Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5464 E. 2020/1590 K. 05.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5464 Esas
KARAR NO : 2020/1590
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2017
NUMARASI : 2014/563 2017/90
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 05/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasında 16/05/2010 tarihli automatic müşteri sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin üçüncü maddesindeki düzenleme gereğince ücüncü yılın sonunda yazılı mutabakat sağlanamadığında kendiliğinden 15/05/2013 tarihinde sona erdiğini, sözleşmenin yürürlükte olduğu süre içinde 8.madde gereğince müvekkili tarafından iş bankasında kredili hesap açtırıldığını ve tüm bu ödemelerin bu hesaptan yapılarak akaryakıt ikmali ve data hizmetine dair tüm borçların ödendiğini, sözleşmenin sona ermesinden sonra davalının “data araç çıkarma bedeli” adı altında KDV dahil 5.999,73 TL bedelli faturayı düzenleyip bahse konu hesaptan 21/05/2013 tarihinde tahsil ettiğini, konuyla ilgili faturanın süresi içerisinde 31/05/2013 tarihli ihtarname ile davalıya iade edildiğini ve tahsil edilen bu bedelin iadesinin istendiğini, ancak davalının ödeme yapmaması üzerine alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 3.yılın sonunda mutabakat olmaması nedeniyle 16/05/2013 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, davacının takibinde haksız olduğunu, sözleşmenin fesih başlıklı 16.maddesinde yer alan beher aracın 3 ay süresince akaryakıt almaması dolayısıyla müvekkilinin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini ve bu maddede yer alan araç başına 150 USD cezai şart uygulanması hakkına dayanarak fatura düzenlediklerini ve davacının sözleşme gereğince bu şekilde yapılacak tahsilatı kabul ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; sözleşmedeki cezai şartın seçimlik cezai şart niteliğinde olduğu, sözleşmenin feshine dair dosya içinde herhangi bir beyana rastlanılmadığı, faturanın 15/05/2013 tarihinde düzenlendiği, sözleşmenin sona erme tarihinin ise 16/05/2013 olduğu, faturanın cezai şartın tahsili amacıyla düzenlendiğinin anlaşıldığı, ancak davalının alacağını ispat edemediği, davacının takibinde haklı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline ve davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; faturaya konu alacağın cezai şart alacağı olduğunu, bu alacağın sözleşmenin sona ermesinden bağımsız olarak davacıya ait 28 aracın 3 ay süreyle yakıt alması nedeniyle düzenlendiğini, bir bakıma eksik ifa nedeniyle oluşan cezai şart alacağının mevcut olduğunu, davacının 28 adet araca 3 ay boyunca yakıt almayarak sözleşmenin 16.maddesini ihlal ettiği ve müvekkilinin cezai şart alacağı doğduğunu, TBK’nun 112.maddesi hükmü dikkate alındığında ispat külfetinin davacı borçluda olduğunu, davacının 3 ay boyunca yakıt aldığını ispat edemediğini, zaten böyle bir iddiası da bulunmadığını, kaldı ki bilirkişi ikinci ek raporunda taraf defterlerinde 28 adet araç için 3 ay içinde yakıt alındığına ilişkin bilgi ve bulguya rastlanmadığının tespit edildiğini, alınmayan bir yakıtın belgesinin de olamayacağını, dolayısıyla müvekkilinin cezai şart alacağının oluştuğunu, mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafından İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında, 04/09/2013 tarihinde 5.999,73 TL’si asıl alacak, 174,03 TL’si işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.173,76TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak 15/05/2013 tarihli fatura iade bedelinin gösterildiği, davalının süresinde itiraz ederek borcun bulunmadığını ileri sürdüğü ve takibin durduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafından davacıya düzenlenen 15/05/2013 tarihli faturanın 5.999,73 TL bedelli olduğu, “auto araç çıkarma bedeli” yazdığı, açıklama kısmında ise “sözleşme fesih bedeli” şeklinde bir açıklama bulunduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalıya gönderilen 31/05/2013 tarihli ihtarnamede; sözleşmenin 15/05/2013 tarihinde sona erdiği, 15/05/2013 tarihli faturanın 21/05/2013 tarihinde tebliğ edilmeksizin tahsil edildiğini, bu faturayı yazı ekinde iade ettiklerini ve tahsil edilen