Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5218 E. 2018/1359 K. 08.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/5218 Esas
KARAR NO : 2018/1359
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2017
NUMARASI : 2012/1240 2017/631
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/06/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya H. oluklu mukavva sattığını, satışa ilişkin 6 adet fatura düzenlendiğini, ilk 5 faturanın tamamen, 6.faturanın da kısmen ödendiğini, cari hesap bakiyesinde gözüken alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin Hollanda’daki müşterisine hurda kağıt göndermek için davacı ile anlaştığını, davacının teslim ettiği malların kalite standartlarına uygun olmadığının Hollanda’daki şirket tarafından müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin de durumu davacıya ilettiğini, davacı şirket yetkilileri ile yapılan görüşmede durumun yurt dışında çözümlenmesinin ardından Türkiye’deki sürecin çözümü yoluna gidileceği konusunda mutabık kaldıklarını, çünkü teslim edilen malın gizli ayıp olup davacının da bulunu bildiğini, takibin kötü niyetli olduğunu, malın istenen kalitede olmaması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, ayrıca müvekkilinin prestij kaybına da uğradığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, davalının davacıdan aldığı malları Hollanda merkezli … şirketine sattığı ve malların buradan Endonezya’ya gönderildiği, Erdonezya’da balyaların niteliğine itiraz edildiği, atık kağıt balyalarının arasında satış sırasında belirtilmeyen atıkların bulunduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, Hollanda’da bulunan bir kuruluş tarafından düzenlenen 24/08/2011 tarihli denetleme raporunda; nem oranının uygunsuz olduğu, malın zayıf kalitede olduğu, DVD kapakları, plastik gibi yasaklı maddelerin tespit edildiği, davacı tarafından teslim edilen malın toplam ağırlığının 254.260,00 kğ olup, en fazla 10 konteyner olacağı, 100 konteyner üzerinde inceleme yapıldığı gözetildiğinde; dava konusu malın ayıplı olduğu veya yarısının yabancı madde olduğunun ve nem oranının yüksek olduğunu, atık kağıt olarak vasıflandırmaya uygun olmadığının bilirkişi raporlarının aksine söz konusu raporla belgelenemeyeceği, davalının aldığı malı iade etmediği gibi ayıp ihbarının da 25/07/2011 tarihinde yapıldığına dair dosyaya belge sunulmadığı, yurt dışında yapılan denetimin 7 adet fatura muhteviyatı emtia ile ilgili mi, yoksa hangi fatura ve/veya faturalarla ilgili olduğu hususunun bilirkişi raporunun aksine belirlenemediği, davalının gönderilen malların ayıplı olduğunu kanıtlayamadığı, davacının bakiye 34.760,25 USD alacağının bulunduğu gerekçeleriyle bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne , itirazın kısmen iptaline karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak; delillerin eksik incelendiğini, davanın reddinde gösterilen hususun araştırılmadığını, taraflar arasında ayıplı ifaya konu olan emtianın son faturaya konu olduğuna dair davacının itirazının bulunmadığını, taraflar arasında iki ay süren ve yedi faturadan ibaret bir ilişki bulunduğunu, mahkemenin taleplerine rağmen yurt dışındaki incelemeyi yapan şirkete yazı yazmadığını, ihracat yüklemesi olmasına rağmen gümrük evraklarının celbini istemediğini, taraflar arasında toplam kaç konteyner emtia satıldığını incelemediğini, davacının talebini aşarak ve onun kabulünde olan konuları aşarak hüküm kurduğunu, fatura tarihleri, e – posta yazışmaları, Endonezya’ya gönderilen yüke ilişkin yükleme ve gemi bilgileri ve tarih silsilesinin faturanın son etap yüklemesine ait olduğunun doğrulandığı, mahkemenin somut olayın koşullarını incelemediğini, davacının itirazının malların teslim edildiği ve ayıplı olmadığı yolunda olduğunu, dosyada alınan raporlarla malların gizli ayıplı olduğunun sabit olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, ortada gizli ayıp olduğunu, itirazın haklı olduğunu, mahkemenin tüm incelemelerini gizli ayıp kavramı üzerinde yapıp diğer konularda bilirkişileri görevlendirmemişken hüküm gerekçelerini bambaşka bir olguya dayandırdığını, müvekkili tarafından fatura detayları, konteyner numaralı, ne kadar yükleme yapıldığı konularının aydınlatılması gerektiğini, buna ilişkin evrakların müvekkili tarafından temin edilir edilmez mahkemeye ibraz edileceğini bildirmiştir.
Davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların 21/04/2011, 27/04/2011, 06/05/2011, 12/05/2011, 16/06/2011 ve 20/06/2011 tarihli oldukları, 20/06/2011 tarihli faturanın 45.766,80 USD bedelli olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından yukarıda dökümü verilen faturalar icra dosyasına eklenmek suretiyle 03/09/2012 tarihinde davalı aleyhine 34.721,25 USD asıl alacak olmak üzere toplam 37.395,26 USD üzerinden davalı aleyhine cari hesaba dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, davalının herhangi bir borcunun bulunmadığından bahisle itirazda bulunduğu görülmüştür.
Dosyaya sunulan CVM şirketinin 24 Ağustos 2011 tarihli raporunda; 100 konteyner malın inceleme konusu yapıldığı, balyalardaki nem değeri ile resmi şartnamelere uygun nem oranı arasında ciddi uygunsuzluklar bulunduğu, inceleme konusu emtialar arasında yasaklı maddeler, yapışkan kağıt, DVD kapakları, plastik ve diğer kağıtlar olduğu ve bunun %50’lik kısmı ifade ettiğinin belirtildiği, nem içeriği yanında mal gönderisi kalitesinin oldukça zayıf olduğu yolunda görüş belirtilmiştir. Mal gönderisinin çevresel izinlerin sınırlarına da yakın olduğu belirtilmiştir.
Yargılama sırasında alınan üç kişilik bilirkişi raporunda; faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının 20/06/2011 tarihli fatura karşılığı kısmi tahsilat yaptığı, buna göre davacının kendi defterinde 34.721,25 USD alacaklı olduğu, davalı kayıtlarının da davacının alacağını doğruladığı, malların davalı tarafından önce Hollanda’ya gönderildiği, Hollanda’dan da Endonezya’ya gönderildiği, Endonezya’da balyaların niteliğine itiraz edildiği, ibraz edilen yabancı şirket raporuna göre mallar içerisinde bulunan diğer atıkların malın %50’sine karşılık geldiği, sunulan bu raporun Türkçe çevirisinin yapılması gerektiği, şayet sunulan rapora itibar edilirse faturada hurda oluklu mukavva yazmasına rağmen rapordaki tespitlere göre atığın %50’sinin mukavva dışı atıklardan oluştuğu, buna göre davacının faturada yazılı malı teslim etmediğinin kabulü gerektiği, buna göre mal bedelini isteyemeyeceği yolunda görüş bildirilmiştir.
Yargılama sırasında alınan 17/03/2015 tarihli ek raporda ise; kök rapordaki görüşlerin tekrar edildiği görülmüştür.
Hollanda merkezli … şirketince davalıya gelen 15/03/2013 tarihli ihtar içeriğinden aynı şirketin 05/02/2013 günlü ihtarı ile gönderilen atık kağıtların mutabık kaldıkları evsaflara uymadığının tespit edildiğinin bildirildiği, yine 15/03/2013 tarihli ihtarnamede ise CVM şirketince 18/08/2011 tarihinde yapılan yerinde denetleme atıf yapılarak 129.224,00 USD’nin hesaplarına gönderilmesinin istendiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından davacıya ayıp ihbarının 15/02/2013 günlü ihtarname ile yapıldığı, bu ihtarnamede Endonezya’da yapılan muayene sonucunda gönderilen malların standartlarda olmadığı ve içindeki emtiaların hurda kağıt tanımına uymadığının bildirildiği, bu nedenle uğramış oldukları 129.224,00 USD’nin ödenmesini davacıdan istediği görülmüştür.
Davalı tarafından … şirketine çekilen 19/02/2013 tarihli ihtarnamede; zararın olduğu belirtilmesine rağmen malların müvekkiline iade edilmediğini, müvekkilinin zararı karşılınacağı yolunda bir taahhütnamede bulunmadığını, müvekkilince .. .. şirketinin zararının bilinmediği bildirilmiştir.
