Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4914 E. 2020/1237 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4914 Esas
KARAR NO: 2020/1237 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2017
NUMARASI: 2016/558 E., 2017/579 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … A.Ş Şişli Şubesinden verilme keşidecisinin … Tic. Ltd. Şti. Olduğu, … çek nolu, 19.500 TL bedelli çekin lehdarı ve zilyedi olduğunu, söz konusu çekin evin içinde kaybolduğunu, bu nedenle Bakırköy 7. ATM’nin 2016/559 E. Sayılı dosyası ile çek iptali davası açtıklarını, bu davada % 15 teminat yatırarak gazete ilanı yaptırıldığını, çekin ödenmemesi için ödeme yasağı konduğunu, sonradan bu çekin ortaya çıktığını ve çekin arka yüzüne müvekkilinin imzasının taklit edilerek sahte imza ile ciro yapılıp kullanıldığı, en son yetkili hamil olan … AŞ’nin elinde olduğunu, çekin arkasındaki ciro ve imzanın müvekkiline ait olmadığından davalıya hiçbir borçlarının bulunmadığını, çekin ihtiyati hacze ve icraya konulmasının engellenmesi ve müvekkilinin ticari itibarının sarılmaması için öncelikle … A.Ş Şişli şubesinin … çek numaralı, 11.06.2016 keşide tarihli, 19.500 TL bedelli çekle ilgili olarak davanın esası hakkında bir karar verilinceye kadar takip işlemlerinin geçici olarak durdurulmasına, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine, davalının elinde bulunan ve müvekkiline ait olan çekin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın kabulünün mümkün olmadığını ve haksız tedbirin ivedilikle kaldırılması gerektiğini, müvekkil şirketin gerekli araştırmaları yapmadan ve teyit almadan işlem yapmadığını, faturayla tevsik edilmemiş hiçbir alacağı temlik almadıklarını, somut olayda da çekin, davacı …’dan dava dışı … – … ile arasındaki ilişki ve çekin mahiyeti konusunda teyit alındıktan sonra ve davacı … ile dava dışı … – … arasındaki ticari ilişkiyi gösterir 26.01.2016 tarihli … numaralı fatura ile birlikte ciro yoluyla devralındığını, davaya konu çek ile birlikte alınan irsaliyeli faturadan anlaşıldığı üzere, müvekkil şirketin ticari ilişki sonucunda düzenlenmiş çeki ticari ilişkiyi tevsik eden evraklarla birlikte devraldığını, ayrıca çekin, teyit alındıktan ve istihbarat çalışması tamamlandıktan sonra devralındığını, yani müvekkilinin kanuni yükümlülüklerine uygun hareket ettiğini, üzerine düşen özen sorumluluğunu yerine getirdiğini, gerekli araştırmayı yaptıktan sonra çeki devraldığını, çek üzerindeki ciro silsilesinin düzgün olduğunu ve müvekkil şirketin iyi niyetli yetkili hamil olup bile bile davacının zararına hareket etmediğini, müvekkiline kötü niyet ya da ağır kusur yüklenmesi mümkün olmadığından davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin basiretli davranıp ve gereken her türlü araştırmayı yaparak çeki tevdi aldığını, davacının iddialarının ise hayatın olağan akışına aykırı ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davacı ve dava dışı müşteri tarafından doladırıldığını, çek hakkında iptal davası açılması ya da ödeme yasağı kararı verilmesinin çekin kambiyo vasfını ortadan kaldırmayacağını ve müvekkilinin kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğini, bu sebeplerle; haksız davanın reddini, tedbir kararının kaldırılmasını, davacı aleyhinde %20’ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “davanın çekten dolayı İİK 72.maddesi uyarınca açılmış olan menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin olduğu, dava