Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5236 E. 2020/1467 K. 25.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5236 Esas
KARAR NO: 2020/1467 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/05/2017
NUMARASI: 2014/1225 E., 2017/457 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/09/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine “01/01/2012 tarihli cari hesap alacağı” açıklamalı 24.911,70 TL bedelli bir takip başlattığını, Müvekkili şirketin söz konusu takipten henüz haberdar olduğunu, İcra dosyası incelendiğinde müvekkili şirketin bir kısım hak ve alacaklarına haciz konduğunu, dosya borcuna göre bir kısmının ise tahsil edildiğinin anlaşıldığını, Müvekkili şirketin dosya borcu ile orantısız kıymetteki gayrimenkulünün haczedildiğinin anlaşıldığını, bu bakımdan sonradan telafisi güç sonuçlara meydan vermemek için evvel emirde uygun bir teminat mukabili tedbir kararı verilerek takibin durdurulması taleplerinin bulunduğunu, müvekkili şirketin davalı’ya herhangi bir borcu bulunmadığı gibi Davalı’ dan 01/01/2013 tarihi itibariyle 553,60 TL alacaklı olduğunu, Davalı, uzun süredir faaliyetleri kısıtlı müvekkili şirketten alacaklı olmadığı halde icra takibi yaparak hakkı olmayan bir parayı tahsile devam ettiğini, takipte “cari hesap alacağı” şeklinde yapılan açıklamaya rağmen davalı’nın müvekkili şirketle söz konusu cari hesaba dair bir hesap mutabakatı da olmadığını, diğer yandan davalının söz konusu takip talebinde herhangi bir ihtar mevcut bulunmamasına rağmen 2.787,36 TL işlemiş faiz talebinde de bulunduğunu, oysa alacaklının böyle bir alacağın doğrudan tahsilini talep edebilmesi için borçlunun daha önce temerrüde düşmüş olması gerektiğini, müvekkili şirkete böyle bir ihtar da gönderilmediğini, davalı’ya takip tarihi itibariyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası miktarınca borçlu olmadıklarının ve 553,60 TL alacaklı olduklarının tespitine, icra dosyasına ödenen paralar yönünden bu miktarın ve 553,60 TL lik müvekkili şirket alacağının, icra yolu ile tahsil edilen paralar için tahsil tarihinden, 553,60 TL lik alacak için ise dava tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte tahsiline, davalı’nın % 20 den az olmamak kaydıyla icra tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı’ ya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ve davacının deri sektöründe faaliyet gösterdiğini, Taraflar arasında deri ticareti olduğunu, müvekkili tarafından davacıya deri emtiası satılmış ve teslim edildiğini, 60 gün vadeli olarak fatura düzenlendiğini, ancak davacı tarafın müvekkilinden satın ve teslim aldığı faturaya konu emtiaların bedelini vadesi geçmiş olmasına rağmen ödemediğini, davacı taraf bir taraftan söz konusu borçtan yeni haberdar olduğunu, diğer taraftan da böyle bir borcun bulunmadığını iddia ettiklerini, davacı tarafın bu beyanının açık bir çelişki olduğunu, Dava dilekçesinde dile getirilen soyut iddiaların tamamına itiraz etiklerini, bu nedenle davanın reddine, davacı tarafın % 20’den az olmayacak şekilde icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın fatura alacağından kaynaklı menfi tespit davası olduğu, davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası getirtilip dosya arasına konulmuştur,incelendiğinde;davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 21.09.2012 tarihinde cari hesap alacağından kaynaklı 22.124,34 TL Asıl Alacak, 2.787,36 TL .işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.911,70 TL ‘lik takipte bulunulduğu ve takibin kesinleştiğinin görüldüğü, davalı tarafın dava dosyasına ibraz ettiği Sevk İrsaliyeleri ve Faturalar üzerinde yazılanlardan, davacı taraftan malı ve aynı zamanda faturayı “Teslim Alan” bilgisi tablo halinde bilirkişi raporunda gösterildiği, bilirkişi raporunda, ”Davacı vekilinin 23.01.2015 havale tarihli dilekçesi