Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5642 E. 2020/408 K. 21.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5642 Esas
KARAR NO: 2020/408 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2017
NUMARASI: 2015/940 E., 2017/686 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/02/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 07/11/2012 tarihli fatura ile 35 adet cephe aydınlatma ürünü alarak 6982,40 TL ödeme yaptığını, davalının fiyat teklifi formunda ürünlerinin 2 sene garantili olduğunu belirttiğini, ancak alınan ürünlerin yağmurlu havalarda nem alıp arıza verdiğini, davalıya 13/02/2013 tarihinde müracaat ederek ürünleri yenisiyle değiştirmesini istediklerini, davalının ürünleri test ettiğini, tekrar arıza çıkması nedeniyle 09/05/2013 tarihinde yenisiyle değiştirilmesini talep ettiklerini, ancak davalının aynı ürünleri tamir ederek tekrar teslim ettiğini, yapılan işin idare tarafından kabulü sırasında ürünlerden 17 sinin arızalı olması nedeniyle değiştirilmesinin istendiğini, bunun üzerine davalıya durumun bildirildiğini, davalının ise üründeki problemin çözümü için yeni bir kalıp sistemi oluşturduklarını belirterek hatalı imalatı kabul ettiğini, ancak davalının 22/07/2014 tarihli yazısında ise başka problemin çıktığını, 17 adet arızalı ürünün tekrar tamir edilerek taraflarına gönderildiğini, davalının yaptığı geçici tamirlerin sonuç vermediğini belirterek ödenen tutarın yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, zira ürünlerin 07/11/2012 tarihinde satın alındığını, davanın ise 09/01/2015 tarihinde açıldığını, ürünlerin 2 yıl garantili olup 2 yıldan fazla zaman geçtiğini, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, satılan malda garanti verilmesinin ayıp ihbar sürelerini ortadan kaldırmadığını, davacının TTK’nun 23/c maddesinde öngörülen ayıp ihbar sürelerine uymadığını, müvekkilinin tamamen iyiniyetli bir şekilde ürünleri test edip bazı ürünleri yenisiyle değiştirerek davacıya geri gönderdiğini, davacının ise ürünlerin arızalı olduğunu belirtip müvekkiline gönderdiğini, davacının ikrar ettiği üzere 17 adet üründe arıza meydana geldiğini ve bunların da tamir edilerek davacıya gönderildiğini, davacının aradan uzun bir süre geçtikten sonra müvekkiline başvurduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; ürünlerin davacıya 07/10/2012 tarihinde teslim edildiği, TBK’nun 231.maddesinde öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresinin süresi dolmadan davanın 22/08/2014 tarihinde açıldığı, bilirkişi raporunda 17 adet ürünün su alması nedeniyle paslanmaya başladığı, ayıbın gizli ayıp olduğu, geri kalan 18 adet ürünün de aynı özellik ve şartlarda imal edilmiş olması nedeniyle nem ve rutubet alma, su sızdırmazlık sorunları gösterebileceği yolundaki tespite mahkemenin de itibar ettiği, davalının 17 adet üründeki arızayı tamir ederek davacıya gönderdiği yönündeki beyanının ayıbı kabul anlamına geldiği, dolayısıyla ayıp ihbarının süresinde yapıldığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, 6.982,40 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu ürünlerin bedelinin davacıya ödenmesiyle birlikte ürünlerin de davalıya iadesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; dava konusu ürünlerde üretimden kaynaklı ayıp bulunmadığını, davacının gönderdiği ürünlerin test edildiğini, ürünlerde montaj hatası bulunmasına rağmen tamir edildiğini, davacının üç ay sorunsuz kullandığını, sonra da onarım gerçekleştiğini ve kullanmaya devam ettiğini, ürünlerdeki su sızdırma probleminin ürünlerin üretiminden kaynaklanmayıp gereği gibi monte edilmemesinden kaynaklandığını, buna rağmen müvekkilinin iyiniyetli davranıp kullanıcı hatasına rağmen bazı ürünlerde değişimi kabul ettiğini, mahkemenin ayıp ihbarının süresine uyulmadığı hususunu gözardı ettiğini, satışın ticari satış olup TTK’nun 23/c maddesinde ayıp ihbar sürelerinin öngörüldüğünü, garanti verilmesinin ayıp ihbar sürelerini ortadan kaldırmayacağını, davacının ilk olarak 13/02/2013 tarihinde müvekkiline müracaat ettiğini, yani 3 ay 6 gün sonra talepte bulunduğunu, buna göre hak düşürücü sürenin sona erdiğini, kararın hatalı ve eksik bilirkişi raporuna dayalı olduğunu, ayrıca davacının problem yaşadığı 17 ürünün değil, tüm ürünlerin bedelinin iadesine karar verilmesinin dayanağının bulunmadığını, sözleşmeden dönme hakkının sadece ayıplı çıkan mallarla ilgili kullanılabileceğini, yine mahkemenin fatura bedeline dava tarihinden itibaren faiz işletmesinin doğru olmadığını, ayrıca alıcının satılandan elde ettiği faydaları satıcıya iade etmesi gerektiğini, ürünlerin hangi koşullarda saklandığı ya da ne şekilde kullanıldığının