Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5721 E. 2020/1752 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5721 Esas
KARAR NO: 2020/1752 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2017
NUMARASI: 2015/8 E. – 2017/37 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 09/03/2017 tarihli kararına karşı, davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; Müvekkilinin dünyaca tanınmış sigara markası olan “…” … marka nolu ile Türk Patent Enstitüsü nezdinde her şekil altına işlenmiş tütün 34 kodu ile kayıtlı olduğunu, Mersin Gümrük Müdürlüğü tarafından … adlı geminin acentası davalı şirket adına onaylı … sayılı 22.12.2014 tarihli özet beyanında kayıtlı … marka nolu konteynerlerde bulunan “…” markaları ürünlerin sahte olduğu şüphesi ile gümrük işlerinin durdurulmasına karar verildiğini, durdurma işlemi sonrası ürünlerden örnek alınarak incelemeye gönderildiğini, alınan raporda ürünlerin sahte olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle Mersin Gümrük Müdürlüğü tarafından … adlı geminin acentası davalı şirket adına onaylı … sayılı 22.12.2014 tarihli özet beyanında kayıtlı … marka nolu konteynerlerde bulunan “…” markaları ürünlerin dava kesinleşinceye kadar 3.kişilere devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir verilmesine, maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirket marka hakkına yapılan tecavüzün durdurulmasına ve giderilmesine, durdurma kararı verilen ürünlerin sahteliğinin tespitine, marka hakkına tecavüz teşkil eden ürünlere el konulmasına, dava sonunda masrafı davalı taraftan alınarak imhasına, karar kesinleştiğinde kararın kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekilinin davaya cevap dilekçesinde; Dava konusu edilen konteynerler’ in …’ ya ait 18/11/2014 tarih ve … nolu konşimento kapsamında …’ dan Mersin Limanı’ na taşındığını, müvekkili şirket tarafından sadece mezkur konşimentodaki bilgilere özet beyan olarak gümrük idaresine sunulduğundan müvekkili şirketin konteyner muhteviyatının taklit olduğunu iddia ettiği sigaralardan dolayı sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/03/2017 tarihli 2015/8 Esas-2017/37 Karar sayılı kararıyla; ” dosya kapsamı, bilirkişi raporu ve deliller incelendiğinde; Mersin Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğünün 03/06/2016 havale tarihli yazı ekinde gönderilen 1 adet karton ve paket kutu sigaranın … mamülleri olmadığı, taklit ürünler olduğuna kanaat getirildiği” gerekçesiyle; davacının davasının kabulü ile; davacının markasına tecavüzün tespitine, tecavüzün durdurulmasına, sonuçlarının giderilmesine, dava konusu ürünlerin sahteliğinin tespitine, ilgili ürünlere el konulmasına ve imhasına, karar özetinin kesinleşme tarihinden itibaren Türkiye’ de yayın yapan trajı yüksek 3 gazeteden birinde yayınlanmasına, İhtiyati tedbir kararı uyarınca el konulmuş ürünlerin, hizmetlerin afiş tabela, vs. tanıtım malzemelerinin, karar kesinleştiğinde imhasına karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin taraf değişikliğini gerekçelendirmediğini, davacının taraf değişikliği talebinin kabul edilebilir yanılgıdan kaynaklanmadığını, -dava konusu konişmentoda “shipper’s load and count “(yükleyici yükler ve sayar) klozu bulunduğunu, bu klozun emtiaların konteyner içine yüklenmesi ve mühürlenmesinin yüklenici tarafından yapıldığını gösterdiğini, alıcısına ulaşana kadar bu şekilde taşındığını, taşıyanın acentesi olarak hareket eden müvekkilinin sorumluluğunun, yükleyici tarafından belirtilen beyanların taşıma evraklarında belirtilmesi olduğunu, müvekkilinin konteyner muhteviyatı malların gerçek olup olmadığını kontrol etme yetkisi ve yükümlülüğünün bulunmadığını, dava konusu taşımaya ilişkin konişmentoda, konteyner muhteviyatının, yüklenici beyanı doğrultusunda “sigara” olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin kendisine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, imha masraflarından sorumlu tutulamayacağını, talebin dava dışı firmaya yöneltilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından bu hususların değerlendirilmediğini,-rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, eksik ve hatalı değerlendirmeler içeren tek bir bilirkişi raporu ile karar verildiğini, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevabında; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmiş, bilirkişi