Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5648 E. 2020/1655 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5648 Esas
KARAR NO: 2020/1655
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2017
NUMARASI: 2016/724 E. – 2017/227 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirketin … Bankası Kanarya Şube Müdürlüğü nezdindeki … Iban numaralı Euro hesabından davalı şirketin … Bankası Karaköy Şube Müdürlüğü nezdindeki … Iban numaralı döviz cinsli banka hesabına 25.02.2014 tarihinde havale yolu ile ve makbuz açıklamasında “borç olarak verildiği ” açıklanmak sureti ile 30.000 Euro gönderilerek borç para verildiğini, müvekkil şirket tarafından davalı şirket banka hesabına 25.02.2014 tarihinde borç kaydı ile gönderilen 30.000 Euro paranın geri ödenmesi noktasında davalı şirket yetkililerine defaetle şifahen talepte bulunulmasına ve borç olarak gönderilen paranın geri ödeneceği yönünde verilen şifahi sözlere rağmen borcun ödenmemesi üzerine Bakırköy …Noterliğinin 09.06.2016tarih … yevmiye sayılı ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye davalı şirket olumlu cevap vermemesi ve borç olarak verildiği açık olan parayı geri ödememesi üzerine bu sefer İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyası ile 30.000 Euro takip tarihindeki döviz kuru üzerinden TL’sına çevrilerek 98.898,00 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını,davalı şirket 28.06.2016 tarihli dilekçesi ile haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, tüm bu nedenlerden dolayı yapılan haksız itirazın iptaline ve takibin devamına , kötü niyetli olarak borca itiraz eden davalı borçlu aleyhine asıl alacağın %20 sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkiline keşide edilen ihtara cevaben; davalı şirketin kurucu ortağı ve temsilcisi olan … ile davacı şirketin kurucu ortaklarından olan …’in amca çocukları olduğunu, davacı şirketin kuruluşunda …’in %90 pay sahibi bulunduğunu, kendi aralarında para alışverişi yaptıklarını, şirketin kuruluşunda …’e muhtelif tarihlerde borç para verildiğini, maddi ve manevi yardımlarda bulunulduğunu, hatta …’in Kayseri’de ikamet eden …’a 50.000 euro borcu olması sebebiyle bu borcun ödenmesini …’in …’den talep ettiğini, …’inde bu borcu …’a ödediğini, bu sebeplerden dolayı …’in ve şirketinin alacaklı olmadığını, tüm bu nedenlerden dolayı davacı şirkete borçlarının bulunmadığından ve borç para talep edilmediği takdirde yapılan havalede kötüniyetle borç verildiği açıklaması yapılması karşısında açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…davacı tarafça davalı tarafa havale yoluyla 25/02/2014 Tarihinde 30.000. Euro gönderildiği, gönderinin açıklama kısmında açıkça Borç para olduğu” hususunun belirtildiği görülmüştür. Davacı taraf iddiasını 25/02/2014 Tarihli Makbuz ile ispat etmiştir.Bu haliyle aksini ispat etme yükü davalı tarafa düşmektedir. 6100 Sayılı Kanunun 190.md uyarınca ispat yükü kendisine düşen davalı taraf ”Davacı tarafın havaleyi davalı şirketin hesabına kurucu ortağı …’ in borcunu ödemek için yaptığı” yönünde ki iddiasını kanıtlayamadığından davacı tarafın davasının kabulü yönünde hüküm tesis edilmiş, davalı tarafın icra dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız ve davacı tarafın alacağını geç almasına sebep olacak nitelikte bulunduğu anlaşılmakla davalı taraftan icra inkar tazminatının alınarak davacı tarafa verilmesine, her ne kadar son celsede …; Asli Müdahale talebinde bulunmuş; Mahkememizce Asli Müdahil olarak kabulüne karar verilmiş ise de; ”Asli” ibaresinin sehven yazıldığı, ilgili kişinin talebinin ve konumunun feri müdahillik niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla bu konuda ki sehven yapılan hatanın gerekçeli kararda düzeltilmesi yoluna gidilmiş, feri müdahil hakkında karar tesis edilmemiştir” şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı ve feri müdahil