Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5717 E. 2020/1702 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5717 Esas
KARAR NO : 2020/1702
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2017
NUMARASI : 2014/738 2017/430
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/05/2013
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-birleşen dosya davalısı … A.Ş vekili asıl davada, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle ticari teamül haline gelen uygulamalar kapsamında müvekkilinin davalıya 2012 yılına ilişkin ciro üzerinden kota bir pirim faturası kestiğini, ancak davalının faturayı ödemediği gibi müvekkiline de iade ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin faturayı tekrar noter kanalıyla davalıya gönderdiğini, ancak davaının yeniden faturayı iade ettiğini, bu durumun dört kez tekrar ettiği, bunun üzerine alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-birleşen dosya davacısı …. A.Ş vekili asıl davada, taraflar arasında kota pirimini öngören bir sözleşme bulunmadığını, müvekkili ile … A.Ş arasında yapılan sözleşmenin 01/01/2010-31/12/2010 dönemi için bir yıllığına yapılmış olup 31/12/2010’da sona erdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı-birleşen dosya davacısı …. A.Ş vekili birleşen davada, müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı davalının alacağı bulunduğunu, davalıya en son Mayıs 2012’de satış yapıldığını, 18/01/2012’de yapılan teyitleşmede 31/12/2011 itibariyle müvekkilinin bakiye 1.334.721,65 TL alacağı bulunduğunu, ancak davalının yaptığı ödemeler ve müvekkili tarafından kabul edilen iade faturalar düşüldükten sonra bakiye 38.873,12 TL borcu kaldığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-birleşen dosya davalısı …. A.Ş vekili birleşen davada, davanın ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini, ayrıca kendilerinin İstanbul Anadolu 10 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/836 esas sayılı dosyasında dava açtığını, davalar arasında bağlantı bulunduğunu, birleştirilmesini istediklerini, ayrıca müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; esas dava yönünden yapılan incelemede davacının, davalıdan kendi defterlerine göre 5.870,80 TL alacaklı göründüğü, ancak davalının da davacıdan takip tarihi itibariyle 38.873,12 TL alacaklı göründüğü, davacı faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturaların tebliğine dair delil de sunulmadığı, kota piriminin kabul edildiğine dair sözleşme hükmünün mevcut olmadığı gerekçeleriyle asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden yapılan değerlendirmede ise, birleşen davalı …… A.Ş’nin birleşen davacıya düzenlediği 44.312,22 TL’lik faturalarının haksız olduğu, buna göre birleşen davacının alacak talebinin yerinde olduğu gerekçeleriyle birleşen davanın kabulüne, birleşen davalının itirazının iptali ile takibin 38.873,12 TL üzerinden devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davacı-birleşen davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı-birleşen davalı vekili, istinaf sebebi olarak; kararın eksik inceleme yapan bilirkişi raporuna dayalı olduğunu, kota pirimi faturasının dört kez tebliğ edildiğinin dikkate alınmadığını, yine davalı birleşen davacının daha önceden benzer faturaları kabul ederek defterine işlediğini, bilirkişinin ise bu konuda inceleme yapmadığını, yapsaydı taraflar arasındaki ticari ilişkinin … döneminden sonra sürekliliğinin devam ettiğini tespit edecek olduğunu, ancak birleşen davalı vekilinin … ile yapılan sözleşmede 31/12/2010’da sona erdiğini ileri sürmüş ise de, yeni sözleşme imzalanmadığı için ticari ilişkinin … ile yapılan ticari ilişkinin devam niteliğinde olduğunu, dolayısıyla önceden beri aynı şartlarla çalışan davalının pirim faturasına itiraz etmesinin kabul edilemez olduğunu, davalının mal vererek … ile … arasında akdedilen devir sözleşmesini zımnen kabul etmiş sayılacağını, birleşen dosyada da müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, mahkemece rapora itirazlarının ve ek rapor alınmasına yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını, ayrıca alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini bildirmiştir. İstinaf dilekçesi ekinde … A.Ş antetli 2010 tedarikçi sözleşmesi başlıklı sözleşme fotokopisinin sunulduğu, tedarikçi olarak … A.