Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5205 E. 2018/2059 K. 05.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5205 Esas
KARAR NO : 2018/2059
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2017
NUMARASI : 2012/135 E. – 2017/169 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 05/10/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, “müvekkili ile davalı arasında 02.08.2010 tarihinde 5 yıl süreli bir sözleşme imzalandığını, dizi ve sinema oyuncusu olan davalının yurtiçi ve yurtdışı mesleki faaliyetlerinin pazarlanması haklarının 5 yıl süre ile müvekkiline devredildiğini, sözleşmeden sonra davalının Adana’dan İstanbul’a taşındığını, kendisine ev kiralandığını, yeni bir imaj için tüm ihtiyaçlarının karşılandığını, diksiyon, dans ve görgü dersleri aldırıldığını, maddi ve manevi her türlü desteğin sağlandığını, 3 TV dizisi ve 1 sinema filminde oynamasının sağlandığını, davalının şuan TV sektöründeki başarısını müvekkili şirkete borçlu olduğunu, müvekkilinin yönlendirmesi ile … ve Kanal… televizyonlarında dizilerde rol aldığını, ayrıca … Film şirketinin yapacağı … dizisi ile 5 yıl içinde diğer dizilerde de rol almasının sağlandığını, ancak davalının gerek …. Film ile yapılan sözleşmeye, gerekse müvekkili ile yaptığı anlaşmaya aykırı davrandığını, Kanal …de yayınlanan .. . dizisinde rol aldığını ve 16.07.2009’da ihtarname göndererek sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, …dizisinden aldığı ücretin %30’unu müvekkiline ödemesi gerekirken ihtara rağmen bu ödemeyi de yapmadığını, sözleşmeden doğan alacakları ödemediğini, kendisine gelen sözleşmenin 4.5.maddesini de ihlal ettiğini, …Ajans ile sözleşme imzalandığını, bu sözleşme nedeniyle İstanbul 1.FSHHM’de 2012/49 E.sayılı dava açtıklarını ve cezai şart talep ettiklerini, akabinde .. .dizisi dışında, … adlı filmde, …. adlı film, … adlı filmde, … adlı dizide de rol aldığını, bu dizinin 33 bölümdür devam ettiğini, …izisinde rol almasının, müvekkilinin yönlendirmesiyle ve …dizisinde beğenilmesiyle gerçekleştiğini, davalıya sunduğu menejerlik hizmeti nedeniyle sözleşme gereği %30 ücrete hak kazandığını, iddia ile şimdilik 100.000 TL’nin davalıya gönderilen 11.09.2009 tarihli ihtarname tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevaben, “müvekkilinin davacı tarafça temsili ve FSEK kapsamındaki haklarını devri konusunda davacı ile 02.08.2007 tarihli sözleşme imzaladıklarını, ancak davacının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini, aradan yaklaşık 2 yıl geçmesine rağmen davacının sözleşmenin amacı doğrultusunda çaba dahi göstermediğini, dublaj ve seslendirme gibi müvekkilinin vizyonu ile bağdaşmayan işlere yönledirdiğini, aşırı ifa güçlüğü ortaya çıktığını ve güven ilişkisinin zedelendiğini, bu nedenle 16.07.2009 tarihli noter ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, feshedilen bir sözleşmeye dayanılarak edimin ifasının istenemeyeceğini, sözleşmenin feshi nedeniyle davacının İstanbul 1.FSHHM’de cezai şart talepli 2012/49 E.sayılı davayı açtığını ve mahkemece müvekkilinin 30.000 TL cezai şart ödemesine hükmedildiğini, davacının hem de zor şart isteyip, hem de feshedilmiş sözleşmeye dayanarak talepte bulunamayacağını, komisyon bedeli talebinin de hukuka aykırı olduğunu, davacının müvekkiline ne özel ders imkanı sağladığını, ne yapımcı şirketlere takdim yaptığını ne de oyunculuk kariyerini geliştirecek bir destek sağladığını, müvekkilinin yer aldığı projelerin, kendi çabası ile gerçekleştiğini, kimi zaman kendi parasını tahsil edemediği halde davacının komisyonunu bile ödediğini, davacının desteği ile hiçbir maddi kazanç sağlamadığını” savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme 18.07.2017 tarihinde, davanın reddine karar vermiştir. Red gerekçesi sözleşmede davalının güçsüz durumda oluşu, sözleşmede davacı lehine tek taraflı hükümler bulunması, davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle davalının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği, Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davada alınan raporla, ödeme belgelerinde sahteciliğin tespit edilmiş oluşu, dizilerle ilgili sözleşme örneklerinin, sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra gerçekleştiğini, Hanımın Çiftliği adlı dizide rol almasının, davalının kendi gayretleri sonucu olduğu” biçimindedir.
