Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5245 E. 2020/1556 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5245 Esas
KARAR NO: 2020/1556 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2017
NUMARASI: 2014/183 E. – 2017/32 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1982 yılından beri çevre koruma teknolojileri alanında faaliyet gösteren Türkiye’ nin ilk firmalarından biri olduğunu, yurt dışında bu alandaki önde gelen şirketlerle lisans ve know-how anlaşmaları yapmak suretiyle, gelişmiş arıtma teknolojileri transferleri de yaparak projeler ürettiğini, başta enerji olmak üzere inşaat, metal gibi sektörlerde de Avrupa Standartlarına hizmet verdiğini, davalı 30 yıldır kullandığı ticaret unvanından doğan hakkını tescil ettirdiği marka vasıtası ile ihlal ettiğini, Zira, “…” markasını 05/02/2013 tarihinde 19,36 ve 42. sınıflarda tescil ettirdiğini, bu nedenle markanın devredilmemesi ve davanın gereksiz yere uzamaması için teminatsız olarak hükümsüzlüğü istenen marka üzerine devrin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına, davalı adına … no ile tescilli “…” markasının 42.sınıftaki tescilinden” Bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” nin çıkarılmasına, karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul Kapatılan 4.FSHHM’nin 07.03.2017 tarihli 2014/183 E. – 2017/32 K.sayılı kararıyla; ” tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporları dikkate alındığında davacı tarafın su arıtma tesisleri alanında davalı tarafın ise yapı alanında faaliyet gösterdiği, farklı alanlarda aynı proje mühendislik, bilgisayar vs. hizmetinin verilmesinin mümkün olabileceği bu itibarla davacıya ait … tescil numaralı “…” ibareli markanın tescilli olduğu 11. Sınıftaki atık su arıtma cihazı ile kısmi hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait markanın tescilli olduğu 42 sınıftaki “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlık projeleri” arasında benzerlik bulunmadıkları davalı markasının tescilinden evvel davacı firmanın gerçekleştirmiş olduğu işler kapsamında davacının 42 sınıfta yer alan “mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat-mühendislik ve mimarlıkla” ilgili proje hizmetleri vermiş olduğu , 42. Sınıfta yer alan anılan hizmetleri itibarıyla hitap edilen tüketicinin, müşteri kitlesinin bilgi ve dikkat düzeyinin yüksek olduğu, davacı ve davalı ibareleri arasında bir karışma ihtimali ve işletmeler arasında bağlantı ihtimali olmayacağı” gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; hükümsüzlük davasının dayanağının, müvekkilinin 11. Sınıftaki tescili değil, 42.sınıftaki tescilsiz kullanımdan doğan öncelikli kullanma hakkı olduğunu, müvekkili şirketin 20 yıldan uzun bir süredir “…” ibaresini 42. sınıfın “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri , inşaat, mühendislik ve mimarlık hizmetleri” alt sınıflarında kullandığını, bu durumun bilirkişi raporları ile subut bulduğunu ve mahkeme karar metninde belirtildiğini, buna rağmen redde gerekçe olarak müvekkilinin marka ile davalıya ait markanın 42. sınıftaki hizmetler arasında benzerlik bulunmadığını, davanın su arıtma tesisleri alanında, davalı tarafın ise yapı alanında faaliyette bulunduğu hususunun gösterilmesinin hatalı olduğunu, -davalı markasının 42. sınıfın tamamında tescilli olmakla, bu karar ile markanın müvekkilinin faaliyette bulunduğu ve öncelikli hak sahibi olduğu sınıflarda da kullanılmasına engel kalmadığını, -ortalama tüketici kitlesine ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğunu, 42. sınıftaki hizmetlerin herkes tarafından alınabildiğini, -benzerlik incelemesi yapmadan karıştırılma ihtimalinin bulunmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu, markalarda ilk sözcüklerin dikkat çektiğini, her iki taraf markasında … ibaresi bulunduğunu, yanına getirilen … ibaresinin tanımlayıcı olduğunu, 27/04/2015 tarihli bilirkişi raporunda markaların karışıklığa neden olabileceğinin belirtildiğini, mahkemece bu rapora neden itibar edilmediğinin açıklanmadığını, -müvekkilinin tescilli ticaret unvanından doğan hakkı bulunduğunu, SMK 6/VI’da “tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait ticaret unvanını içermesi halinde tescil başvurusunun reddedileceğinin” düzenlendiğini, mahkemenin bu hususta hiçbir değerlendirme yapmadığını, -davalının ticari faaliyetine son verdiğini öğrendiklerini ve 28/01/2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi örneğini sunduklarını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir.