Ş’nin yer aldığı, ancak sunulan bu belgede imza bulunmadığı görülmüştür. Asıl davaya konu icra takibinin … A.Ş tarafından …A.Ş aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında 03/05/2013 tarihinde 5.596,76 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak fatura, cari hesap ekstresi, ihtarname ve sözleşme ile müvekkil ticari defter ve kayıtlarının gösterildiği, … A.Ş vekilinin Afyonkarahisar İcra Daireleri’nin yetkili olduğu ve aksine müvekkilinin alacaklı olduğundan bahisle yetkiye ve borca itiraz ettiği, takibin durduğu görülmüştür. Birleşen davaya konu icra takibinin … A.Ş tarafından … A.Ş aleyhine Afyon ….İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında, 38.873,12 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 43.435,65 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak 18/01/2012 cari hesap ekstresi ve teyit mektuplarından doğan borç olarak gösterildiği, …A.Ş vekilinin takibe İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle ve müvekkilinin alacaklıya borcunun bulunmadığından bahisle itiraz edildiği, takibin durduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 20/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda; … A.Ş’nin 31/12/2012 tarihli 19.850,51 TL tutarlı kota pirimi faturasının … A.Ş defterlerinde kayıtlı olmadığı, birleşen dava davacısı … A.Ş’nin 38.873,12 TL alacaklı olduğu, 1.246,07 TL işlemiş faiz talep edebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 04/07/2016 tarihli iki kişilik bilirkişi heyeti raporunda; 19.850,51 TL bedelli kota pirimi faturasının dayanağının ….A.Ş tarafından ortaya konamadığı, bu faturanın … A.Ş defterlerinde kayıtlı olmadığı, itirazın haklı olduğu, yine ciro piriminin …A.Ş tarafından kabul edildiğini gösteren bir sözleşme hükmünün mevcut olmadığı ve hukuki dayanağının dosyada belgelendirilmediği, … A.Ş tarafından düzenlenen pirim faturalarının toplamının 44.312,22 TL olup bu miktarın …A.Ş yönünden borç, …A.Ş yönünden ise alacak olarak ortaya çıktığı, … A.Ş’nin ihtarname keşide ettiğinden bu tarihten itibaren temerrüt faizi isteyebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarıdır. Asıl davada davacı … Ticaret A.Ş, taraflar arasındaki tedarik sözleşmesi ve teamüller nedeniyle düzenledikleri kota pirim faturası nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise asıl davanın reddini savunmuş, birleşen davada davacı …San. Tic. A.Ş ise davalının aldığı mal bedellerini ödemediğini, bu nedenle alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece verilen kararı asıl davanın davacı – birleşen dosyanın davalı vekili istinaf etmiştir. Her ne kadar taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu ileri sürülmüş ve sözleşmenin birleşen dava dosyasında sunulu olduğu belirtilmiş ise de, taraflar arasında böyle bir sözleşmeye birleşen dosya dava içerisinde rastlanılamamış, ayrıca istinaf dilekçesi ekinde bir sayfadan ibaret fotokopi belge ibraz edilmiş ise de, bu belgede davalı birleşen davacı … A.Ş’nin adına atfen atılmış bir imza bulunmadığı görüldüğünden bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Öte yandan bu konuda taraflar arasında teamül olduğu ileri sürülmüş ise de, davacı-birleşen davalı tarafından bilgi ve belge sunulmadığı anlaşıldığından bu konuya ilişkin istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Kaldı ki davalı-birleşen davacı taraf ise … A.Ş ile yapılan anlaşmanın 31/12/2010’da sona erdiğini ileri sürmüş olup davacı-birleşen davalı tarafından aksine bir kanıt sunulmamıştır. Açıklanan bu yönler itibariyle asıl davadaki hükme yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Birleşen dava yönünden yapılan değerlendirmede ise davacı-birleşen davalı, dava konusu borçlarının olmadığını ileri sürmüş ise de, davacı-birleşen davalının toplamda 44.312,22 TL bedelli pirim faturalarının dayanaklarını sunamadığı ve bu miktar yönünden karşı alacağı olduğunu kanıtlayamadığından birleşen davadaki hükme yönelik istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı-birleşen davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.655,42 TL harçtan, peşin alınan 695,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.960,17 TL harcın davacı-birleşen davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı-birleşen davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/10/2020