Davacı vekilince davalı tarafın 26/12/2011 tarihli mutabakat teklifi uyarınca 21/10/2011 tarihi itibariyle 34.761,25 USD borç bulunduğu kabul ettiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 26/09/2016 tarihli üç kişilik bilirkişi raporunda; davalının davacıdan alıp ihraç ettiği malların %50’sinin atık kağıt olarak vasıflandırmaya uygun olmadığı, buna göre davacının Ali Ud tesliminde bulunduğu, ayıplı teslimin söz konusu olmadığını, bu nedenle ihbara gerek bulunmadığını, bu durumda davalının bu malın yarısını ödememe hakkının bulunduğu, dolayısıyla davacının düzenlediği en son fatura olan 45.766,80 USD bedelli faturanın yarısı olan 22.883,40 USD’den davalının sorumlu olacağı, bu faturanın takip tarihindeki TL karşılığının ise 41.705,00 TL olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.
Yargılama sırasında alınan 03/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacının ihtilaf konusu son faturanın yarısı olan 22.883,40 USD isteyebileceği, davacının takipte 34.721,25 USD istediği, buna göre aradaki fark olan 11.877,85 USD isteyebileceği yolunda görüş bildirilmiştir.
03/02/2017 tarihli bilirkişi heyetinde yer alan Yüksek Çevre Mühendisi …’dan alınan 21/03/2017 tarihli ek raporda ise; yabancı denetleme kuruluşu reporunda ve dosyada resimlerin incelenmesinde; ihracı yapılan atıkların hurda mukavva olmayıp tehlikeli atıklarla karıştırılmış ambalaj atığı olduğu, hurda mukavvanın ambalaj atıklarından ayrıştırılmasının insan ve çevre sağlığına zarar vereceği, ihracı yapılan atık malların tehlikeli atık kapsamında değerlendirilmesi nedeniyle tehlikeli atıkların kontrolü yönetmenliğine göre bertaraf edilmesi gerektiği yolunda görüş bildirilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, faturalardan kaynaklanan cari hesap nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf, davalıya hurda oluklu mukavva sattığını, konu ile ilgili olarak 6 adet fatura düzenlediğini, ilk 5 faturanın tamamen, 6.faturanın ise kısmen ödendiğini belirterek cari hesapta gözüken bakiye alacağın tahsili için işbu davaya konu icra takibi başlatmıştır. Davalı taraf ise malların kalite standartlarına uygun olmadığını, yurt dışı denetim şirketince yapılan değerlendirmede gönderilen mallar içerisinde hurda kağıtla bağdaşmayacak nitelikte plastik atıklar bulunduğunu ve nem oranının da olması gerekenden çok farklı olduğunu, ayrıca müvekkilinin yurt dışına gönderdiği mal nedeniyle ciddi zarara uğradığını bildirmiştir. Davalı, dava konusu faturaları defterlerine işlemiştir. Faturalara süresinde itirazda bulunmamıştır. Öte yandan yurt dışında yapılan inceleme ile ilgili olarak yapılan incelemenin dava konusu faturalarla ilgili olup olmadığı konusunun tam olarak belirlenemediği gibi, yurt dışındaki şirket tarafından düzenlenen raporun 100 konteyner mal üzerinde yapıldığı, oysa davacı tarafından davalıya düzenlenen son faturanın içeriğinin 254.260 kğ olup, bu ağırlıktaki malın daha az konteyner geleceği, yurt dışı alıcı tarafından davalıya bir iade yapılmadığı, yine davalı tarafından da işbu davanın davacısına herhangi bir iadesinin söz konusu olmadığı, işbu davanın 03/10/2012 tarihinde açıldığı, davalının ise davacıya işbu dava açıldıktan sonra 15/02/2013 tarihli ihtarname ile malların standartlara uygun olmadığı ve içindeki emtiaların hurda kağıt tanımına uymadığının bildirildiği, ayrıca davalının zarara uğradığını belirtmesine rağmen fiilen ne şekilde zarara uğradığını somut olarak ortaya koyamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 4.312,90 TL harçtan peşin alınan 1.078,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.234,67 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2018