Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5742 E. 2018/1662 K. 16.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/5742 Esas
KARAR NO : 2018/1662
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2017
NUMARASI : 2012/193 2017/94
DAVANIN KONUSU : Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Tespiti İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ : 16/07/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin “Yaylı, kolay montaj edilebilir boru ve kablo gizleme aparatları” üzerine çalışmaları bulunduğunu, bu bağlamda müvekkili adına…numaralı tasarım tescil belgesi ve…sayılı faydalı model belgesi bulunduğunu, ancak davalıların müvekkilinin tasırımlarını izinsiz ve hukuka aykırı olarak üretip satışa sundukları, davalının ürünlerini kataloglarında kullanarak www….com sitesinde sunduklarını ve davalıların ürünler üzerine alurad ve bünyelerindeki diğer markaların isimlerini basarak piyasaya sürdüklerini belirterek bahse konu tecavüzlerin tespitine, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, 10.000 TL maddi (554 Sayılı KHK 52/b gereği) , 20.000 TL manevi tazminata, hükmün ilanına, ürünlere ve araçlara el konulup imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. vekili; müvekkilinin ve markalarının kendi sektöründe çok iyi bilindiğini, hafifliği, iletkenliği ve dayanıklılığıla uzay sanayisi dahil pek çok sanayi dalında güvenle kullanılan alüminyumun radyatör üretiminin Türkiye’de ilk defa müvekkilince 1988 yılında alurad markası altında ham madde olarak kullanıldığını ve markanın oluşturulduğunu, yine bu markanın ısıtma piyasasında ilk defa müvekkilince kullanıldığını ve … numara altında ilk defa 06/06/1989 yılında 6.ve 11.sınıflarda tescil edildiğini, davacının harcı alem ve standart hale gelmiş bu ürünler için endüstriyel tasarım ve faydalı model belgesi almasının iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, dava konusu ürünlerin başka firmalar tarafından da üretilip satıldığını, ürünlerin başvuru tarihinden önce piyasada bulunduğunu, konu ile ilgili faturaları cevap dilekçesi ekinde sunduklarını bildirerek davanın reddini istemiş, karşı davasında ise dava konusu ürünlerin yeni ve ayırt edici olmadığından tescillerin hukuka aykırı olduğunu belirterek davaya konu 2010/00902 çoklu tasarımın 1,2,3 numaralı tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve 2010/01388 sayılı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Davacı vekili, karşı davaya cevabında; davalının faydalı modele ilişkin itirazlarının bu dava içinde görülemeyeceğini, bu aşamada karşı dava açılmasının iyi niyet ilkelerine aykırı olduğunu, davacının tescilli ürünlerinin zorunlu bir parça olmayıp özel olarak tasarlandığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; TPMK’dan gelen kayıtlara göre davaya konu … sayılı faydalı model belgesinin 2011 yılına ilişkin ücreti ödenmediğinden dava ve karşı dava tarihiden önce geçersiz kaldığı, geçersizlik ilanının 21/12/2011 tarihinde resmi patent bülteninde yayınlandığı, 6 aylık süre içinde de başvuru yapılmadığnıdan işlemden kaldırıldığı, sürenin 231/06/2016 tarihinde dolduğu, davacının dava tarihinden önce işlemden kaldırılan faydalı model belgesine tecavüz nedeniyle dava açılmayacağı, bu nedenle faydalı model belgesine ilişkin davanın ve davalı – karşı davacının bu aşamada faydalı model belgesinin hükümsüzlüğünü talep etmekte hukuki yararı kalmadığı gerekçesi ile faydalı model hükümsüzlüğüne ilişkin karşı davanın da ayrı ayrı reddi gerektiği, karşı davadaki hükümsüzlük davasının öncelikli olarak incelenmesi gerektiği, buna göre davalı karşı davacının davaya konu 1,2,3 nolu