DELİLLER: Davalıya ait … tescil numaralı … markasının, 19,36 ve 42. sınıflarda, 13.05.2010 tarihinden itibaren koruma altına alındığı ve 05.02.2013 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davacı firmanın, “… A.Ş.” unvanı ile marka sahipliğini gösteren, tecili yapılan markanın … tescil numaralı … markasının 11. sınıftaki (atık su arıtma cihazı) 16.03.1990 tarihi itibariyle koruma altına alındığı 24.05.1990 tarihinde tecil edildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince alınan 29/04/2015 tarihli raporda: davacıya ait … tescil numaralı “…” ibareli markanın, tescilli olduğu 11. sınıftaki “atık su arıtma cihazı” ile kısmı hükümsüzlüğü talep edilen davalıya ait markanın tescilli olduğu 42. sınıftaki “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” arasında bir benzerlik bulunmadığı, davalı markasının tescilinden evvel davacı firmanın gerçekleştirmiş olduğu işler kapsamında davacının 42. sınıfta yer alan “mühendislik hizmeti, bilgisayar hizmeti, proje hizmeti, İnşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmeti” vermiş olduğu, 42. sınıfta yer alan anılan hizmetlerin niteliği itibariyle hitap edilen tüketicinin/müşteri kitlesinin bilgi ve dikkat düzeyinin yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda ibareler arasında bir karıştırma ihtimali veya işletmeler arasında bir bağlantı ihtimalinin doğmayacağı, beyan edilmiştir. Bilirkişilerin 26/08/2015 tarihli ek raporunda sonuç olarak; eskiye dayalı kullanım yoluyla gerçek hak sahipliğine dayanarak davacının davalı markasının 42.sınıfta hükümsüzlüğünü talep edebilmesi için ibareler veya işletmeler arasında halk nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunması gerektiği, halk nezdinde karıştırma ihtimalinin oluşup oluşmadığının da somut olayın ilgili tüm unsurları nazara alınarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı markası altında verilecek hizmetin hitap ettiği müşteri kitlesinin dikkat düzeyinin ortalama seviyedeki tüketiciye/müşteri çevresine nazaran yüksek olduğu, davacının hitap ettiği müşteri kitlesinin dikkat seviyesinin ve söz konusu hizmeti almadan evvel yapacağı araştırma ve süreç göz önünde bulundurulduğunda, işletmeler arasında bir bağlantı ihtimalinin bulunmadığı, farklı iki alanda yapılan projelendirme, mühendislik hizmetleri gibi hizmetlerin aynı olduğunu söylemenin mümkün olmadığı, bu bakımdan atık su arıtma tesisi kurulumu hizmeti alacak olan firmalar ile yapı alanında hizmet alacak olan şahıs ve profesyoneller nezdinde davacı ile davalı tarafından verilen hizmetlerin birbirleri ile karıştırılma ihtimallerinin veya davacı ile davalı firma arasında bir bağ olduğu düşüncesinin ortaya çıkma ihtimalinin olmadığını beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesince alınan 24/03/2016 tarihli raporda: davacı Firmanın çalışma alanları, özel uzmanlık alanları gerektiren mühendislik hizmetleri olduğu, davacı firma tarafından verilen hizmetler içerisinde, yapı müteahhitliği, yap-sat hizmeti gibi hizmetlerin yer aldığının, dosya kapsamından tespit edilemediği, davacı firmanın uzmanlık alanları kapsamında verdiği hizmetleri gerçekleştirebilmek için kurduğu tesislerin yapı inşaatı kısmının da, davalı firmanın hizmet alanı olan konut vs. inşaati ile ilgili yapı inşaası alanı ile ilgisi bulunmayıp farklı inşaat hizmeti alanlarında olduğunun tespit edildiği, davacı firmanın, reklam broşürleri ve dosya kapsamından anlaşılan faaliyet alanları bakımından, müşteri çevresinin tüzel kişiler olduğu davalının ise, konut inşaatı alanında yap-sat hizmeti verdiği, sıradan bir kullanıcının, dava konusu ‘…” kelimesini, çok sık kullanılan Google.com arama sitesinde araştırma yapmak için yazdığında çıkan 321 bin sonuç içinde, davalı firmanın ismine ve reklamına rastlanmadığı, arama sitesine “…” olarak arama yapıldığında da çok az bilgiye