Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5392 E. 2020/1586 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5392 Esas
KARAR NO : 2020/1586 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2017
NUMARASI : 2015/1326 E. – 2017/583 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA: Davacı vekili müvekkilinin bir dönem çalışmış olduğu bir şirketin muhasebe bölümüne verdiği nüfus cüzdanındaki bilgilerin kullanılarak işlemler yapıldığını öğrendiğini ve savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, ceza yargılaması sonucu sanıkların sahtecilik suçundan hapis cezası aldıklarını, bu ceza davası devam ederken müvekkili ile sanık … ablası … arasında müvekkilinin sahte çek ve senet tanzimlerinden doğan zararının karşılığı olarak 08/09/2011 tarihli bir protokol düzenlendiğini, müvekkiline keşidecisi … olan 10 adet senet düzenlenerek verildiğini, müvekkilinin şikayetinden vazgeçmesine rağmen … senet bedellerini ödemediğini, bunun üzerine müvekkilinin senetleri icra takibine konu ettiğini, borçlunun şikayeti üzerine icra hukuk mahkemesinde açılan davanın reddedildiğini, daha sonra müvekkili hakkında İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden bir adet senede dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, senette davalının alacaklı göründüğünü, ancak davalı ile … birlikte hareket ettiklerini, davalının icra takibindeki avukatı ile … icra hukuk mahkemesindeki avukatlarının aynı olduğunu, müvekkilinin davalıyı hiç tanımadığını, bu şahsa 50.000,00 TL bedelli bir senet düzenleyerek vermesinin söz konusu olmadığını, senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, imza müvekkiline ait olsa bile senedin müvekkilinin elinden rızası dışında çıktığının anlaşıldığını, davalının bu senedi hangi borca istinaden aldığını açıklaması gerektiğini ileri sürerek müvekkilinin İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; bononun sebepten mücerret olduğunu, icra hukuk mahkemesince yapılan imza incelemesi sonucu imzanın davacı eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, davacının imza inkarı iddiasında samimi olmaması nedeniyle farklı iddialarda da bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/06/2017 tarihli 2015/1326 Esas- 2017/583 Karar sayılı kararıyla; ” üçlü bilirkişi heyetince düzenlenen rapor ile bonodaki imzanın davacı eli ürünü olduğunun ve bonodaki imzaların bir başka belgeden transfer edildiğine dair fiziksel bulguya rastlanılmadığının belirtildiği, mukayeseye esas alınan belgelerin yeterli olduğu, dolayısıyla raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, kaldı ki İstanbul Anadolu 15.İcra Hukuk Mahkemesince alınan iki adet raporun da(bir tanesi ATK raporu olmak üzere) aynı yönde olduğu, davacı vekili bononun sonradan doldurulup doldurulmadığı yönünde inceleme yapılmadığını ileri sürmüş ise de 6762 sayılı TTK’nın 592. (6102 sy. TTK’nın 680.) maddesi gereğince açık senet düzenlenmesinin mümkün olduğu, senedin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasını ileri süren borçlunun bu yöndeki iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiği(Emsal: Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 20/03/2013 tarihli 2013/698 E., 2013/4868 K. sayılı kararı), yine bononun sebepten bağımsız bir kıymetli evrak niteliğinde olması nedeniyle davalı tarafın bonoyu hangi nedenle iktisap ettiğini açıklamak zorunda olmadığı, bu nedenle davacının isticvap talebinin haklı görülmediği, dolayısıyla davalının bonodaki imzaların davacı eli ürünü olduğunu ispat etmiş olduğu, bunun yanında davacı vekilinin 03/11/2016 tarihli duruşmada bononun müvekkilinin elinden rızası dışındaki çıktığı yönündeki iddialarının tahmine dayalı olduğunu beyan etmesi ve bu iddiayı somutlaştırmaması nedeniyle tanık dinletme talebinin kabul görmediği, bu iddiaya yönelik başka bir delil de sunulmadığı”, “Mahkemenin 16/09/2015 tarihli ara kararı ile teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiği, ancak teminatın yatırılmamış olması nedeniyle kararın infaz edilmediği, dolayısıyla İİK’nun 72.maddesi uyarınca davacı aleyhine tazminat koşullarının oluşmadığı” gerekçesiyle; davanın reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde açıkladığı olaylar silsilesini tekrar ettiği, davalı ile …’ın danışıklı dövüş içerisinde olduğunu, bu şekilde protokolden kaynaklanan borcu ödemekten kurtulduğunu, mahkemenin somut olgu ve olaylar üzerinde durmadığını, tanık dinlenmediğini, gerekçeli kararda iddialarına hiçbir açıklık getirmediğini sadece bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar verdiğini,-isticvap taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinde ve yargılama boyunca HMK 169. Madde gereğince davalının müvekkilini nereden tanıdığı, senedi hangi borca istinaden nereden aldığı, ne işle meşgul olduğu,senet üzerindeki yazıların kime ait olduğuna dair sorulara yanıt vermediğini, isticvap taleplerinin 03/11/2016 tarihli duruşmada reddedildiğini,-bilirkişi raporunda imzanın başka belgeden transfer edilip edilmediği, senet üzerindeki imzanın fulaj izi taşıyıp taşımadığı, imzanın imza makinesi ile oluşturulup oluşturulmadığı, imzanın müvekkiline ait olduğu kanaatine varılır ise senedin sahtecilik suretiyle üretilip üretilmediği, kağıt ve mürekkep yapısının incelenerek yazı ve imzaların aynı zeminde bütün halinde yazılıp yazılmadığının tespiti irdelenmeden ve hangi teknolojik aletlerden faydalanılarak yapıldığına yer verilmeden kanaat bildirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir.
