Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5208 E. 2018/1358 K. 08.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/5208 Esas
KARAR NO : 2018/1358
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2017
NUMARASI : 2011/568 2017/12
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 08/06/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, taraflar arasında oto lastik alım satımına ilişkin sözleşme ilişkisinin bulunduğunu, davalı şirketin sipariş edilen bir kısım malları müvekkiline teslim etmediğini, ancak teslim edilmeyen mallar yönünden 03/12/2010 dan başlayıp 12/07/2011 ‘e kadar değişik tarihler içerir 9 adet faturaların düzenlendiğini, davalının malları teslim etmediğini, davalının ayrıca faturaların zamanında ödenmediği gerekçesi ile vade farkı faturası düzenlediğini, ödemelerin yapıldığı takdirde mal teslimi yapılacağının bildirildiği, müvekkilinin malları satın almak için davalının ödeme şartını kabul ederek 30/09/2011’den 30/03/2012 tarihini kapsar şekilde her biri 17.000 TL bedelli 6 adet avans çeki verdiğini, bu çeklerle ödeme yapılmasına rağmen malların teslim edilmediğini, başlangıçta belirttikleri faturaların 90.424,70 TL bedelli olup, çeklerin ise 102.000,00 TL olduğunu, çeklerin tesliminden sonra da siparişler verdiklerini, ödeme yaptıklarını, ödemeye konu malların teslim alındığını, buna göre müvekkilinin davalıya 90.424,70 TL borçlu olmadığının aşikar olduğunu belirterek, çeklerle ilgili ödeme yasağı konulmasına, çek bedellerinin ödenmesi halinde ise ödenen 90.424,70 TL’nin ticari faiziyle davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ön ödemeli alım satım sistemi uygulamadığını, davacının hali hazırda muaccel olan borçlarına karşılık dava konusu çeklerin verildiğini, 12/07/2011 tarihinde yapılan mutabakata göre o tarih itibariyle 98.754,32 TL alacağın muaccel olduğunu ve o tarihte 3.540,00 TL vade farkı bulunduğu, bu alacaklarına karşılık çeklerin alındığını, davacının nakliye masrafından tasarruf etmek istemesi üzerine malların çoğunlukla davacı yerine direk müşterilerine teslim edildiğini, çek bedellerinin tümü ödense bile davacının bu tarihte 51.049,26 TL daha borcu bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava konusu çekler dolayısıyla davalının 90.424,70 TL tahsilat yaptığı, davalı tarafça sunulan 29/07/2011 tarihli mutabakata davacının itiraz ettiği, mutabakatın aslının ibraz edilemediği, bu nedenle davacının mutabakat metnindeki imzaya itiraz etmesi nedeniyle de imza incelemesi yapılamadığı, davalının malların davacının müşterisi olan 3.kişilere satıldığı yolundaki iddiası ile ilgili tanık dinlenmiş ise de, söz konusu savunmanın yazılı delille ispatı mümkün olduğundan tanık beyanlarına itibar edilmediği, davalının çekler karşılığı malları davacıya teslim etmediğinin kabulü gerektiği gerekçeleriyle, toplam bedeli 102.000,00 TL olan her biri 17.000 TL bedelli çeklerin 90.424,70 TL’lik kısmının çeklerin ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı ile davaya ihbar olunan vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak; müvekkilinin davacıya belirli vadelerle mal satıp sonradan alınan çeklerle tahsil yoluna gittiğini, malın teslim edilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının sunduğu defterlerin kapanış tasdikinin olmadığı, dolayısıyla sahibi lehine delil olma özelliğinin bulunmadığını, somut olayda ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, davanın kötü niyetli ve haksız olduğunu bildirmiştir.
