Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5659 E. 2020/1723 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5659 Esas
KARAR NO : 2020/1723 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2017
NUMARASI : 2014/201 E. – 2017/88 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ tarafından verilen 09/05/2017 tarihli kararına karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E K Ç E : DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; markasının 29. ve 43. sınıfta 2005 yılında TPE nezdinde tescil edildiğini, müvekkili şirketin 2007 yılılnda kurulmasının ardından “…+ şekil” markasını tüm hakları ile birlikte 2005/17082 no ile devraldığını, devir işleminin TPE nezdinde tescil edildiğini, müvekkilinin bu markayı 78 ülkede daha tescil ettirdiğini, dünya üzerinde franchising verdiğini, tanınmış marka haline geldiğini, davalı adına 43. sınıfta 2011/10407 no lu “mr .bistro”, 43. sınıfta 2011/10449 no lu “…”, 43. sınıfta 2010/67032 “…”, 30. sınıfta 2012/32341 no lu “…”, 29. sınıfta 2010/67031 no lu “mr.yemek+şekil”, tescilli olduğunu, markalarının esas unsurunun … olduğunu, davalının markasının da müvekkilinin markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olmanın ötesinde birebir aynı olduğunu, davalının markalarının tescil edildiği sınıflarla müvekkilinin markasının tescil edildiği sınıfların faaliyet konularının çok yakın olup iltibasa sebep olduğunu iddia ederek, davalı adına kayıtlı, 43. sınıfta 2011/10407 no lu “mr .bistro”, 43. sınıfta 2011/10449 no lu “mr.burger”, 43. sınıfta 2010/67032 “mr.kafe”, 30. sınıfta 2012/32341 no lu “…”, 29. sınıfta 2010/67031 no lu “mr.yemek+şekil”, markalarında ki “…” ibaresinin hükümsüzlüğüne ve TPE marka sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin 05/03/2015 tarihli beyan dilekçesinde; uyuşmazlık konusu markaların “kelime kombinasyonu (iki kelime)+şekil” unsurlarından oluşan bileşke markaları olduğunu, bileşke markaların ayır ediciliğinin tespitinde, markayı oluşturan her bir kelime ya da bileşenin tek tek değerlendirilmesi değil; bileşke markanın ihtiva ettiği kelimelerin tamamının bir bütün olarak ilgili tüketici kesimi üzerinde bıraktığı izlenimin dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiğini, karşılaştırılacak unsurun sadece …. İbareleri değil bu ibare ile kullanılan tüm unsurların dikkate alınması gerektiğini, Mr. İbareli markaların sorgusu yapıldığında tüm sınıflarda toplam 527 adet , gıda sektörüne ait 29,30,43. Sınıflarda toplam 205 adet markanın bulunduğunu, davacı markasındaki “…” kelimesi ile davalı markalarındaki “burger, cafe, bistro, pizza, yemek” kelimeleri tek başına ayırt edici bulunmasa da başına Mr. İbaresi eklenerek kişileştirildiğini, bütün olarak ayırt edicilik kazandığını, ortak unsur Mr. İbaresi gibi 2-3 harften oluşan ibarelerin ayırt edici niteliğinin zayıf olduğunu, davacı markasının sunulan deliller karşısında tanınmış olduğunun ve kötüniyet iddiasının haklı olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.05.2017 tarihli 2014/201 E.- 2017/88 K.sayılı kararıyla; ” tüm dosya kapsamı topluca değerlendirildiğinde, davacı markası ile davalının markalarının iltibas oluşturmayacağı ve markaların tescilli oldukları mal ve hizmetlerin tüketicileri tarafından davacı markası ile karıştırılmayacağı, dolayısıyla iltibas oluşmayacağı gibi, fiilin haksız rekabet oluşturmadığı” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin “…şekil” markası ile aynı mal ve hizmet sınıfında tescilli olan davalı adına tescilli “…”, “…”, “…”, “…”, “…+şekil” markaların, mülga 556 sayılı KHK’nin 7, ve 8. maddeleri; Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5. madde kapsamında aynı ve/veya 6. maddeleri kapsamında aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, Mahkeme’nin kararının gerek kanuna gerekse yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu,-müvekkilinin markası olan “….” ile davaya konu ettiğimiz “mr.bistro”, “mr.burger”, “mr.kafe”, “mr.pizza”, “mr.yemek+şekil” markalarında