Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5173 E. 2020/1828 K. 26.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5173 Esas
KARAR NO: 2020/1828
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2017
NUMARASI: 2017/244 E. – 2017/822 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 26/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 29/06/2012 düzenleme, 14/11/2016 vade tarihli, 500.000 TL.bedelli senedin 151.466,49 TL.lık kısmı için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla kısmi icra takibi başlattığını, takibe konu edilmeyen kısma yönelik alacak iddiasını devam ettirerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu, yürütülen takibin kısmi takip olup, bakiye 348.533,51 TL.tutarında davalı tarafa borçlu olmadıklarını belirterek 29/06/2012 düzenleme, 14/11/2016 vade tarihli, 500.000 TL.bedelli senetten alacak iddiası devam ettirilen 348.533,51 TL tutar kadar borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, müvekkili tarafından icra takip dosyasıyla talep edilen kesinleşmiş alacak miktarı ortada iken yalnızca fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması beyanı dikkate alınarak takibe konu olmayan bir bedel için bu davanın açılamayacağını, takip talebinin davacının müvekkiline olan borçlarının icra aracılığıyla tahsil edilmesinin sağlanması için yapıldığını, davacının büyük miktarda kredi kullandığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, borçlu ve kefillere ihtarname tebliğine rağmen borç ödenmediği için davaya konu takibin başlatıldığını, talep edilen alacak miktarının net olup, takip talebinde belirtilen miktar dışında başkaca bir alacak taleplerinin bulunmadığını, kambiyo senedine dayalı takip kapsamında senet aslının icra kasasında bulunduğunu, borcun ödenmesi halinde davacıya teslim edileceğinin de tartışmasız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davanın kabulüne, keşidecisi davacı olan 29/06/2012 düzenleme, 14/11/2016 vade tarihli, davalı lehine düzenlenmiş 500.000,00 TL bedelli senedin 348.533,51 TL’si yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, menfi tespit davasına konu tutar yönünden başlatılmış bir takip olmadığından davacı taraf lehine tazminat taktirine yer olmadığına…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını, takip talebinde “fazlaya ilişkin haklarımız saklıdır” şeklindeki beyanın gerekçe gösterilerek takibe konu olmayan bedel için dava yoluna başvurulamayacağını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında kambiyo senedine dayalı takip başlatıldığını ve bononun icra müdürlüğü kasasına alındığını, takipte kesinleşmiş alacağın ödenmesi halinde senet aslının davacıya teslim edileceğini, Bankanın talep ettiği miktarın net olup takip talebindeki miktar dışında bir alacak talepleri olmadığını, Fazlaya dair hakların saklı tutulmasının alacak miktarı olarak belirtilen tutarın izahına ilişkin olup asıl alacağa bağlı hak ve borçların borçludan talep edilebilmesine ilişkin olduğunu, menfi tespit davasının ancak alacağa karşı açılabileceğini, alacağın dayanağı olan belgeye ve bu belgedeki miktara açılamayacağını, hukuki ilişkinin ve miktarı ile alacak miktarının farklı olduğunu, hukuki ilişkinin kredi sözleşmeleri kapsamında 500.000,00TL’ye kadar kullanabileceği kredi sözleşmesine ilişkin iken; alacak miktarının hukuki ilişkiden sonra ortaya çıkan bir husus olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı yanca 500.000Tl bedelli bononun 151.466,49TL’lik kısmı yönünden takip başlatılmış ise de takipte fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması nedeni ile senet bakiyesi yönünden borçsuzluğun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını, bankanın alacak miktarının net olup takip talebi dışında alacağın olmadığını, takibe konu alacak ödendiği takdirde senedin iade edileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bankanın takip talebinde fazlaya ilişkin hakkını saklı tutması, davacıya talep edilmeyen kısım için menfi tespit davası açma hakkı vermez. O halde, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek davanın reddi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Aynı yönde Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2012/14148Esas, 2013/3182 Karar sayılı, 20.02.2013 Tarihli ilamı) Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/244 Esas, 2017/822 Karar sayılı, 19.07.2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, 2- Davanın REDDİNE, -Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 5.952,09 TL’nin mahsubu ile bakiye 5897,69 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine, – Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, – Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT 7/2 maddesi gereğince hesaplanan 3.400TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan 5.953,00Tl istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine, -Davalı tarafça yapılan 85,70TL başvuru harcı ile 18,00Tl istinaf posta masrafı ki toplam 103,70TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacının gider avansından kullanılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde aidiyetine göre taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 26/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.