Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5304 E. 2020/1555 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5304 Esas
KARAR NO: 2020/1555 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2017
NUMARASI: 2014/152 E. – 2017/28 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “P…” adlı ürün için Sağlık Bakanlığı nezdinde ruhsat başvurusunda bulunduğunu, bu aşamada davalı yana ait … ve … sayılı patentlerin ihlal edilmediğinin saptandığını ve hukuken de koruma ihtiyacı nedeniyle, müvekkili ürünlerinin ve fiillerinin, davalı yana ait patent belgelerine tecavüz etmediğinin tespiti için 551 Sayılı KHK’nın 149. maddesi gereğince işbu davayı açtıklarını iddia ederek, müvekkiline ait “…” ticari isimli ürünlerin ve fiillerinin, davalı yan adına korum altına alınmış olan … ve … sayılı patent belgelerine tecavüz etmediğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalının yurtdışında ikamet ediyor olması sebebiyle, davalı yana Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkileri Genel Müdürlüğü kanalı ile tebligat yapıldığı, ilk gönderilen belgelerin tebliğ edilemediğini, bunun üzerine davalı yana yeniden yurtdışı tebligatı yapıldığı ve bu belgenin 14/05/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davalı yanın dava ile ilgili süresinde cevap verilmediği, ancak davalı yan daha sonra vermiş olduğu beyan dilekçesi ile, davacı yanın işbu davayı ikame etmeden önce 551 Sayılı KHK’nın 149. maddesinde öngörülen bildirim şartını yerine getirmeden davayı açmasının 149. maddenin ruhuna aykırı olduğunu, bu maddenin aynı zamanda patent sahibinin ürün hakkında bilgi sahibi olması suretiyle, aleyhinde açılabilecek bir davaya karşı hazırlıklı olmasını ve iddialara karşı cevap verebilmesini ve savunma yapabilmesini sağlamaya da yönelik olduğunu, dava açılmasından önce bir ihtarname gönderilmesinin dava şartı olarak kabul edildiğini, bu nedenle işbu davanın salt kanunda ön görülen ön şartın, dava şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle, başka bir inceleme yapmaya gerek olmaksızın reddi gerektiğini ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul (Kapatılan) 3.FSHHM’nin 09.02.2017 tarihli 2014/152 E. – 2017/28 K.sayılı kararıyla; Tüm dosya kapsamı ve davacı yanın Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu nezdinde ruhsatlandırma çalışması devam etmekte olan ürünü ile ilgili İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Ana Bilim Dalında yapılan analiz üzerine elde edilen sonuçlar ile, dosyadaki mevcut ruhsat bilgilerinin örtüştüğü hususu da nazara alındığında, ruhsat dosyasındaki bilgilere göre konusunda uzman teknik bilirkişilerden oluşan her iki heyetin de yerinde yaptığı inceleme sonucu birbirini teyit eder raporlarından davacının “…” isimli ürününün davalı yanın … ve … sayılı patentlerine birebir ya da eşdeğer tecavüzünün bulunmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; usulüne uygun bir tecavüz incelemesi yapılabilmesi için davacı yanın ürünü üzerinde, belirli bir metod uyarınca safsızlık ve pH ölçüm testleri yapılması gerektiğini, 14/01/2016 tarihli bilirkişi raporunun bu testler yapılmadan tanzim edildiğini, mahkemece yaptırılan test sonuçlarının davacının Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na sunduğu analiz sonuçları ile çeliştiğini, tekrar rapor alınması taleplerinin dikkate alınmadığını, davacının sunduğu analiz raporuna göre, söz konusu safsızlıklara tigesiklinin epimerinin, bilinmeyen başka safsızlıkların ve aynı zamanda toplam bileşiğin %1,8 oranındaki toplam safsızlığın dahil olduğunun görüldüğünü ancak “bilinmeyen başka bazı “safsızlıklara, karbohidrat örneğin müvekkilinin patentinin 1 nolu bağımsız istemindeki bazı karbohidratların