Davacı vekili bu red kararına karşı istinafında, “bu davanın konusunun İstanbul 2.FSHHM kararı ile davalının sözleşmeyi haksız feshettiği sabit olduğundan, 02.08.2007 tarihli sözleşme gereğince haksız fesihten doğan alacakların tahsiline ilişkin olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden doğan edimlerinin yerine getirildiğinin, mahkemenin gerekçeli kararında da kabul edilmesine karşın bu tespit ile çelişilerek davanın reddine karar verildiğini, gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğunu, müvekkili şirketin, davalının 3 TV dizisinde ve 1 sinema filminde oynamasını sağladığını, müvekkilinin haklı olduğunun bilirkişi raporlarıyla belirlendiğini ve 25.12.2015 ve 07.01.2016 tarihi raporlar ile de yoksun kalınan komisyon bedellerinin tespit edildiğini, davalının elde ettiği 865.450 TL’den 259.605 TL’lik kısmın, müvekkilinin payı olduğunu, davalının kötüniyetli olarak ve bu davayı sürüncemede bırakmak için ceza davası açtığını, gerek bilirkişilerin, gerekse yerel mahkeme hakiminin, ceza davasından etkilendiklerini, ceza mahkemesi’nce alınan raporda, sözleşmelerdeki imzaların, müvekkilinin eli ürünü olmadığının belirlenmesine rağmen, yerel mahkemenin nasıl olup da, sahteciliği müvekkili yapmış gibi hüküm kurabildiğinin anlaşılamadığını, sözleşmenin tek taraflı hükümler içerdiği iddiasının da doğru olmadığını, sözleşmenin oyuncuların haklarını korumayı amaçlayan Kast Ajanslar Derneğinin hazırladığı bir sözleşme olduğunu, ilk bilirkişi raporunun taraflı olduğunu, son raporun ise ceza dosyasından etkilendiğini, müvekkili aleyhine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu” iddia ile kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevaben, “gerekçe ile hüküm arasında herhangi bir çelişki bulunmadığını, davacının çelişki dediği hususun bilirkişi raporunun özetlenmesi olduğunu, nitekim mahkemenin bu raporu hüküm kurmaya elverişli görmediğini, İstanbul 1.FSHHM kararı ile bu davada verilen kararın da çelişmediğini, 1.FSHHM dosyasında karara esas alınan hesap pusulalarındaki imzaların müvekkiline ait olmadığı anlaşıldığından, her ne kadar İstanbul 46.Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki dosyada davacı şirket yetkilisi beraat etse de, İstanbul 1.FSHHM kararının hukuka aykırı delile dayandığının ortaya çıktığını, dolayısıyla mahkemece, hesap pusulalarındaki imzaların müvekkiline ait olmadığı hususu gözetilerek yeniden değerlendirme yapılıp, müvekkilinin sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği sonucuna varıldığını, güven ilişkisinin kırılmasının sebebinin, Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki dava değil, sözleşmenin davacıdan ihtarname ile istenmesine rağmen verilmemesi olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının doğru olduğunu” savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir.
23.02.2015 tarihli ilk bilirkişi raporunda, sonuç olarak, “kendi üzerine düşen edimi yerince yerine getirdiğini ispatlayamayan davacının, davalı oyuncunun kendi imkânları ile sağladığı iş imkanı üzerinden herhangi bir emek vermeden komisyon almasının 818 sayılı BK’nın 19 – 20. ve MK 2.maddeleri kapsamında korunamayacağı” görüşü açıklanmış,
05.09.2016 tarihli 3. Bilirkişi raporunda, “işlem temelinin çökmesi kapsamında, “dönme” iradesi açıkladığı, hatalı olarak “fesih” ifadesi kullanılmasının sonucu değiştirmeyeceği, davalının dönme iradesini, gerek özel koşullardan, gerekse akdin devamının çekilmez hal almasından mütevellit sebeplerle kullanabileceği, İstanbul 46.Asliye Ceza Mahkemesi dosyası nedeniyle İstanbul 1.FSHHM de yargılamanın yenilenmesi hali doğduğu, 2.bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin, ağır şartlar ihtiva ettiği, davacının edimini tam ve ….gibi yerine getirmediği, kariyer planlaması işini usulüne uygun surette yerine getirmediğini, davacının tazminat taleplerinin yerinde olmadığı” görüşü açıklanmıştır.
