Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5168 E. 2020/1488 K. 25.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5168 Esas
KARAR NO: 2020/1488
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/05/2017
NUMARASI: 2015/1131 E. – 2017/361 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketinin uluslararası ticari iş yapan bir firma olduğunu, davalı/borçlu firma ile arasında mevcut ticari ilişkiden kaynaklanan fatura bedellerini ödememesi üzerine davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; fatura bedellerinin Türk Lirası cinsinden düzenlenmiş olmasına karşı, takibin Amerika Doları cinsinden yapılmasına itirazın açıkça bildirildiğini, taraflar arasında yazılı bir anlaşma bulunmadığını, davacı şirketin Nijerya menşeli … ltd. mal alım satımı konusunda anlaştıklarını, müvekkili şirketin davacı şirket ve 3. şahıs şirket arasında sadece ürünlerin gönderilmesi işlevini üstlendiğini, bu sebeple husumet yokluğundan reddine karar verilerek İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı dosyasında takibinin iptali ile davanın reddini, davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ilişkinin BK 520. veya 530 vd. maddeleri çerçevesinde, elektronik posta yazışmaları 3. Kişi şahıs şirketin ayıp ihbarı, davacı şirket taraflar arasındaki ve 3. kişi şirket nezdindeki edimler göz önünde tutularak husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin ticari defter incelemesi yapılmasına karşın ödemelere ilişkin banka kayıtlarını celp etmediğini, Faturalarda VUK 215 maddesi gereğince Merkez Bankası’nın belirlediği satış kuru üzerinden yabancı para cinsinin belirtilmesi zorunluyken faturalarda bu düzenlemeye yer verilmediğini, faturaların altında da Türk Lirası cinsinden açıkça belirtildiğini, Türk Lirası üzerinden düzenlenen faturalar yönünden o günkü kur üzerinden yabancı para biriminin gösterilmesi halinde ise kur farkı faturası düzenlenerek davalıya bildirilmesi gerektiğini, ancak davacının takipte faturaların tarihindeki kur üzerinden değil fiili ödeme günündeki kur üzerinden talepte bulunduğunu, VUK ve KDV düzenlemeleri gereği taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmasının zorunlu olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin açıkça tespit edilmediğini, taraflar arasında yazılı bir anlaşma olmadığını, Davacının ihracat yapma yetkisi bulunmadığından, anlaşma yaptığı Nijerya menşeili şirket ile olan işlemlerini ancak dış ticaret işlemleri yapabilecek bir firma ile gerçekleştirebileceğini, davacının ürünleri … LTD şirketine göndermek üzere davalı şirkete yolladığını, müvekkilinin de malları ilgili firmaya gönderdiğini, dava dışı şirketin ürün bedelini müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin de davacıya banka havalesi ile gönderdiğini, Dava dışı şirketin ürünlerin ayıplı olduğunu belirterek indirim yapılmasını talep ettiğini, dosyada mevcut mail yazışmalarında görüleceği gibi bu hususta mutabakat sağlanamadığını, ayıp iddiasının davalıya değil dava dışı yabancı şirkete ait olduğunu, müvekkili şirketin sadece aracı konumunda olduğunu, dava dışı şirkete gönderilen ürünlere ek ücret eklenmeden, navlun bedeli ve taşıma bedeli yüklenerek taşıma işinin yüklenildiğini, Müvekkilinin ticari ilişkiye taraf olmadığını, simsarlık sözleşmesinin yazılı şekle tabi olmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, mahkemenin değerlendirmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; dosya alacağının hesaplanmasında talebin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; alacağın KDV hariç bedeller olarak hesaplandığını, hesaplama hatası yapıldığını, faturaların KDV dahil olacak şekilde düzenlendiğini belirterek 44.660,30TL eksik hesaplanan KDV alacağı yönünden katılma yolu ile istinaf isteminin kabulü ile kararın bu yönü ile kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, fatura borcunun ödenmediği iddiası ile başlatılan takipte İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta; mahkemece taraflar arasındaki hukuki ilişkinin satım sözleşmesi olarak nitelendirilerek tüm faturaların davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olması nedeni ile husumet itirazının reddedilmesi yerinde olduğu gibi, davalı tarafça cevap dilekçesinde belirtilen ve delil olarak sunulan havale makbuzlarının bilirkişi raporunda tek tek değerlendirilerek alacaktan mahsup edildiği, davalı tarafın rapora itiraz dilekçelerinde hesaplama yönünden herhangi bir itirazı olmadığı dikkate alındığında mahkemece banka kayıtlarının celp edilmemesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Davalı tarafın ayıp iddiasının dayanağının olmadığı, davacı tarafça VUK’dan kaynaklanan zorunluluk nedeni ile TL olarak düzenlenen faturaların USD karşılıklarının gösterildiği, mahkemece davalı tarafça ödemelerin USD üzerinden yapıldığı gerekçesi ile taraflar arasında USD cinsi satış hususunda teamül oluştuğunun kabul edilmesinin yerinde olduğu, yabancı para alacağının takip tarihindeki kur esas alınarak TL’na çevrilerek takip başlatılmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı dikkate alındığında davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddi gerekmiştir.Davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf istemine gelince; davacı vekilinin kök ve ek rapordaki hesaplamalara yargılama sırasında süresi içinde itirazda bulunmadığı, takibe konu faturalar KDV dahil tutarlı olarak düzenlenmiş ise de faturalarda “3095 sayılı KDV Kanunu gereğince ihraç kaydı ile teslim edildiğinden KDV tahsil edilmemiştir” şeklindeki açıklamaların yer aldığı dikkate alındığında mahkemece KDV hariç tutarlar üzerinden hesaplama yapılan rapora göre karar verilmesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf isteminin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, – Davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gereken 27045,61TL harçtan davalı taraça yatırılan 6761,40TL harcın mahsubu ile bakiye 20.284,21TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,- Davacıdan alınması gereken 54,40TL harçtan, peşin yatırılan 31,40TL’nin mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 25/09/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.