Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5643 E. 2020/1626 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5643 Esas
KARAR NO: 2020/1626 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2017
NUMARASI: 2016/98 E., 2017/868 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı ile davalı arasında 2014 yılı Nisan ayında başlayan ticari ilişkinin, davacı şirket tarafından 30/12/2014 tarihinde davalıya gönderilen fesih ihtarnamesi ile sonlandırıldığını, davalının, taraflar arasında sona eren ticari ilişkiden kaynaklı iddiası ile davalı şirket aleyhine Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 12/11/2015 tarihinde 2015/1249 esas numaralı dosya ile 310.191,98Avro talepli bir alacak davası ikame edildiğini, davacı ile davalı arasında imzalanan sulh protokolü kapsamında tarafların, daalının Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 12.11.2015 tarihinde 2015/1249 esas numaralı dosya ile ikame ettiği davadan feragat etmesi ve bunun karşılığında davalı şirketin 75.000Avro ödemesi konusunda anlaştıklarını, söz konusu protokolün asiller ve vekilleri tarafından imzalandığını ve Protokol’ün 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 35/A hükmü gereğ ilam hükmünde olduğunu, davacı şirketin, protokol kapsamında 75.000Avro ödemesi gerekirken sehven 310.191,98 Avroyu davalıya ödediğini, protokol kapsamında, davacı şirket tarafından yapılan 235.191,98 Avro tutarındaki fazla ödeme nedeniyle davalı tarafın bu miktarda zenginleştiğini, bunun üzerine, davacı şirketin 25/12/2015 tarihinde noter kanalı ile keşide ettiği ihtarname ile, sehven yapılan fazla ödemenin ihtarnamenin davalı tarafından tebellüğ edildiği günü takip eden 3 iş günü içerisinde davalı tarafından davacı şirketin ihtarnamede belirtilen banka hesabına iade edilmesini ihtaren bildirdiğini, davalının kendisine tanınan mühlet içinde fazla ödemenin iadesini gerçekleştirmediğini beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, sehven ödenen fazlaya ilişkin 235.191,98Avro’nun karşılığı olarak 762.673,23TLnin, söz konusu meblağın davalının hesabına geçtiği günden başlamak üzere yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak, fiili ödeme gününe kadar işletilecek olan temerrüt faizi ile birlikte iade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı şirkette yazılı iş sözleşmesinin sona erdirilmesin herhangi bir itirazı olmadığı ve iş sözleşmesinin sona ermesini kabul ettiğini, ancak ihtarnamede belirtikleri gibi iş sözleşmesini sona erdirmekle davacı şirketin, davalı şirkete iş nedeniyle yapmış olduğu ödemelerini yerine getirmesinin istendiğini, işbu sözleşmenin fesih tarihinde davalı şirketin davacı şirketten ihracatını yaptığı ürünler için 1.453.802,05TL, ürettiği ancak teslim almasını istediği ürünler için 48.871,98Euro alacağının ödenmesini istediğini, temerrüde düşen davacı şirketin bir çok kez yazışma ve sözlü görüşmelere rağmen 11/05/2015 tarihine kadar bazı ödemeleri yapmışsa da, 310.191,98Euro bakiye borcunu ödemediğini ve ödememe gerekçesini ve nedenini belirtmediğini, bunun üzerine Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1249 esas sayılı dosyasıyla bakiye borcu için 310.191,98Euro için alacak davası açıldığını, yargılama aşamasında tarafların sulh olduğunu, sulh ve ibra protokolünün aynı zamanda ingilizce de düzenlendiğinden davacı şirketin yetkilileri tarafından da davayı ortadan kaldırmak olarak anlaşıldığını ve davacı şirketin borçları kadar davalı şirkete ödeme yapıldığını, davaya dayanak yapılan protokolün davalı şirketin alacağının 75.000Euro sulh yoluyla sonuçlandığını basit bir biçimde anlamak ve algılamanın mümkün olmadığını, bir mesleki kurnazlık içerdiğini beyanla, hata savunmasının defi yoluyla ileri sürülmesi sonucu davaya dayanak yapılan protokolün beyan hatası olarak kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “sulh ve