Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5443 E. 2020/1596 K. 05.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5443 Esas
KARAR NO : 2020/1596
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2016
NUMARASI : 2016/477 2016/1432
DAVANIN KONU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında franchise sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 07/06/2010 tarihinde başlayıp 5 yıl süreyle geçerli olduğunu, davalı tarafın sözleşme gereğince … AVM içinde faaliyet gösterdiğini, davalının göndermiş olduğu 24/02/2015 tarihli ihtarname ile süre sonunda sözleşmeyi yenilemeyeceklerini bildirdiğini, müvekkilinin yaptığı araştırmada davalının sözleşme yürürlükte iken 35.ve 43.sınıflarda “… ” markasının tescili için başvuru yaptığını ve bu markanın 30/04/2014’de tescil edildiğini, öte yandan davalı tarafın ….com isimli web sitesi aracılığıyla faaliyetlerini devam ettirdiklerini, ayrıca davalı tarafın aynı AVM’deki dükkanda bu kez kumpiryum markası ile faaliyetlerine devam ettiğini, sözleşmenin 3.14 maddesindeki rekabet yasağının ihlal edildiğini, dolayısıyla sözleşmenin 4.11 maddesinde düzenlenen cezai şart alacaklarının doğduğunu, bu alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalıların haksız itirazları sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, sözleşmenin 3.14 maddesindeki rekabet yasağının Anayasanın 48.maddesine aykırı olduğunu, bu haliyle çalışma hürriyeti ilkesini zedelediğini, kaldı ki sözleşmenin Rekabet Hukukuna aykırı hükümler içerdiğinden geçersiz olduğunu, müvekkilinin marka haklarını ihlal etmediğini bildirmiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davalı … franchise alan, diğer davalının ise sözleşmede kefil olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 5 yıl süreli olup 07/06/2015’de sona erdiği, sözleşme ayakta iken davalı … kendi adına marka başvurusu yapmasının ve bir web sitesi açmasının haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık teşkil etmeyeceği, zira davalının sözleşme sonrası dönem için sürdüreceği ticari faaliyetine hazırlık yapmasının makul ve olağan olduğu, yine davalının aynı dükkanda bir başka marka ile faaliyet göstermesinin de haksız rekabet teşkil etmeyeceği, zira kendisinin oluşturduğu müşteri çevresinin dışında bir yerde faaliyette bulunmasının ve ayrı bir dükkana taşınmasının kendisinden beklenemeyecek derecede ağır olduğu, sözleşme sonrası dönem için de sözleşmeye aykırılık ve haksız rekabet şartlarının meydana gelmediği, zira Anayasanın 48.maddesi gereğince herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu, sözleşmenin 3.14 maddesinde yer alan 1 yıllık çalışma yasağının Anayasada yer alan çalışma hürriyetine aykırı olduğu, bu nedenle geçersiz olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, davacının sözleşme ayakta iken rekabet yasağını ihlal ettiğini, müvekkili ile olan sözleşme biter bitmez kendi müstakil ticari faaliyetlerine devam ettiklerini, mahkemenin bakış açısının hatalı olduğunu, davalı tarafın tacir olup rekabet yasağını bilmesi gerektiğini, sözleşmedeki bu hükmün sözleşme serbestisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, dolayısıyla eylemin haksız rekabet teşkil ettiğini, yasaklanan şeyin sistem ile aynı tür işin yapılması olduğunu, davalının, davacıdan aldığı üretim ve satış organizasyonu bilgisi kapsamında kalan bir ürünün satışını hedeflediğini, ayrıca daha önce aynı mağazadan …. markası ile ürün alan tüketicinin o işletmenin değiştiğini farketmeden ürün almaya devam etmesinin mümkün olduğunu, davalıların aynı nitelikteki ürünü bu kez bir başka marka adı altında satmasının iltibas oluşturacağını, davalıların kendi müşteri çevresini oluşturmadığını, müvekkilinin oluşturduğu müşteri çevresini kullanmayı hedeflediklerini, dolayısıyla eylemin doğrudan haksız rekabet olduğunu, sözleşmede sadece spesifik bir ürünün