Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5302 E. 2020/1585 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5302 Esas
KARAR NO: 2020/1585 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2017
NUMARASI: 2015/155 E. – 2017/135 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/10/2020
İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 13/06/2017 tarihli kararına karşı davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı adına tescilli markalardan birinin … tescil nolu “…” markası olduğunu, markanın 2005 yılından bu yana ticari hayatta olduğunu; marka görselinin müvekkili tarafından ihdas ve istimal edilerek piyasada tanınır hale geldiğini, “…” markası ile “…” şirket markalı ürünlerin özdeşleşmiş olduğunu, davacı şirketin markalarının güven ve kalite sembolü olduğu için ülkemizde en çok taklit edilen markalardan olduğunu, davacı adına tescilli olan markanın ayniyet derecesinde benzerinin davalı adına tescil edilmiş olduğunu, davalının daha önceden 2012 yılında … no ile marka müracaatı olduğunu ve davacının itirazı üzerine bu başvurunun TPMK tarafından reddedildiğini, davalının “… Ltd. Şti.” olan unvanını 2013’de fark edilen faaliyetleri sonrasında davacının kendisini takip etmesini önlemek için değiştirmiş olduğunu, davalının 2013’de fark edilen faaliyetleri nedeniyle Beyoğlu … Noterliği’nin 30.05.2013 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, davalının dava konusu marka için tescil başvurusu yapmış olduğunu, TPMK kayıtlarında “…” unsurunun görünmesini ve şekli gözden uzaklaştırmak için “…” ibaresini kayıtlarda görünecek biçimde markaya eklemek suretiyle markayı tescil ettirmiş olduğunu, davalı adına tescil edilen marka ile … başvuru nolu markadaki şekil unsurunun aynı olduğunu, taraf markalarının halk nezdinde karıştırılma ihtimali olduğunu, “…” markasının 2005 tarihli tescili ile yasal, öncelikli hak sahibinin davacı şirket olduğunu, davalı tarafın ayı görseli, aynı sınıfta tescilinin davacı şirket markasının tanınmışlığından yararlanmak ve haksız kazanç elde etmek amacı taşıdığını, davalının marka tescilinde kötüniyetli olduğunu belirterek, davalı adına tescil edilmiş olan … nolu “…” markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin 2000’li yılların başından beri yapı kimyasalları alanında farklı ürün kategorilerinde üretim yaptığını, davalının “…”, “…” ve “…” olmak üzere üç farklı markası bulunduğunu, sektörün ihtiyaçlarını bilen ekibi ile maksimum performanslı üretimlerini piyasaya sunduğunu, 2000 yılından bu yana iyiniyetli ve basiretli bir tacir olarak kendi piyasasında kendi markalarını kullandığını, davacı adına tescilli olan “…” markasının 19. sınıfta yer alan emtialarda uzun yıllardır kullanılmamakta olduğunu ve markanın ilgili sektörde hiç bir bilinirliği olmadığını, davacının bilinen markasının … markası olduğunu, davalı adına tescilli olan “…” markasının kullanılmasının hukuka uygun olduğunu, davacı markasından haksız bir yarar elde edilmesinin ve davacı markasının itibar kaybına uğramasının söz konusu olmadığını, marka başvurusunun yapılmış olmasının tek başına kötüniyetin varlığı için yeterli olmadığını, davalının, davacı markasının tescil edildiği 2005 yılından önce “…” markasını kullandığını, 2013 tarihinde, 10 yıl önce yapılan logo çalışmasının tescil edildiğini, 2012 yılında yapılan başvurunun ise tamamen değil kısmen reddedilerek 17. 