DELİLLER: Kadıköy 4.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/474 E., 2012/774 K. sayılı kararı incelendiğinde, müştekinin davacı, sanıklarının dava dışı … ile farklı kişiler olduğu, resmi belgede sahtecilik suçundan yapılan yargılama sonucunda mağdurun kimlik bilgilerini kullanarak meydana getirdiği sahte kimlikle bir takım işlemler yapan … sahtecilik suçundan cezalandırılmasına, diğer sanıkların beraatine karar verildiği görülmüştür.Dosyada bulunan 03/09/2011 tarihli protokolün içeriğinde ve borçlu kısmında … ismi yer almasına rağmen borçlu isminin silinerek … tarafından imzalanmış, …’ın Kadıköy 4.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/474 E sayılı dosyasındaki şikayetinden vazgeçmesi karşılığında maddi ve manevi zararının karşılığı olarak 2.500 TL bedelli 9 adet senet karşılığının ödeneceği, protokol konusu 3 adet imzasının kendisine ait olmadığı çeklerden doğan zararının da protokol kapsamında olduğunun beyan edildiği görülmüştür. Dava konusu bono incelendiğinde, 10/01/2012 keşide 20/05/2012 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli keşidecisi davacı, lehdarı davalı olan nakden kayıtlı bir bono olduğu görülmüştür. Dava konusu İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası incelendiğinde, davalının davacı hakkında bonoya dayalı olarak 50.000,00 TL asıl alacak ve 9.036,31 TL işlemiş faiz üzerinden 11/07/2013 tarihinde kambiyo takibi başlatmış olduğu görülmüştür. İstanbul Anadolu 15.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/794 E., 2014/779 K. saylı kararı ile bonodaki imzanın davacı eli ürünü olduğunun tespit edildiğinden bahisle davacının imzaya itirazının reddine karar verilmiştir. Dosya içerisinde bulunan Adli Tıp-Belge İnceleme Uzmanı bilirkişiden alınan 08/05/2014 tarihli raporda; 20/05/2012 vade tarihli ve 50.000 TL meblağlı senet ön yüzündeki borçlu imzalarının … eli ürünü olduğu beyan edilmiştir. Dosya içerisinde bulunan 21/11/2014 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda; senette … adına atılan borçlu imzalarının … eli ürünü olduğu beyan edilmiştir.Mahkemece grafoloji alanında uzman 3’lü bilirkişi heyetinden, bonodaki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığı ve bonodaki imzanın başka bir belgeden transfer olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmesi istenmiş,27/03/2017 tarihli raporda; imzaların davacı eli ürünü olduğu, imza konusu senette borçlu …’a atfen atılmış imzaların fulajının (baskı izi) mevcut olduğu, söz konusu imzaların başka bir belgeden transfer edildiğine veya söz konusu imzalardan yararlanılarak senedin oluşturulduğuna dair fiziksel bulguya rastlanılmadığı belirtilmiştir.Davacı vekili, raporun dava dilekçesinin 7.bendinde yer alan hiçbir kayda değer incelemeyi içermediğini, gelişen teknolojiye uygun bir rapor olmadığını, üzerindeki yazılarla senetteki imzanın yaşlarının karşılaştırılmadığını belirterek ek rapor alınmasını veya ATK’dan rapor alınmasını istemiştir.
G E R E K Ç E : Dava, imzası inkar edilen ve imzanın taşıma yoluyla oluşturulduğu ileri sürülen senede dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili dava dilekçesi ve istinaf başvuru dilekçesinde protokolü imzalayan … ile davalının avukatının aynı kişi olduğunu ve davalıyı tanımadığını gerekçe göstererek davalının … ile işbirliği halinde olduğunu ileri sürmüşse de, iddiasını ispat edememiştir. Davaya konu bononun bedelinin nakden tahsil edildiği senet metninden anlaşılmıştır. Bu durumda, davalı alacaklının, davacı vekilinin istinaf başvurusunda ileri sürdüğü ilişkileri açıklamak ve ispatlamakla yükümlü olmadığı göz önüne alınarak, bu hususta tanık dinletilme ve isticvap taleplerinin mahkemece reddinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.Davaya ve İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu bononun; 10/01/2012 keşide 20/05/2012 vade tarihli 50.000,00 TL bedelli keşidecisi davacı, lehdarı davalı olan nakden kayıtlı bono olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında alınan üç kişilik heyet raporunda ve İstanbul Anadolu 15.İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/794 E.-2014/779 K. saylı davada alınan bilirkişi raporlarıyla, davaya konu senet altındaki imzanın davacıya ait olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekili, imzanın müvekkiline ait olmasının tespiti halinde, bonodaki imzanın transfer yoluyla taşınıp taşınmadığı ve imzanın taşınarak sonradan senet haline getirilip getirilmediğinin tespitini de talep etmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 27/03/2017 tarihli heyet raporunda; “senette …’a atfen atılmış imzaların fulajının (baskı izi) mevcut olduğu,söz konusu imzaların başka bir belgeden transfer edildiğine veya söz konusu imzalardan yararlanılarak senedin oluşturulduğuna dair fiziksel bulguya rastlanılmadığı” belirtilmekle, davacının iddiasını ispatlayamadığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/10/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.