avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine ve davalının %20 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; bilirkişilerin 31/12/2008 tarihli faturanın ödeme vadesinin 15 gün olduğunu belirterek 19/01/2009 tarihinden itibaren avans faizi uygulamak suretiyle takip tarihine kadar olan dönem için 1.050.448,66 TL olarak hesapladıklarını, yine bilirkişilerin faizin başlangıcına ilişkin olarak 19/01/2009 tarihli teyit yazısının temerrüdün başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürdüklerini, ancak mahkemenin 28/04/2016 tarihli ara kararı uyarınca faiz hesap edildiğini, davalının işlemiş faize başlangıç tarihine bir itirazının bulunmadığını, dolayısıyla faizin başlangıç tarihinin 19/01/2009 olarak esas alınması gerektiğini, kararın faiz yönünden kaldırılması gerektiğini bildirmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; uyuşmazlığın faktoring işleminden kaynaklandığını, mahkemenin bu hususu gözden kaçırdığını, bu hususun bilirkişinin hatalı hareket etmesinden kaynaklandığını, bilirkişilerin de faktoring mevzuatına değinmediklerini, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı kayıtlarında faktoring mevzuatına uygun teslim ve temlik alınmış fatura aslı veya irsaliye bulunmadığını, davacı kayıtlarının gerçeği yansıtmadığını, faktoring yerine bilgisayar görüntüsünün sunulduğunu, bu belgenin hiçbir hukuki geçerliliğinin olmadığını, BDDK kararları uyarınca fatura veya benzeri belgelerin işlem dosyasına eklenmesi gerektiğini, bu belgelerin doğruluğunun ve tutarlılığının öncelikle incelenmesi gerektiğini, yine davacı kayıtlarında faturanın dayanağı olan malın teslimine dair irsaliyenin de yer almadığını, faturayı düzenleyen dava dışı … A.Ş ile fatura borçlusu müvekkil arasında faturanın davacıya devredilmesi yönünde hukuk aleminde gerçekleşmiş geçerli bir sözleşme bulunmadığını, davacının iç yazışmaları eline geçirerek ortaya bir faktoring işlemi yapılmış gibi sonuç çıkararak makul olmayan süre sonunda işlem başlattığını, yine faktoring mevzuatı uyarınca davacının fatura karşılığı kredi sağlaması gerektiğini, ancak böyle bir kredi kaydının bulunmadığını, davacının dava dışı … A.Ş ile birlikte diğer bir şirket içinde aynı ve muhasebe hesabını tuttuğunu, davacının hangi şirketten alacaklı olduğunu bilirkişi tarafından saptanmadığını, bu konudaki itirazların dikkate alınmadığını, …A.Ş ile… A.Ş’nin farklı tüzel kişiler olduğunu, ancak aynı cari hesapta takip edildiğini, davacının hangisinden alacaklı olduğunun açıkça ortaya konulması gerektiğini, davacı muhasebe kayıtlarına konu hesap hareketlerinin fatura tarihinden bir yıl sonrasına ait olduğunu, faktoring kredisinin dava dışı şirkete havale edildiğini gösterir banka dekontunun bulunmadığını, müvekkiline tebliğ edilmeyen temliknameye konu faktoring sözleşmesinin davacı kayıtlarında yer almadığını, bilirkişilerin bu sözleşmeye değinmediklerini, örneğini rapor ekine koymadıklarını, davacının iddiasının defter kayıtları ile örtüşmediğini, davacının faktoring yönetmeliğinin 7/2 bendi uyarınca kullandırdığı kredilerle ilgili olarak aldığı teminatın %25’i oranında kredi kullandırması gerektiğini, oysa bu kredi için karşılık ayırmadığını, müvekkili ile dava dışı … A.Ş arasında e-maillerle görüşme yapıldığını, bu yazışmaların 16/01/2009 tarihinden sonra gerçekleştiğini, faturaya konu malın henüz müvekkiline teslim edilmediğini, dolayısıyla dava konusu fatura karşılığı kredi kullanılmadığını, ilgili faturanın malın tesliminden sonra dava dışı …Bankası A.