35. ve 37. sınıflarda tesciline karar verilmiş olduğunu, davalının kendi ticari gelişmeleri neticesinde unvan değişikliğine gittiğini, 15 yıldır kendi piyasasında ciddi bir şekilde ticaret yapan müvekkilin sırf bir marka başvurusunu davacı tarafın gözünden kaçırmak için unvan değişikliği yaptığını iddia etmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının markasının MarKHK m.5 anlamında ayırt ediciliğe sahip olduğunu ve gerek görsel, gerekse fonetik açıdan markanın bütün olarak gözde bıraktığı izlenim açısından değerlendirildiğinde ayırt edicilik vasfına haiz olduğunu, davalı adına tescilli olan markanın esas unsurunun “….” ibaresi olduğunu, dava konusu olan … tescil nolu “…” markasının hükümsüz kılınması için gerekli şartların somut olayda mevcut olmadığını, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/06/2017 tarihli 2015/155 Esas-2017/135 Karar sayılı kararıyla; “davacı ve davalı tarafın aynı ticari alanda faaliyetlerinin mevcut olduğu, davacı adına 12/10/2006 tarihinde 01. 02. ve 19. Sınıflarda tescil edilen ve yalnızca … şeklinden oluşan … tescil numaralı markanın, davacı adına 11/03/2014 tarihinde 19. sınıfta tescil edilen … tescil numaralı “…” ibareli markada şekil olarak kullanıldığı, her iki markada yer alan … şeklinin renkleri ve görüntülerinde farklılık bulunsa da, bu şeklin markaların tescilli oldukları sınıflarda tanımlayıcı, tasvir edici bir özelliğinin bulunmadığı, bu nedenle yüksek ayırt edicilik özelliğinin mevcut olduğu, aynı sınıfta tescilli olan ve davacıya ait markayı oluşturan … şeklini içinde barındıran davalıya ait markanın davacı markası ile karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, her ne kadar davacı markasının tanınmış marka olduğu ispatlanamamışsa da, her iki marka arasında karıştırılma ihtimali bulunduğundan, 556 sayılı KHK’nin 42 ve 8/1-b maddelerindeki hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, davalının aynı alanda uzun yıllardır faaliyette bulunması nedeniyle davacıya ait markadan haberdar olduğu, hatta daha önce yaptığı … numaralı marka tescil başvurusunun davacının aynı markası gerekçe gösterilerek kısmen reddediliği, buna rağmen aynı şekli kendi markası olarak yeniden tescil ettirmesinin kötü niyetli tescil olduğu, davalının davaya konu olan “…” şekliyle ilgili daha eski kullanımlarının ve öncelik hakkının bulunduğuna dair savunmasını ispatlayacak hiç bir delil sunmadığı” gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacının … markasını 19. Sınıfta yer alan emtialarda uzun yıllardır kullanmadığını, ilgili sektörde tanınırlığının ve bilinirliğinin bulunmadığını, -markanın hükümsüz kılınması için gerekli şartların oluşmadığını, KHK 42/1-b maddesi uyarınca hükümsüzlük nedeni olarak belirtilen 8/1-b maddesindeki şartların oluşmadığını, benzerlik incelemesi yapılırken markaların bütün olarak değerlendirilebileceğini, müvekkilinin markasının sadece … şeklinden oluşmadığını, markanın ayırt edici unsurunun … olduğunu, büyük harfle yazıldığını, “…” ibaresinin yardımcı unsur olduğunu, -ürünlerin alıcı kitlesinin inşaat ve boya ustaları olup, onların dikkat düzeyinin normal vatandaşın dikkat düzeyinden daha yüksek olduğunu, daha önce kullandıkları ürüne yönelerek aldıklarını, davacı markasının 19. Sınıfta uzun süredir kullanılmadığından, ustaların ürünlerle farklı zamanlarda karşılaşma ihtimalinin dahi bulunmadığını, -markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığını , kelime unsurunun göz ardı edilerek değerlendirme yapılmasının hukuken mümkün olmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevabında; yargılama sırasında ibraz ettiği dilekçelerindeki beyanlarını tekrar etmiş, … markalarının tanınmışlığının Türkiye sınırlarını aştığını, davalı marka tescilinin kötü niyetli olduğunu, davalının 19. Sınıfta … sayılı marka başvurusuna itiraz ettiklerini başvurunun reddedildiğini, davalı şirketin müvekkilinin kendisini izlemesini önlemek için unvan değişikliği yaparak … sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun tamamen kötü niyetli olduğunu, aynı ürün sınıflarında tescilli markanın iltibas yarattığını beyanla istinaf başvurusunun reddine talep etmiştir.