ulaşıldığı, bunun yanında “…” kelimesi olarak sorgulandığında İzmir, İstanbul gibi illerde, büyük konut projeleri ve inşaat hizmeti veren benzer markalı firmalara rastlanmadığı, davacı firmanın verdiği hizmetler, mühendislik, bilgisayar, projelendirme, mimarlık, inşaat mühendisliği, araştırma hizmetleri vb. hizmetler bu alanlardaki özel uzmanlık isteyen hizmetlerden olduğu, davalı firma gibi genel yapı hizmeti veren bir firma tarafından verilemeyeceği beyan edilmiştir. Bilirkişilerin 30/05/2016 tarihli ek raporunda: davalının, davacıya ait “…” kökenli markanın daha önce 11. sınıfta tescil ettirdiği “…” markasını, 19, 36, 42, Sınıfta tescil ettirildiği göz önünde bulundurulduğu, davacının daha önce tescilli markasında yer alan ve 42. Sınıftaki hizmetler bakımından, gerek şirket unvanı gerekse daha önce 11. Sınıfta tescili bulunan “…” kelimesini içeren markası için , davalının hizmet çevresi ve tüketicileri bakımından karıştırılma ihtimali olabileceği, davacıya ait markanın kendi tüketici çevresi bakımından İse, bu çevresinin uzmanlık isteyen tüketici çevresi olması nedeniyle karıştırma ihtimalinin olmayacağı, markaları oluşturan kelime, harf ve şekil unsurları bir bütün olarak değerlendirilip; markaların bütünü itibariyle bıraktığı izlenim dikkate alındığında, markalar arasında bulunan benzerliğin, davalı tarafça tescili yapılan sınıfta, davacıya ait hizmetin verildiği coğrafi alandaki tüketici çevresi bakımından karışıklığa neden olabileceğini beyan etmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının “… A.Ş. + şekil” biçimindeki markası ve … çekirdek unsurunu taşıyan eskiye dayalı unvan tescili ve eskiye dayalı gerçek ve üstün hak sahipliği karşısında, davalı adına tescilli … no lu “…” biçimindeki markayı kötü niyetle tescil ettirdiğinden bahisle, davalıya ait markanın 42. Sınıftaki “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğü ve terkinini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde; davalı markasının tescilinden evvel davacı firmanın gerçekleştirmiş olduğu işler kapsamında davacının 42 sınıfta yer alan “mühendislik hizmetleri, bilgisayar hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat-mühendislik ve mimarlıkla” ilgili proje hizmetleri vermiş olduğu 42. sınıfta yer alan anılan hizmetler itibarıyla hitap edilen tüketicinin, müşteri kitlesinin bilgi ve dikkat düzeyinin yüksek olduğu, davacı ve davalı ibareleri arasında bir karışma ihtimali ve işletmeler arasında bağlantı ihtimali olmayacağı” açıklanmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin … markasını hükümsüzlük istenen sınıflarda, davalı marka tescilinden önce kullandığını ve ticaret unvanından kaynaklanan hakkının dikkate alınmadığını ileri sürmüştür. Önceye dayalı kullanımın ispatı yönünde , davacılara ait Reklam Broşürlerinin sunulduğu, bu broşürlerden,”Arıtmada Lider” başlıklı broşüre göre; firmanın kuruluş tarihinden itibaren yaklaşık 105 proje tamamladıkları, bu projelerin tamamı, firmanın uzmanlık alanı olan arıtma tesisleri, arıtma tesisleri ile ilgili ekipman üretimi, montaj, ve işletilmesiyle ilgili hizmetler olduğu, “Sürekli Gelişim Kalıcı Çözüm” başlıklı broşüre göre; …’ın genel olarak belediyeler ve enerji, tekstil, inşaat, gıda, metal, otomotiv alanında hizmet veren Özel sektöre yani mühendislik kökenli işletmeciler ve yöneticilerden oluşan firmalara hizmet verdiklerinin anlaşıldığı, ilgili broşürde, çalışma alanları altında belirtilen konuların ana başlıklarının: Proses ve İçme Suyu Arıtma Tesisleri, Atık Su Arıtma Tesisleri, Katı Atık Bertarafı, Biogaz Depolama ve Yakma Tesisleri, Baca Gazı Yıkama, Desülfürizasyon Tesisleri olduğu görülmüştür. Davacı tarafın önceye dayalı kullanımın ispatı yönünde sundukları Türkiye Şeker Fabrikaları ile yapılan sözleşme eki şartnamede; … ibaresinin şirket kaşesinde ticaret unvanında kullanıldığı, 02/11/2008 tarihli arıtma tesisi projesinde, aynı tarihli Atıksu Arıtma Tesisi Vaziyet Planı’nda, 16/01/2009 tarihli İşletme Binası Sıhhi Tesisat Projesinde, 07/04/2009 tarihli Dengeleme Havuzu Plan Kesiti Projesinde yüklenici olarak davacı markasındaki şekil unsuru ile birlikte … ibaresi büyük ve koyu renkle vurgulu olarak şirket kaşesinin üzerinde ve ticaret unvanından ayrı olarak yazıldığı görülmüştür. Sunulan belgelerden davacının 1982 yılından itibaren, … A.