Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5189 E. 2020/1497 K. 28.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5189 Esas
KARAR NO: 2020/1497
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2017
NUMARASI: 2014/1554 E. – 2017/479 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 28/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin 2007 model … tipli aracı … A.Ş ‘nin 30/09/2006 tarih ve … nolu faturasına istinaden takip borçlusu …’e sattığını ve söz konusu aracın … plaka numarası ile … adına tescil edildiğini, … ‘in aracın satış bedelini ödemek üzere , davalı bankanın sirkeci şubesinden otomobil kredisi tabinde bulunduğunu, davalı bankanın kredi talebini kabul etmiş, ancak anlaşılmaz bir nedenle aracın satış bedelini …’in aracı satın aldığı müvekkili şirket yerine usulsüz işlemlerle … adlı bir şahsa ödediğini, oysa hem trafik kaydından hem de araç satışı sırasında ödenen ÖTV makbuzunda satıcının … A.Ş, alıcının da … olduğunun açıkça görüldüğünü , … adına kayıtlı … plakalı araç üzerine rehin hakkı tesis ettiğini, davalı bankanın aracın satış bedelini satıcı müvekkiline ödeyerek araç üzerine rehin hakkı tesis etmek gerekirken hem satış bedelini satıcı sıfatı olmayan … e ödemesi hem de satıştan ve icra takibinden sonra …le anlaşarak rehin hakkı tesis etmesi, takip borçlularının şirkete zarar vermek kastıyla birlikte hareket ettiklerini ortaya koyduğunu, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es sayılı icra takibi dosyasına itirazın iptali ile takibin % 40 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın oto kredisinde hiçbir taraf sıfatı bulunmayan davacıyı tanımadığını, kredinin çıkarmasından sonra ödemenin davacıya yapılması gerektiğini , müvekkili bankanın üzerine düşen görevlerini en iyi şekilde ve basiretli bir tacir gibi hareket ederek yerine getirildiğini , davacının düzenlediği … nolu faturanın borçlusunun müvekkili banka olmadığını bu şekilde bir faturanın müvekkili usulüne uygun olarak ve müşterinin talimatına istinaden yapıldığını , müvekkili bankanın itirazında haklı olduğundan % 40 icra inkar tazminatına itiraz ettiklerini davanın reddi ile takibe yapılan itirazlarının kabulüne , davacı tarafından haksız ve kötü niyetli icra takibi olması nedeniyle % 40 tazminata hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…taraflar arasındaki davanın, dava dışı alacı banka müşterisi …i’n sahte olduğu ileri sürülen talimatına dayanarak araç kredisi bedelinin, satış işlemi ile ilgisi olmayan dava dışı …’e ödenmesi nedeniyle araç satıcısı davacının araç bedelinin tahsili amacıyla yaptığı ilamsız icra takibine itirazın iptaline ilişkin olduğunun anlaşıldığı, davalı banka, krediye konu araç … plaka sayılı … olduğu, kredi dosyasında da bu tescil belgesi ile bu araç kaydına davalı bankaca rehin konulduğu halde, bir güven kurumu olarak davacı satıcının da haklarını koruması gerekmesine rağmen bu yükümlülüğünü yerine getiremediği, davalı bankanın bu özen yükümlülüğüne uygun davranması beklenirken , dava dışı … tarafından düzenlenen proforma fatura netiliğindeki, kredi sağlanan araçla alakası olmayan ( … yazılı ) başka bir araç için sahte olarak düzenlenen belgeyi fark etmeyerek, davacının zararına olarak dava dışı …’e, davacı tarafından satışı yapılan araç için çıkarılan krediyi ödediği, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04/04/2016 Tarihinde kesinleşen 06/10/2015 Tarih 2015/2 Es. 2015/285 K. Sayılı ilamı ile sanık …’in, gerçekte davaya da konu aracı satan firma olmadığı halde düzenlediği ve özel belge niteliğindeki proforma fatura ile kredi alınmasını sağlayıp bu paranında kendi hesabına geçirildiği halde katılanlara aracın teslimini yapmayarak özel belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetine karar verildiği, TBK’nun 74. Maddesi gereği hukuk hakimi ceza mahkemesinin berat kararıyla bağlı olmasa da, mahkumiyet kararında sabit görülen maddi vakıalar ile bağlı olduğu, bu kapsamda proforma faturanın sahteliğinin kesinleşmiş ceza mahkemesinin kararıyla belirlendiği, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan BK 55. Maddesi gereği çalıştırdığı personelin kusurundan ve haksız fiilinden davalı bankanın sorumlu olduğu, davalı bankanın güven kurumu olması nedeniyle hem kendileri ile kredi ilişkisi içerisinde bulunan kişilere, hem de doğrudan hukuki ilişki içine girmedikleri fakat yürüttükleri hizmetten etkilenen üçüncü kişileri de korumak zorunda olduğu, güven kurumu olan davalı bankanın bir otomobil alım işlemini