Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5622 E. 2020/1633 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5622 Esas
KARAR NO: 2020/1633 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2017
NUMARASI: 2015/295 E., 2017/582 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline karşı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasıyla kambiyo senetlerine özgü takip yoluyla icra takibi başlattığını, müvekkillinin bu senetten dolayı borçlu olmadığını, zira takip konusu senetlerin davalı şirkete hatır için verildiğini, bu hususun ticari defterlerle kanıtlanacağını, davalının müvekkiline verdiği herhangi bir paranın söz konusu olmadığını, 8.000,00 TL’yi geçen her türlü ödeme ve tahsilatların banka aracılığı ile yapılmasının zorunlu olduğunu, davalı şirket kayıtları incelendiğinde herhangi bir para çıkışının olmadığının görüleceğini belirterek anılan icra dosyası ve dayanak senetlerden davalıya borçlu olmadığının tespiti ve kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip konusu alacağın her biri 200.000,00 USD bedelli bonodan kaynaklandığını, icra takibine geçildikten sonra takip borçlusu davacı şirketin yetkilisi ve diğer davacının kızı …’nin dosya konusu borcu 31.12.2012 tarihine kadar geri ödeyeceklerini kabul ve taahhüt ettiklerini, icra dosyasında borcun kabul edilmesinden sonra böyle bir davanın dinlenemeyeceğini, davacı tarafından müvekkiline karşı Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/647 E. Sayılı dosyasında dava açıldığını ve anılan dosyada huzurdaki davaya dayanak icra dosyası olan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına müzekkere yazılarak yapılan 529.422,00 TL’lik ödemeye dair makbuzların celbine karar verildiğini, anılan dosyada müvekkilince yapılan savunmada 549.422,00 TL’lik ödemenin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına mahsuben yapıldığının beyan edildiğini, bu nedenle Yalova 2. Asiliye Hukuk Mahkemesinin 2014/64 7E. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacıların takip konusu iki adet bonoyu imzaladıklarını ve imzaya itiraz etmediklerini, senetlerin kambiyo takibine konu edildiğini, bono niteliğinde olduklarından hukuki ilişkiden bağımsız olup senedin mücerretliği ilkesinin dikkate alınması gerektiği, davacının iddialarını yazılı belgeyle kanıtlamak zorunda olduğunu belirterek haksız davanın reddine ve takip konusu miktarın %20’si oranındaki tazminatın davacılardan tahsiline karar verilmesini savunmuştur.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “davaya esas İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası, Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/647 E. Sayılı dosyası, takip konusu senetlerin bir sureti, davacı şirketin sicil kaydı ve dayanılan diğer delilerin celp edilip incelendiği, ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılarak rapor alındığı, dosyada mevcut bulunan ve muhasip bilirkişi tarafından düzenlenen 31.03.2017 tarihli raporda özetle; davacı şirketin 2012-2013 yılı ticari defterlerinde takip konusu senetlere ilişkin bir kaydın bulunmadığı, davalı şirketin 2012 yılı defterlerini sunduğu ve …’ye her biri 200.000,00 USD bedelli 3 ayrı senetle toplam 1.050.660,00 TL ödeme yapıldığının kayıtlı olduğu, senetlerin aynı tutarlarla nakit kasa hesabına alacak kaydı yapılarak senet bedellerinin kasadan ödendiği şeklinde kaydın bulunduğu, ancak bu ödemenin dayanak belgesinin sunulmadığı, davalının yevmiye defterinin aslını ibraz etmediğini defteri kebir ve envanter defterinin sunulduğu, 2013 yılı defterlerinin de ibraz edilmediğinin açıklandığı, Yalova 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/647 E. Sayılı dosyasında; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/295 E.sayılı dosya davacısı … A.