ibra protokolü, doktrin yazısı, Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1249 esas sayılı dosyası, ihtarname, Yargıtay kararları, cari hesap dökümü, ödemeye ilişkin belge ve tercüme evrakı, hesap hareketleri, dekont dosyaya celp olunduğu, Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1249 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … AŞ tarafından davalı … aleyhine açılan alacak davasında, 16/12/2015 tarihli sulh, ibra ve feragat prokolü gereğince tarafların sulh olduğu ve davacının davadan feragat ettiği, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine işbu hükmün 24/02/2016 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü, yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalı tarafın beyanları, Bursa 1.ATMnin 2015/1249 esas sayılı dosyası, sulh protokolü ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında bulunan ticari ilişki sonucunda davalı tarafından Bursa 1. ATM’nin 2015/1249 Esas sayılı dosyası ile tazminat davasının açıldığı, söz konusu davada davalı talebinin 310.191,98 € olduğu, yargılama devam ederken tarafların bir araya gelerek sulh sözleşmesi imzaladıkları, bu sulh sözleşmesinde davalının davacı ile olan arasındaki ticari ilişki sebebiyle oluşan tüm alacakları için 75.000,00 € bedelin ödenmesi karşılığında sulh olunacağının düzenlendiği, yine bu bedelin davalı tarafından Bursa 1. ATM’inde açılan davadan feragat edilmesi halinde geçerli olacağı, ve bu şekilde tarafların sulh sağladıklarının düzenlendiği, söz konusu sözleşmeye hem davalı şirket yetkilisinin hem de davalı vekilinin avukatının bizzat katıldıkları yine davacı tarafça da davacıyı temsilen sulh sözleşmesinin davacı şirket yetkilisi ile davacı vekili tarafından imzalandığı, sulh protokolünün 1.5. Maddesine göre …’in işbu protokolün 1.1., 1.1, ve 1.3. Maddelerinde belirtilen hususların karşılığı olarak …’in yukarıda hesap bilgileri belirtilen hesabına toplam KDV de dahil 75.000,00 € ödemeyi kabul ve taahhüdünün bulunduğu, sözleşmenin 1.1. Maddesinde ise … ile … arasında daha önce imzalanan tüm sözleşmeler uyarınca …’in … şirketi ve söz konusu şirket çalışanları, müdürleri, ticari ilişkiye ilişkin taraflar arası daha önce yazılı ve diğer şekilde imzalanmış sözleşme, taahhüt, beyan ve mutabakatlardan dolayı doğan karşılıklı hak ve alacaklarının sulh tarihinden itibaren karşılıklı olarak tasfiye ve ibra edeceklerinin düzenlendiği, 1.2. Maddesine göre de bu kapsamda …’in söz konusu sözleşme, anlaşma vs.lerden doğmuş veya doğacak tüm alacaklarından sulh tarihi itibari ile gayrikabili rücu olarak feragat ettiğinin düzenlendiği, 1.3. Maddesine göre de … vekilinin Bursa 1. ATM’nin 2015/1249 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan davaya tarafların sulh olduklarına ilişkin dilekçeyi sunacaklarının düzenlendiği, söz konusu sulh protokolü uyarınca davalı tarafından Bursa 1. ATM’nin sulh sözleşmesinin sunulduğu ve bu bağlamda dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacı tarafça da davalıya 310.191,98 € ödemenin havale ile davalı şirkete gönderildiği, bu paranın sulh sözleşmesi uyarınca gönderildiğinin taraflar arasında ihtilafsız olduğu, davacının bu parayı sehven fazla gönderdiğini ileri sürdüğü, davalı tarafça ise tarafların sulh sözleşmesinde kararlaştırdıkları rakamın 310.000,00 € olduğu, 75.000,00 €’luk kısmın sözleşmeyi hazırlayan davacı vekilleri tarafından sözleşmeye konulduğu, kendileri tarafından da meslektaşa duyulan güven unsuru sebebiyle imzalandığı, söz konusu sözleşmenin imzalanmasında hata unsurunun bulunduğu, sözleşmenin imzalanırken 310.191,98 € ödeneceği inancı ile sözleşmenin imzalandığı, davacı tarafça ödenen meblağın da bu olduğu belirtilerek davanın reddini istemiş ise de taraflar arasında akdedilen sulh sözleşmesinin hem davacı şirket yetkilisi hem de davalı şirket yetkilisi asilin imzaladığı yine söz konusu sözleşmeye