Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5697 Esas
KARAR NO : 2019/245
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2017
NUMARASI : 2016/1570 E. – 2017/628 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı …. Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden adı geçen şirkete kredi kullandırıldığını, davalıların da bu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ve Bursa .. İcra dairesinin … Esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla borçlular aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların bu takibe yetki ve borç yönünden itiraz ettiklerini, ancak kredi sözleşmesinde Bursa mahkemelerinin yetkili kılındığını ve bu nedenle yetki itirazının yerinde olmadığını, borca ve yetkiye yapılan itirazların yersiz olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, öncelikle itirazın iptali davası açılabilmesi için geçerli bir takibin bulunması gerektiğini, oysa dava konusu icra dosyasından yapılan tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin yapılan şikayet neticesinde Bursa 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/569 esas sayılı dosyasıyla tebliğ işleminin iptaline karar verildiğini, ancak davalılara yeni bir ödeme emri tebliğ edilmediğini, bu sebepten ortada geçerli bir takip bulunmadığını, takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, davalıların ikametgahının Bilecik olması sebebiyle takibin de Bilecik’te başlatılması gerektiğini zira tacir olmayan gerçek kişilerin yetki sözleşmesi yapamayacaklarını belirterek davanın reddi ile icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürmekle davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmektedir.İlk derece Mahkemesi öncelikle icra dairesine yapılan yetki itirazını değerlendirmek suretiyle icra takibine eklenen genel kredi sözleşmesindeki yetki şartını içeren maddede yetkili mahkemenin yazılacağı boşluğa normal ölçü ve boyutlarda, boşluğa sığacak biçimde ‘Bilecik’ ibaresinin yazıldığını, ancak ‘Bursa’ ibaresinin boşluğu taşacak biçimde farklı bir yazı ve kalem ile yazıldığı kanaatine varıldığını, bu durumun ‘Bursa’ ibaresinin sözleşmeye taraflarla müzakere edilmeden sonradan eklendiği izlenimini verdiğini, davacı bankanın bölge müdürlüğü Bursa’da bulunduğundan takip kolaylığı olması açısından sözleşmeye sonradan böyle bir ilave yapıldığının değerlendirildiğini, bu durumun sözleşmeye aykırılığın yanı sıra kötüniyetli bir davranış olduğunu ve mahkemelerin makul bir insanın değerlendirmesi ile ortaya çıkabilecek tarzda bu tür kötüniyetli davranışlara hukuki geçerlilik atfetmesinin doğru olmayacağı gerekçesiyle Bursa mahkemelerini yetkili kılan herhangi bir sebebin bulunmadığını belirterek Davalıların ikametgahı ve yetki maddesindeki Bilecik ibaresi sebebiyle takibin Bilecik icra dairesinde başlatılması gerektiğinden bahisle mahkemenin yargı çevresinde başlatılmış usulüne uygun bir takip bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş ve bu karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, özel hukuk mahkemesi olan yerel mahkemenin görevinin dışına çıkarak davalının cevap dilekçesinde belirtmediği hususlara değinerek karar verdiğini, sözleşmede yer alan yetki şartında Bursa mahkemelerinin yetkili kılındığının açıkça yer aldığını, işbu davada yetki hususunun kamu düzenine ilişkin olmadığını, mahkemenin savunmada yer almamasına rağmen müvekkil bankayı kötüniyetle suçladığını ve bu durumun bir hukuk yanlışı olduğunu, hukuk mahkemelerinin tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olduğunu ve yerel mahkeme kararının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, ilk derece mahkemesince verilen kararın onanması gerektiğini, yetki itirazlarının cevap dilekçesinin 2 numaralı paragrafında açıkça belirtildiğini, davaya konu icra takip dosyasına sunulan itirazın da yetki itirazını ihtiva ettiğini, ilk derece mahkemesinin gerekçe kısmında belirtmiş olduğu sözleşmeye sonradan ekleme yapıldığı hususundan gerekçeli karar ile haberdar olunduğunu, bu husus hakkındaki cezai ve hukuki yönden tüm yasal hakların saklı tutulduğunu, ilk derece mahkemesi kararının onanmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı ilamsız icra takibine vaki borca ve yetkiye itirazın iptali istemine ilişkindir. Yargılama sırasında mahkeme öncelikle icra dosyasına yapılan yetki itirazını değerlendirmiş ve takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde yer alan yetki şartındaki ‘Bursa’ ibaresinin taraflarca müzakere edilmeksizin sonradan eklendiği kanaatine varmış ve bu nedenle dikkate almayıp hem yetki şartında ‘Bilecik’ ibaresinin yer alıyor olması hem de davalıların yerleşim yerlerinin Bilecik olması sebebiyle takibin Bilecik icra dairesinde başlatılması gerektiği ve mahkemenin yargı çevresi içerisinde başlatılmış usulüne uygun bir takip bulunmadığı gerekçesiyle davanın ön şart yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermiştir. Bu hüküm davacı tarafça istinaf edilmiş ve usul ve yasaya aykırı olarak ve hukuk mahkemelerinin görev alanı dışına çıkarak yapmış olduğu değerlendirmeler neticesinde verilen bu kararın kaldırılması talep edilmiştir. Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda icra takibine dayanak teşkil eden genel kredi sözleşmesinin 19. maddesinde yer alan yetki şartında ‘Bilecik/Bursa’ ibaresinin yer aldığı, bu yönüyle yetki sözleşmelerini geçerlilik şartlarından olan ‘yetkili kılınan mahkemenin belirli olması’ koşulunu sağlamayan bu yetki şartının geçerli olmadığı ve geçerli bir yetki sözleşmesi bulunmadığı hallerde genel yetki kuralının uygulanması gerektiği, dava konusu icra takibine de bu nedenle genel yetki kuralının uygulanacağı, bu bağlamda takibin davalıların yerleşim yeri olan Bilecik icra dairesinde açılması gerektiğinden ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu usulden ret kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 06/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.