dahil olup olmadığının araştırılmadığını, davacı ürününde karbohidrat yerine “maltoz monohidrat” kullanıldığı iddia edilmişse de analiz sertifikasında, “maltoz monohidrat” dahil hiçbir karbohidratın varlığından bahsedilmediğini ve tigeseklin miktarının %98 olduğunun belirtildiğini, “maltoz monohidrat” yokluğu sebebiyle analizin ürünün bitmiş hali üzerinde gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamanın mümkün olmadığını, -davacının da esasen sonuçlar arasında farklılık bulunduğunu kabul etmekle birlikte, bu farklılığın kabul edilebilir olduğunu ileri sürdüğünü,iki laboratuvar sonuçları arasındaki yüzde farkların ürün içerisinde laktoz kullanılmadığını göstermediğini, -davacı ürününde maltoz kullanıldığını, bu durumun Eşdeğerler Doktrini karşısında müvekkili aleyhine patent tecavüzü oluşturduğunu, mahkemece eşdeğerler doktrini kapsamında patent tecavüz analizinin de yapılmadığını, eşdeğerler doktrini açısından yapılacak bir tecavüz değerlendirmesinde, ruhsata konu ürün ile patentin ilk isteminde korunan unsurlar arasında yapılan bir karşılaştırmada, farklılık yaratan unsurların aynı işlevi aynı şekilde gerçekleştirmesi ve aynı sonucun elde edilmesi halinde, eşdeğerler doktrini bakımından tecavüzün varlığından söz edileceğini, -esasen maltoz ve laktozun eşdeğer olduğunu ve davacı ürününde maltozun stabilite ajanı olarak kullanıldığının bilirkişilerce tespit edildiğini, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili cevap dilekçesinde; Davalı vekilinin dilekçesinde büyük bir çelişki gibi göstermeye çalıştığı farkların, Sağlık Bakanlığı’na Analitik Metod Transferi onayı için gönderilen Analitik Metod Transferi Protokolü ve rapordaki iki laboratuvar arası farkın kabul kriteri içerisinde olduğunu, İstanbul Üniversitesinde yapılan analizlerde; bitmiş ürün üzerinde yardımcı madde (maltoz) tayini yapılarak dava konusu ürün içerisinde maltozun olduğunun doğrulandığını, ayrıca safsızlık testi ile tigesiklin, maltoz ve tigesikline ait safsızlıkların dışında herhangi bir maddenin olmadığını da ortaya koyduğunu, davalı yanın itirazları ve talebi neticesinde analiz yapıldığını, dosyada iki bilirkişi raporu alındığını, -davacı vekilinin maltozun varlığı nedeniyle eşdeğer yoluyla tecavüz olduğunu ileri sürmüşse de her iki raporda da bu hususun değerlendirilerek, davalı patentinde uygun karbonhidrat olarak açık bir ifade kullanıldığını, buna göre laktoz veya sukroz veya glukoz olabileceğinin belirtildiğini, bu durumun davalı patentinin uluslarararası sürecinde, patent uzmanının itirazı üzerine netleştirildiğini, bu nedenle maltozun davalı patentinin koruma kapsamında olmadığını, beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; TPE Patent Dairesi Başkanlığından gelen kayıtlardan, … sayılı ve … sayılı patentlerin davalı adına tescilli olduğu ve geçerliliklerini koruduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan; 25/03/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davalı adına tescilli olan her iki patent belgesi ile ilgili koruma kapsamlarının belirlendiği, patent tarifnamesine göre teknikte var olan ve çözülmesi amaçlanan problemi de tespit ettikten sonra, davacı yanın “…” isimli ürünü ve bu ürün için davacı tarafça yaptırılan teknik inceleme sonucu düzenlenen sertifikada mevcut bilgiler ve ruhsat dosyasındaki bilgiler değerlendirilerek, her bir patent için istemlerde korunan bileşim ile ruhsata konu ürünün karşılaştırılması tablo halinde yapılmak suretiyle davacı ürününün davalının gerek …, gerekse … sayılı patentlerindeki koruma altına alınan bileşimlerden ve proseslerden farklı olduğu, davalının patentlerine birebir veya eşdeğer tecavüzünün söz konusu olmadığı yolunda görüş belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan; 14/01/2016 tarihli ikinci heyet raporunda; davalının … sayılı patentinin 1 ve 10 nolu bağımsız istemlerinin koruma kapsamı ile davalı ürününün kapsamını tablo halinde karşılaştırdıktan sonra, özellikle patent koruması altındaki kompozisyonda kullanılan karbonhidratlar laktoz veya manoz veya sukroz veya glikoz olduğu halde ürünün maltoz karbonhidrat olduğu belirtilerek, diğer bileşimlerin de incelendiğini ve ürünün gerek 1 nolu, gerekse 10 nolu bağımsız istemlere aynen tecavüzünün söz konusu olmadığını, eşdeğer tecavüz değerlendirmesinde de, dava konusu ürünün istemlerde yer alan yukarıda belirtilen karbonhidratlardan farklı olduğunu, zira maltoz monohidrat kullanıldığını, patente eşdeğer tecavüzün de söz konusu olmadığını, yine davalının … sayılı patentinin 1 nolu bağımsız isteminde belirtilen kapsam ile davalı ürününün tablo ile karşılaştırılması sonucunda, aynen tecavüzün söz konusu olmadığını, zira her hangi bir istemde belirtilen ve korunması istenen tüm unsurların aynı anda ihlal ettiği iddia edilen ya da ihlalin olmadığı iddia edilen üründe mevcut olması halinde aynen tecavüzün söz konusu olabileceğini, patentin tarifnamesinin birinci sayfasında tigegsiklinin kristalin formunun açıklandığını, ruhsat dosyasındaki bilgiler ışığında ise kullanılan etken maddenin amorf formda olduğunu, zira bu hususunun x ışınının kırınım deseninde açıkça görüldüğünü belirttiği gibi, tecavüzün varlığının ileri sürüldüğü tarihte esas itibariyle eşdeğer unsurun aynı işlevi görüyor olması halinde genel olarak istem veya istemlerde talep edilen unsurun eşdeğeri olarak kabul edilebileceğini, tarifnamede belirtilen koruma kapsamı ile ilgili sınırlamaların belirlendiğini ve sorunun çözümü için tigesiklinin kristal formları önerildiğinden, amorf form ile patent korumasına eşdeğer tecavüz oluşturmayacağını belirterek, davalı yanın bu husustaki yönelttiği sorular cevaplandırılmış ve analiz yapılmadan mevcut belgeler ve dosyadaki bilgilere göre davacı ürününün her iki patente de aynen veya eşdeğer olarak tecavüz etmediği yolunda görüş belirtilmiştir. Davalı vekilinin itirazı üzerine, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Ana Bilim Dalında ise analizin yapılarak ilgili bölümce 16/06/2016 tarihli raporun düzenlendiği, rapor içeriğinde etken madde tigesiklin miktarının 101,20 ± 0,231 olarak bulunduğu, safsızlık analiz sonucunun ise usp 39’da bildirilen limitler dahilinde bulunduğu, yardımcı madde analizi yapıldığı ve maltoz analizinin yüksek performanslı sıvı kromatografisi (hplc) yönteminde refraktif index detektör ile cromthc firmasının uygulaması olan bir yöntem kullanıldığını ve sonuç olarak, … içindeki yardımcı madde maltozunun miktarının 95.52 ± 0.58 olarak bulunduğunu, pH analiz sonuçlarının ise 5.20 ± 0,05 olarak bulunduğunu, nihai sonuç olarak da tüm sonuçların ürün birim formülü ile uygunluk gösterdiği yolunda tespit yapılarak analizle ilgili dokümanların tamamının dosyaya gönderildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin “…” adlı ürünün, davalı yana ait … ve … sayılı patentlere tecavüz etmediğinin tespitini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunda; usulüne uygun bir tecavüz incelemesi yapılabilmesi için davacı yanın ürünü üzerinde, belirli bir metod uyarınca safsızlık ve pH ölçüm testleri yapılması gerektiğini, 14/01/2016 tarihli bilirkişi raporunun bu testler yapılmadan tanzim edildiğini beyan ettiği anlaşılıyorsa da; ilk derece mahkemesince, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı’nda; davacı … (… mg) ürününün safsızlık analizinin yapıldığı ve ” Tigesiklin safsızlık miktarının %2,115 olarak bulunduğu, bu değerin tigesiklin icin USP 39 da