her iki tarafın da vekil sıfatı ile katıldıkları ve avukatları tarafından da sözleşmelerin imzalandığı, dolayısıyla söz konusu sözleşmenin imzalanırken her iki tarafın da hem yetkililerinin hem de vekillerinin hazır bulunduğu, davalı şirket yetkilisinin tacir sıfatını taşıdığı, TTK’nun 18/2 maddesi uyarınca basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğu, yine aynı zamanda sözleşme tanzimi sırasında asilin yanında bulunan vekilin de BK’nun 506. Maddesi uyarınca şahsen ifa ve özen gösterme yükümlülüklerinin bulunduğu, dolayısıyla vekilinin de basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranışı sergilemesi gerektiği, sözleşmenin 1.4 ve 1.5 maddelerinde ödenecek tazminat bedelinin 75.000,00 € olduğunun açıkça düzenlenip öngörüldüğü, bu itibarla sözleşmenin davalıları bağladığı bu protokol uyarınca davacı tarafın davalıya ödemesi gereken bedelin 75.000,00 € olduğu, ancak davacı tarafından davalıya hataen 310.191,98 € ‘nun gönderildiği, dolayısıyla 235.191,98 € nun fazla olarak gönderildiği anlaşıldığından davacı tarafından davalıya fazla gönderilen 235.191,98 € ‘nun dava tarihinden itibaren kamu bankalarının EURO cinsine uyguladığı en yüksek 1 yıllık mevduat faiz oranı ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine dair karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile, 235.191,98 €’nun dava tarihinden itibaren kamu bankalarının EURO cinsine uyguladığı en yüksek 1 yıllık mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle ; sulh,ibra ve feragate ilişkin protokolün anlaşılabilir olması gerektiğini ;protokolün çeşitli maddelerinin diğer maddelere atıf yaparak karışık bir anlatım ve anlaşılmazlık taşıdığını , bu nedenle protokolün alacağın tamamını kapsıyor olduğu izlenimi ile sehven imzalandığını hata olgusunun bir defi olarak ileri sürülebileceğini ve yargılamada da bu defiyi ileri sürdüklerini ,protokoldeki amacın alacağın tamamının ödenmesi olduğunu ,ancak hatalı kaleme alındığını , davacı yanın da bunu bildiğini ve bu nedenle alacağın tamamının havale edildiğini ,beyan yanılması esaslı hata hallerinden olmakla ;ve hata olgusu tanıkla ispatlanabilir bir olgu olduğundan mahkemenin delillerini toplaması gerektiği halde toplamadığını davanın müvekkili açısından yanılma nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği nedenle kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava ; sehven fazla gönderilen paranın iadesi için açılmış bir alacak davasıdır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında cari hesaba ilişkin bir alacak/borç ilişkisinin bulunduğu, bu kapsamda dosyamız davalısının alacaklı sıfatını taşıdığı Bursa 1. ATM’nin 2015/1249 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan davaya tarafların sulh olduklarına ilişkin protokol sundukları ; dosyanın işlemden kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Protokol maddeleri tek tek incelendiğinde ; ödenecek miktarın 1.4 maddede yazılı miktar olduğu çeşitli maddelerde açıkça yazılıdır. Tarafların 75.000 ,00 Euro üzerinde anlaştıkları görülmektedir. Taraflar tacirdir ve protokolü tacirler adına imza edenler de hukukçudur. Üstelik protokol her iki tarafın kendi ana dilinde de yazılmıştır. Protokolun 1.7 maddesinde de alacaklının protokolde kararlaştırılan miktar dışında ne ad altında olursa olsun başkaca bir alacağının bulunmadığınını da hüküm altına almıştır.Bu nedenle ödemenin fazlasının sehven gönderildiği kabul edilebilir durumda olmakla ; ilk derece mahkemesi kararı hakkındaki istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 52.098,20 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 13.024,55 TL nin mahsubu ile bakiye 39.073,65 TL bakiye karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davalı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı olmak üzere 09/10/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.