Ş’nin, stanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/295 E.sayılı dosya davalısı olan şirketin temsilcisi …’e karşı vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası açtığı, vekil olan davalının bu görevini kötüye kullandığı iddiasında bulunduğu, mahkemece 30.04.2015 tarihli celsede davanın yetki yönünden reddedilerek İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, kararın henüz kesinleşmediğinin anlaşıldığı, davanın, kambiyo takibine konu edilen 2 senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, İİK. 72. Maddesine dayalı olarak açılan bu davada, davacı taraf senetlerin herhangi bir ticari ilişki kapsamında verilen senetler olmayıp hatır için verilen senetler olduğunu iddia ettiği, davacı tarafın yargılama sırasındaki beyanlarında davalı şirketin yetkili temsilcisi hakkında birçok soruşturma olduğunu belirterek bu dosyaların celbini istediği, mahkemece bildirilen dosyaların celp edilip incelendiği, davacı taraf tanık deliline dayanmış ise de, davanın, dava konusu senedin hatır senedi olduğu iddiasına dayalı bulunduğu, daha sonraki aşamalarda davalı vekilinin şahsı ile ilgili beyanların ileri sürüldüğü ve 19.04.2016 ve 27.06.2016 tarihli dilekçelerinde hile iddiasının bulunduğu belirtilmiş ise de esasında iş bu davaya konu senetle ilgili bir hile iddiasının bulunmayıp davalı vekilinin başka hukuki ilişkilerinde yanıltıcı şekilde davrandığını ileri sürerek bir kısım kişilerin tanık olarak dinletilmesinin istendiği, davacı tarafça ileri sürülen bu hususların iş bu dosyayla hiçbir ilgisinin bulunmadığı ve davacının iddiası değerlendirildiğinde tanık dinletilmesi de mümkün olmadığından tanık dinletme talebinin reddine karar verildiği, nitekim davacı tarafın senetlerin hatır senedi olduğunu ileri sürmüş olmakla bu iddiasını ancak yazılı delil ile kanıtlayabileceğinin açık olduğu, davacı tarafın takip konusu senetlerin hatır senedi olduğuna ilişkin yazılı bir belge ibraz edemediği gibi senetlerin bononun unsurlarına havi olup, kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibine konu edildiği, kambiyo senedinin sebepten mücerret olup hangi hukuki ilişki için verildiğinin ayrıca yazılı belge ile kanıtlanmasının zorunlu olduğu, senetlerin davacı defterlerinde kayıtlı olmamasının da sonuca bir etkisinin olmadığı, zira senetteki keşideci imzalarının davacılar tarafından inkar edilmediği, davalının usulüne uygun tutulmayan defterlerinde davacılardan …’ye her biri 200.000,00 USD bedelli 3 ayrı bono ile ödeme yapıldığı kayıtlı olsa da bu kaydın dayanak belgesinin olmadığı gibi takip konusu senetlerle aynı senetler olduğu veya herhangi bir bağlantının olduğu hususunun da ispatına yarar belgenin bulunmadığı anılan kaydın neticeye bir etkisinin bulunmadığının kabul edildiği, davaya esas icra dosyasında takibin 26.11.2012 tarihinde yapıldığının anlaşıldığı, takipten sonra 03.12.2012 tarihinde icra dairesine gelen borçlu davacı … A.Ş’yi temsilcisi … tarafından takip konusu borcun kabul edildiği, takibe itiraz edilmediği, ve itiraz sürelerinden veya kanunun tarafına tanıdığı tüm sürelerden feragat edildiğinin belirtilerek takip konusu borcun 31.12.2012 tarihinde ödeneceğinin taahhüt edildiği, anılan beyanın altında şirketin kaşesinin ve imzanın bulunup, …’nin adının yazılı olduğunun görüldüğü, buna göre icra dosyasında davacı şirket temsilcisinin borcu kabul beyanı ve ödeme taahhüdünde bulunduğunun anlaşıldığı, davacı şirketin sicil kaydı incelendiğinde, 22.05.2012 tarihinde tescil ve 28.05.2012 tarihli sicil gazetesinde ilan edilen şirketin 04.05.2012 tarihli olağan genel kurul toplantısında …’nin yönetim kurulu başkan vekilliğine, …’nin yönetim kurulu üyeliğine, davacı …’nin de yönetim kurulu başkanlığına seçildiği ve şirketi her hususta yönetim kurulu üyelerinden herhangi birisinin şirket kaşesi üzerine atacağı münferit ve müstakil imzasıyla 3 yıl süreyle temsil ve ilzama yetkili olacağının kararlaştırıldığı, dolayısıyla 03.12.2012 tarihi itibariyle icra dosyasında borcu kabul ve ödeme taahhüdünde bulunan …nin tek başına şirket kaşesi üzerine atacağı imza ile temsil yetkisine haiz olduğunun tespit edildiği, davacının hatır senedi iddiasını ispat zımnında yazılı belge ibraz edemediği de dikkate alınarak yemin deliline dayanabileceği ancak davanın 6100 Sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açıldığı ve anılan yasadaki hükümlere göre dayanılan delillerin tek tek belirtilmesinin