Ş tarafından kredilendirildiğini, davacının ise fotokopi belgeye dayanarak dava açma yoluna gittiğini, ikinci ek raporda ön ödemeli faktoring işlemine dayanıldığını, ön ödemeli faktoring işleminde ise faktoring şirketinin satıcının alacaklarını devralması ve belli bir kısmını %80-90 fatura vadesi gelmeden satıcıya ödemiş olması gerektiğini, dolayısıyla dava konusu olayda ön ödemeli faktoring işlemi yapılmış olmasının mümkün bulunmadığını, davacı şirket vekilinin dava sırasında ön ödemeli faktoring işlemine yönelik bir iddiasının bulunmadığını, şayet faktoring işleminin ön ödemeli olduğu kabul edilirse bu durumda da kök raporla ek rapor arasında çelişki ortaya çıkacağını, bu çelişkinin ayrı bir heyetten alınacak raporla giderilmesi gerektiğini, bu yöndeki itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişinin ikinci ek raporunun ikinci sayfasında … ve … sayılı projelerden bahsedilmiş ve bunların tarihinin 16/01/2009 olduğu belirtilmiş ise de, bu tarihin kök rapora göre yanlış olduğunu, zira kök raporun 6.sayfasındaki tabloya göre bu projelerin tarihi olmadığı gibi, bir alt satırda yer alan projenin tarihinin de 08/10/2009 olarak gösterildiğini, bu tespitin hatalı olduğunu, bu projelerin 08/10/2009 tarihinden sonra olabileceğini, bilirkişilerin aynı muhasebe kayıtlarında farklı sonuçlar çıkardıklarını bildirerek davanın kısmen kabulü ile icra tazminatına hükmedilmesine dair aleyhe kısımların kaldırılmasını istemiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 1.634.347,20 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 2.684.795,86 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak temlik sözleşmesi, temlik teyit belgesi, ihtarnamenin gösterildiği, davalı vekilinin borcun bulunmadığından bahisle borca ve tüm ferilerine itiraz ettiği görülmüştür. 16/01/2009 tarihli noterde düzenlenen temlik sözleşmesinin incelenmesinde; temlik edenin dava dışı … A.Ş, temlik alanın davacı olduğu, temlik konusunun 1.634.347,20 TL bedelli fatura olduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 14/09/2012 tarihli ihtarname ile; 1.634.347,20 TL temlik konusu lacağın ihtarnamenin tebliğinden itibaren 2 gün içinde muacceliyet tarihinden itibaren yürütülecek avans faiziyle birlikte davacı hesabına yatırılmasının istendiği, ihtarnamenin davalıya 17/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Davacı tarafından sunulan temlik teyit belgesi fotokopisinin incelenmesinde; davalının davacıya hitaben temliknamenin 19/01/2009’da tebliğ alındığı ve kayıtlara işlendiği, alacak üzerinde takyidat bulunmadığı ve temliki kabil bir alacak olduğunun kabul edildiği, bu alacağın tamamının temlik alacaklısının hesabına yatırılacağının bildirildiği görülmüştür. Davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu temlik teyit belgesi fotokopisinde; aynı yazının üzerinde iptal yazıldığı görülmüştür. Davalı tarafından …. Bankası A.Ş’ye 28/09/2009 tarihinde 1.622.923,33 TL’nin ödemesinin yapıldığı, buna dayanak olarak dava dışı … A.Ş tarafından düzenlenen 12/03/2009 tarihli temliknamenin gösterildiği, söz konusu temliknamenin incelenmesinde; … A.Ş tarafından 1.634.347,20 TL’nin … Bankası A.Ş’ye temlik edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 03/09/2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacı ile dava dışı … A.