Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5093 E. 2020/1584 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5093 Esas
KARAR NO: 2020/1584 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2017
NUMARASI: 2014/197 E. – 2017/93 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 02/10/2020
İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 11/05/2017 tarihli kararına karşı, davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin TPE nezdinde tescilli … ve … sayılı “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, müvekkilinin söz konusu markayı kuyumcuculuk sektöründe kullanmak üzere 03, 07, 14, 21, 34 ve 40. sınıflarda tescil ettirdiğini, müvekkilinin sektörde tanınmış bir marka olduğunu, ancak hal böyle iken davalının, müvekkilinin yıllardır kullandığı ve aynı zamanda ticaret unvanı olan … kelimesini “…” olarak kullandığını gördüklerini, “…’a” ait facebook sayfasında da da kullanıldığını, ayrıca işyeri tabelası, kartvizit, ambalaj, afiş, branda ve çeşitli tanıtma vasıtalarında haksız olarak kullanıldığını ve davalının bu fillerinin müvekkili haklarına tecavüz teşkil ettiğini ve haksız rekabette bulunduğunu iddia ederek, tecavüzün tespitini ve men’ini, kararın kesinleşmesini müteakip, davalının “…” ve “…” ibaresini kullanmasının engellenmesi cümlesinden olmak üzere, davalının bu ibareyi içeren her türlü tanıtıcı evrak v.s kayıtlarına el konularak imhasını, 25.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın, avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin … ismiyle hizmet verdiğinden, müvekkiline husumet de yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin perakende sektöründe Güneşli semtinde hizmet verdiğini, davacı şirketi zarara uğratmasının söz konusu dahi olamayacağını, müvekkilinin perakende kuyumculuk sektöründe ve Güneşli semtinde iştigal etmekte iken, davacının Beyazıt ve çevresinde toptan kuyumculuk işi ile iştigal ettiğini, dolayısıyla müşteri çevrelerinin ve profillerinin birbirinden çok farklı olduğunu, bu nedenle davacının maddi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, … isminin müvekkilinin abisinin kızının adı olduğu için müvekkili tarafından seçildiğini ve kullanıldığını, davacının işbu davayı açmasındaki amacın ticari itibarını korumak değil, haksız kazanç sağlamak olduğunu, dava dilekçesindeki iddiaların hiçbirin kabul etmediklerini ve manevi tazminat talebinin haksız zenginleşmeye yol açacak kadar fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI;İstanbul Kapatılan 3.FSHHM’nin 11.05.2017 tarihli 2014/197 E. – 2017/93 K.sayılı kararıyla; “Davanın kısmen kabulü ile, davacının … ibareli markasına, davalının … ibaresini markasal kullanmak sureti ile markaya tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men ve refine, davalının … ibaresini kullandığı her türlü tanıtım ile ilgili materyal ve kayıt var ise toplatılarak imhasına, 25.000,00 TL maddi ve takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi itibarı ile işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, karar kesinleştiğinde özetinin masrafı davalıdan tahsil edilmek sureti ile Türkiye genelinde yayın yapan tirajı yüksek 3 büyük gazeteden birinde bir kez ilanına” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU;Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacı şirketin aktif dava ehliyeti bulunmadığını, müvekkilinin perakende mağazacılık hizmetinde dava konusu markayı kullandığını, davacının 35. Sınıfta tescilli markası bulunmadığını, rapora süresinde itiraz ederek bu hususta yeniden rapor alınmasını talep etmelerine rağmen kabul edilmediğini, -müşteri tipi ve çevresi farklı olan müvekkilinin davacı şirketi zarara uğratmasının mümkün olmadığını, meydana gelen ciro azalmasının tümünden müvekkilinin sorumlu tutulmasının insafsızlık olduğunu, 2014 yılının 2013 yılına göre daha çok para kazanılan bir yıl olduğunu, tazminat miktarının tayini esnasında yapılan değerlendirmenin hukuk, mantık ve hakkaniyete aykırı olduğunu, -ceza dosyasının bekletici mesele yapılması taleplerinin değerlendirilmeksizin yok sayıldığını, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir.