D E L İ L L E R: Taraflara ait TPE kayıtlarından; … tescil numaralı “…” ibareli markanın 01. 02. ve 19. sınıflarda 12/10/2006 tarihinde davacı adına tescil edildiği, … tescil numaralı “…” ibareli markanın 19. sınıfta 11/03/2014 tarihinde davalı adına tescil edildiği tespit edilmiştir.İlk derece mahkemesince alınan 13/01/2017 tarihli raporunda; 556 sayılı KHK çerçevesince, … tescil nolu “…” markasının 01. 02. ve 19. sınıflarda davacı adına tescil edilmiş olduğunu, davalı markasının tanınmış olduğu iddia edilmişse de, dava dosyası kapsamında sunulan delillerin tanınmışlık iddiasını ispata yeterli olmadığından bu yönde bir tespit yapılamadığını, 556 sayılı KHK çerçevesinde … numaralı “…” markasının 19. sınıfta davalı adına tescil edilmiş olduğunu, davanın tarafları adına tescilli olan markaların esas unsurunun “…” unsuru olduğunu, markaların tescil edildiği 19. sınıf yönünden “…” unsurunun tanımlayıcı, tasvir edici vs. bir özelliği olmadığından, 19. sınıf itibariyle “…” unsurunun yüksek ayırt ediciliği olduğunu, markaların genel görünümü göz önünde bulundurulduğunda ayırt edici gücü yüksek olan “…” unsurunun her iki taraf markasında esas unsur olarak yer almasının karışıklığa sebebiyet verebileceğinden 556 sayılı KHK’nin 42 ve 8/1/b maddelerine dayalı hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğunu, … tescil nolu şekil markasının 19. sınıfta davacı adına tescilli olduğunu bilen ve TTK’nun 18/2. maddesi uyarınca basiretli tacir gibi davranmakla yükümlü olan davalı şirketin, buna rağmen davacı markası ile benzer bir markayı 19. sınıfta adına tescil ettirmesinde iyiniyetli olarak nitelendirilemeyeceğini, davalı şirket, markasını 2005 yılından önce kullandığını ve bunu ispat eder belgelerin kaybolmaması için bilirkişi incelemesi esnasında delillerini mahkemeye sunacağını beyan etmişse de, bilirkişi heyetine tevdii edilen dosyada belirtilen deliller mevcut olmadığından davalının 556 sayılı KHK’nin 8/3. maddesi uyarınca “…” unsuru üzerinde gerçek hak sahibi olduğu yönünden bir tespit yapılamadığını bildirmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının, müvekkilinin … tescil nolu “…” markası ile aynı sınıfta ve iltibas yaratacak şekilde benzer şekil unsuru ile, kötüniyetle tescil edildiğinden bahisle hükümsüzlüğünü talep etmiş, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamından tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiği, taraf markalarının 19. Sınıfta tescilli olduğu, davalının 05/10/2012 başvuru tarihinde, 19. Sınıfta … sayılı şekil marka başvurusuna, davacı tarafça itiraz etmesi üzerine, TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 25/02/2015 tarihli 2015-M-1130 sayılı kararıyla; “.. taraf markalarının her ikisinde karakterize edilmiş … şekillerinin yer aldığı, söz konusu karakterlerin … ve benzer yüz ifadelerine sahip olduğu, bu bağlamda markalar arasında kavramsal yönden aynılık, görsel yönden benzerlik bulunduğunun görüldüğü, uyuşmazlık konusu markaların eşya listesinde yer alan karakterize edilmiş … çiziminin oldukça yüksek ayırt edici güce sahip olduğu hususu da dikkate alındığında, söz konusu markalar arasında aynı/aynı türden mallar arasında karıştırma ihtimali bulunduğu kanaatine varılmış” markanın tescil sınıfından 02. ve 19. sınıfta emtialar çıkarılarak, tescil işlemlerinin devamına karar verildiği, davaya konu markadaki, şekil unsurunun …un sağ elindeki dörtgen şekil dışında reddedilen marka ile aynı olduğu görülmüştür. Davalı vekili davalı markasındaki büyük harflerle yazılan … ibaresinin markaya ayırt edicilik kattığını, “…” ibaresinin de yardımcı unsur olduğunu ileri sürmüşse de, davalı markasındaki şekil unsuru tescilli olduğu emtia grubu dikkate alındığında ayırt ediciliği yüksek bir marka olup, markanın asli unsuru şekil unsurudur ve davacı adına 19. Sınıfta tescilli … tescil nolu “…” markası ile benzerdir, tescil sınıfları ortaktır ve davalının aynı sınıfta tescil başvurusu reddedilen … sayılı markanın çok benzerini tekrar tescil ettirmek istemesi, basiretli tacirden beklenen özenli bir davranış olmadığından, kötü niyetli olup ilk derece mahkemesince hükümsüzlüğüne karar verilmesi yerinde görülmüş, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 36,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 02/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.