Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5543 E. 2020/1651 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5543 Esas
KARAR NO: 2020/1651
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2017
NUMARASI: 2015/912 E. – 2017/429 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle , davalının müvekkili şirketten 12.05.2015 tarihinde … nolu fatura ve … sayılı sevk irsaliyesi ile almış olduğu 18.420 kg karışık akaryakıt bedelini ödemediğini, davalının “cari hesap bakiyesi 13.815,00 TL’nın bayram öncesi ödeneceği, ilk ödeme sırasının kendilerinde olduğunu…” ifade eden mailler göndermesine rağmen ödemenin yapılmadığını davalı hakkında Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ve takibin devamına, davalının kötü niyetli olduğu dikkate alınarak davalı aleyhine İcra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin dava dilekçesinin yeterince açık olmadığı; davacı şirketin ne tür hizmet verdiği veya sattığını davalı şirketin anlayamadığı, davacı, salt bir faturaya dayanmış olsa dahi faturanın kesilmesi hatta tebliğ edilmesi veya karşı tarafın defterinde kayıtlı olması bile faturayı düzenleyene tek başına alacaklı sıfatı kazandırmadığı, davacının faturaya konu hizmetin veya malın yetkilisine teslim edilmesini ispat etmesi gerektiği, belgelerdeki imza aslının müvekkil asile ait olup olmadığının da incelenmesi gerektiği, öte yandan davalının bertaraf şirketi olduğu yani atık maddelerin geri dönüştürülerek kullanımının sağlanması yönünde çevresel hizmet verdiği, hizmeti ifa eden müvekkili olduğu halde davacının hem hizmet alıp hem de alacaklı olduğunu iddia etmesinin maddi ve hukuki mesnetten yoksun olduğu zira geri dönüşümü istenen ürünün atık bir ürün olduğu ve devletin ilgili kuramlarının atık madde çıkaran firmalara atığını doğaya atmaması, geri dönüşümü sağlaması için yaptırımlar uyguladığını, bunun bilirkişilerce de tespitinin mümkün olduğu, doğal olarak atık madde çıkaran kanunların bu atıktan kurtulmak için geri dönüşüm hizmeti için bertaraf şirketlerine bedel ödemesi gerektiğinden davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle işbu takip ve davada kötü niyetli davacı şirketin % 20 de aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı şirkete yüklenilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davanın kısmen kabulü ile davalının Kocaeli … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 13.815,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek devamına,13.815,00 TL üzerinden hesap edilecek % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, reddedilen kısım bakımından yasal şartlar oluşmadığından davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin işlemiş faiz talebinin reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, elektronik postalar ile ihtarda bulunulduğunun sabit olduğunu belirterek kararın bu yönü ile kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesini tekrarlayarak, Çevre ve Şehirçilik Bakanlığı, Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Müdürlüğünün yazısında; Davalı …i e Ticaret Aş işletmesi için ”Yönetmeliğin 7 nci maddesi gereğince Tehlikeli Atık Geri Kazanım, Tehlikesiz Atık Geri Kazanım konularında geçici faaliyet belgesi verilmesi uygun bulunduğunun” belirtildiğini, davacı yana hizmetin veriliği tarih ve yıl aralığında müvekkil şirket bu yetkiye sahip olduğunu, 26 Şubat 2015 tarihinde davalı müvekkil şirketin lisansını değiştiğini, bu atık kodunun listeden çıkarıldığını, davada dayanak edilen faturanın gerçek hukuki ilişkiyi yansıtmadığının araştırılması gereği ifade edildiğini ve faturanın gerçek akdi ilişkiyi yansıtmadığını, gerçek hukuki ilişki ve verilen hizmetin aksine yanlış kesilmiş ve hatalı işlenmiş bir fatura olduğunu, bilirkişi raporunda da bu durumun tespit edildiğini, muhasebe hatası olarak kesilen faturaya dayalı hüküm kurulmayacağını, Aynı beyanların mail yazışmaları için de geçerli olduğunu, müvekkilinin hatalı kesilen ve hatalı işlenen faturaya binaen yapılan mail yazışmaları gerçek maddi, hukuki ilişkide alacaklı olmayan, hizmet sunmayan davacıyı alacaklı hale getiremeyeceğini, bilirkişi raporuna karşı itirazları yönünden ek rapor alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili istinaf isteminde; işlem tarihi itibarı ile müvekkilinin … nolu tehlikeli atık yönünden yetki ve izne sahip olduğunu ileri sürmüş ise de; dosyada mevcut bilirkişi raporları, davalı yanca gönderilen e-mail, davalının kendi ticari defterinde takibe konu faturanın kayıtlı olması, davalı tarafın karışık yakıtın bertaraf edildiğine ilişkin bir belge ibraz etmediği dikkate alındığında bu husus alacak talepli iş bu uyuşmazlık yönünden esasa etkili görülmemiştir. Davalı tacir olup faturanın defterdeki kaydının hatalı muhasebe işlemine dayandığına ve mailin hatalı değerlendirildiğine ilişkin istinaf istemi tacirin basiretli davranma yükümlülüğü gereğince dikkate alınmayacaktır. Bu durumda dosyada mevcut delillere göre; ilk derece mahkemesince karışık akaryakıtın ekonomik değeri olduğu, satış faturasının bu hususta düzenlendiği, davalının faturaya itiraz etmeyip defterine işlediği, mailde borca itiraz edilmediği gerekçesi ile asıl alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf istemi; 751,12TL’lik işlemiş faiz talebinin reddinin hatalı olduğuna ilişkindir. Karar tarihi olan 05.06.2017 itibarı ile HMK 341 maddesine göre istinaf sınırı 3.110TL’dir. Davanın reddedilen kısmı yönünden karar kesin nitelikte olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nun 352.maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, – Davacı vekilinin istinaf isteminin HMK 341, 352 md gereğince REDDİNE, 2-Davalıdan alınması gereken 943,70 TL harçtan, peşin yatırılan 236,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 707,70 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, – Davacı yanca yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde aidiyetine göre taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 09/10/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.