Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5123 E. 2020/1476 K. 25.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5123 Esas
KARAR NO: 2020/1476 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2017
NUMARASI: 2016/674 E., 2017/588 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/09/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerin babası müteveffa …, tasfiye halinde … A.Ş şirketinden dolan 50.833 Dolar alacağını tüm hakları ile birlikte, 04/05/2014 tarih ve … protokol numaralı alacağın temliki sözleşmesi ile davalı şirkete temlik edildiğini, iş bu temlik sözleşmesi gereği, davalı şirket 30/03/2011 tarihinden 30/102016 tarihine kadar her ay 750 dolar ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, ancak 30/12/2012 tarihine kadar ödemeleri yapmış ancak diğer aylara ait muaccel hale gelen ödemeleri yapmadığını, borçlu şirketin itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle, davanın kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin bu dosya üzerinden devamına, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle görev yönünden reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin ticaret sicil kayıtlı ve halen işletme adresi İzmir olduğunu, davanın yetkili İzmir mahkemelerinde dava açılması gerektiğini, bu itibarla davanın yetki yönünden reddinini gerektiğini, davacı tarafça takip tarihi itibariyle vadesi geçmiş bulunan tutar kadar icra takibinde bulunabilecekken, henüz muaccel olmayan kısımların da takibe konu edilmesi hukuka ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olduğunu, müvekkili şirketin iş bu temlik sözleşmesinden kaynaklanan edimleri yerine getirdiğini, takip alacaklarına takip miktarı kadar günü geçmiş bir borcunun bulunmadığını, açıklanan nedenlerle, mahkememizin görevsiz olması ve davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girmesi sebebiyle öncelikle mahkemenin görevsizliğini, icra takibi ve davanın yetkisiz icra müdürlüğü ve yetkisiz mahkemede açılmış olması sebebiyle davanın yetki yönünden reddini, açıklanan nedenlerle davanın esastan reddini, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın alacağın temlikine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali talebi istemine ilişkin olduğu (İİK madde 67 ), takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği, Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı …, …, …, …, … tarafından borçlu …’ne Yönelik 45.117,11 TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığının tespit edildiği, somut olayda davalıların murisi …nın tasfiye halinde … A.Ş şirketinden olan 50.833 Dolar alacağını tüm hakları ile birlikte, 04/05/2014 tarih ve … protokol numaralı alacağın temliki sözleşmesi ile davalı şirkete temlik ettiği, iş bu temlik sözleşmesi gereği davalı şirketin 30/03/2011 tarihinden 30/102016 tarihine kadar her ay 750 dolar ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, ancak 30/12/2012 tarihine kadar ödemeleri yapmış ancak diğer aylara ait muaccel hale gelen ödemeleri yapmadığı iddiasıyla söz konusu ödenmeyen alacakları takibe koyduğunun anlaşıldığı, davalı tarafın vermiş olduğu cevap dilekçesiyle söz konusu sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirdiğini iddia ettiği ancak ödemelere ilişkin yazılı delil sunamadığı, iş bu davada taraflar arasındaki sözleşmenin varlığı uyuşmazlığın konusu olmadığı, davalının edimini yerine getirip getirmediği hususunun uyuşmazlık konusu olduğu, dolayısıyla ispat külfetinin davalı tarafta olduğu, davalı tarafın ispat külfetini yerine getirmediğinin anlaşıldığı, bu kapsamda bilirkişi marifetiyle 41.338,80 TL davacı alacağının hesaplandığı, bu miktarın da takip talebi ile istenen asıl alacak olduğu anlaşıldığından asıl alacak yönünden ve icra inkar tazminatı yönünden davanın kabulüne dair karar vermek gerektiği, işlemiş faiz alacağına ilişkin yapılan değerlendirmede davalı tarafın takip öncesi temerrüdünün söz konusu olamaması nedeniyle işlemiş faiz talebinin reddine dair karar vermek gerektiği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile Bakirköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına davalı tarafın yapmış olduğu itirazın asıl alacak yönünden iptali ile ,toplam asıl alacak miktarı olan 41.338,80 TL üzerinden taleple bağlı kalınarak takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, işlemiş faize yönelik talebin reddine, alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacağın %20 sine tekabül eden 8.267,76 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “…Anılan davanın kaynağı olan sözleşme incelendiğinde Alacaklı aynen kalmakta değişmemekte, borçlu değişmekte ve BORÇ NAKLEDİLMEKTEDİR. Bu nedenle de asıl borç ödenme zamanı gelmeden yada ödenip bitmeden borcu nakledilen taraftan ödemelerin istenmesi mümkün olmamaktadır. Yargıtayın müstakar ictihatları da bu yöndedir. Takip tarihi itibariyle sözleşme gereği muaccel borç oluşmamıştır. Takip alacaklısı ile vekili bulunduğum şirket arasında tanzim olunan “Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi ” yle, takip alacaklısının Tasfiye Halinde … A.Ş. nezdindeki Kar ve Zarar Katılım Hesap bakiyesinin temliki hususunda mutabakata varılmıştır. Söz konusu takip dayanağı Alacağın Temliki Sözleşmesine istinaden takip alacaklısının Tasfiye Halinde … A.Ş. nezdinde henüz vadesi gelmemiş, mutlak ödenmesi de hukuken garanti edilmeyen Kar ve Zarar Katılım bakiyesi temlik alınmıştır. Müvekkil Şirket iş bu temlik sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerine getirmiş olup, davacıya hiçbir borcu bulunmamaktadır.Olay, yargılama yapmayı gerektiren bilirkişi ile hesap yapıldıktan sonra ortaya alacak çıktığı hesaplanabilen bir dava olduğundan dolayı icra inkar tazminatına hükmedilmemesi kanaatindeyiz…” denilerek kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava alacağın temliği/ borcun nakli sulh ve ibra sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Her ne kadar görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi ise de; daha önce ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi ‘nin 2016/4495 Esas ve 2016/7105 Kearar sayılı kararı ile Asliye Ticaret Mahkemesi yargı yeri olarak belirlenmiş olmakla bu husustaki karar kesin olduğundan göreve ilişkin dava şartı incelenmemiştir. Taraflar arasında imzası inkar edilmeyen sözleşmeye göre ;davacıların murisinin dava dışı Tasfiye Halinde … nezdindeki alacağının 50.833,00 USD olarak hesaplanıp davalı yanca ödeme planı dahilinde ve taksitler halinde davacı yana ödenmesi kararlaştırılmıştır. Sözleşmede kararlaştırılan bedelin ” tasfiye bedeli” olmadığı bu nedenle de dava dışı …nun tasfiye sürecinin beklenmesine gerek olmadığı , davalı yanın taksitlerin tamamını ödediğini kanıtlayamadığı, bilirkişi raporuna göre ödenmesi gereken taksit tutarının 41.338,00 TL olarak hesaplandığı ve mahkemece de bu tatar üzerinden karar verildiği, hesaplamanın doğru ve denetlenebilir olduğu, ödeme planı göz önüne alındığında alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeni ile alacağın likit olduğu bu hali ile davalı yanın istinaf gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 2.823,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 706,00 TL kısmın mahsubu ile bakiye 2.117,85 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-İistinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı yan üzerinde bırakılmasına 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/09/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.