Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5753 E. 2020/1704 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5753 Esas
KARAR NO : 2020/1704
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2017
NUMARASI : 2015/72 2017/554
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davacıya aydınlatma malzemesi satışı yaptığını, davalının borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının borcun kaynağına ilişkin somut deliller ortaya koymadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından davalıya 2014 yılı içinde çeşitli malzemelerin satıldığı, satışa ilişkin faturaların usulüne uygun olarak davacı defterlerinde yer aldığı, faturalara ekli belgelerde teslimin belgelendiği, bu alışverişe karşı davalının çekler verdiği, ancak bir kısım çeklerin karşılıksız çıktığı, dolayısıyla davacının alacaklı hale geldiği, davacının bu ilişki çerçevesinde kendisine verilen 24/10/2014 tarihli 70.000,00 TL bedelli çeki mükerrer olarak Ankara ….İcra müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe koyduğunu, bu durumda davacı alacağının 159.291,54 TL – 70.000,00 TL = 89.291,54 TL bulunduğu, takipten önce davalının temerrüde düşmediği ve alacağın likit olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 89.291,54 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, icra inkar tazminatı talebinin de reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin kendiliğinden takas yaptığını, takasla mahsuptan bahsedebilmek için iki ayrı kimsenin karşılıklı olarak birbirlerinden alacaklı olmaları gerektiğini, BK’nun 100.maddesi uyarınca ifa edilmiş borç ve ödemelerin alacaktan mahsup edileceği, borç ödenmediği halde takibe konmasının takibe konulan alacağın takasını haklı hale getirmeyeceğini, kaldı ki davalının takas mahsup talebinin de bulunmadığını, bilirkişi raporunun bu konuda hatalı tespit yaptığını, bu hususa itiraz etmelerine rağmen mahkemenin itirazlarını değerlendirmediğini, davanın aynen kabulüne karar verilmesini istediklerini, ayrıca sonuç ve istem kısmında icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında cari hesaptan kaynaklanan alacak dayanak gösterilmek suretiyle 02/12/2014 tarihinde 159.291,54 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının borcun bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 19/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 2014 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğu, sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalının defter ibraz etmediği, davacı kayıtlarında davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 159.291,54 TL alacaklı bulunduğu, ancak takip konusu bu alacağı oluşturan kalemlerden 24/10/2014 tarihli , 70.000,00 TL’lik çekin ayrıca Ankara ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında mükerrer olarak takibe konulduğu, bu tutarın işbu davaya konu takipte istenen 159.291,54 TL’den mahsubu gerektiği, buna göre davacının, davalıdan 89.291,54 TL alacaklı olduğu, bu tutara takipten itibaren değişen oranlarda reeskont faizi işletilebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından sunulan rapora itiraz dilekçesinde bilirkişinin 70.000 TL bedelli çekin mahsup edilmesi gerektiği yolunda görüş bildirdiğini, oysa müvekkiline ait cari hesap ekstresi incelendiğinde, müvekkilinin davalıdan toplamda 277.000,00 TL cari alacağı bulunduğunu, çek bedelinin mahsubu halinde dahi müvekkilinin davalıdan 207.000,00 TL alacağı kaldığını, takiplerin birbiriyle alakası bulunmadığını, takip konusu çekin henüz tahsil edilmediğini, ayrıca bu çek ile alacaklarının mükerrer olmadığını, rapora bu yönden itiraz ettiklerini bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıya malzeme sattığını, alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise borcunun bulunmadığını savunmuştur. Davacı taraf, cari hesaptan kaynaklanan alacak dayanak yapılmak suretiyle davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatmış, davalı ise takibe itiraz etmiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacının kendi kayıtlarında takip tarihi itibariyle 159.291,54 TL alacaklı olduğunu, ancak bu alacağı oluşturan kalemlerden 24/10/2014 tarihli 70.000,00 TL’lik çekin davacı tarafından Ankara ….İcra Müdürlüğü’nde mükerrer olarak takibe konulduğunu, dolayısıyla bu tutarın dava konusu alacaktan düşülmesi gerektiği, buna göre davacının davalıdan 89.291,54 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı taraf bu rapora müvekkilinin cari hesapta davalıdan 277.000,00 TL alacağı olduğunu, söz konusu çek bedeli düşüldüğünde müvekkilinin davalıdan 207.000,00 TL alacağı kaldığını, dolayısıyla 70.000,00 TL çek bedelinin mahsup edilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece davacı vekilinin bu itirazlarının değerlendirilmesi bakımından bilirkişiden ek rapor alınması gerekir. Öte yandan Ankara ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konu edildiği anlaşılan 70.000,00 TL bedelli çekin davacı tarafından tahsil edilip edilmediği de dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Mahkemece açıklanan bu yön üzerinde durularak 70.000,00 TL bedelli çekin davacının işbu davada dava konusu yaptığı 159.291,54 TL’lik alacak içinde kaldığı anlaşılırsa takiplerin dayanakları farklı olması nedeniyle tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla hüküm kurulması, şayet bu alacak içinde kalmıyor ise 159.291,54 TL üzerinden hüküm kurulması gerekir. Öncelikle takip tarihi olan 02/12/2014 tarihi itibariyle davacının, davalıdan olan alacağının belirlenmesi, sonra da yukarıda özetlendiği şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2017 tarih, 2015/72 esas, 2017/554 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 30,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 116,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/10/2020