kredilendirirken, sözleşme ilişkisi içine girmediği satıcı davacı … de koruması gerektiği, davalı bankanın söz konusu koruma yükümünü gereği gibi yerine getirmeyerek 3. Kişi konumundaki davacının zarara uğramasına neden olarak hukuki sorumluluk altına girdiği anlaşıldığından davacı şirketin bilirkişi raporunda belirlenen toplam 24.831,39 TL lik zararını gidermesi gerekeceği, dolayısıyla bu miktar bakından davacının alacaklı olduğu ve davalının itirazının haksız olup iptali gerekeceği, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/17 E. sayılı dosyasının davalı banka personelinin başka yolsuz uygulamalarıyla ilgili olması, iş bu dava dosyasıyla doğrudan bağlantısının bulunmaması nedeniyle sonucunun beklenmesinin gerekmediği, gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasındaki itirazının 24.169,42 TL asıl alacak, 661,97 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.831,39 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, kabulü edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren %29 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen 24.831,39 TL nin, takip tarihi itibariyle geçerli olan %40’ına tekabül eden 9.932,56 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine” karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kredinin usulüne uygun olarak müşteriye kullandırılarak aracın üzerine rehin şerhi işlendiğini, bankanın sorumluluğuna gidilebilecek bir usulsüzlük olmadığını, dava dışı … isimli müşterinin krediyi kullandığı gün bedelin hesabına yatırıldığını, hesabında 27.412YTL’nin … hesabına aktarılmasını belirten yazılı talimatına istinaden paranın … hesabına aktarıldığını, …’nun kaşeli proforma faturasının da müşteri tarafından bankaya verildiğini, aracın rehin şerhinin 26.10.2006’da işlendiğini, takipte ödeme emrinin 02.04.2007’de tebliğ edildiğini, Bankanın oto kredisinde hiçbir taraf sıfatı olmayan davacıyı tanımadığını, ödemenin davacıya yapılması hususunda bankaya bilgi verilmediğini, davacı tarafça banka ve … aleyhine açılan 2010-314Esas sayılı dosyada talimat aslının bulunduğunu, gerek görülmesi halinde mahkemenin bu belge üzerinde sahtecilik araştırması yapabilecekken herhangi bir inceleme yapılmadığını, İstanbul 4.ACM’nin 2009/54 Esas sayılı dosyasındaki belgelere göre …’in paranın …’in hesabına geçirilmesi için talimat verdiğinin açık olduğunu, …’in de ifadesinde … ihtiyaç ve taşıt kredi başvuru formu üzerindeki imzaların annesine ait olduğunu, yediemin tutanağındaki imzanın kendine ait olduğunu beyan ettiğini, …’in de kredi sözleşmesi altındaki imzanın kendisine ait olduğunu beyan ettiğini, Aracın tescil kaydında sahibini … olduğunu, bankanın müşteri talimatı ile bağlı olduğunu, Bilirkişi kurulun raporunda çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, karşı oy yazısında …’in talimatına istinaden bedelin aktarılmış olması nedeni ile bankaya atfedilebilecek kusur olmadığının belirtildiğini, proforma faturanın olup olmamasının kredinin kullandırılması için zorunlu unsur olmadığının da rapordaki karşı görüşte yer aldığı, Mahkemenin Kanun değişikliğine rağmen %40 oranında icra inkar tazminatına hükmetmesinin hatalı olduğunu, Faiz başlangıcı ve oranının da hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır.Davacı, bankanın usulsüz işlemini nedeni ile zarara uğradığını iddia etmiş, davalı banka ise zarardan sorumlu olmadığını savunmuştur.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyada mevcut 26.07.2010 tarihli raporda bilirkişi heyeti raporunda hukukçu ve otomotiv uzmanı bilirkişiler; “Somut olay incelendiğinde proforma fatura olarak düzenlenmesi gereken 16.10.2006 tarihli belge proforma fatura olmadığı gibi, araç markası olarak da kredilendirilen satışa konu olan … değil de başka bir tür araç olan … yazılı bulunmaktadır. Üçüncü kişileri koruma yükümlülüğü altında olan davalı banka yetkililerinin bu yanlışlığı ve eksikliği fark etmemeleri nedeniyle zarara neden olmaları, Bankanın edim ilişkisinden bağımsız olarak sorumluluğunu gerektirir. Alıcı banka müşterisi …’in sahte olduğunu ileri sürülen talimatına dayanılarak araç kredi bedelinin satış işlemi ile ilgisi olmayan (ancak bilirkişilerin bu tespitinin aksi, dosya münderecatında bulunan ceza davası tutanakları ile sabittir) … hesabına yatırılmış olması davalı bankayı sorumluluktan kurtarmayacağı kanaatindeyiz” şeklinde oyçokluğu ile görüş bildirmiştir. Bilirkişi kurulundaki bankacı bilirkişi … ise karşı oy yazısında; “ Proforma faturada araç markasının … olarak