Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5756 E. 2020/1701 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5756 Esas
KARAR NO : 2020/1701
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2017
NUMARASI : 2014/449 2017/247
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 07/01/2011 tarihli … İmalat Anlaşması gereğince kuru çay alım ve satışı hususunda anlaşmaya varıldığını, anlaşma uyarınca davalının müvekkilinden değişik tarihlerde paket halinde kuru çay aldığını, faturaların davalıya ulaştırıldığını, hesap mutabakatı istemelerine rağmen tarafların anlaşamadığını, bu arada davalının sözleşmede yer almayan faturalar kestiğini, bu faturaların müvekkilince kabul edilmediğini, ancak davalının buna rağmen bu faturaları müvekkilinin alacağından düştüğünü, 31/12/2012 tarihi itibariyle müvekkilinin binlerce liralık alacağı bulunmasına rağmen davalının ödeme yapmadığını, alacağı net olarak belirleyemediklerini, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL’nin 31/12/2012 ‘den itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece verilen kesin süre sonunda davacı vekilince verilen 09/04/2014 tarihli dilekçeyle alacağın 144.450,64 TL olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili, müvekkili tarafından düzenlenen faturaların Diasa Fason İmalat Anlaşması ve eki niteliğindeki kadife anlaşması ile servis anlaşmasına uygun tanzim edildiğini, faturaların davacı tarafça kabul edildiğini, bu konuda teamül oluştuğunu, daha sonradan davacının kötüniyetli olarak bu faturaları defterine işlemediğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, davacının talebinin yerinde olmadığını bildirmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; 10/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda davalının düzenlediği faturaların sözleşmeye uygun olduğuna karar verilmesi halinde davacının 86.369,00 TL alacağı olduğu, bu faturaların sözleşmeye uygun olmadığına karar verilmesi halinde davacının 132.350,50 TL alacağı bulunduğunun bildirildiği, sektör bilirkişisi tarafından hazırlanan 18/04/2016 tarihli raporda ise davalının düzenlediği faturaların dayanaklarıyla ilgili bilgi ve belgelerin sunulması halinde bu faturaların haklılığının ortaya çıkarılacağı yönünde görüş bildirildiği, bu konuda taraflara iki haftalık kesin süre verildiği, ancak verilen kesin sürede istenen hususların yerine getirilmediği, dolayısıyla sunulmayan delil ve belgelerden ilgili tarafın vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek yargılamanın sonuçlandırıldığı, buna göre davalının sözleşmeye uygun olarak düzenlediğini iddia ettiği faturaların davacı tarafça kabul edilmeyerek davalıya iade edildiği, davalının bu faturaların sözleşmeye uygun olarak düzenlendiğini ispat edemediği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 132.352,50 TL’nin 31/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; taraflar arasındaki sözleşmenin diğer koşullar başlıklı 3.maddesine istinaden barkod başına 1.172,00 EURO + KDV ambalaj bedeli hak edişi oluştuğu, sözleşmede 8 adet ürünün yer aldığı, buna göre 8X1.172=9376,00 EURO + KDV tutarında müvekkilinin alacağının oluştuğunu, yine 31/12/2012 tarihli sözleşmenin diğer koşullar başlıklı 3.maddesinde barkod başına 1.172,00 EURO + KDV ambalaj bedeli + 210,00 EURO + KDV kolu bedeli hak edişi oluştuğunu, 5 adet üründen 16.286,00 EURO + KDV müvekkilinin alacağının oluştuğunu, KDV’nin eklenmesiyle bu tutarın 19.217,48 TL olarak gerçekleştiğini, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında müvekkilinin lojistik pirimi ve ciro pirimi adı altında fatura düzenleme hakkı bulunduğunu, ancak raporda bu faturaların dayanaklarının olmadığının belirtildiğini, oysa bu sektörde bu şekilde binlerce fatura düzenlendiğini, konuyla ilgili olarak sözleşme hükümleri ve müvekkilinin tedarik ettiği ürünlerin bedelleri esas alınarak müvekkilinin düzenleyebileceği faturaların hesaplanması gerektiğini, raporda fatura tiplerine ilişkin eksik değerlendirme yapıldığını, Stock Out ve kalite hatalarına ilişkin sözleşme uyarınca fatura kesildiğini, bu faturalardan önce karşı tarafın faksla bilgilendirildiğini, bu durumun dosyada mübrez e-mail yazışmalarından anlaşılacağını, çoğunlukla kalite hatalarının davacı tarafından kabul edildiğini, fatura farkı, birim fiyat farkı faturalarının ise iskontolu çalışma kapsamında belirlenen ve sisteme tanınan iskonto oranı üzerinden düzenlendiğini, bu faturaların sistem tarafından otomatik olarak düzenlendiğini, faturaların kontrol yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, bu faturalara itiraz hakkının bulunmadığını, taraflar arasındaki e-mail yazışmalarının dosyaya ibraz edildiğini, bunlarda iskonto uygulanacağının açıkça kararlaştırıldığını, buna rağmen davacının faturaları kayıtlarına işlemediğini, müvekkilinin gerek sözleşme hükümlerine, gerekse e-mail mutabakatı hükümlerine göre fatura düzenlediğini, davacının ise buna aykırı davrandığını, müvekkilinin ciro pirimi diğer başlığı adı altında fatura düzenleme hakkı bulunduğunu, bu konuda taraflar arasında teamül oluştuğunu bildirmiştir.Taraflar arasında 