verilen değere uygun olduğunun” belirlendiği ayrıca ” … içindeki etkin madde Tigesiklin miktarının 101,20+-0,231 olarak bulunduğu, (bu değerin tigesiklinin enjeksiyonluk çözeltileri için USP 39 da verilen %97,0-102,0 aralığına uygun olduğunun), pH analiz sonuçlarının 5.20+- 0,05 olarak bulunduğunun, analiz raporunda; sonuç olarak tüm sonuçların ürün birim formülü ile uygunluk gösterdiğinin ” tespit edildiği anlaşılmakla, 14/01/2016 tarihli raporda sonucu etkileyecek bir analiz sonucuna ulaşılmadığından, bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, analiz sertifikasında, “maltoz monohidrat” dahil hiçbir karbohidratın varlığından bahsedilmediğini ileri sürmüşse de; mahkemece İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı’nda; davacı … (… mg) ürününü içindeki yardımcı madde maltozun analizinin yapıldığı ve maltozun miktarının 95.52+-0.58 aralığında bulunduğu, tespit edilmiş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, mahkemece yaptırılan test sonuçlarının davacının Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na sunduğu analiz sonuçları ile çeliştiğini ileri sürmüşse de; İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. … tarafından hazırlanan analiz raporunda; “tüm sonuçların ürün birim formülü ile uygunluk gösterdiği” beyan edilmekle, bu istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde eşdeğerlik yoluyla tecavüz incelemesi yapılmadığı ileri sürülmüştür. Patentin koruma kapsamının belirlenmesinde; dava tarihinde yürürlükte olan ,551 sayılı KHK’nin 83. Maddesi hükümlerinin uygulanacağı, KHK 83/5. fıkrasında “patent başvurusu veya patentten doğan koruma kapsamının belirlenmesinde tecavüzün varlığının ileri sürüldüğü tarihte, istem veya istemlerde belirtilmiş unsurlara eşdeğer nitelikte olan unsurların da dikkate alınacağını” hükme bağladığı, davacı patentinin koruma kapsamının belirlenmesinde, davacı buluş sahibi tarafından … nolu Avrupa Patenti’nin başvuru sürecinde patentindeki karbonhidratları sınırlandırıp sınırlandırmadığının tespiti gerektiği, KHK 83/2 madde hükmüne göre; istemlerin yorumlanırken “bir yandan patent başvurusu veya patent sahibine hakkı olan korumayı sağlayacak, ve diğer yandan üçüncü kişilere de korumanın kapsamı açısından makul bir düzeyde kesinlik ifade edecek şekilde birlikte yorumlanması”, KHK 83/7 maddesinde ” istem veya istemlerin kapsamını belirlemek için patentin verilmesi ile ilgili işlemler sırasında veya patentin geçerliliği süresince koruma kapsamının belirlenmesinde, patent başvurusu veya patent sahibinin beyanlarının dikkate alınacağının ” düzenlendiği, uygulamada bu ilkenin “kısıtlayıcı beyanlar doktrini” olarak adlandırıldığı, buluş sahibinin patent başvurusunda ilk başta “uygun karbonhidratlar” yazdığı, EPO uzmanı tarafından “uygun bir karbonhidrat” ifadesinin açık olmadığı ve “dayanağı bulunmadığı” yönünde itirazlar sürülmesi ve istemlerin sınırlandırılmasını ve tarifnamenin de istemlere uygun olacak şekilde yeniden düzenlenmesi talebi üzerine, epimer oluşumunun azaltılması için kullanılacak karbonhidratların “laktoz,manoz,sukroz ve glukoz” olduğunun istem 1’de yazıldığı, buluş sahibi patent başvurusu sırasında istem 1’in unsurlarını sınırlandırdığından ve davalı ürününde kullanılan maltoz karbohidratı sayılmadığından, eşdeğerlik yoluyla tecavüzün de söz konusu olamayacağı, bu hususun mahkemece alınan 14/01/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunun 13,14 ve 15. Sayfalarında ayrıntılı olarak değerlendirildiği, mahkemenin davacı ürününün davalı patent belgelerine tecavüz etmediğinin tespiti kararının yerinde olduğu kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 02/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.