raporunda sigaraların taklit olduğunun tespit edildiğini, ürünlerin imhasının kabul edilmesi halinde, bu ürünlerin muhteviyatından haberdar olmayan alıcının, ürün bedellerini ödemekten imtina etmesi ve oluşan zarar nedeniyle yüklenici firmaya başvurmasının her zaman mümkün olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER; TPE’ den …, …, … nolu markalara ilişkin sicil kayıtlarından, … ibareli şekil markalarının davacı adına kayıtlı olduğu görülmüştür. Gümrük ve Ticaret Bakanlığından … adlı geminin … ve … marka nolu konteynırlarda bulunan sigaralara ilişkin gümrük dosyası örneğinin dosya içerisinde bulunduğu görülmüştür. İlk derece mahkemesince sigaralardan numuneler getirtilerek, Makina Yüksek Mühendisi bilirkişi Y.Doç.Dr. …’tan rapor alındığı, bilirkişinin 06/09/2016 tarihli raporunda orijinal ürünler ile dosyaya getirtilen ürünleri karşılaştırdığı ve sonuç olarak Gümrük Müdürlüğü’nün 03/06/2016 havale tarihli yazısı ekinde gönderilen ürünlerin orijinal olmadığını, taklit olarak imal edildiğini ve ürünler üzerinde markanın taklit olarak kullanıldığını beyan etmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; Mersin Gümrük Müdürlüğü tarafından … adlı geminin acentası davalı şirket adına onaylı … sayılı 22.12.2014 tarihli özet beyanında kayıtlı …/… marka nolu konteynerlerde bulunan “…” markaları ürünlerin sahte olduğunu ileri sürmüş ve marka hakkına tecavüzün tespiti, meni, refi talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu ürünlerin taşıyıcı şirketi olan … Şirketinin acentesi olduğunu, konişmentoda “shipper’s load and count “(yükleyici yükler ve sayar) klozu bulunduğunu, ürünlerin orijinal olup olmadığını inceleme yetkisi ve yükümlülüğünün bulunmadığını, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini ve imha masraflarının kendisinden tahsiline karar verilmesinin de hatalı olduğunu, alınan raporun eksik ve hatalı olduğunu ileri sürdüğü görülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte olan mülga 556 sayılı KHK m.61/1-c maddesinde; “Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak” marka hakkına tecavüz sayılmıştır. Madde metninden anlaşıldığı üzere, tecavüzün gerçekleşmesi için, taklit olduğu iddia edilen ürünleri taşıyarak gümrük işlemine konu eden kişinin, ihracata konu malların “taklit” markalı mallar olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olması aranmıştır. Yargılama sırasında davalı vekilinin müvekkilinin konişmento muhteviyatı ürünleri kontrol etme yükümlülüğü ve yetkisinin bulunmadığını savunduğu anlaşılıyorsa da mahkemenin bu hususta inceleme yapmadığı gibi gerekçeli kararında davalının savunmasına neden itibar edilmediği de açıklanmamıştır. Davalının ihracata konu olan ürünlerin taklit olduğunu bildiği yada bilmesi gerektiği tespit edilirken, somut olayın özelliklerinin dikkate alınarak, taşıma sözleşmesi hükümleri ile, taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin TTK hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiği gibi , TTK 18/2 maddesi gereğince basiretli bir tacirden beklenen dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediğinin de dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemece dosya kapsamında alınan raporun ihtilafın çözümünde uzmanlığı bulunmayan Makina Mühendisi bilirkişiden alındığı, mahkeme kararının gerekçesinde, davalının sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin itirazlarının değerlendirilmediği, göz önüne alınarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın uluslararası taşımacılık konusunda uzman bir bilirkişi, gümrük işlemleri konusunda bilirkişi ile marka konusunda uzmanlığı bulunan bilirkişi heyetinden ayrıntılı rapor alınarak, davalının sorumlu olup olmadığı belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul(Kapatılan) 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/03/2017 tarihli 2015/8 Esas – 2017/37 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak;
a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 18,00 TL posta-teb.müz. giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, b)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan 11,00 TL posta-teb-müz. giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/10/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.