ekinde ibraz ettiği … numaralı … Muavin Defter dökümünden, davacı şirketin, davalının 14.08.2009 tarih ve 7.066,04 TL tutarındaki faturasını ticari defterlerine işlediğinin anlaşıldığı, söz konu fatura içeriği ürünleri davacı çalışanı …’nin teslim aldığı, davalı firmanın takibe konu ettiği 17.11.2009 tarih ve 13.891,78 TL tutarındaki fatura içeriği ürünleri de, davacı taraftan …’nin teslim aldığı, bu durumda, …nin davacı şirket çalışanı olduğunun anlaşıldığı, davalı firma vekilinin icra takip dosyasına ibraz ettiği Muavin Defter dökümü ( Cari Hesap Ekstresi) incelendiğinde, davalı firmanın 05.08.2008 tarih ve … numaralı 8.232,56 TL ve 17.11.2009 tarih ve … numaralı 13.891,78 TL tutarındaki iki fatura toplamı 22.124,34 TL’yi takibe dayanak yaptığının anlaşıldığı, davacı şirketin 2008 yılı ticari defterleri incelendiğinde, takibe konu 05.08.2008 tarih ve 8.232,56 TL tutarlı faturanın defterlere işlendiği tespit edildiğinin belirtildiği, mahkemenin 29/11/2016 tarihli ara kararı gereğince dosyanın rapor hazırlanmak üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından ibraz edilen 21/04/2017 teslim tarihli raporda özetle; a) – Rapor içesinde detaylı açıklandığı üzere; Davacı şirketin ibraz edilen ticari defterlerinin açılış tasdiki süresinde yapılmışsa da, kapanış tasdikleri yapılmadığı, defterlerin bir kısmı yazılmadığı, defterlerin birbirini teyit ettiği tespit edilemediği, dolayasıyla defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşımadığı,- Davalı işletmesinin; ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiki süresinde yapıldığı ( 2008 ve 2011 yılı hariç), defterlerin birbirini teyit ettiği ve defterlerin delil niteliği taşıdığı, b) – Davacı şirket, ticari defterlerinde 21.09.2012 TAKİP TARİHİ itibariyle davalı işletmeye 553,60 TL borçlu olduğu, – Davacı şirket, davalı işletmenin ticari defterlerinde ise; 21.09.2012 TAKİP TARİHİ itibariyle davalı işletmeye 23.842,09 (22.124,34 TL + 1.718,45 TL) TL borçlu olduğu, – Davalı firma icra takibinde 22.124,34 TL alacağını talep ettiği, c) Davacı şirketin, rapor içerisinde detaylı olarak açıklandığı üzere, davalı şirketin takibe konu ettiği faturalardan borcu olmadığını kanıtlayamadığından, 22.124,34 TL icra takip borcunun olduğu kabul edilmesi gerektiğinin sonuç ve kanaatine varıldığının belirtildiği, mahkemenin 16/05/2017 tarihli duruşmasının ara kararı uyarınca; 29/11/2016 tarihli celsenin ara kararı uyarınca taraflara ticari defterlerini inceleme gün ve saatinde hazır etmeleri için ihtarat yapıldığı, inceleme gün ve saatinde defterlerini hazır etmedikleri takdirde bilirkişi incelemesinden vazgeçileceği hususunda ihtarat yapıldığı, 06/01/2017 tarihli bilirkişi teslim tutanağında bilirkişiye tarafların ticari defterleri üzerinde yerince inceleme yetkisi verildiği, ve bilirkişinin inceleme yapmak üzere davacı şirkete gittiğinde 2009 yılına ait ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, davacı tarafın bu hususta mahkememize herhangi bir mazeret bildirmediği, bilirkişi raporunun davacı vekiline 28/4/2017 tarihinde HMK 281 mad. meş. tebliğ olduğu, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı herhangi bir beyan ve itiraz dilekçesi verilmediği anlaşılmakla davacı vekilinin yeniden ek rapor alınması talebinin reddine karar verildiği, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu mahkemece yeterli görülüp itibar edildiği ve davacının davasını ispatlayamadığı ve davalıya borçlu olduğunun kabulü gerektiği” gerekçesiyle davanın reddine, davacının ağır kusuru ve kötü niyeti tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “… 1-.