satışının sınırlandığını, çalışma hürriyetinin de sözleşme serbestisinin de temel bir hak olduğunu, davalıların tacir olduğu gözetildiğinde, sözleşme serbestisinin daha geniş yorumlanması gerektiğini, öte yandan fast food sektöründeki franchise sözleşmesi uygulamalarının diğerlerinden farklı özellikler arzettiğini bildirmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 13/11/2015 tarihinde 20.000 EURO cezai şartın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak sözleşmenin gösterildiği, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin 07/06/2010 tarihli olduğu, başlığının … Franchise Sözleşmesi şeklinde belirtildiği, sözleşmenin 5 yıl süre için imzalandığı, sözleşmenin 3.14 maddesinde franchise alanın anlaşmanın süresi boyunca ve sona erdikten itibaren 1 yıl süreyle herhangi bir şekilde sistem kapsamındaki ile aynı veya benzer işi ortak, çalışan vs sıfatta yapamayacağının düzenlendiği, sözleşmenin 4.11 maddesinde ise; anlaşmanın ihlali halinde franchise alanın franchise verene 20.000 EURO cezai şart ödeyeceğinin belirtildiği görülmüştür…. tarafından davacıya çekilen 24/02/2015 tarihli ihtarnamede; AVM’deki kira döneminin 2015 yılı 9.ayında sona erdiğinden ve anlaşmanın 5 yıllık süresi dolduğundan anlaşmayı sona erdireceğini bildirdiği görülmüştür. Dava dilekçesine ekli belgelerden davalı … adına … ibareli markanın 35 ve 43.sınıflarda tescil edildiği, tescil tarihinin 25/03/2015 olduğu, başvurunun ise 30/04/2014’de yapıldığı görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, franchise sözleşmesindeki rekabet yasağının ihlaline dayalı cezai şartın tahsiline ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.14 maddesinde, franchise alanın anlaşma süresi boyunca ve anlaşma sona erdikten veya iptal edildikten sonra bir yıl süreyle herhangi bir şekilde sistem kapsamındaki ile aynı veya benzer işi ortak, çalışan, danışman, yönetici ve sair sıfatta yapamayacağının hükme bağlandığı, 4.11 maddesinde ise frahchise alanın anlaşma maddelerini ihlal etmesi halinde diğer zararlar saklı kalmak kaydıyla franchise verene 20.000 EURO cezai şart ödeneceğinin hükme bağlandığı görülmüştür. Davacı taraf, davalının aynı işletmede bu defa kendi markası ile faaliyete devam ettiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise sözleşmenin devamı sırasında rekabet yasağını ve sözleşme maddelerini ihlal etmediğini, sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin maddelerinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Davacı taraf dava dilekçesine ekli olarak bir kısım görseller sunmuş ve dilekçesinde davalının aynı AVM’de faaliyetlerine devam ettiğini ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında davalının aynı işyerinde sözleşme sona erdikten sonra … adlı işletmeyi aynı işyerinde bu kez kumpiryum markasıyla işlettiği şeklinde gerekçeye yer verdiği görülmüştür. Her ne kadar davalının, davacı ile aralarındaki sözleşme devam ederken marka başvurusunda bulunması ve web sitesi açması haksız rekabet değil ise de, davalının özellikle aynı AVM’deki aynı işyerinde, aynı iş kolunda faaliyette bulunması rekabet yasağının ihlali niteliğindedir. Mahkemenin bu konuya ilişkin değerlendirmesi hatalıdır. Dolayısıyla davacı taraf sözleşmenin 4.11 maddesine dayalı olarak cezai şart talep edebilecektir. Bu bakımdan mahkemenin ihlalin şekli, ağırlığı, yoğunluğu ve söz konusu cezai şarttan tenkisin gerekip gerekmediği (davalının iktisaden ve ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı) hususları konusunda deliller toplanıp gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yapıldıktan sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2016 tarih, 2016/477 esas, 2016/1432 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 36,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 121,70 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/10/2020