Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5049 E. 2020/1632 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5049 Esas
KARAR NO: 2020/1632 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2017
NUMARASI: 2014/1326 E., 2017/512 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 17.01.2012 tarihli İş Sözleşmesi Feshi sırasında davacı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, imzalı beyanıyla tevsik ettiğini, ayrıca dava konusu senetlerin davalıya firma adına tahsil edilmek üzere teslim edildiğinin davalının imzasına havi belge ile sabit olduğunu, davalının kendisine tahsil cirosu ve firma adına tahsil maksadıyla teslim edilen bonoların bir kısmını icraya koymasının kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu, takibe konu toplam 22.500,00 TL bedelli, 4 adet senetten dolayı davacı şirketin davalıya hiçbir borcu bulunmadığını ileri sürerek davacı şirketin davalıya borçlu bulunmadığının tespit edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı uhtesinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin bir şahıs olduğunu, bu nedenle huzurdaki davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerektiği beyan ederek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı uhtesinde bırakılmasını talep ettiği görülmüştür.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın kamiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borçu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, davalı alacaklı tarafından, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davacı borçlu aleyhinde 04/04/2011 keşide, 28/02/2012 vade tarihli, 6.500,00 TL bedelli; 04/04/2011 keşide, 30/01/2012 vade tarihli, 6.500,00 TL bedelli; 04/04/2011 keşide, 20/12/2011 vade tarihli, 3.000,00 TL bedelli; 04/04/2011 keşide, 30/12/2011 vade tarihli, 6.500,00 TL bedelli 4 adet bonoya istinaden 22.500,00 TL asıl alacak 4.477,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.977,00 TL için kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığı, davacı borçlunun, davalı ile aralarında danışmanlık hizmet sözleşmesi bulunduğu, karşılıklı olarak sözleşmenin sona erdirildiğini, davalının kendilerininden herhangi bir alacağı kalmadığına dair beyanının bulunduğu, takibe konu olan senetlerin, davalıya tahsil cirosu ile devredildiği, bu senetlerden dolayı davalıya borçlarının bulunmadığını ileri sürerek iş bu menfi tespit davasını açtığı, davalının ise, davaya konu olan senetlerin ödenmeyen ücretlerinin karşılığında alındığını ileri sürerek davanın reddini talep ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, takibe konu senetlerin, davalıya tahsil edilip bedelinin davacıya ödenmesi amacıyla mı verildiği, yoksa davalının davacıdan olan alacağının ifası için mi verildiği hususlarından kaynaklandığı, takibe konu senetlerin … tarafından keşide edildiği, lehtarının davacı şirket olduğu, senetlerin davacı şirket tarafından davalıya ciro edildiği, senetlerin davalıya tahsil amacıyla devredildiğine ilişkin senet üzerinde herhangi bir ibare bulunmadığı, Kırkağaç Noterliği’nin 23/03/2011 tarihli … yevmiye nolu iş sözleşmesi ile davacı ve davalı arasında davalının davacıya danışmanlık hizmeti vermek üzere hizmet sözleşmesi imzalandığı, davalının ücretinin aylık 500,00 TL (+KDV) olarak belirlendiği, 17/01/2012 tarihinde iş sözleşmesinin karşılıklı mutabakat ile sona erdirildiği, her iki tarafın birbirinden alacağının kalmadığı hususunda tarafların anlaştıkları, dava konusu senetlerin davalıya verildiğine dair 07/01/2012 tarihli teslim tutanağının düzenlendiği, tutanakta davalının da imzasının bulunduğu, fakat tutanakta senetlerin firma adına tahsil edilmek üzere verildiğine dair kayıt bulunduğu, davalı hakkında güveni kötüye kullanma suçu ile ilgili soruşturma kapsamında şüpheli olarak verdiği ifadesinde, davada ileri sürdüğü hususlardan farklı olarak, bonoların tutarını ödeyerek aldığını beyan ettiği, her ne kadar davacının ticari deftelerinde davalının ücretinin ödenmesine ilişkin bir kayıt bulunmamakta ise