bilinmediğini, buna göre davacının ürünlerden yararlandığı ve müterafik kusurunun da bulunduğu gözetilerek fatura bedeli üzerinden hakkaniyet indirimi yapılmamasının doğru olmadığını bildirmiştir. Davaya konu ürünlerin 07/11/2012 tarihli ve 6982,40 TL bedelli faturayla davalı tarafından davacıya satıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından davacıya gönderilen 18/12/2012 tarihli yazıda; ürünlerin 2 yıl garantili olduğu belirtilmiştir. Davalı tarafından düzenlenen 29/05/2013 tarihli irsaliyede; tadilat için gelen ürünlerin tamir edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 13/02/2013 tarihli yazıda; geçici kabul heyetince 35 adet armatürün yenisiyle değiştirilmesinin istendiği belirtilerek yeniden üretim yapılarak gönderilmesinin istendiği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya gönderilen 22/05/2014 tarihli yazıda; ürünlerdeki problemin çözümü için yeni bir kalıp sistemi oluşturulduğu, üretimin 60 gün içerisinde yapılabileceğinin bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda; ürünlerde su sızdırma problemi olduğu, dolayısıyla ayıplı olduğunun davalı tarafından kabul edildiği, ürünler üzerinde yapılan incelemede 17 adedinin iç kısmının su aldığı gerekçesiyle paslanmaya başladığının açıkça görüldüğü, dolayısıyla toplam 35 adet ürünün yarısı yani 17 adedinin ayıplı olması nedeniyle kalan 18 adedinin de şimdi olmasa bile birkaç ay sonra nem ve rutubet alabileceği endişesiyle bozuk sayılabileceği, dolayısıyla tamamının iade edilmesinin uygun olacağı, toplam 35 adet ürünün davalıya iadesi gerektiği, bu ürünlerin iadesi ile davalıya ödenen ürün bedelinin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili gerektiği, hukuki değerlendirme bölümünde ise; davacının, davalıya ürünleri iade hakkı bulunduğu, davalının da tahsil ettiği bedeli iadesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan ek raporda, kök rapordaki görüş ve kanaatlerin aynen devam ettiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E : Dava, taraflar arasındaki satıma konu ürünlerin ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmeden dönme hakkı kullanılarak bedel iadesi talebine ilişkindir. Davalı taraf, davacıya 07/11/2012 tarihli fatura ile 35 adet ürün satmış davacı taraf da ürün bedeli olan 6.982,40 TL’yi davalıya ödemiştir. Davalı söz konusu ürünler için 2 yıl garanti vermiştir. Dosyaya yansıyan taraflar arasındaki yazışmalardan ürünlerde sorun çıktığı ve bir kısmının davalı tarafından tamir edilerek davacıya gönderildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece davalının bir kısım ürünleri tamir ederek davacıya göndermesi ve ürünlerdeki problemin çözümü için yeni bir kalıp sistemi oluşturduğuna dair davalı yazısının ürünlerdeki ayıbın davalı tarafça kabul edildiği şeklinde bir gerekçeye dayanılmış ise de davalı taraf yapılan tamiratların iyi niyetli uygulama çerçevesinde yapıldığını ileri sürmüştür. Öte yandan, davalı taraf, ürünlerdeki söz konusu sorunun montaj hatasından kaynaklandığını ileri sürmüştür. Mahkemece bu husus üzerinde durulmamıştır. Bu durumda mahkemece ürünlerde olduğu belirtilen rutubet, nem alma gibi sorunların montaj hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı üzerinde durularak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik yargılama ile hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Kabul şekli itibariyle de, bilirkişilerin 17 adet ürün incelenerek kalan diğer ürünlerin de şimdi olmasa bile bir kaç ay sonra nem ve rutubet alabileceği endişesiyle ürünlerin tamamının reddedilmesinin uygun sayılabileceği yolundaki görüşüne dayalı olarak tüm ürünler yönünden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yine davacı taraf ürünleri kullanmış davalı taraf ise ödenen tutarın faizini kullanmış olup birlikte ifa kuralı gereğince ürünlerle bedelin aynı anda iadesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve ayrıca ürünlerin iadesine rağmen bedel iade edilmediği takdirde faizin başlangıcının ürünlerin iadesinden başlatılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de kabul şekli itibariyle usule aykırıdır. Açıklanan bu yönlerden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/07/2017 gün ve 2015/940 Esas, 2017/686 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Yargılamaya kaldığı yerde devam edilerek yukarıdaki gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak ve tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 23,50 TL (posta-teb-müz) masrafı ile 85,70TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 109,20 TL’nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 21/02/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.