vekili istinaf dilekçesinde özetle; …’in müdahillik harcı yatırdığını, duruşmada asli müdahil olarak kabul edilmişken gerekçeli kararda feri müdahil olarak kabulünün hatalı olduğunu, asli müdahilin delilleri toplanmadan karar verildiğini, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğunu, taraflar arasında mal alım satımı olmadığını, davacı şirketin kurucu ortağı … ile davalı şirketin kurucu ortağı … arasında borç alış veriş ilişkisi olduğunu, davacı tarafından borç olarak gönderildiği iddia olunan 30.000 Euro’nun asli müdahil … tarafından …’a gönderilen 50.000Euro’nun …’e iadesi olduğunu, başka bir havalede borç olarak verildiği açıklamasının banka kayıtlarında düzelttirildiğini, davalının dava konusu havale makbuzundaki açıklamayı fark etmediğini, iyiniyetli olduğunu, … ile …’in amca çocukları olduğunu ve aralarında para akışının olduğunu, mahkemenin tanık dinletme talebinin reddine karar vermesinin hatalı odluğunu, mahkemenin duruşmada asli müdahale talebinin kabulüne karar vermişken gerekçeli kararda …’in feri müdahil olarak kabulü, HMK 183 md gereğince yazım hatası niteliğinde kabul edilemeyeceğini, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğunu, Mahkemenin …’in asli müdahilliğine karar vermiş olmasına rağmen delillerin toplanmadığını, tarafların ticaret sicil kayıtları ve … ile eşi … hesabından gönderilen havale makbuzlarının incelenmesi yoluna gidilmediğini, ibraz olunan icra dosyaları, açılan ticaret mahkemesi davası, tarafımıza gönderilen ihtarnameler ve bu ihtarnamelere karşı verilen cevab-ı ihtarnamelerin değerlendirilmediğini, davacının davalı şirketten alacağı olmadığını, davacı şirket tarafından borç olarak gönderildiği iddia olunan 30.000 Euro tutarının asli müdahil … tarafından …’a gönderilen 50.000 euro’nun …’e iadesi olduğunu, …’in şahsi borcuna karşı kötüniyetle hareket edip, şirketi adına borç veriyormuş gibi harekette bulunması, iyiniyet kuralına aykırı olduğunu belirterek eksik incelemeye dayalı kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, borç olarak havale edilen paranın ödenmediği iddiası ile başlatılan takipte İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı ve feri müdahil vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlığa konu; 30.000Euro bedelli makbuzda “borç olarak verildi” şeklinde açıklama mevcuttur. Davalı, dava konusu paranın borç olarak verilmediğini, davalı şirketin kurucusunun davacı adına dava dışı üçüncü kişiye gönderdiği 50.000Euro’nun davacı şirketin kurucusu tarafından iadesine ilişkin olduğunu savunmuştur. Davalı, aksi yöndeki iddiasını kesin delile ispatla yükümlüdür. Mahkemece davacının dayandığı belgede havalenin sebebine ilişkin açıklama yer aldığı, aksini kesin delille ispat yükünün davalı üzerinde bulunduğu ve davalının savunmasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olup davalı ve feri müdahilin istinaf isteminin esasa ilişkin istinaf isteminin ayrı ayrı reddine karar vermek gerkemiştir. 6100 sayılı HMK 66.maddesine göre; “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir”. … müdahale dilekçesinde davalı yanında davaya katılmak istediğini açıkça belirtilmiş olup dilekçesinin içeriğince göre de yargılamaya feri müdahil olarak kabulü gerekmektedir. Mahkemece …’in gerekçeli karar başlığında feri müdahil olarak belirtilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davalı ve feri müdahilin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı ve feri müdahil vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı ve feri müdahilden ayrı ayrı alınması gereken 6.755,72’er TL harçtan, peşin yatırılan 1688,94’er TL harcın mahsubu ile bakiye 5066,78’er TL harcın davalı ve feri müdahilden ayrı ayrı alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı ve feri müdahil üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 09/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.