Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5261 Esas
KARAR NO: 2020/1638 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2017
NUMARASI: 2016/214 E., 2017/269 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …, davalı … ile … Bankası’ndan 25/11/2009 tarihinde 20.000 TL’lik ortak kredi çekmiş olduklarını, ayrıca müvekkil …, …’in kredi borcu dolayısıyla … Bankası hesabına 24/11/2009 tarihinde bankaya 4.500 TL havale yapmış olduğunu, aralarındaki anlaşmaya göre bu kredinin 10.000,00 TL si müvekkil … tarafından ödenecek olduğunu, bunun karşılığında müvekkilinin kredi çekilmesinden kısa bir süre sonra oluşabilecek zararları da düşünerek 27/01/2010 tarihli 20.000,00 TL bedelli 10/02/2010 ödeme günü olan bono imzalayarak …’e verdiğini, işbu bono 26/11/2012 tarihinde Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu bonodan dolayı borçlu olmadıklarını tespiti davası açma zorunluluğunun doğduğunu beyan etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalı alacaklı … ile davacı borçlu …’ın birlikte … Bankasından yarı yarıya kredi kullandığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkil davalı ile davacı borçlu … fabrikasında beraber çalışan işçi arkadaşları olduğunu, davacı borçlu müvekkil davalıdan defalarca kez elden borç aldığını, davacının … bankasından yaptığını iddia ettiği 4.500,00 TL ödeme de; elden aldığı borçlara karşılık yaptığı ödeme olduğunu, zaten ödeme tarihi senedin tanzim tarihinden de önce olduğunu, bu sebeple takibe konu senetle bir ilgisinin olmadığının, davanın reddine haksız açılan bu dava sebebi ile davacının %20 den aşağıya olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesini yargılama harç ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın, taraflar arasında borç ilişkisinin bulunup bulunmadığı, davacının varsa alacak miktarının ne olduğu, davalı hakkında yürütülen icra takibinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı noktasında toplandığı ve İİK’nun 72. Maddesine göre menfi tespit davası olduğunun tespit edildiği, yargılamada delillerin ikamesi ve HMK’nın 190 vd maddelerine göre ispat yükü kurallarının tatbiki sırasında dava dilekçesinde belirtilen birlikte kredi çekildiği, buna ilişkin anlaşma yapıldığı ve bono tanziminin bu sebebe dayandığına dair davacı tarafça sunulan bir delil bulunmadığı, zira kredi sözleşmesine ve bonoya ilişkin yazılı delil sunulması gerektiği, mahkemece ikmal edilen banka kayıtlarından davacının iddiasını araştırmaya yeterli bir incelemenin yapılmasının mümkün olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle mahkemenin ispat külfetini yanlış tayin ettiğini, müvekkilinin banka hesaplarına ödemelerini kanıtladığı nedenle davacının bu ödemeleri senet dışında bir başka borç için yapıldığını ispat külfeti altında olduğunu, davacının bu yönde bir ispat vasıtası sunmadığını bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini veya ödemelerin borcu karşılar mahiyette olup olmadığının tespiti için inceleme yaptırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava takibe konu edilen bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti isteminden ibarettir. Davacı bono tutarını davalının banka hesaplarına peyderpey ödeme yaparak borcunu ifa ettiğini iddia etmekte ; davalı ise bu ödemelerin davacının elden aldığı başka borçlar için olduğunu savunmaktadır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Öğretide ve uygulamada ikrar; yapıldığı yere, kapsamına ve içeriğine göre türlere ayrılmaktadır. Yapıldığı yere göre; mahkeme içi ya da mahkeme dışı ikrar, kapsam yönünden; çekişmeli olan maddi vakıanın tamamını veya belli bir kesimini kapsamasına göre tam veya kısmi ikrar, içeriği itibariyle ise; basit (adi), vasıflı (mevsuf) ya da bileşik (mürekkep) ikrar olarak sınıflandırılmaktadır. Basit ikrar; karşı tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunun, herhangi bir kayıt veya şart bildirilmeksizin kabul edilmesidir. Basit ikrarın konusu olan vakıaların ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmamaktadır. Vasıflı ikrarda (gerekçeli inkar) karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin ileri sürülenden başka olduğu bildirilmektedir. Bileşik ikrarda ise; bir tarafın ileri sürdüğü vakıa karşı tarafça bütünüyle kabul edilmekle, yani vakıanın doğru olduğu ve bildirilen vasıfta bulunduğu kabul edilmekle birlikte, ikrara öyle bir vakıa eklenir ki eklenen bu vakıa, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre; bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılmaktadır. Öğretide ve uygulamada, bağlantısız bileşik ikrar dışındaki ikrar türlerinin bölünemeyeceği, dolayısıyla böyle durumlarda ikrar edenin ispat yükü altında olmadığı kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05/06/2015 gün, 2013/13-2338 esas, 2015/1499 karar sayılı ilamı). Eldeki davada ; davalı yanın bu nitelikte bir ikrarı sözkonusu değildir. Bu nedenle iddiasını kesin delille ispat etmek davacı yanın sorumluluğunda olmakla ; davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL nin mahsubu ile eksik 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı yan üzerinde bırakılmasına 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/10/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.