tasarımların 20/02/2010 tarihinden önce kamuya sunulduğu ve sunulan ürünlerin bilgilenmiş kullanıcı üzerinde oluşturduğu izlenim arasında belirgin bir farklılık bulunmadığı ve yeni ve ayırt edici olmadığını tarih içeren belgeler ve kayıtlarla ispatlayamadığı gerekçeleriyle karşı davadaki hükümsüzlük davasının reddi gerektiği, davalı – karşı davacının davalı …’in üretimini yaptığı stoper isimli bir firmanın ürettiği ürünleri alurad markası ile sattığı, davalının ürünlerinin davacı tarafın 2010/00902 sayılı 2 ve 3 nolu tasarımlarına tecavüz ettiği gerekçeleriyle ” 1-Asıl davanın kısmen kabul kısmen reddine
-Davalıların davacı tarafın tedbirli 2010/00902 çoklu tasarımının 2 ve 3 nolu tasarımlarına tecavüz ettiğinin tespiti, tasarıma tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması ve önlenmesine,
-Davacı tasarımına tecavüz teşkil eden ürünlere el konularak hüküm keşinleştikten sonra imhasına
2.441,30 TL maddi tazminatın ve 5.000 TL manevi tazminatın davalılardan dava tarihi olan 24/07/2012 tarihi itibarı ile yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine
Hükmün karar kesinleştiğinde masrafın davalılardan tahsil edilerek trajı en yüksek 5 gazeteden biri ile ilanına
-Davalıların haksız rekabetinin tespitine durdurulması ve önlenmesine
-Haksız rekabet nedeniyle zarar ve ziyan tazminat talebinin reddine
2-Karşı dava yönünden
– Davacı karşı davalının 2010/00902 sayılı çoklu tasarımının hükümsüzlüğü davasının ispatlanamadığından reddine
-Davacı karşı davalının TR 2010/01388Y sayılı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü davasının reddine
-HMK 392/ 2 maddesi gereğince davalı karşı davacı tarafın teminatın iadesi talebinin reddine ” şeklinde karar verilmiş, kararı davalı – karşı davacı . … A.Ş vekili istinaf etmiştir.
…. A.Ş vekili istinaf sebebi olarak; davacıya ait tasarım belgesinin yenilik ve ayırt edicilik kriterlerine haiz olmadığını, ilgili tasarımın harcı alem olduğunu, dava konusu bu ürünün yıllardır herkesce bilinen özellikle ısı, radyatör, uydu sistemleri, kablo, boru sistemleri ve elektrik kablo sistemlerinde ve hatta otomobil, mobilya bağlantı elemanlı içinde kullanıma gelmiş ürünler olduğunu, içinden kabloların boruların geçmesini sağlayacak biçimde teknik olarak zorunluluk gereği adeta standart tasarım haline gelmiş bu ürünün piyasada yıllardır mevcut olup piyasada rozet veya rozet kılıf olarak bilindiğini, bu tasarımların davacı tarafça 24 şubat 2010 tarihinde faydalı model ve 20 Şubat 2010 tarihinde endüstriyel tasarım olarak tescil ettirdiğini, tescilin kötü niyetli olduğunu, davacının dava açarak müvekkiline baskı kurduğunu, müvekkilinin dava konusu ürünleri davacıdan almayı bıraktığı için bu davanın açıldığını, kararda dosyaya fatura sunulmuş ise de, faturanın dava konusu ürüne ait olduğunun tespit edilemediğine karar verildiğini, bu hususun doğru olmadığını, ürünün piyasada rozet veya rozet kılıf olarak anıldığını, başkaca bir adı da bulunmadığını, davacının da cevaba cevap dilekçesinde 4.sayfada bizzati bu durumu açıkça dile getirdiğini, yine davacının cevaba cevap dilekçesinde davaya cevap yönünden başlıklı kısımda açık ikrarları bulunduğunu, ayrıca müvekkilinin dava konusu ürünleri kendisinden aldığını beyan ettiğini, cevaba cevap dilekçesinin son sayfasında ek 8,9,10,11 ‘de faturalar sunulduğunu, müvekkilinin davacıdan sadece rozet, rozet kılıfı ürünleri almakta olduğunu, faturalarda da bu hususun yazdığını, mahkemenin bu ikrarı ve ilgili faturaları görmezden geldiğini, yani davacı tarafın ürünlerin rozet olduğunu dilekçesinde belirttiğini, davacının bu ürünleri uzun yıllardır müvekkiline sattığına dair