DELİLLER; TPMK’dan gelen kayıtlardan, … sayılı … ibareli markanın, 3 ve 7. Sınıflarda 30/12/2002, … sayılı … markasının 14,21,34 ve 40. Sınıflarda 29/11/2001 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. Davacının davalıya keşide ettiği Beyoğlu … Noterliğince düzenlenen 20/06/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile; … ibaresinin davacının tescilli markası olduğu ve davalının bu ibareyi haksız ve kötü niyetli olarak tabela ve benzeri tanıtım materyallerinde kullanmasına son verilmesinin istenildiği, … adıyla düzenlenen facebook sayfasından görseller sunulduğu görülmüştür. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen kayıtlardan da, davacının başta …Ltd.Şti olarak 1995 yılında tescil edildiği, unvanının halihazırdaki gibi …Ltd.Şti olarak 10/10/2001 tarihinde unvanını değiştirdiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan,24/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davalının … ve … ibaresini facebook sitesinde tabela, kartvizit, ambalaj, afiş, branda gibi tanıtma vasıtalarında markasal kullandığı, … ibaresinin davalı tarafça “…” ibaresine göre daha kalın ve büyük puntolarla yazıldığı, “…” ibaresinin gerçekleştirilen hizmet alanını belirttiği için ayırt ediciliğe sahip olmadığı, her ikisi de İstanbul’da faaliyet gösteren bu işletmelerden davacının toptan satış, davalının perakende satış kapsamında hizmet verdiği ancak tarafların mal ve hizmet sunduğu alanın aynı olduğu, ifadelerin benzer olduğu, davalı tarafın … ifadesini kullanmasının, gerek davacı tarafa ait ticaret unvanına gerekse davacı tarafın markalarından doğan hakka tecavüz ettiği, 20/06/2014 ihtar tarihi ile 15/08/2014 dava tarihindeki 55 günlük ihlal süresi içerisinde; davacının bir önceki yıla göre yurt içi ve yurt dışı satışlarının %29 oranında azaldığını, davalının davacının tescilli markasını kullanmasaydı davacının cirosunun 104.695,63 TL olacağını, belirtilen dönemde ise satış karının 74.333,90 TL olarak hesaplandığını, aradaki farktan, davalının tecavüzlü marka kullanımı sebebiyle 30.361,73 TL maddi tazminat ile sorumlu tutulabileceği, yolunda görüş bildirdikleri anlaşılmıştır. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği, bilirkişinin cironun azalmasını sanki zararmış gibi değerlendirerek zarar tespiti yaptığını, davacı satışlarının %90’ının yurt dışı satışları oluşturmaktayken bu kalemlerin tazminat hesabına dahil edilerek ciro azalmasının tamamından sorumlu tutulmasının yerinde olmadığını bildirmiştir.
G E R E K Ç E: Dava, davacı adına tescilli … ve … sayılı … ibareli markalarına davalının … ibaresini kullanmak suretiyle tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile men ve ref’i, ile KHK’nın 66/a maddesi gereğince 25.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminatın tahsili taleplidir.Davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkilinin markasının sektörde tanınmış bir marka olduğunu ileri sürdüğü ve bilirkişi incelemesi öncesinde 07/07/2015 tarihli dilekçesi ekinde tanınmışlığı ispat yönünde deliller sunduğu görülmüştür.Davacı adına … sayılı … markasının 14,21,34 ve 40. Sınıflarda tescilli olduğu, davalının “…” şeklindeki markasal kullanımının ise 35. Sınıfta “mağazacılık” hizmet sınıfında olduğu, her ne kadar davacının 35. Sınıfta tescilli markası bulunmuyorsa da; davacı markasının sektörde tanınmış olup olmadığı, tescilli olduğu emtia grubu ile hizmet grubunun davalının markasal kullanımının bulunduğu hizmet sınıfı ile ilişkili olup olmadığı, iltibasa neden olup olmayacağının incelenmesi gerektiği, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda tanınmışlık yönünde sunulan davacı delillerinin hiç incelenmediği gibi, “tarafların mal ve hizmet sunduğu alanın aynı olduğu” beyan edilmekle yetinildiği, davalının ticari kayıtlarını sunması için imkan verilmediği ve davalının ihtar ve dava tarihi arasında geçen süre içerisinde, ne miktarda satış yaptığının, bunun davacının satışlarındaki düşüşü ne şekilde etkilediğinin, yurt dışı satışlardaki düşüşe katkısının bulunup bulunmadığının incelenmediği, davalı vekilinin itirazlarını giderir rapor alınmadığı, Ceza dosyasında beraat kararı verildiği beyan edilmesine rağmen kararın getirtilmediği, yetersiz inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın belirtilen eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul Kapatılan 3.FSHHM’nin 11.05.2017 tarihli 2014/197 E. – 2017/93 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 02/10/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.