esaslı unsurun “MR” ibaresi olduğunun, raporda da tespit edildiğini, esaslı unsurun birebir aynı olduğu buna karşın yalnızca ürün cinsi bildiren eklerde farklılık bulunan markalar arasında iltibasa neden olacak kadar benzerlik bulunmadığının kabul edilemeyeceğini,-kararın, dava ile her bakımdan emsal teşkil eden bir başka davada Yargıtay’ın verdiği karara da zıt bir karar olduğunu, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/300E, 2015/12 K. Sayılı dosyasında; ilk derece mahkemesinin, markalar arasında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunmadığından bahisle “Mr Tantuni” ibaresinin hükümsüzlüğü taleplerinin reddine karar verildiğini, kararın temyizi üzerine Yargıtay’ın : “Markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b hükmü anlamında ilişkilendirme ihtimali bulunması nedeniyle hükümsüzlük davasının kabulü gerektiği gibi, karşı dava yönünden franchaise yoluyla ‘…’ ibaresinin kullanım hakkının verildiği iddiası toplanan delillerle sabit olmadığı ve esasen asıl dava bakımından hükümsüzlüğe karar verilmesi halinde, hükümsüzlük kararının geçmişe etkisi sebebiyle, tecavüz iddiasıyla açılan karşı dava dinlenemeyeceğinden karşı davanın reddedilmesi yerine kabulü doğru olmamış, yerel mahkemece verilen kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozma kararı verdiğini, -davanın kabulü ile “…” ibaresinin kullanımının müvekkilin inhisarına bırakılacağı yönündeki itirazın haksız olduğunu, “Mr” ibaresinin yanına, “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmalar” dan ibaret olmayan, ayırt edicilik sağlayacak herhangi bir ibarenin eklenmesi ile kullanılabileceğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmiş, bilirkişi raporlarında haklı olarak belirtildiği üzere; uyuşmazlık konusu markalarda ortak olan “….” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğunun ve markaların genel görünümünün bıraktığı izlenimin farklı olması nedeniyle, taraf markaları arasında benzerlik bulunduğunu kabule imkan bulunmadığını, davacının başka bir dosyada kesinleşmiş olduğunu beyan ettiği kararın sadece kararın taraflarını bağladığını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: TPE Markalar Dairesi Başkanlığından gelen kayıtlardan, 2005/17082 sayılı “…. + Şekil” markasının, 5,29 ve 43. Sınıflarda 04/05/2005 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davacı adına tescil edildiği, süresinde yenilendiği, 2011/10407 sayılı “… + Şekil” markasının, 43. Sınıfta 09/02/2011 tarihinden itibaren, 2011/10449 sayılı “…+ Şekil” markasının aynı sınıfta aynı tarihten itibaren, 2010/67032 sayılı “… + Şekil” markasının aynı sınıfta 20/10/2010 tarihinden itibaren, 2012/32351 sayılı “… + Şekil” markasının 30. Sınıfta 05/04/2012 tarihinden itibaren, 2010/67031 sayılı “… + Şekil” markasının 29. Sınıfta 20/10/2010 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davalı adına tescil edildiği tespit edilmiştir.İlk derece mahkemesince alınan 27/11/2015 tarihli raporda; dosyada tanınmışlığı ispata yönelik yeterli delil bulunmadığı, taraf markalarının kelime unsurlarının ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu,bu markaların genel görünümleri göz önünde bulundurulduğunda, genel görünüş itibariyle farklı olduklarını, davacı yanın davalı tarafın markaları kullanmadığından, kötü niyetli olduğunu iddia etmiş ise de, markanın sahibi tarafından bizzat kullanılabileceği gibi, lisans vermek suretiyle de üçüncü kişilerin kullanımına izin verilebileceğini, marka sahibinin bu konuda irade serbestisi söz konusu olduğundan, bu gerekçe ile kötü niyet iddiasının yerinde olmadığını, sonuç olarak da davacı markasının ayırt edici olduğu, ancak yiyecek emtiaları ile tescilli olduğu sınıflarda ayırt ediciliğin zayıf olduğunu, bu hususun ayniyet/benzerlik karşılaştırması yaparken göz önüne alınması gerektiğini, markalar arasında benzerlik tespit edilemediğini, faaliyet alanı itibariyle davalı yan markalarını kullandırttığını ve bu fiilin tecavüz ya da haksız