Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/5023 E. 2019/30 K. 10.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/5023 Esas
KARAR NO : 2019/30
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2017
NUMARASI : 2016/1230 2017/615
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/01/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan olan alacağın tahsili için başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, davanın bu nedenle usulden reddi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin yerleşim yerinin Esenler/İstanbul olup Bakırköy Mahkemelerinin ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, ayrıca davacının müvekkiline satmış olduğu ürünlerin geçici kabullerinin yapılmasına gelmediği için geçici kabul işlemlerinin yapılamadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyuşmazlığın fatura alacağından kaynaklandığı, 6100 Sayılı HMK’nın 6.maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu, buna göre Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçeleriyle davanın mahkemenin yetkisizliği nedeniyle usulden red kararı verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; taraflar arasında sözlü bir cari hesap ilişkisi bulunduğunu, faturalar ve yapılan ödemelerin cari hesapta yer aldığını, bu nedenle BK’nun 89/1 maddesi uyarınca alacaklının ikametgahı mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak, davacının istinaf talebinin yerinde olmadığını, mahkemenin doğru bir noktadan hareket ederek hatalı bir hüküm tesis ettiğini, davanın itirazın iptali davası olup öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın değerlendirilmesi gerektiğini, buna göre eğer takibin başlatıldığı icra dairesi yetkili değil ise davanın icra müdürlüğünün yetkisizliği nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Davaya temel alınan İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacının, davalı aleyhine 02/12/2016 tarihinde cari hesap kaynak gösterilmek suretiyle 63.103,84 TL’nin tahsili için ilamsız takip başlattığı, davalının takibe hem yetki yönünden hem de esas yönden itirazda bulunduğu, ancak itirazın hangi tarihte yapıldığının dosya kapsamından anlaşılamadığı görülmüştür.
Davacı, dava dilekçesine ekli olarak bir kısım faturalar, cari hesap ekstresi ve BS formları sunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davalı borçlu hem icra dairesinin yetkisine hem de borcun esasına yönelik itirazda bulunmuştur. Öte yandan davalı borçlu mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Davalı borçlu tarafından hem icra dairesinin hem mahkemenin yetkisine yönelik itirazda bulunulması halinde Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince öncelikle İİK’nun 50.maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın değerlendirilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözardı edilerek doğrudan mahkemenin yetkisi ile ilgili değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan dairemiz önüne gelen icra dosyası içeriğinde davalı borçluya ödeme emrinin 06/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun ise icra müdürlüğüne hitaben tarihsiz bir dilekçe ile itirazda bulunduğu görülmüştür. Ancak itiraz dilekçesinde gerek tarih bulunmadığı, gerekse icra müdürlüğünce yapılan bir havalenin de olmadığı görülmüştür. İtirazın iptali davasının görülmesi koşullarından biri de süresinde takibe yapılmış usulüne uygun bir itirazın bulunmasıdır. Bu itibarla mahkemece icra müdürlüğünden itirazın hangi tarihte yapıldığı hususunun sorulması, itiraz süresinde ise öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın değerlendirilmesi, şayet icra dairesi yetkisiz görülürse yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddi yönünden karar verilmesi, icra dairesinin yetkili görülmesi halinde ise mahkemenin yetkisine yönelik itirazın değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş, bu aşamada davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesine gerek görülmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/07/2017 tarih, 2016/1230 esas, 2017/615 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda gerekçede belirtilen şekilde araştırma ve değerlendirme yapılmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
4-Bu aşamada davacı vekilinin istinaf talebinin incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine,
6-Davacının istinaf talebi bu aşamada incelenmediğinden talebi halinde yatırdığı istinaf harçlarının davacıya iadesine,
7-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.10/01/2019