bedelin 7 gün içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin 04/06/2013 tarihinde davalıya tebliğ edildiği görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen 16/05/2013 tarihli automatic müşteri sözleşmesi başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; ücüncü maddede sözleşmenin bir yıl süreli olduğu, yazılı olarak yenilenmeyeceği ihtar edilmediği takdirde aynı şartlarla iki yıl daha uzayacağını, üçüncü yılın sonunda ise yazılı mutabakat sağlanamazsa sözleşmenin kendiliğinden sona ermiş sayılacağı, 8.maddede ise ödemelerin düzenlendiği, 16.maddede ise davacıya ait sisteme kayıtlı araçlardan birinin 3 ay boyunca yakıt almaması durumunda davalıya sözleşmeyi fesih hakkı tanındığı, araç başına 150 dolar cezai şartın tahsil edileceğinin belirtildiği, bu durumun müşteri tarafından da kabul edildiğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 19/01/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı defterlerinin davalıdan kaydi olarak 5.999,73 TL alacak gösterdiği, davalı defterlerinde ise davacıya borç gözükmediği, sözleşmenin 3.madde gereğince 16/05/2013 tarihinde kendiliğinden sona ermiş olduğu, faturada geçen araç çıkarma bedeli ibaresinin sözleşmenin 16/1 maddesinde geçen aracın sistemden çıkarılmasını ifade ettiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 12/10/2015 tarihli ek raporda ise; sözleşmenin 16/05/2013 tarihinde kendiliğinden sona erdiği, mahkemenin davalının 28 aracı 3 ay süresince yakıt almadığı şeklindeki savunmasını kabul etmesi durumunda davacının sözleşmenin 16.maddesi uyarınca cezai şart ödemesi gerektiği, 28 adet aracın yakıt almaması nedeniyle sözleşmenin 16/1 maddesi gereğince davacının ödemesi gereken cezai şart bedelinin 7.658,28 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 05/09/2016 tarihli ikinci ek raporda ise; kök ve birinci ek rapordaki görüş ve kanaatlerin değişmesine sebep olacak herhangi bir veriye rastlanmadığı, tarafların ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucu davacı yanın sistemde kayıtlı olan 28 aracı için son 3 ay içinde yakıt alındığına dair herhangi bir belgeye ve bulguya rastlanılmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalının sözleşmeye aykırı olarak fatura düzenleyip bedelini haksız olarak tahsil ettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise sözleşme gereğince cezai şart alacakları oluştuğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 16.maddesinde, davacıya ait sisteme kayıtlı araçlardan herbirinin üç ay boyunca yakıt almaması durumunda davalının araç başına 150 dolar cezai şart isteyebileceğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Her ne kadar dava konusu faturada “Data Araç çıkarma bedeli” yazıyor ise de, davalı tarafın yargılama sırasındaki beyanlarında davacı tarafın araçlarının üç ay boyunca akaryakıt almadığını, bu nedenle cezai şart amacıyla bu faturanın düzenlendiğini beyan ettiği görülmüştür. Öte yandan alınan bilirkişi raporları içeriğinden de davacı tarafın sistemde kayıtlı 28 adet aracının üç ay süresince yakıt almadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalı tarafın faturası sözleşmeye uygundur. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözetilerek davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davalı taraf her ne kadar istinafında davacı aleyhine tazminata da hükmedilmesini istemiş ise de, davacının takibinde kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından bu yöne ilişkin istinaf talebi ise yerinde değildir. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2017 gün, 2014/563 Esas, 2017/90 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Davanın REDDİNE, 4-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 5-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 104,85 TL harçtan mahsubu ile artan 50,45 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 71,40 TL posta ve tebligat masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 10- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 36,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 122,20 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 12-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2020