25.12.2015 tarihli ve 2 imzalı 2.raporda sonuç olarak, “taraflar arasındaki menejerlik sözleşmesinin karma nitelikli bir sözleşme olduğu, davacının menejerlik sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği ve davalının 5 yıllık süre dolmadan sözleşmeyi haksız olarak feshettiği, sözleşmenin FSEK 50.madde anlamında bir taahhüt niteliğinde olduğu, FSEK 50/2 maddesi gereği taraflardan her birinin, böyle bir taahhüt ilişkisini, ihbar tarihinden itibaren 1 yıl sonra hüküm ifade etmek üzere feshedebileceği, feshin haklı bir fesih olduğu sonucuna varılamıyorsa, bu feshin FSEK 50/2 maddesine göre yapılmış bir feshe tahvil edilebileceği, bu durumda fesih bildirim tarihi 16.07.2009’dan 1 yıl sonrası olan 16.07.2010 tarihine kadar davacının %30 payı üzerinden hesaplama yapılabileceği, davacının bu süre zarfında oynadığı dizi ve filmlerden elde ettiği gelirin 865.450 TL olduğu ve davacının %30 payının 259.635 TL olarak hesaplandığı, ayrı bir davada davacının 30.000 TL cezai şart ödemeye mahkum edilmesinin, bundan ayrı olarak davacının tazminat istemline engel oluşturmayacağı, taraflar arasındaki sözleşmenin bir kelepçeleme olarak görülemeyeceği, %30 komisyonun aşırı olmadığı, davalının zayıf konumunun istismar edildiğinin söylenemeyeceği” görüşü açıklanmıştır.
Dosya kapsamına göre davalının, davacı şirketin kendisine ödeme yapmadığı halde yapmış gibi göstermek için imza taklidi yoluyla birtakım gerçeğe aykırı gider makbuzları oluşturulduğu iddiası ile davacı şirket yetkilisi hakkında suç duyurusunda bulunduğu ve İstanbul CBS tarafından özel belgede sahtecilik suçundan dolayı İstanbul 76.Asliye Mahkemesi’nde kamu davası açıldığı, ceza davasından önce savcılıkça alınan bilirkişi raporunda “03.03.2008, 02.05.2009 ve 10.07.2009 tarihli gider makbuzlarındaki imzaların … eli ürünü olmayıp, davacı şirket çalışanı Nilüfer Bıyıklı eli ürünü olduğu” yönünde görüş açıklandığı anlaşılmaktadır.
07.01.2016 tarihli ve tek imzalı ayrık raporda ise “davacı ajansın, sözleşmenin davalı tarafından feshini haklı kılacak bir ihmal ya da eksikliğinden söz edilemeyeceği, sözleşmede davalıya iş bulma garantisi verilmediği, davalıya iş bulunamamasını tek başına haklı fesih nedeni olamayacağı, feshin haksız olduğu kabul edilir ise, bilirkişi raporunda tespit edilen 259.635 TL’den İstanbul 1.FSHHM 2012/49 E.sayılı dosyada hükmolunan 30.000 TL nedeniyle indirim yapılıp yapılamayacağının, mahkemenin takdirinde olduğu” görüşü açıklanmıştır.
Yargılama sırasında ayrıca tanık beyanları aldığı ve … , … ve …’in tanık olarak beyanları alınmıştır.
Mahkeme, 18.07.2017 tarihli celse de, İstanbul 46.Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ceza davasının bekletici mesele yapılması talebini, “bu davanın karar aşamasında olduğu” gerekçesiyle reddederek karar verdiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davasının reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre, İstanbul 1.FSHHM’nin 2012/49 E., 2013/108 E.sayılı kararına dayanak teşkil eden, gider pusulalarındaki imzaların davalı …’a ait olmadığı, konuyla ilgili İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada verilen karara karşı, İstanbul Bam 18.CD’nin 29.11.2017 tarih ve 2017/5120 E., 2017/5331K.sayılı kararında, gider pusulalarının İstanbul 1.FSHHM’deki davada delil olarak kullanıldığı hususu da belirtilerek davalı şirket yetkilisi …hakkındaki beraat kararının bozulduğu dikkate alındığında, İstanbul BAM 18 C.D.’nin bozma kararı sonrasında, ceza yargılaması akıbetinin beklenilerek sonuca göre değerlendirme yapılması gerektiğinden, bu davanın sonucunun ceza yargılamasında verilecek karar ile buna bağlı olarak İstanbul 1.FSHHM’nin 2012/49 E.sayılı kesinleşmiş kararın akıbetine bağlı olacağı da dikkate alınarak, kararın kaldırılmasına ve dosyanın geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile :
1-İstinaf isteminin kabulü ile İstanbul 2.FSHHM’nin 18.07.2017 tarih, 2012/135 E., 2017/169 K.sayılı istinaf konusu kararın, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Karar gereği için dosyanın mahalline geri çevrilmesine,
3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı 65,30 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 151,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 05/10/2018 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.