İhbar olunanlar vekili istinaf sebebi olarak; müvekkillerinin gerek davacı, gerekse davalı ile bir ilişkisinin olmadığını, mahkemenin ceza dosyası ile bir bağ kuramadığını, eksik inceleme bulunduğunu, davada müvekkillerini alakadar bir durumun bulunmadığını, usuli açıdan hak kaybı olmaması için istinaf yoluna başvurduklarını, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava dilekçesinde bahsi geçen faturaların;
Davaya konu çeklerin ise 30/09/2011, 30/11/2011, 30/12/2011, 30/01/2012, 30/02/2012, 30/03/2012 tarihli her biri 17.000 TL bedelli çekler olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından sunulan mutabakat belgesinde davacı tarafın 73.039,86 TL borcun 30/04/2011 tarihi itibariyle bulunduğu yolunda imza ve kaşesi var ise de, davacı tarafın imzaya itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında yapılan araştırmada dava konusu çeklerin hepsinin tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında alınan 20/02/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacının 2009, 2010 ve 2011 yevmiye, kebir ve envanter defterlerinin incelendiği, davacının defterlerinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, davalının düzenlediği 13/09/2011 tarihli 11.000 TL bedelli faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, yine davacı tarafından defterlerinde gözüken 24.316,69 TL görülen ödemenin ise belgesinin bulunmadığı, davalı tarafından düzenlenen faturaların ve irsaliyelerin incelenmesinde ise; malların üçüncü kişilere teslim edildiğine dair belgelerin bulunduğu, dava konusu faturaların her iki firmanın defterinde kayıtlı olduğu, davacı kayıtlarına göre davacının 24.316,69 TL alacaklı, davalı kayıtlarında ise 8.049,26 TL alacaklı bulunduğu, çeklerin taraf kayıtlarında yer aldığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosyada bulunan 29/07/2011 tarihli mutabakatta ise; davacının 483,32 TL borcu bulunduğuna ilişkin belgenin davacı tarafından imzalandığı görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 25/09/2013 tarihli ek raporda ise; 12/07/2011 tarihi itibariyle yani çeklerin verildiği tarih itibariyle dava konusu çekler dahil yapılan ödemelerin toplam 262.213,59 TL olduğu, buna göre davacı kayıtlarında 21.071,63 TL fazla ödeme gözüktüğü, aynı tarih itibariyle davalı kayıtlarının ise çekler dahil 240.847,58 TL ödeme gözüküp davacıdan 103,20 TL alacaklı gözüktüğü yolunda rapor düzenlendiği görülmüştür.
Gebze Asliye Ceza Mahkemesi’ne açılan iddianame ile davalı çalışanı …ın davacı tarafından yapılan 12/03/2011 tarihli 23.000,00 TL, 21/04/2012 tarihli 20.000,00 TL, 22/06/2011 tarihli 20.000,00 TL, 22/06/2011 tarihli 25.000 TL ve belirlenemeyen bir tarihte 19.500,00 TL’lik ödemeyi … Bankası POS sistemi üzerinden banka kartı ile tahsil ettiği halde müşteki şirketin hesabına yatırmayarak mal edindiğinin iddia edildiği, bu durumun savcılık tarafından alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği, yargılama sonunda sanık …’ın söz konusu ödemeleri davacı şirketten olan alacaktan mahsup edilmek üzere tahsil ettiği halde davalı şirketin hesabına yatırmayarak mal edindiği gerekçesi ile hakkında hüküm kurulduğu cezanın ertelendiği, kararın temyiz edilmeksizin 12/02/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davalı vekili 29/07/2011 tarihli mutabakat metninin aslının ellerinde bulunmadığı yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, davaya konu çeklerin avans olarak verildiği, karşılığında mal teslim edilmediği iddiasıyla açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davacı, dava konusu çeklerin avans olarak verildiğini ancak karşılığında mal verilmediğini iddia etmiş, davalı ise çeklerin hali hazırda muaccel olan borçlar karşılığı verildiğini savunmuştur. Çek’in kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Davalı tarafın savunmasında malların davacının nakliye masrafından tasarruf etmek istemesi nedeniyle çoğunlukla davacı yerine direkt olarak müşterilerin teslim edildiğini ileri sürmesi somut dava bakımından ispat külfetini davalıya geçirmez. Eldeki davada ispat külfeti çeklerin avans olarak verildiğini iddia eden davacı taraftadır. Bu iddianın HMK’nun 200.maddesi uyarınca yazılı ve usulüne uygun delillerle ispatlanması gerekir. Dosya içeriğinden davacının bu iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı kanaatine varılmıştır. Şöyle ki davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen davalı tarafından düzenlenen faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, çeklerin, faturalardan sonra düzenlenmiş bulunduğu, dava dilekçesinde belirtilen en son fatura 12/07/2011 tarihli olup çeklerin de bu tarihte verildiği, bu durumun çeklerin faturalardan kaynaklanan borcun tasfiyesine yönelik olarak verildiğini gösterdiği, davacı tarafından dava konusu çeklerin avans olarak verildiğine ilişkin yazılı delil sunulmadığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, ispat külfeti kendisine düşen davacının iddialarını ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece davanın reddi gerekirken ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Öte yandan davaya ihbar olunanlar …. Şti ve …Servis vekilince istinaf talebinde bulunulmuş ise de, ihbar olunanların davada taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- İhbar olunanlar … Ltd. Şti ve …. Servis vekilinin istinaf talebinin REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
3-Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2017 gün, 2011/568 Esas, 2017/12 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4- Davanın REDDİNE,
5-Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 1.342,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.306,95 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
6- İlk derece yargılamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı vekili lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7.maddesine göre hesaplanan 9.983,97 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine,
9- İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 84,70 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 170,40 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-İhbar olunanlarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
12-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/06/2018