rekabet oluşturmayacağını beyan ettikleri görülmüştür.Mahkemece alınan 06/01/2017 tarihli rapor da; 556 Sayılı KHK’nın 7/1-b-ı, 8/1-b, 8/4 maddeleri kapsamında davacı markası ile davalı yanın hükümsüzlüğü istenilen markaları ve davacı markasına davalı yanın kullanımının tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı yönündeki incelemeleri sonucunda özetle, gerek davacı yanın, gerekse davalının hükümsüzlüğü istenilen markalarının kelime kombinasyonu + şekil unsurlarından meydana getirildiğini, bu markaların tamamının bir bütün olarak tüketici üzerinde bıraktığı etki esas alınarak değerlendirildiğinde, ortak ibare olan “Mr.” ibaresinin kısa bir harf dizilimine sahip olmasının yanında, yaygın olarak kullanıldığı gibi, ibarenin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, bu tür markalarda bütün üzerinden yapılan değerlendirme ile karıştırma ihtimalinin varlığının incelenmesi sebebiyle tüketicilerin genellikle markaları detaylı incelemeyip, şekil ve kelime unsurları üzerinden algıladığını ve hatırlarında bu suretle tutacaklarını, davacının … markası ile hükümsüzlüğü talep edilen davalı markaları karşılaştırıldığında, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, işaretsel veya işletmesel iltibas kurulmayacağını, ayrıca …. İbaresinin davacının inhisarına bırakılmasının da hukuken mümkün olmadığını, zira üçüncü kişiler tarafından da çok sayıda marka olarak kullanıldığını belirttikleri gibi, tanınmışlık iddiasıyla ilgili WIPO kriterleri ile ilgili yapılan inceleme sonucunda da davacı yanın tanınmışlığın tespitine yeterli delil sunmadığını, yine kötü niyetli tescil iddiasının da yeterli delil ile kanıtlanmadığını, ayrıca davalı yanın tescilli markaları kullanması sebebiyle haksız rekabet fiilinin de oluşmadığını beyan etmişlerdir.
GEREKÇE;Marka hükümsüzlüğü talepli davada, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde taraf markalarının aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu taraf markalarında ayırt edici unsurun “….” İbaresi olduğunu, esaslı unsur birebir aynı olduğundan ürün cinsi bildiren eklerdeki farklılığın iltibası ortadan kaldırmayacağını ileri sürdüğü, emsal olarak da, davacı tarafından dava dışı üçüncü kişi aleyhinde açılan …. ibareli markanın hükümsüzlüğü davasında verilen mahkeme kararı ile Yargıtay bozma kararına dayanmıştır.Marka tescil kayıtlarından; 2005/17082 sayılı “… + Şekil” markasının, 5,29 ve 43. Sınıflarda 04/05/2005 tarihinden itibaren tescilli ve halen koruma altında olduğu, 2011/10407 sayılı “… + Şekil” markasının ve 2011/10449 sayılı “… + Şekil” markasının 43. Sınıfta “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil) Hayvan bakım evleri hizmetleri” sınıfında, 09/02/2011 tarihinden itibaren, 2010/67032 sayılı “… + Şekil” markasının 43.sınıfta “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri(kafetarya ve restorant hizmetleri)” sınıfında, 20/10/2010 tarihinden itibaren, 2010/67031 sayılı “Mr. Yemek + Şekil” markasının 29. Sınıfta 20/10/2010 tarihinden itibaren, 2012/32351 sayılı … + Şekil” markasının 30. Sınıfta 05/04/2012 tarihinden itibaren, davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalı adına tescilli 2011/10407 sayılı “… + Şekil” markası ile 2011/10449 sayılı “… + Şekil” markasının 43. Sınıfta “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil)” sınıfında ve “… + Şekil” markasının 43.sınıfta “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri (kafetarya ve restorant hizmetleri)” sınıfında, 2010/67031 sayılı “…. + Şekil” markasının 29. Sınıfta tescilli olduğu emtiaların davacı markasının tescilli olduğu emtia ve hizmet sınıfı ile ortak olduğu görülmüştür. Davacının 43. Sınıfta “hayvan bakım evleri hizmetleri” alt sınıfında tescilli markasının bulunmadığı görülmüştür. Markaların tescile konu hizmet sınıfları ve emtia grubu dikkate alındığında, davacı markasındaki “Kumpir” ibaresinin 43. sınıfta ayırt ediciliğinin düşük olduğu anlaşılıyorsa da, Kumpir ibaresinin başına Mr. ibaresi getirilerek