faturaları (2008 ve 2009 tarihinde ) ekte sunduklarını, faturalara bakıldığında rozet üstü kılıf ve rozet ürünleri için fatura kesildiğinin görüleceğini, yine… Sanayi şirketinin 2007,2008 yılına ait kataloğunun 56.sayfasında da dava konusu tasarımın aynısının demirden örneğinin bulunduğunu, mahkemenin bu hususları dikkate almadığını, bilirkişilerin faturalarda ve broşürlerde yer alan kodların aynı olmadığından bahislü ürünlerin farklı olduğu şeklindeki tespitlerinin hatalı olduğunu, muhasip bilirkişi …’ın yer aldığı ve kendilerine 6 Temmuz 2015 tarihinde tebliğ edilen tarihsiz bilirkişi raporunun sonuç kısmında yer alan 3-4 maddelerinin birbiri ile çeliştiğini, buna göre bilirkişinin önce katalogda belirtilen kodların faturada yer almadığını belirtmekte, daha sonra da RA1-RA2 kodlu ürünlerin davalının davacıdan alım yaptığını belirttiği, RA1-RA2 kodlu ürünlerin bilirkişinin de belirttiği gibi katalogda yer alan ürünler olduğu, davacı tarafın cevaba cevap dilekçesinin 4.sayfasında bizzati bu durumu açıkça kabul ve teyit etmişken bilirkişinin bu hususu görmemesi ve mahkemenin de bu ikrarı görmemesinin büyük hata olduğunu, dosyaya sunulan tüm broşürlerde ilgili ürün için rozet kılıf ibaresinin kullanıldığını, dava konusu ürünler ile eski tarihli broşür ve faturalarda yer alan ürünler aynı olduğunu, tasarım hükümsüz kılınması gerektiğini, müvekkilinin haksız rekabet içinde bulunmadığını, bilirkişilerin raporlarında davalı tarafa ait ürünlerin davacının 2010/00902 numaralı tescil belgesinin 2 nolu görselinin koruma kapsamına tecavüz teşkil etmediği, davacı tarafın tasarım tescil belgesinin hükümsüzlüğünün talep edilebileceğini belirttikleri, mahkemenin bu hususları dikkate almadan karar verdiğini bildirmiştir.
Davacıya ait … Y numaralı faydalı model belgesinin 24/02/2010 tarihiden itibaren 10 yıl süre ile verildiği görülmüştür.
Davacıya ait 2010/00902 tescil numaralı tasarım tescil belgesinin 21/10/2010 tarihinde düzenlendiği görülmüştür.
Dava dilekçesi ekinde davacı tarafından alurad ürünlerine ilişkin katalogların sunulduğu görülmüştür.
Davalı – karşı davacı tarafından verilen cevap dilekçesi ekinde ise dava dışı …Ltd. ŞTi’nce davacıya düzenlenen 07/12/2007 tarihli fatura ve sevk irsaliyesinin sunulduğu, burada davalı savunmasına göre dava konusu ürünlerin yeni tip rozet kılıf olarak yer aldığının bildirildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 18/07/2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya ait 2010/01388 başvuru nolu faydalı model belgesinin … nolu Avrupa Patent Belgesi ile karşılaştırılması sonucunda yenilik unsuru taşımadığı, … nolu tasarım tescil belgesinin dava dosyasına sunulan belgelerle karşılaştırılması sonucunda sunulan delillerin benzer olmasına karşın tescil tarihinden önce olduklarına dair bir belge olmadığı için hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 24/10/2014 tarihli bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; www…..com adlı sitenin internet arşiv kayıtlarının incelendiği, sitenin 2014 yılında arşiv kaydının olmadığı ve 2014 yılında yayında olmadığı, ancak 2013 yılı ile ilgili yapılan çalışmalarda siteye ait en son arşiv kaydının 02/12/2013 tarihinde alındığı, bu tarihte sitenin açık bulunduğu ve bu tarihten sonraki bir tarihte yayına son verdiği, bundan sonra arşiv kaydı olmadığından tam olarak yayının kesildiği tarihi belirtmenin mümkün olmadığı, dava konusu ürün kataloğu arşiv kaydından çağrılıp incelendiğinde sitenin yayında olduğu tarihlerde ürün kataloğunun da sitede yayında olduğu ve kataloğ içinde dava konusu ürünlerin görsellerinin yayınlandığının tespit edildiği belirtilmiştir.
