Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5435 E. 2020/1572 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5435 Esas
KARAR NO : 2020/1572
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2017
NUMARASI : 2016/448 2017/567
DAVANIN KONU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin davalının Üsküdar’da bulunan şantiyesinde götürü iş yapmak üzere anlaştığını, bu işe başlamak için kendi çalışanlarının kullanacağı şantiye alanına bir kısım konteyner getirdiğini, ancak daha sonraki zamanlarda işin yapımı konusunda anlaşamadıklarından müvekkilinin şantiyesinde işe başlamadığını, konteynerlerin ise davalı şirkette kaldığını, yapılan görüşmeler neticesinde bu konteynerlerin davalı tarafından satın alınması konusunda tarafların mutabık kaldıklarını ve müvekkilince bu konuda 21/12/2015 tarihli 31.981,54 TL’lik faturanın kesilerek davalıya gönderildiğini, davalının taraflar arasında daha önce küçükbaş hayvan alışverişi sebebiyle müvekkilinden olan alacağının mahsubunu talep ettiğini, müvekkilinin de bunu kabul ederek davalının alacağı olan 12.977,70 TL’yi mahsuplaştıklarını, ancak davalının kalan bakiyesi ödemediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının inşaat alanına bir kısım konteynerler getirip bıraktığını, müvekkilinin bu konuda bir talebi olmadığını, davacının konteynerlerin sıfır olduğunu iddia etse de, buna katılmadıklarını, konteynerlerin ikinci el ve darbeli olduğunu, davacının fazla bedel talep ettiğini, kaldı ki taraflar arasında konteynerlerin satımına dair akdi ilişkinin hiçbir zaman kurulmadığını, bu nedenle takibe itiraz ettiklerini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının, davalı şantiyesine bıraktığı konteynerlerin davalı tarafından kullanıldığı, dolayısıyla taraflar arasında konteyner alımına ilişkin ticari ilişki kurulduğu, davalının konteynerlerin ikinci el darbeli ve hasarlı olduğu konusundaki savunmasının ifanın ayıplı olduğu savunması olup bu hususu usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı, taraf ticari defterlerine göre davacının, davalıdan 18.893,84 TL alacaklı olduğu, süreside ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin kararını hatalı bilirkişi raporuna dayandırdığını, bilirkişinin konteynerlerin ikinci el olmadığı, sağlam olduğu yolunda görüş belirtmiş ise de, müvekkili şirketin inşaat alanına bırakılan konteynerlerin ikinci ve hasarlı olduğunu, kaldı ki davacının bu hususu dilekçelerinde ikrar ettiğini, davacının dava dışı … Konteyner’den aldığı konteynerleri şantiyeye bırakarak fatura kestiğini, … firmasının faturasında da konteynerlerin ikinci el olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla fatura bedelinin hatalı ve fahiş olduğunu, konteynerlerin kullanıldığının hali hazırda kabullerinde olduğunu, buna rağmen bilirkişilerin bu konteynerlerin ikinci el olmadığını nasıl tespit ettiklerini anlayamadığını, … faturasında ikinci el yazmakta olduğunu, taraflar arasında konteyner satımına ilişkin akdi ilişkinin hiçbir zaman kurulmadığını, faturanın müvekkilince süresinin kaçırılması nedeniyle iade edilmemiş olması neticesinde müvekkili aleyhine bir karine kabul edilmiş ise de, bu karinenin geçerli olması için taraflar arasında akdi bir ilişki bulunduğunun ve faturanın da bu ilişki çerçevesinde düzenlendiğinin ispatı gerektiğini, icra inkar tazminatının hükmedilemeyeceğini, alacağın likit olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 23/03/2016 tarihinde 18.893,84 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak bakiye alacak gösterildiği, davalının borcun bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Davacının davaya dayanak yaptığı faturasının 21/12/2015 tarihli, 31.981,54 TL bedelli olduğu görülmüştür. Davalı tarafından davacıya düzenlenen 31/12/2015 tarihli faturanın ise 12.997,70 TL bedelli olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 16/03/2017 tarihli bilirkişi heyet raporunda; dosya içeriğinden davacının davalıya 4 adet konteyner sattığı, dava dışı … firmasının davacıya 10/09/2015 ve 10/08/2015 tarihli faturalarla 4 adet konteyner sattığı ve teslim yerinin de Altunizade gösterildiği, bu faturalar ile davacının davalıya düzenlediği fatura birlikte değerlendirildiğinde, davacının konteyner üreticisinden aldığı konteynerleri aynı fiyatla ve aynı şartlarla yani aynı bedelle davalıya fatura ettiği, 4 adet konteynerden iki adedinde meydana gelen kaza nedeniyle pert total olduğu ve hurdasının şantiyede olmadığı, konteynerlerin bir tanesinde hafif hasar bulunduğu, davalının konteynerlerin ikinci el olduğunu iddia etmekte ise de, davacının üreticiden aldığı konteynerlerin davalıya aynen gönderdiğinin anlaşıldığı, davacının defterlerinde davalıdan 18.983,84 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerinde ise alacak borç miktarı yönünden farklılık olmadığı ve davalının da davacıya 18.983,84 TL borçlu olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür…. San ve Tic. Ltd. Şti tarafından davacıya düzenlenen 10/08/2015 tarihli faturanın iki adet konteyner için düzenlendiği ve 14.042,00 TL bedelli olduğu, 10/09/2015 tarihli faturanın ise iki adet konteyner için düzenlendiği ve 10.502,00 TL bedelli olduğu, 10/09/2015 tarihli faturayla ilgili olarak düzenlenen irsaliyelerin incelenmesinde ise, bir adet konteynerin ikinci el, bir adet konteynerin ise yeni olduğunun belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalının aldığı konteyner bedelinin bakiyesini ödemediğini iddia etmiş, davalı taraf ise taraflar arasında satım ilişkisi bulunmadığını, ayrıca konteynerlerin ikinci el, hasarlı ve darbeli olduğunu savunmuştur. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu içeriğinden, davalının defterlerinde davacıya konteyner satışı nedeniyle 18.983,84 TL borçlu olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf, taraflar arasında satım ilişkisi bulunmadığını savunmuş ise de, satıma dair faturayı defterine kaydetmekle taraflar arasında satım ilişkisinin bulunduğunun kabulü gerekir. Öte yandan davalı taraf satıma konu konteynerlerin ikinci el ve ayıplı olduğunu savunmuş ise de, bu hususta yani ayıp konusunda süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu kanıtlayamamıştır. Kaldı ki faturayı da defterine işlemiş ve fatura içeriğine yasal süresi içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriği kesinleşmiştir. Yine takibe konu edilen bakiye alacak faturadan kaynaklandığından likit nitelikte olup davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf talebi de yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.296,79 TL harçtan, peşin alınan 324,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 972,59 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/10/2020