Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5373 E. 2020/1597 K. 05.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5373 Esas
KARAR NO : 2020/1597
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2017
NUMARASI : 2013/353 2017/121
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 05/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin tekstil alanında faaliyet gösterdiğini, … ibareli markası bulunduğunu, davalı tarafın ise müvekkilinin kullandığı tasarımın birebir aynısını … adıyla üretip sattığını ve ayakkabılarda kullandığının tespit edildiğini, bunun üzerine suç duyurusunda bulunduklarını, yapılan arama ve el koyma işleminde 410 çift ayakkabıya el konulduğunu ve yapılan incelemede marka hakkına tecavüz edildiğinin tespit edildiğini, davalının bir yılı aşkın süredir müvekkilinin marka haklarını ihlal ettiğini belirterek, davalının tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulması, ürünlere el konulması ve muhafazası, ayrıca üretimde kullanılan kalıplara el konulmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini, şimdilik 1.000 TL maddi tazminata ve 150.000 TL manevi tazminata, ayrıca yediemine verilen ayakkabıların mülkiyetinin müvekkiline teslimine, kararın gazetede ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 30/03/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat taleplerini ilk bilirkişi raporu doğrultusunda toplam 15.265,35 TL’ye yükselterek el koyma tarihi olan 01/11/2013’den itibaren ticari faiziyle tahsilini istemiştir. Davalılar vekili, dava dilekçesinde davanın kime yöneltildiğinin belirsiz olduğunu, bu konuda davacıya açıklama yaptırılmasını, ayrıca davanın esas yönden de reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; 01/11/2013 tarihinde yapılan arama ve el koyma işlemi nedeniyle muhafaza altına alınan bir kısım ayakkabı ve ambalajlarda davalı tarafından davacının markasının ayırt edilmeyecek derecede benzerlerinin kullanıldığı, bir kısım ayakkabı ürünlerinde ise davacının tescilli markasının aynısını aksesuar olarak markasal boyutta kullandığı, buna göre 222 çift ve 55 tek ayakkabıda markasal kullanımın tespit edildiği, davalının ticari defterlerinde tecavüzün gerçekleştiği yılda bir önceki yıla göre 145.640,00 TL satış hasılatında artış olduğu, ancak dava konusu markanın net satışlardaki artışa etkisinin tespit edilemediği, davalının satış faturaları üzerindeki ayakkabı satış fiyatlarının 140-450 TL aralığında olduğu, buna göre 01/07/2017 tarihli raporun esas alınarak 15.265,00 TL maddi tazminat ile 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacının tescilli marka hakkına tecavüzün durdurulmasına, marka hakkına tecavüz teşkil eden ürünlere el konulmasına, üretimdeki logoların üretiminde kullanılan kalıplara el konulmasına, savcılık tarafından el konulan ayakkabıların mülkiyetinin davacıya verilmesine ilişkin talebin reddine, 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden, 14.265,00 TL tazminatın ıslah tarihinden itibaren ticari faiziyle, 10.000 TL manevi tazminatın da el koyma tarihi olan 01/11/2013 ‘den itibaren ticari faiziyle davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; gerekçeli kararda davalı vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, ayrıca bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, buna göre maddi ve manevi tazminat miktarlarının kabul edilemeyeceğini, yıllık cirosu 10 milyon TL olan müvekkiline ait markanın faydası olacağı düşünülerek davalı tarafından markaya tecavüz edildiğini, toplatma işleminde el konulan malların davalının dükkanındaki malların %60’ı olduğunu, bu hususun dahi tazminat miktarının hukuka aykırı olduğunu gösterdiğini, Kaldı ki davalının dükkanında 800,00 TL’ye satılan ürünler de bulunduğunu, ancak dosyaya ibraz ettiği maliyet rakamlarının vergisel anlamda davalının çıkarlarına hizmet ettiğini, davalının haksız fiiline müsaade edilmemesi gerektiğini, eksik inceleme ile raporlar hazırlandığını bildirmiştir. 