Ş arasında geçerli bir alacağın temlik sözleşmesinin yapıldığı, bu sözleşmeye davacının dayanabilmesi için davalıyla arasında herhangi bir ticari ilişkinin kurulmasının gerekmediği, sözleşmenin davalıya ihbar edildiği, davalının dava dışı …’ya yaptığı ödemenin iyiniyetli bir ödeme olarak değerlendirilemeyeceği, davacının onayı alınmaksızın dava dışı …’ya ödeme yapılmasının basiretli davranma yükümlülüğü ile de bağdaşmadığı, dolayısıyla davalının temlik sözleşmesine konu borç tutarında davacıya karşı sorumlu olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23/11/2015 tarihli ek raporda ise; kök rapordaki görüş ve kanaatlerde bir değişiklik olmadığı, icra dosyasında talep edilen alacağın da doğru hesaplandığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan, mahkemeye 17/11/2016 tarihinde sunulan ek bilirkişi raporunda ise; davacının 1.634.347,20 TL asıl alacak miktarı üzerinden 1.050.448,66 TL işlemiş faiz isteyebileceği, ihtarnamenin esas alınarak yapılan hesaplamada ise 14.776,29 TL işlemiş faiz isteyebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, dava dışı … A.Ş’nin davalıdan olan alacağının davacıya temlik edildiğini, ancak davalının ödeme yapmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacı tarafın dayandığı temlik sözleşmesi 16/01/2009 tarihli olup dava dışı … A.Ş’nin 1.634.347,20 TL bedelli fatura nedeniyle davalıdan olan alacağı davacıya temlik edilmiştir. Söz konusu temlikname 19/01/2009’da davalıya bildirilmiş, davalı tarafından ise davacıya gönderilen temlik teyit belgesinde alacağın ödeneceğinin bildirildiği görülmüştür. Her ne kadar davalı taraf, söz konusu temlik teyit yazısının taraflar arasındaki faktoring görüşmeleri nedeniyle taslak olarak müvekkilince gönderildiğini, aslının kendinde olup ve üzerine iptal yazısı yazıldığını iddia ederek bu konuda belgede sunmuş ise de, davalı taraf tacir olup bu yazının taslak olarak gönderildiği hususunu usulüne uygun bir şekilde belgeleyememiştir. Bu yazının yazıldığını da inkar etmediklerinden içeriğiyle bağlıdırlar. Dolayısıyla davalının, davacıya ödeme yapması gerekirdi. Dava dışı … A.Ş’nin bu alacağını dava dışı …A.Ş’ye temlik etmesi nedeniyle bu bankaya ödeme yapması davalıyı, davacıya karşı olan borcundan kurtarmayacaktır. Açıklanan bu sebeplerle davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan somut olay itibariyle faktoring işlemine yönelik olarak yapılan istinaf taleplerinin de dinlenebilir olmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca alacak likit nitelikte olup icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığından bu konudaki istinaf talepleri de yerinde değildir. Davacı taraf ise, işlemiş faize yönelik istinaf talebinde bulunmuş ise de, söz konusu alacağın faturadan kaynaklandığı, bu alacağın muacceliyetine ilişkin dosyaya sunulan 14/09/2012 tarihli ihtarname dışında bir ihtarname sunulmadığı, bu ihtarnamede ise tebliğden itibaren faiz istendiği görülmüştür. Her ne kadar bu ihtarnamede muacceliyet tarihinden itibaren yürütülecek avans faiziyle ödeme talep edilmiş ise de, az önce de belirtildiği üzere davacı tarafın davalıyı daha önceden temerrüde düşürdüğüne ilişkin bir belge sunulmadığı gibi, gerek temliknamenin tebliğ edilmesi, gerekse davalı tarafından gönderilen temlik teyit yazısının muacceliyet için yeterli olmadığı kanaatine varılmış olup açıklanan bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Taraf vekillerinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacıdan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalıdan alınması gereken 112.651,62 TL harçtan, peşin alınan 28.170,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 84.481,62 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyizi kabil olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/10/2020