Ş. Ticaret unvanı ile, arıtma tesisi projelendirme, ekipman üretimi, montaj ve işletilmesiyle ilgili alanda faaliyet gösterdiği, … ibaresini markasal olarak tanıtım broşürleri ve çizdiği projelerde kullandığı, davalı markasında da … ibaresinin aynen kullanıldığı, bu ibarenin yanına getirilen logo ve … ibaresinin markaya ayırt edicilik sağlamadığı, davalının farklı alanda yapı müteahhitliği, yap-sat hizmeti alanında faaliyet gösterdiği ileri sürülmüşse de, markalar arasında karşılaştırma yapılırken, davalı markasının hükümsüzlüğü istenen tescil sınıflarının dikkate alınması gerektiği, bu durumda davacının yukarıda paragrafta açıklanan projelerinde, 42. Sınıf hizmetlerde markayı kullandığını ve önceye dayalı hak sahibi olduğunu ispatladığı, mahkemece kararın gerekçesinde de, davacının bu sınıflarda (ayrıca gerekçe de; bilgisayar hizmetleri sınıfına da yer verilmiştir) markayı kullandığının açıklandığı, “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” sınıfında davalı markasının kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile, hitap edilen tüketicinin, müşteri kitlesinin bilgi ve dikkat düzeyinin yüksek olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Davacının hükümsüzlük talep ettiği “bilgisayar hizmetleri” sınıfında hak sahipliğini ispatlayamadığından, bilgisayar hizmetleri sınıfında hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmesi yerindedir. Dairemizce yapılan inceleme sonunda, davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, davalı markasının “bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” sınıfında davalı markasının kısmen hükümsüzlüğüne, bilgisayar hizmetleri sınıfında hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2- İstanbul Kapatılan 4.FSHHM’nin 07.03.2017 tarihli 2014/183 E. – 2017/32 K.sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 4-Davalı adına tescilli … no’lu “…” markasının,”bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri, mühendislik hizmetleri, proje hizmetleri, inşaat mühendislik ve mimarlıkla ilgili proje hizmetleri” sınıfında kısmen hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, “bilgisayar hizmetleri” sınıfında hükümsüzlük talebinin reddine, 5-Karar kesinleştiğinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na kesinleşmiş karar örneğinin gönderilmesine, 6-İlk derece yargılaması yönünden; -Karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40.TL karar harcından, peşin yatırılan 25,20TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20TL eksik harcın davalıdan tahsiliyle Hazine’ye irad kaydına, -Davacı tarafça yatırılan, 50,40 TL harcın, ve davacı tarafça yapılan 3.146,40 TL yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre 1/2 oranda 1.573,20 TL’lık kısmının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, -Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T.’ne göre hesap edilen 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T.’ne göre hesap edilen 4.910,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştikten sonra talep halinde ilgilisine iadesine, 7-İstinaf yargılaması yönünden; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 60,90 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 146,60 TL’nin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, -Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 02/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.