01/11/2013 tarihli arama tutanağının incelenmesinde; davalıya ait işyerinde arama ve el koyma işleminin yapıldığı görülmüştür. Hazırlık soruşturmasına sunulan bilirkişi raporunda; incelenen malların müşteki firmanın orjinal ürünü olmadığı, ürünlerin yeni ve kullanılmamış olduğu, üzerinde müşteki adına … numarasıyla tescilli şekilli markanın aynen ya da iltibasa yol açacak şekilde benzerinin kullanıldığı, müştekiye ait markanın iktibas ve iltibas yoluyla taklit edildiği, tüketicilerin bu ürünleri orjinalinden ayırt edemeyecekleri ve aldatıcı nitelikte bulunduğu, şüphelinin eylemlerinin marka hakkına tecavüz sayılan fiiller kapsamında olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacıya ait … tescil numaralı şekil markasının 25.sınıfta (her türlü malzemeden yapılmış iç dış giysiler, çoraplar, ayak giysileri, baş giysileri) 16/12/2010 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 30/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda; davalının, davacıya ait … tescil numaralı markanın aynısını ayırt edilemeyecek benzerini kullandığı, eyleminin markaya tecavüz oluşturduğu, ticari defterler sunulduğunda tazminat hesabı yapılacağı, manevi tazminatın mahkemenin takdirinde olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 01/07/2016 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; davalının 2010, 2011, 2012 ve 2013 yılı defterlerinin incelendiği, markasal kullanımın ortalama %60 oranında ayakkabıya denk geldiği, davacının markasını tüketicilerin kaçta kaçının bildiğine dair dosyada bilgi bulunmadığını, buna göre davalı müşterilerinin yanılgı oranının en fazla %7,5 olabileceği, tazminat miktarının ise 2013 yılındaki hasılat üzerinden hesaplanarak (610.614,16 X %2,25) 15.265,35 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 25/01/2017 tarihli muhasebeci bilirkişi raporunda ise; dava konusu markaya yönelik olarak ayakkabı satışlarının davalı defterlerinde tespit edilemediği, ancak davalının bir önceki yıla satışlarında 145.640,23 TL artış olduğu, bu artışın içinde davacı markasının etkisinin ne oranda olduğunun belirlenemediği, ayrıca davalının faaliyet karı ve dönem net karı tutarlarının bir önceki yıla göre düşüş gösterdiği, 222 çift ve 55 tek ayakkabının davalı tarafça piyasada satışa sunulmuş olsaydı mali tablolarında görünen faaliyet karlılık oranları üzerinden yapılan hesaba göre elde edeceği muhtemel kazancın 6.388,40 TL olacağı, ancak davalının mali tablolarındaki karlılık oranlarının çok düşük olduğu, ortalama piyasa şartlarına göre yapılan hesaba göre davalının tanınmış marka etkisiyle elde edeceği muhtemel kazancın 12.257,25 TL olarak hesap edildiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Davacı vekilinin raporlar arasında çelişki bulunduğundan bahisle yeni bir rapor alınmasını istediği, mahkemenin ise yeniden rapor alınmasına dair talebi reddettiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, marka haklarının ihlal edildiği iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat davası ile yediemindeki ürünlerin teslimi istemine ilişkindir. Mahkemece yargılama sonunda davanın kısmen kabulü, kısmen reddine, davacının markasına yönelik tecavüzün durdurulmasına, tecavüz teşkil eden ürünlere el konulmasına, üretimdeki logoların üretiminde kullanılan kalıplara el konulmasına, ayakkabıların mülkiyetinin davacıya verilmesine dair talebin reddine, maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Davacı tarafın istinafı, tazminat hesabının hatalı olduğu ve düşük hükmedildiğine ilişkindir. Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyurusu üzerine davalının işyerinde 01/11/2013 tarihinde arama yapılmış ve bir kısım ürünlere el konulmuş, huzurdaki dava ise 22/11/2013 tarihinde açılmıştır. Dosyaya sunulan bilirkişi raporları ve dosya içeriği, arama ve elkoyma tutanağı gözetildiğinde davalının, davacının marka haklarına tecavüz ettiği anlaşılmaktadır. Davalının markasal kullanımının ortalama %60 oranında ayakkabıya denk geldiği bilirkişi raporunda belirtilmiş ise de, davalı faturalarında hangi markalı ürüne ait olduğu açıklanmadığından, ihtimallere göre hesaplama yapıldığı anlaşılmış ise de, dosyada tüketicilerin kaçta kaçının bu durumu bildiğine dair dosyada veri bulunmadığı, 01/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen 15.265,35 TL’nin 6098 Sayılı TBK’nun 50/2 maddesi uyarınca hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Öte yandan dosyaya sonradan alınan muhasebeci bilirkişi raporunda ise davalının faaliyet karı ve dönem net karı tutarlarının bir önceki