Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5656 E. 2020/1647 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5656 Esas
KARAR NO: 2020/1647
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2017
NUMARASI: 2015/480 E. – 2017/458 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalıdan olan alacağı nedeniyle İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yaptıkları icra takibine borçlunun borcun aslına ve fatura içeriğine itirazı üzerine takibin durduğunu, icra takibine konu 21/10/2014 tarihli kur farkı faturasının defalarca davalıya tebliğ edilmediğine çalışıldığını ancak tebellüğden imtina ettiklerini, bu nedenle Bursa …Noterliğinin … tarihli ihtarnamesi ile kur farkı faturasının teslim alınarak muhasebe kayıtlarına işlenmesi ve ödenmesi talep edildiğini, davalının Beyoğlu …Noterliğinin 03/12/2014 tarihli ihtarnamesi ile söz konusu fatura ayrıntısının iletilmesini talep ederek faturayı iade ettiklerini, bunun üzerine davalı şirketle her iki tarafın muhasebe elemanları ve avukatlarının hazır olduğu yüz yüze gerçekleştirilen toplantıda faturanın içeriği ve neden kaynaklandığının ayrıntılı olarak ifade edildiğini, davalının kendi iç muhasebe kayıtlarında inceleme yatıktan sonra bilgi vereceğini bildirmesine rağmen herhangi bir geri dönüş olmadığından icra takibi başlatıldığını, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında kumaş alımına dayalı bir ticari ilişki bulunduğunu, davacının 21/10/2014 tarihinde kur farkına dayalı bir fatura keserek gönderdiğini, ancak faturanın herhangi bir açıklama içermemesi hangi kalemlere istinaden ne şekilde kesildiği belli olmadığından tebellüğ edilmediğini, davacının , davalı firmaya en son 28/02/2014 tarihinde kur farkı faturası kestiğini, söz konusu faturanın 28/02/2014 tarihinden önceki faturalara denk gelip gelmediğinin bilinmediğini, faturada hangi kur üzerinden hesaplama yapıldığının da görülmediğini, kullanılması gereken kurun TCMB döviz alış kuru olması gerektiğini, davacının faturayı alış kurundan hesaplayıp hesaplamadığının belli olmadığını, ancak satış kurundan hesapladığının düşünüldüğünü, taraflar arasında Amerikan doları, Euro ve Türk Lirası ödemeli ticari alış satımlar olduğunu, devacının her bir hesabı bir arada tutarak kendince bir hesaplama yoluna gittiğini, böyle bir hesaplamayı kabul etmediklerini zira bir dövizin kuru yükselirken diğerinin düşebildiğini, yapılan görüşmelerde de bu durumun açıklandığını, davacının da aksi bir hesaplamayı kendi muhasebesinin yapamayacağını, kendi hesapları üzerinde davalı firmanın hesaplama yapmasını talep ettiğini, ancak davalı firmanın muhasebesinin grup şirketler hesaplarının tamamından sorumlu olduğundan bu hesaplamayı derhal yapamadığını, davalının dava açılan tutar kadar borcu olmadığını, davacının talep ettiği alacağın likit olmadığını, zira likit alacağın tutarı belli, bilinebilir, hesaplanabilir alacak olduğunu, Yargıtay kararlarına istinaden itiraza uğrayan faturadan kaynaklanan alacağın likit olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…her ne kadar davacı taraf kur farkından kaynaklı alacaklarının olduğundan bahisle fatura düzenleyerek buna dayalı takip yapmış ise de davalının çek teslim tarihi ve çeklerin ödeme tarihleri dikkate alındığında döviz kurunun yükselmediği sadece 30.000,00 TL’lik 17/04/2014 tarihinde alınan 26/09/2014 ödeme tarihli çek yönünden ödeme tarihinde kurun yükseldiği, takibe konu kur farkına dayalı çeklerin toplamı üzerinden hesaplama yapıldığında davacının alacaklı değil tam aksine borçlu olduğu anlaşıldığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında kur farkı uygulaması olduğunu, genel uygulamada tacirler arasında kur farkı varlığının tespiti bakımından belirlenmiş sabit bir oran olmadığını, raporda 4 adet kur farkı faturasının davalı tarafça ticari defterlerine işlenmiş olmasının teamül oluşturduğu ve taraflar arasında kur farkı uygulamasının kabulü bakımından yeterli olduğu ifade edildiğini, Yerel mahkeme tarafından verilen kararda, kur farkı hesaplamasının ne şekilde yapıldığı hususunda bir gerekçe bulunmadığını, ek raporun ilk kısmında Çeklerin alındığı tarih ile çeklerin ödendiği tarih arasındaki farka göre kur farkı hesaplanması görüşünün mahkemece benimsenmesi durumunda ; davacı tarafın davalıdan 05.03.2015 takip tarihi itibariyle 18.558,21 TL. Asıl alacak ve 470,91 TL tutarında işlemiş faiz alacağının bulunduğu, davacının takipteki istemlerinin tespitlerimizi aşan kısımlarının yerinde olmadığının söylenebileceği belirtildiğini, bu yöndeki görüşe katıldıklarını, Kararda, davalı tarafından müvekkili firmaya verilen çeklerin teslim tarihi mi yoksa ödeme tarihi mi esas alındığı hususunda bir tespit bulunmadığını, kararın açık olmadığını, davalı vekilinin süresi içerisinde 01.02.2016 Tarihli rapora itiraz etmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kur farkı faturasından kaynaklanmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen faturaların TL cinsinden olduğu, USD karşılıklarının düzenlendiği görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davalının çeklerle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü ile davanın reddi gerekirken farklı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenle ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, hüküm fıkrasının aynen muhafaza edilerek, hükmün gerekçesi düzeltilmek sureti ile yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. (Aynı yönde Y.19HD, E.2017/3234K. 2019/1778, T. 19.3.2019; Y.19HD, E. 2018/2655, K. 2019/3068, T. 9.5.2019, Y.19HD, E. 2015/14482, K. 2016/4378, T. 10.3.2016 ilamları)
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 30/03/2017 Tarihli, 2015/480 Esas, 2017/458 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, hükmün gerekçesi düzeltilmek sureti ile yeniden hüküm kurulmasına, 3- Davanın REDDİNE, Peşin alınan harcın alınması gereken harçtan mahsubu ile 407,47TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine, Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 3083,83TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davacının yaptığı masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, Davalının yaptığı 9,00TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine -İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 38,40 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 124,10 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/10/2020 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.