Öncelike ilamda belirtildiği gibi … adlı şahısın Müvekkil Davacı şirket ile hiçbir ilişiği yoktur. Şöyle ki; bu kişinin çalışan olup olmamasının tespiti için ilgili Sosyal Güvenik Merkezi’ne müzekkere yazılması gerekmektedir. Ancak Sayın Yerel Mahkeme sehven bu müzekkereyi Şişli Ve Beyoğlu Sosyal Güvenik Merkezine göndermiştir. Sayın Yerel Mahkemenin kararını dayandırdığı Bilirkişi Raporunda ise Pendik veya Tuzla Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yazılması gerektiği ifade edilmiştir. Ancak Bilirkişi kendisine verilen defter inceleme ve hesap görevini aşarak adeta Mahkeme yerine geçip yargılama yapmış ve …’in Müvekkil Şirkette çalıştığına karar vermiştir. Sayın Yerel Mahkeme de iş bu hususta Bilirkişi Raporuna uyduğunu ifade etmiştir. Ancak HMK gereği hakimin hukuki konularda Bilirkişiye başvuramayacağı açıktır. Bilirkişi görevini aşarak yargılama yapmış Sayın Yerel Mahkeme de bu raporu karara esas almıştır. 2-Dava dilekçemizin 4 nolu maddesinde açıkladığımız üzere borcu kabul etmemekle birlikte Davalı tarafın ihtar göndermemiş ve temerrüd şartını gerçekleştirmemiş olmasına karşın icra takibinde faizleri ile beraber talep etmiştir. Bu konuda talebimiz bulunmasına karşın Sayın Yerel Mahkemece değerlendirmeye alınmamış olup herhangi bir karar verilmemiştir. 3- Dosyada alınmış olan Bilirkişi raporunda Müvekkil Şirkete air 2009 defterleri İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/100 E. nolu dosyasında iken ve bu tarafımızca beyan edilmiş olmasına rağmen ve raporda çelişkiler olmasına rağmen Sayın Mahkeme işbu raporu esas almıştır. Davalı yanın defterlerindeki kapanış tasdiklerinin olmaması konu edilmemişken Müvekkil Davacı’nın deterlerindeki eksiklikler belirtilerek Davacı lehine delil sayılmamıştır. Bu durumun tayini Sayın Mahkemenin görevi iken Bilirkişi adeta kararı vermiş Mahkeme de uygulamıştır. Kaldı ki tarafımızca Bilirkişi Raporunun kabul edildiği beyanı yoktur. Mahkeme rapordaki çelişkileri ve yanlışları re’sen değerlendirmelidir. …” denilerek kararın kaldırılması ve mahkemeye iadesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava takibe konu faturalardan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti isteminden ibarettir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İlk derece mahkemesince davacının davasını kanıtlayamadığı nedenle reddine karar verilmiştir.6100 sayılı HMK.nın 190.maddesine göre, ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Menfi tespit davalarında bu yük lehine hak doğan taraf olan davalı alacaklı olduğunu iddia eden tarafa aittir. Mahkemece ispat yükü ters çevrilerek davacının davasını kanıtlayamadığı nedenle reddine karar verilmiş ise de; davalının takibe konu ettiği faturalar karşılığında mal teslimini kanıtlaması gerekmektedir. Bu anlamda birkısım tanıklar dinlenmiş ise de ; malları teslim aldığı bildirilen … için yanlış sosyal güvenlik kurumuna yazı yazıldığı görülmektedir. Davalı yanın mal teslimini kanıtlama konusunda talep ettiği BA/BS formlarının da talep edilmediği görülmektedir. Bu nedenle ilişik döneme ait BA/BS formları getirtilmeden, bilirişinin varsayımsal yorumuna göre mal tesliminin kanıtlandığı görüşüne itibar ile davanın kanıtlanamadığı sonucuna varmak doğru olmamıştır. Davanın sonucuna doğrudan etki edecek şekilde davalı yanın mal teslimini kanıtlamaya yönelik tüm delilleri toplanarak ve bunun üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekmekte olup, davacı yanın istinaf başvurusunun bu nedenle kabulüne ve önemli ölçüde toplanmayan deliller nedeni ile dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE ; İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA ; Dosyanın yargılama yapılması için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-Davacı yanca yatırılan peşin harcın talebi halinde iade edilmesine 3-Davacı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan başvuru harcı gideri 85,70 TL, tebligat gideri 12,50 TL, posta gideri 26,40 TL ki toplam 124,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/09/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.