yıla göre düşüş gösterdiği, muhtemel kazanç hesabının ise davacı markasının tanınmış marka etkisiyle 12.257,25 TL olabileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı taraf maddi tazminat talebini 01/07/2016 tarihli raporda belirlenen miktar üzerinden ıslah etmiş ve nitekim mahkemece de bu miktara hükmedilmiştir. İlk raporu yeterli görmeyip ikinci rapor alındıktan sonra tekrar ilk rapora göre somut davada 01/07/2016 tarihli rapora göre hüküm kurulması usule aykırı ise de, davalı tarafın istinafa gelmediği gözetildiğinde sadece bu yöndeki yanlışlığa işaret edinmekle yetinilmiştir. Yukarıda özetlenen bilirkişi raporlarındaki saptamalar dikkate alındığında ve ihlal süresi de gözetildiğinde davacı vekilinin tazminat miktarına yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan hükmedilen manevi tazminatın da yerinde olduğu kanaatine varılmış olup bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde değildir. Davacı vekilinin bir diğer istinaf talebi de davalı yararına hükmedilen vekalet ücretine ilişkindir. Gerçekten de davacı taraf lehine 10.000 TL manevi tazminata ve bu manevi tazminat nedeniyle 2.860,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olup manevi tazminatın reddedilen kısmı üzerinden 10.000 TL davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır. Bu yönden davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. Re’sen bağlamında yapılan değerlendirmede; dava dilekçesinin netice ve talep başlıklı bölümünün incelenmesinde, davacı vekilinin tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması, ürünlere el konulması ve muhafazası ile logoların üretiminde kullanılan kalıplara el konulmasına dair taleplerin ihtiyati tedbire ilişkin olduğu, davacının somut davadaki taleplerinin ise maddi ve manevi tazminat ile el konulan ayakkabıların mülkiyetinin kendisine verilmesine dair olduğu, dolayısıyla tecavüzün durdurulması ve ürünlere ve kalıplara el konulmasına dair bir dava olmadığı halde bu hususta yazılı şekille hüküm kurulması HMK’nun 26.maddesinde öngörülen taleple bağlılık ilkesine aykırı olup bu husus re’sen bağlamında dairemizce kararın kaldırılması sebebi olarak kabul edilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Ayrıca maddi ve manevi tazminat davasında kararın ilanı şeklinde hüküm kurulamayacağından bu husus da yeniden verilen kararda gözetilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-Bakırköy (Kapatılan) 2.Fikir ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/05/2017 gün, 2013/353 Esas, 2017/121 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden, 14.265,00 TL maddi tazminatın ıslah harcının yatırıldığı tarih olan 31/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte, 10.000 TL manevi tazminatın ise Bakırköy C. Savcılığının el koyma tarihi olan 01/11/2013 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Bakırköy Cumhuriyet Savcılığınca el konulan ayakkabıların üzerinde davalının markasının bulunması sebebiyle mülkiyetinin davacıya verilmesine dair talebin reddine, 5-Alınması gereken 1.725,85 TL harcın, peşin alınan 2.578,75 TL ve 243,62 TL ıslah harcından mahsubu ile artan 1.096,52 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 6-Davacının yatırdığı harçlardan karar ilam harcı olarak mahsup edilen 1.725,85 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca tecavüzün önlenmesi nedeniyle 4.910,00 TL, maddi tazminat nedeniyle 4.910,00 TL, manevi tazminat nedeniyle 4.910,00 TL olmak üzere toplam 14.730,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca maddi tazminat yönünden 1.000,00 TL, manevi tazminat yönünden 4.910,00 TL olmak üzere toplam 5.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Davacı tarafça yapılan yargılama gideri olan 25 tebligat 220,00 TL, 7 müzekkere 58,00 TL, bilirkişi ücreti 2.700,00 TL olmak üzere toplam 2.978,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre belirlenen 455,26 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 10-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 11- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 46,90 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 132,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 13-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2020