İlk bilirkişi tarafından düzenlenen 09/12/2014 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; davalı – karşı davacı ürünlerinin 2010/00902 nolu tasarım tescil belgesinin 1 nolu görselinin koruma kapsamında tecavüz teşkil etmedikleri, 2 ve 3 nolu görsellerin koruma kapsamına tecavüz teşkil ettiğine dair sunulan örneklerin benzer olması ve bilişim bilirkişisi raporu dahilinde 02/12/2013 tarihinde sunumda olduğu tespitine dayanak tecavüz koşullarının oluştuğu, davacının faydalı model belgesini önceki raporda belirtildiği üzere yenilik unsuru taşımadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan ve 29/06/2015 tarihinde sunulan muhasebeci bilirkişi raporunda; dosyaya davalı tarafından sunulan 2007 ve 2008 yılına ait faturalarda belirtilen kodlardaki ürünlerin dava konusu ürün kodları ile aynı olmadığı, davalının RA1 ve RA2 kodlu ürünlerden davacının tescil tarihinden geriye 12 ay öncesinde (Şubat 2009 ve öncesinde) davacıdan alım yaptığı, başkaca firmadan bu kodda alım yapmadığı, 554 sayılı KHK’nun 6,7 ve 8.maddeleri gereğince gerçek hak sahipliğinin mahkemenin takdirinde olduğu, 2010 yılında dava konusu ürünlerden davalının davacı firma dışında herhangi bir satın alma yapmadığı, davalının 2011 ve 2012 yıllarında 2010/00902 nolu tasarım tescil belgesindeki 2 ve 3 nolu görsellere ilişkin ürünlerden stoper firmasından satım alma gerçekleştirdiği, dava tarihi itibariyle stoper firmasından alınan ürünlerden stoğunda 8.034,14 TL değerinde ürün bulunduğu, davacının davalıdan 2.441,30 TL maddi tazminat talep edebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Muhasebeci bilirkişi tarafından verilen 15/02/2016 tarihinde sunulan ek bilirkişi raporunda ise; kök raporda 4.maddede “yenilik ve ayırt edicilik niteliği” ifadesi yerine sehven gerçek hak sahipliği kullanılması dışında değiştirecek bir husus bulunmadığı yolunda görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE:
Asıl dava tasarıma tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davası olup, karşı dava ise davacıya ait faydalı model ve tasarım belgesinin hükümsüzlüğünün tespitine ilişkindir. Dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davalı – karşı davacının söz konusu tasarımla ilgili ürünlerin daha önce piyasaya sürüldüğüne ilişkin iddialarının usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, kamuya sunulma tarihinin tam olarak ortaya konamadığı, buna göre karşı davadaki hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, asıl dava yönünden ise davalı – karşı davacı ürünlerinin davacının 2010/00902 sayılı 2 ve 3 nolu görselinin koruma kapsamına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan tazminat hesabı ile ilgili belirleme yapan bilirkişi raporu da dosya kapsamına uygundur. Bütün bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davalı – karşı davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı – karşı davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı – karşı davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 508,31 TL harçtan peşin alınan 211,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 296,91 TL harcın davalı – karşı davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/07/2018