Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5615 E. 2020/1650 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5615 Esas
KARAR NO: 2020/1650
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2017
NUMARASI: 2016/690 E. – 2017/643 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Dava, atık su bedeline ilişkin faturaların ödenmediği iddiası ile başlatılan takipte İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davalı; davayı kabul etmemiş, kendi işletmesi ile aynı yerde benzer işlerle uğraşan … Ltd. Şti. isimli şirketin alt kiracısı olarak faaliyet gösterdiğini, her iki işyerinde de çalışan işçi sayısının ortalama 32 kişi olduğunu, bu işyerinde şebeke suyu kullanılmadığını, 3 tonluk su deposu vasıtasıyla işletmelerin su ihtiyacının karşılandığını üretimde su kullanmayan bu işyerinde kullanılan suyun çalışanlar tarafından el, vücut temizliği vb. amaçlarla kullanıldığını, 32 işçinin faaliyet gösterdiği kullanabileceği su miktarı belliyken bu denli yüksek atık su miktarlarının çıkartılmış olmasının tutarsız olduğunu, buna ilişkin Gebze 1.Sulh Hukuk Mahkemesinni 2013/114 D.İş dosyasıyla yaptırdıkları tespit dosyasındada 32 kişinin faaliyet gösterdiği işyerinden çıkan atık su miktarının 63.36 m2 olduğunu, bu miktar davacı DOSB’nce (muhtemelen bozuk yada hatalı debimetre cihazıyla tespit edilen ) fatura edilen atık su miktarlarının çok altında olduğunu beyanla davanın reddine, davacı yan aleyhine %20’ından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesini tekrarlayarak, işyerine kesilen su faturası ile atıksu faturalarının birbirlerinden aşırı derece tutarsız olduğunu, davacı tarafın işyerine monte ettiği ve sorumluluğu altında bulunduğu atıksu ölçüm cihazının bozuk olduğunu, doğru ölçüm yapmadığını, Yerel Mahkemece atıksu cihazının çalışıp çalışmadığının tespiti için kalibrasyon merkezine göndermesi ve test yaparak rapor aldırması gerektiğini, raporda yağmur sularının debimetreye girdiğinden bahsedildiğini, Bunun bir an için kabulünü düşünülmesi halinde dahi yağmur yağmadığı dönem olan mayıs-haziran-temmuz-ağustos aylarında atıksu bedellerinin yüksek olması açıklanamadığını, bilirkişi raporu tamamen tahmini ve herhangi bir dayanağı olmayan tespitler içerdiğini, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmeden karar verilmiş olması ve eksik inceleme ile karar verilmesi nedeni ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davalı atık su ölçüm cihazının bozuk olduğunu ileri sürdüğünden TMK 6.maddesi gereğince bu yöndeki iddiasını ispatla yükümlüdür. Takibe konu faturalar 2012 yılının Ocak-Aralık (Şubat hariç) dönemlerine ilişkin olup davalı yanca bu dönemlerde yapılmış herhangi bir teknik inceleme raporu sunulmadığı, dosyadaki 18.06.2012 Tarihli teknik servis raporunda ise debimetrenin doğru çalışmadığına ilişkin davalı iddiasının yerinde olmadığı, teknik servis raporunda çatı suyunun atıksu borusuna girdiği, firmaya bunun önlenmesi gerektiğinin bildirildiğinin yer aldığı, keza bilirkişi heyeti raporunda da atık su baca girişinin korunaksız olduğunun belirtildiği dikkate alındığında mahkemece yeni rapor alınmayarak davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 751,52 TL harçtan, peşin yatırılan 187,80TL’nin mahsubu ile bakiye 563,720 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan 31,50TL istinaf yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/10/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.