yazılı bulunmasına karşın davalı Banka şubesinde mevcut olan araç ruhsatında … yazılı olmasının Banka tarafından fark edilmemiş olmasının dava konusu olaya etkisinin tartışılması gerekir. Dava dışı kredi borçlusu ve ruhsat sahibi …’in Bu durma bir itirazı olmamıştır. Çünkü kredilendirilmesi gereken araç için ruhsat alınmıştır. Dosyadaki soruşturma ifadelerinde, … ve … çalışanlarınca aracın davacı şirketten temin edildiği bilinmektedir. Ancak, aracın davacı şirketten alınacağı yönünde davalı bankanın bilgisi olduğu hususunda bir delil mevcut değildir. Banka için önemli olan, kredi konusu aracın trafik kaydına rehin şerhinin işlenmiş olmasıdır. Proforma faturadaki farklılık kredi ilişkisinin farklılığın kredi ilişkisinin iptalinin sözkonusu olmayacağı düşünülmektedir. Çünkü davalı banka kredi başvurusu yapan …’in mali durumunu dikkate alarak kredisini onaylamıştır. Adı geçenin ruhsatta yer alan araç markasına bir itirazı sözkonusu olmadığından, kredi işleminin iptali de gündeme gelmesi sözkonusu olamayacaktır. Davalı Banka, 16.10.2006 tarihli …- … tarafından, … adına düzenlenen proforma fatura niteliğindeki belgeye istinaden ve … marka … plakalı kamyonetin araç dosyasına ve tescil belgesine rehin şerhinin işlenmesiyle, kredi borçlusu …’in yazlı talimatına istinaden 27,412.-TL kredi bedelinin …- … hesabına aktarılmıştır. Bu haliyle bakıldığında, davalı bankaya atfedilecek bir kusur bulunmadığı düşünülmektedir” şeklinde görüş bildirerek muhalif kalmıştır.Araç kredisi evrakları arasındaki dava dışı …’e atfen isim ve imzanın yer aldığı 20.10.2006 Tarihli belgede; 27.412 TL’nin …-… hesabına aktarılması talebine ilişkin talimatın yer aldığı, dava dışı …’in ise 22.03.2011’deki duruşmada ödeme talimatındaki imza ve yazının kendisine ait olmadığını beyan ettiği görülmüştür.Hükme esas alınan İstanbul 4.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/2 Esas, 2015/285 Karar sayılı ilamında; katılanların … ve …, sanığın … olduğu, sanık hakkında; nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.İstanbul 8.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013-88 Esas, 2014-11 Karar sayılı ilamında ise; müştekilerin …, …, …, …, …, …, sanığın … (…) olduğu, … Portföy Yöneticisi olan sanığın mağdur ve katılanların hesabından bilgi ve izinleri olmadan para çektiği sabit görülerek mahkumiyet kararı verildiği, karar kesinleştiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince İstanbul 4.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/2 Esas, 2015/285 Karar sayılı ilamı hükme esas alınarak 818 sayılı BK 55 maddesine göre davalı bankanın sorumlu olduğuna karar verilmiş ise de; ilgili ceza dosyasında banka çalışanı taraf olarak yer almamaktadır. Dosyaya yansıyan belgelere göre; dava dışı …’in iş bu davadan önce davalı bankanın çalışanı hakkında şikayetçi olduğu, şikayeti yönünden dosyanın tefrik edildiği, yetkisizlik kararlarına istinaden dosyanın en son İstanbul CBS’de kayıtlı olduğu, ceza soruşturma dosyasının akıbetinin sorulmadığı görülmüştür. Bununla birlikte dosyadaki bilirkişi heyeti raporunda muhalif görüş bildiren bankacı bilirkişi proforma faturadaki farklılığın kredi işlemlerini etkilemeyeceğini, bankanın müşterinin yazılı talimatına göre işlem yaptığından bankaya atfedilecek kusur bulunmadığını bildirmiş, davalı vekili de proforma faturanın kredi için zorunlu unsur olmadığını savunmuştur. Dava dışı … 20.10.2006 tarihli belgedeki imzayı kabul etmemiş ise de bu hususta grafolojik inceleme yaptırılmamıştır. Bu durumda mahkemece öncelikle …’in davalı banka çalışanı hakkındaki şikayetine ilişkin ceza soruşturma dosyasının akıbetinin araştırılarak değerlendirilmesi ve neticesine göre gerekli görülürse 20.10.2006 Tarihli belgedeki imzanın …’e ait olup olmadığı yönünden grafolojik inceleme yaptırılarak, bankanın sorumlu olup olmadığının tespiti için bankacılık alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır. Açıklanan hususlar yönünden davalı vekilinin isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına, sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1554 esas, 2017/479 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, – Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine, 2-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının istek halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70TL harç, 51,40TL posta gideri ki toplam 137,10TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 28/09/2020 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.