zorunlu olduğu, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen delil dilekçelerinde veya dava dilekçesinin deliller kısmında yemin deliline dayanılmadığının anlaşıldığı, buna göre artık davacı tarafa yemin hakkının hatırlatılmasının mümkün bulunmadığının kabul edildiği, dava ve takip konusu senetlerin kambiyo senedi olması, hangi ticari ilişki için verildiği yönünde yazılı bir belge ibraz edilememesi, davacı şirket temsilcisinin takipten sonra bizzat icra dairesine gelerek borcu kabul ve ödeme beyanında bulunması, taraf defterlerinde takip konusu senetlerle ilgili hiçbir kaydın bulunmaması ve davacının yemin deliline dayanmamış olması dikkate alındığında davanın davacı iddialarının kanıtlanamadığı, İİK. 72. Maddesi uyarınca menfi tespit davasının reddedilmesi halinde ancak davaya esas bir icra takibinin bulunduğu durumlarda tedbir kararının verilmesi halinde başka bir deyişle alacaklının alacağına geç kavuşmuş olduğu veya tedbirle birlikte alacağına kavuşmasına engellendiği durumlarda tazminata hükmedileceği açık olup somut olayda bu koşullar oluşmadığından davalı alacaklı aleyhine bir tedbir bulunmadığından davalının tazminat talebinin yerinde görülmediği” gerekçesiyle davacıların davalıya karşı açtığı davanın reddine, davalının istediği (İİK. 72. maddesi) tazminat talebinin de reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı yan kararı istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle ;senetlerin davalı şirket eski vekili tarafından muvazaalı şekilde ellerinden alındığını ,yapılacak icra takiplerinde öne geçirme amaçlı olarak bunun yapılması gerektiğini ikna ettiğini, davacıların bu şekilde kandırıldığını, davacı yanın davalı şirketten borç para almasının sözkonusu olmadığını, tarafların ticari defter ve belgelerinde senetlerin yer almadığını, para vermeye ilişkin olarak banka havalesi, makbuz, dekont vs. Hiçbir belge sunulmadığını, icra dairesinde borcu kabul eden …’nin senetlerin tanzim tarihinde şirketin yetkilisi bulunmadığını ve bu kabulün geçersiz olduğunu , asıl borçludan takip hukuk çerçevesinde aciz belgesine bağlanmadan kefile karşı takip yapılamayacağını , bilirkişi raporları ile de borcun bulunmadığı hususunun kanıtlandığını , kefalet sözleşmesinin usulsüz yapıldığını ,hiçbir şekilde borçlu bulunmadıklarının ticari kayıtlarla anlaşıldığı halde davanın reddine karar verildiğinin , kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava kambiyo senedinden kaynaklı borçlu bulunmadığının tespiti ibteine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yanın aşamalarda kısmen farklılaşan ve genişletilen iddialarında senedin hatır senedi olduğu, muvazaalı olarak düzenlendiği , kandırıldıkları nedenlerine dayalı olarak borçlu bulunmadıklarının tespitini talep etmektedir. Gerek hatır senedi iddiası ve gerekse taraf muvazaasına ilişkin iddiaların yazılı delille ispatı zorunludur.Davacı şirketin beyan tarihindeki yetkilisinin borcu ikrar ettiği ve hatta ödeme taahhüdünde bulunduğu hususu da sabittir. Dava konusu bonoların davacı tarafından düzenlenerek davalıya verildiği, davacının ödeme iddiasının olmadığı ve imzayı inkar etmediği, bononun hatır bonosu olduğuna dair davacının yazılı bir delil ibraz etmediği dava konosu bononun hatır bonosu olduğunun davacı tarafından ispat edilemediği, bono kambiyo senedi olduğundan sebepten mücerret borç ikrarını içeri bononun ticari defterlerde kayıtlı olmaması onu hükümden düşürmeyeceği gibi mücerretlik niteliğini de etkilemeyecektir. Defterlerin usulsüz tutulmasının eldeki dava özelinde davanın sonucunu etkiler mahiyeti bulunmamaktadır. Taraf muvazaası da ancak yazılı delille ispatlanır. Bu nedenle davacı yanın tüm istinaf başvurusu nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b- 1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile eksik 23,00 TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacılar üzerinde bırakılmasına 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucugerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı olmak üzere 09/10/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.