de, davalı 17/1/2012 tarihli fesih beyanında davacıdan alacağının kalmadığını beyan ettiği, bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, takibe konu edilen senetlerin davalıya tahsil için ciro edildiği, senetleri tahsil için devreden davacının davalıya karşı sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığı, her ne kadar davacı kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; davalının takip başlatmakta ve devamına kötüniyetli olduğu ispat edilemediği” gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile, İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasında davacının icra takip dosyasına konu edilen 04/04/2011 tanzim tarihli 28/02/2012 vadeli 6.500,00 TL tutarındaki senet, 04/04/2011 tanzim tarihli 30/01/2012 vadeli 6.500,00 TL tutarındaki senet, 04/04/2011 tanzim tarihli 20/12/2011 vadeli 3.000,00 TL tutarında senet ve 04/04/2011 tanzim tarihli 30/12/2011 vadeli 6.500,00 TL tutarındaki bonolardan ve icra takibindeki ferileri ile birlikte borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…Davacı yan ile müvekkil arasında dava dosyasında mevcut olan 23.03.2011 tarihli ve noter onaylı bir danışmanlık sözleşmesi mevcuttur. İşbu sözleşme uyarınca müvekkile aylık 500-TL+KDV şeklinde maaş ödemesi yapılması konusunda anlaşılmıştır. Sözleşmenin fesih edildiği tarih ise 17.01.2012 tarihlidir. Aradan geçen 10 ay boyunca ödenmesi gereken 5.000-TL ve KDV tutarlarına ilişkin şirkette hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Bu sayın mahkemece yapılan bilirkişi incelemesiyle ve hatta sonrasında davacı yanca yaptırılan özel bilirkişi raporuyla dahi mevcuttur. Müvekkil 10 ay boyunca davacı yana hizmet etmiş fakat karşılığında tek bir kuruş almamıştır. Bir de üstüne karşı taraftan hiçbir alacağının olmadığını beyan ederek karşılıklı iş sözleşmesinin feshini imzalamıştır. Böylesi bir iddia ve kabul hayatın olağan akışına tamamıyla aykırı düşmektedir. Müvekkil davacı ile imzalamış olduğu iş sözleşmesi uyarınca davalı bünyesinde çalışmıştır. Davalı yan müvekkile ne SGK girişi yaptırmış ne de maaş-yemek-yol ücreti vermiştir. Akabinde henüz iş akdi devam ederken 07.01.2012 tarihinde kendisine tahsil amacıyla senetler verilmiş fakat sonrasında 17.01.2012 tarihinde iş akdi sonlandırılmış ve işbu senetler de kendisine alacakları karşılığında verilmiştir. Buna karşın müvekkilin tecrübesizliğinden yararlanılarak ibra niteliğinde evraklar imzalanmıştır. İşbu Karar ile de müvekkil hem yaklaşık 1 yıla yakın bir çalışmasının karşılığını alamamış hem de haksız ve kötüniyetle açılan bu dava sonucu çıkan karar karşısında vekalet ücreti ve yargılama masrafı ödetilmeye mecbur bırakılmaktadır. Dava dilekçesi ile tanık dinletme talebimiz bulunmakta ise de, mahkemece bu hususta kabul görmemiş ve savunma hakkımız da sınırlandırılmıştır. Olayın aydınlatılabilmesi için tanık anlatımlarına ihtiyaç bulunmakta ise de mahkemenin bu kararı bizce hakkaniyete aykırı olmuştur. …” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava; takibe konu edilen senetlerden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yan senetlerin tahsil amaçlı olarak davalıya teslim edildiğini, davalı yan ise sözleşme nedeni ile ödenmeyen iş alacakları için kendisine verildiğini ve cirolayarak tahsile koyduğunu beyan etmektedir. Davacı ile davalının sözleşmelerinin fesih tarihi ile senetlerin teslim tarihi aynıdır. Taralar ayrı bir protokol yaparak; davacı yana verilen ve davaya da konu olan senet açısından müşterilerden tahsil edilmek üzere teslim edildiğini kararlaştırmışlardır. Bu belgeye ve belgedeki imzaya davalının itirazı da bulunmamaktadır. Belge içeriğine göre senetlerin davacı adına tahsil edilmek üzere verildiği, senetlerin davalıya temlik edilmediği görülmekle ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 1.536,98 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 552,85 TL nin mahsubu ile bakiye 984,13 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09.10.2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.