Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5153 E. 2020/1766 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5153 Esas
KARAR NO: 2020/1766
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2017
NUMARASI: 2014/1231 2017/603
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 01.07.2012 tarihli açık satış noktası sözleşmesi akdedildiği, müvekkilinin edimlerinin yerine getirmiş olmasına rağmen işletmeyi devrettiği ve ürün bulundurmadığının istihbar olunduğunu, İstanbul Anadolu 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/75 D.İş sayılı dosyası ile 14.08.2014 tarihinde keşif edilen bilirkişi raporunda görüldüğü üzere 31.05.2017 tarihine kadar geçerli olan sözleşmedeki yükümlülüklerini ihlal ettiğini, işyerine 192.000 TL katkı yapıldığını, davalı tarafından fatura edildiğini, sözleşmenin ihlali halinde 105.000 USD cezai şart ödeyeceği hükümlerinin havi olduğunu, bildirerek katkı bedeli olan 192.000-TL’nın ödeme tarihi olan 18.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek kredi faizi ile birlikte ödenmesini, sözleşmenin 16. Maddesi uyarınca 105.000 USD cezai şart bedelinin dava tarihinden itibaren 3095 s.y. 4/a md. Kapsamında USD’ye uygulanan en yüksek faizi ile ödenmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı yana dava dilekçesinin 25.11.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı yanın 11.12.2014 tarihinde yani yasal cevap verme süresinden sonra cevap vermek için süre isteminde bulunduğu, ilk derece mahkemesince reddedildiği, davalı yanın ön inceleme duruşmasında sözleşmeye aykırılıkla ilgili olarak delil bulunmadığını, tespit raporunun da bunu göstermediğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/75 D.İş sayılı dosyası, taraflar arasında imzalanan taraflar arasında 01.07.2012 tarihli Açık Satış Noktası Sözleşmesi ve Kapalı ve Açık Nokta Sözleşmeleri ek protokol, mahkemece alınan kök ve ek bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; davacının ve davalının incelenen ticari defterlerinde davacının 192.000-TL davacıya katkı bedeli verdiği, bu hususun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı, işyeri devrine ilişkin iddianın, işyerindeki ruhsat ve vergi levhası dikkate alınarak mahkememizce değerlendirilmediği ve karara delil teşkil etmediği, ancak yapılan tespitte davalının işyerinde davacıya ait ürüne rastlanmadığı, işyerinde fıçı ve kutu ürünlerin bulunduğu davacıya ait ürün satışı yapılan fıçı kulesinin bulunmadığı, demirbaşlarda davacı şirkete ait logo veya markası taşıyan herhangi bir malzemenin olmadığı, davalının 2014 eylül ayından sonra davacıdan ürün alımının bulunmadığı, anlaşılmakla davalının sözleşmenin 9/b, 9/g, 9/k, 9/n, maddelerini ihlal ettiği mahkememizin kabulünde olup, her ne kadar bilirkişi raporunda davacı tarafça ödenen katkı bedelini bilirkişi sözleşmenin ihlalinden sonra kalan süreye ilişkin değerlendirilerek 106.750,46-TL olarak tesipt etmiş ise de sözleşmenin 16. Maddesi dikkate alındığında davacının ödemiş olduğu katılım bedelinin tamamını talep edebileceği, davacı taraf sözleşmenin 16. Maddesi uyarınca cezai şart talebi değerlendirildiğinde davalının incelemenin ticari defterlerinde şirketin özvarlık hesaplarının toplamının -107.256,10-TL tespit olunmakla ve 818 sayılı Borçlar Kanununun 161/3.maddesinde “hakim fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir” hükmü yer almakta olup, 6918 sayılı TBK 182/3 maddesinde aynı hüküm yer almış olup, 6762 TTK.nun 24.maddesinde ise “borçlu tacir ise kararlaştırılan cezai şartın indirilmesini isteyemez” hükmü bulunduğu, 6102 sayılı TTK’nın 22.maddesinde aynı hükmün tekrarlandığı, ancak hem doktrinde hem de Yargıtay İctihadlarında (özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.3.1974 gün 1053-222 sayılı kararı) borçlu tacir olsa dahi kararlaştırılan cezai şartın borçlunun iktisaden mahvına neden olacak derecede ağır ve yüksek ise cezai şarttan indirim yapılabileceğinin kabul edildiği, alınan bilirkişi raporları, cezai şartın tamamına hükmedildiği takdirde davalının mahfına sebebiyet vereceği belirlenmekle ve mahkemenin de kabulünde olmakla, sözleşmede belirlenen cezai şart alacağının 55.000-USD indirilerek cezai şartın 50.000USD üzerinden kabulüne, mahkememizce takdir indirimi yapıldığı için davalı lehine red olan cezai şart alacağı kısmı üzerinde vekalet ücreti takdir edilmemesi gerektiği” gerekçesiyle katkı bedeli davanın kabulü ile 192.000-TL’nın 20.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek bankaların uyguladığı en yüksek kredi faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, cezai şarta ilişkin davanın kısmen kabulü ile 50.000-USD’nın 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca dava tarihinden tahsil tarihine kadar devlet bankalarının bu yabancı para ile açılmış 1 yıl vadenin mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz uygulanmak süretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “… Davacı ile davalı yanın akdi ilişkisinin devam ettiğini, sözleşmenin feshedilmediğini , davacı veya davacının dağıtım firmaları aracılığı ile halen de ürün alındığını, tespit raporundaki hususların akde aykırılığı göstermeyeceğini işyerinin devredilmediğini , ürün satışının devam ettiğini , sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini ve şekil şartına aykırı olduğunu , satışların düşmesini bahane eden davacının böyle bir dava açtığını , bu nedenle davanın reddi gerektiğini, aksi görüşte olunsa bile , ödenen katkı bedelinin yıllara oranlanması gerektiğini ,cezai şarta ilişkin de reddedilen kısımla ilgili olarak ücreti vekalet verilmesi gerektiğini …” beyanla kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava satış sözleşmesine aykırılık nedeni ile ödenen katkı payının iadesi ve cezai şart istemlerine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davadan önce yaptırılan delil tespiti dosyasında ; bilirkişi raporu ve fotoğraflar incelendiğinde ;davalı yanın işyerinde davacı yana ait ” hiçbir ürün veya ürün görseli” bulunmamıştır.Bu rapor davalı yana da tebliğ edilmiş bir itiraza uğramadığı görülmüştür. Sözleşmede ise davalı yan davacı yanın ürünlerini satmayı, ürünleri işyerinde bulundurmayı taahhüt etmiştir. Bu satış sözleşmesi geçerli ve şekil şartına bağlı olmayan tacirler arası bir sözleşmedir. Tespit dosyasındaki bulgular akde aykırılığı ortaya koymuş olmakla ; sözleşmenin 16. Maddesine göre ifaya ekli cezai şartın ve katkı bedeli iadesinin talep edilebileceği ; 16. Maddedeki düzenlemeye ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamasına göre dönemsel kıstelyevm hesaplanması yapılmayacak oluşuna nazaran katkı payı ile ilgili hükmün yerinde olduğu; ceza şartın tenkisinin somut olay özelinde hakkaniyetli takdir edildiği, tenkis nedeni ile davalı yanın ücreti vekalete hak kazanamayacağı anlaşılmakla davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 25.528,13 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 6.381,10 TL nin mahsubu ile bakiye 19.147,03 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3- Davalı yanca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- Davacı yanca istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına 5- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı olmak üzere 22/10/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.