ayırt edicilik kazandırıldığı, “bay kumpir” anlamına geldiği, davacı tarafça davalı markalarından daha önce tescil edildiği, yine davalı markalarında Mr. ibaresi yanına getirilen “Bistro, Cafe, Yemek” ibarelerinin de tescil sınıfları dikkate alındığında zayıf ibare olduğu, bu ibarelerin başına Mr. ibaresi getirildiği, “bay bistro”, “bay cafe”, “bay yemek” anlamına geldiği, taraf markalarındaki Mr. ibaresinin asıl unsur olduğu ve Mr. İbaresinin yanına getirilen kelimeyi kişileştirdiği anlaşılmaktadır. Taraf markaları ortalama halk kitlesine hitap etmektedir, tescil sınıfları ortaktır. Davacı tarafça emsal gösterilen ve benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/11/2015 tarihli 2015/4625 Esas- 2015/12078 Karar sayılı kararında da (davacı Mr.Kumpir markası ile, dava dışı üçüncü kişiye ait … markası) işaret edildiği üzere, markalar arasında tüketici nezdinde 556 Sayılı KHK 8/1-b hükmü anlamında işletmeler arasında ilişkilendirme ihtimali bulunmaktadır. Bu durumda davalı 2011/10407 sayılı “Mr. Bistro + Şekil” markası ile 2011/10449 sayılı “…. + Şekil” markasının 43. Sınıfta “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil)” sınıfında kısmen ve “Mr. Cafe + Şekil” markasının 43.sınıfta “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri (kafetarya ve restorant hizmetleri)” sınıfında tamamen, 2010/67031 sayılı “… + Şekil” markasının 29. Sınıfta tamamen hükümsüzlüğüne karar vermek gerekirken davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Davacı tarafın, markasının tanınmış marka olduğunu ve davalı tarafın markalarını kötüniyetle tescil ettirdiğini ispatlayamadığı, mülga 556 Sayılı KHK 9/1-c maddesi gereğince genişletilmiş korumadan faydalanamayacağı, davacının 30. Sınıfta tescilli markasının bulunmadığı, bu durumda ,davalı tarafın 30. Sınıfta tescilli 2012/32351 sayılı “… + Şekil” markasının hükümsüzlüğünün istenemeyeceği, yine 43. Sınıfta “hayvan bakım evleri hizmetleri” alt sınıfında tescilli markası bulunmadığından, davacının 43. Sınıfta bu alt sınıf yönünden davalı adına tescilli 2011/10407 sayılı “…+ Şekil” markası ile 2011/10449 sayılı “Mr. Burger + Şekil” markalarının hükümsüzlüğünü isteyemeyeceği kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.05.2017 tarihli 2014/201 E.- 2017/88 K.sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,4-Davalı adına tescilli 2011/10407 sayılı “… + Şekil” markası ile 2011/10449 sayılı “Mr. Burger + Şekil” markasının 43. Sınıfta “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil)” sınıfında kısmen hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, bu markaların 43. Sınıfta “hayvan bakım evleri hizmetleri” alt sınıfında hükümsüzlük talebinin reddine,-Davalı adına tescilli “… + Şekil” markasının 43.sınıfta “Yiyecek içecek sağlanması hizmetleri(kafetarya ve restorant hizmetleri)” sınıfında, 2010/67031 sayılı “… + Şekil” markasının tescilli olduğu 29. Sınıfta hükümsüzlüğüne sicilden terkinine,-Karar kesinleştiğinde TPMK’na bildirilmesine,-Davalı adına tescilli 2012/32351 sayılı “…+ Şekil” markasının hükümsüzlük talebinin reddine,5-İlk derece yargılaması yönünden;-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 25,20 TL peşin harcın mahsubu ile, 29,20 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,-Davacı tarafça yatırılan 54,20 TL harç ile, davacı tarafça yapılan 3.272 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre 1.636,00 TL giderin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,-Davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan,4.910,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-Davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan,4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davalı tarafça masraf yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına,3-İstinaf yargılaması yönünden;-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 33,50 TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 16/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.