05/01/2011 tarihli ve tarihsiz Diasa Fason İmalat Anlaşmalarının düzenlendiği görülmüştür.Yine …. imzasıyla 13/02/2009 tarihli üretici servis bilgi formu, servis değerlendirme ek1-b’nın imzalandığı, davacı tarafından ise 07/01/2011 tarihli servis değerlendirme ek1-a, ek2 satın alma koşulları fiyat formu, Diasa Satın Alma Koşulları fiyat formunun imzalandığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafından düzenlenen 6.151,95 TL’lik ambalaj bedeli faturasının sözleşmeye uygun olduğu, diğerleri %1 lojistik pirimi kapsamında düzenlediği iddia edilen “farklı adlar” altındaki faturaların bu kapsamda düzenlendiği ve aksinin ortaya konulamadığı takdirde 18.169,41 TL, ancak bunların sözleşmeye uygunluğunun ortaya konamadığı değerlendirilirse 64.152,91 TL davacı alacağı oluştuğu, davalının fiyat farkı olarak düzenlediği 30.493,50 TL’lik ve kalite için düzenlendiği belirtilen 37.706,09 TL’lik faturaların yasal dayanaklarının tam olarak ortaya konamadığı, bu itibarla bu tutarların davacı alacağı olarak hesaplanması gerektiği, buna göre konunun takdiri mahkemeye ait olmak üzere çeşitli adlarda düzenlenen ancak “diğerleri %1 lojistik pirimi” kapsamında düzenlendiği ifade edilen faturaların sözleşmeye uygun olduğu kanaatine varıldığından davacının 86.369,00 TL alacaklı olduğu, bu faturaların sözleşmeye uygun düzenlenmediği kanaatine varıldığı takdirde ise davacının 132.352,50 TL alacağının bulunduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında sektör bilirkişiden alınan 18/04/2016 tarihinde sunulan bilirkişi raporunda ise; davalı vekilinin faturaların dayanağı olarak belirtilen evrakları sunması halinde hesaplama yapılacağı, davalının % iskonto oranında davacıyla yapmış olduğu yazışmalara göre fatura ekinde sunması halinde hesaplama yapılabileceği, davalının kestiği Stock Out faturalarının ekinde stok eksiğinin kaynağının gösterilmesi halinde faturaların haklılığının incelenebileceği, davalının kalite hatası için kestiği faturaları hangi faturaya göre ceza olarak kesildiği, uygunsuzluk raporu varsa analiz raporları, bunun bildirimi ve fatura suretlerinin sunulması gerektiği, davalının davacıya iade ettiği ürünlerin teslim şekillerinin analiz edilebilmesi için teslim evraklarının asıl suretleri ıslak imzalarının incelenmesi gerektiği veya teslim edilen aracı kurumun belgelerinin sunulması halinde davalının faturalarının haklılığının ortaya çıkarılacak olup davacı borç alacak cari hesaplamasının yeniden yapılacağının bildirildiği görülmüştür.Davalı tarafından son alınan bu rapora karşı itirazların sunulduğu, buna göre davanın reddi, yahut raporda belirtilen belgelerin sunulması için süre istendiği görülmüştür. Mahkemece 21/02/2017 tarihli duruşmada, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri ancak henüz sunmadıkları belgeleri sunmaları için 2 haftalık kesin süre verildiği, aksi halde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına karar verildiği görülmüştür. Davalı vekilinin ise 10/03/2017 tarihli duruşmada, müvekkili şirketin binlerce tedarikçisi olduğunu, bu nedenle devralma ve birleşme nedeniyle arşivleme yapıldığını, ek süre talep edildiğini bildirdiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Davacı taraf, davalıya mal sattığını, bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı taraf ise müvekkilince sözleşme uyarınca düzenlenen faturaların davacı tarafça kabul edilmediğini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda da ortaya konulduğu üzere, davalı tarafın karşı alacak olarak düzenlediği bir kısım faturalar mevcut olup sektör bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda söz konusu faturalarla ilgili dayanak bilgi ve belgelerin, evrakların asıllarının istendiği ve sunulması halinde davalının faturalarının haklı olup olmadığı konusunda hesaplama yapılacağı bildirilmiş ve mahkemece de bu doğrultuda taraflara 21/02/2017 tarihli duruşmada iki haftalık kesin süre verilmiş ise de, söz konusu verilen kesin süre içerisinde bilirkişinin istediği mahiyetteki bilgi ve belgelerin sunulmadığı görülmüştür. Öte yandan davalı vekili 10/03/2017 tarihli duruşmada, müvekkilinin birçok firmanın tedarikçisi olduğunu, ayrıca devralma ve birleşme nedeniyle arşivleme yapıldığını belirterek mahkemeden ek süre talep etmiş ise de, bu hususun istinaf sebebi yapılmadığı görülmüştür. Somut olayda davacı, davalının tedarikçisi konumundadır. Tedarik sözleşmelerinde alım yapan şirketlerin sözleşmeler gereğince tedarikçilere fatura düzenledikleri bilinmektedir. Alım yapan bu şirketlerin düzenledikleri bu faturalar nedeniyle tedarikçilerden karşı alacaklarının oluşabilmesi için bu faturaların niye düzenlendiği ve dayanak bilgi ve belgelerin, varsa sözleşmelerin, analiz raporlarının ve sair ibraz edilip haklılıklarının kanıtlanması gerekir. Somut olayda davalı taraf, davacıya düzenlediği faturalar nedeniyle karşı alacağı olduğu hususunu usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 9.041,00 TL harçtan, peşin alınan 2.260,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.780,75 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/10/2020