konusunun, davacının hamili olduğu kayıp nedeniyle zayi olan çeke ilişkin olarak muhtemel takibin icra takibinden önce tedbiren durdurulması ve işbu çekin yetkili hamili olması münasebetiyle çek tutarı kadar alacaklı olduklarının tespiti, ihtiyati haciz baskısı ile icra dosyasına para yatırılmak durumunda kalınması halinde bilahare yapılacak yargılama ile ödenen bedelin yasal faizi ile birlikte istirdadı talebinden ibaret olduğunun anlaşıldığı, davacının imza örneklerinin asılları, çek bilgileri ve görüntüsünün ilgili bankadan celb edildiği İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. takip sayılı dosyası Ticaret Sicil kayıtları, imzaya yetkili imza sirküleri hırsızlıkla ilgili Soruşturma dosyası olan K.Çekmece CBS’nin soruşturma nolu dosyası ve davacının ticari defter kayıtları incelemeye esas tutulduğu, Bakırköy 7.ATM’nin 2016/559 esas sayılı dosyası ile İstanbul 23. İcra Hukuk mahkemesinin 2016/829 esas sayılı dosyası ve eklerinin dosya arasında alındığı, mahkemece davacıya ait kayıtlar üzerinde Grafoloji konusunda uzman bilirkişiye HMK 211 kapsamında yaptırılan imza incelemesine göre; … A.Ş. Şişli Şubesine ait, keşide tarihi 1 1.06.2016, keşide yeri İstanbul, miktarı 19500 TL, arkasında 1. Ciranta … adına atfen atılmış imzanın, davacı …’a ait imzalarla karşılaştırması yapılarak eli ürünü olup olmadığının tespitinden ibaret olduğu, inceleme konusu, … A.Ş, Şişli Şubesine ait, keşide tarihi 11.06.2016, keşide yeri İstanbul, miktarı 19500 TL., arkasında 1. Ciranta … adına atfen atılmış imza İle, davacı …’a ait imzalar üzerinde, ait el yazılan ve imzalarına kıyasla; imzada hatların yapılış teşkili imza konstrüksiyon teşkil yapısı imzada alışkanlıklar bakımından ortak uyum ve benzerlikler sağlanamadığından, … A.Ş, Şişli Şubesine ait, keşide tarihi 11.06.2016, keşide yeri İstanbul, miktarı 19.500 TL, arkasında 1. Ciranta … adına atfen atılmış imzanın, davacı …’ın eli ürünü olmadığı, yönünde rapor düzenlendiği, mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, dava konusu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini ve dava devam ederken ödemiş olduğu çek bedelinden dolayı istirdat talebinde haklı olup olmadığı hususunda uyuşmazlık olup, davacı söz konusu çekle birlikte başka çekin davacıya ait evde kaybolduğunu daha sonra davacının imzası taklit edilerek sahte ciro ile ciro yapılıp en son davalı … şirketinin elinde bulunduğunu iddia etmiş ayrıca söz konusu olayla ilgili savcılık aşamasında bulunan soruşturma dosyası olduğunun gelen savcılık yazı cevabından anlaşıldığı, davacının senet metninden anlaşılan mutlak defi olarak imza inkarında bulunduğu, davaya konu çekin çalınarak takibe konulduğu ve imzanın şirket yetkilisi tarafından atılmadığı bu sebeple borçtan sorumlu olmadığı iddiası dikkate alındığında bu davada ispat yükünün çekin yetkili hamili olduğu ve rızası dışında elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının davalının kötü niyetle çeki iktisap ettiğini veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu gibi bir durumu ispat etmesi yanında imzanın da kendisine ait olmadığını ispat emesi gerektiği, çekin arka kısmına göre ilk cirantanın davacı olup Müdahil … ciranta ve davalının son yetkili hamil olarak çekte görüldüğü, …nin bu davada taraf olmadığından defterleri incelenmesine karar verilmediği, gelen belgeler ve raporun yeterli görüldüğü, gelen rapor ve İstanbul 23.İcra Hukuk Mahkemesinde de alınan çekteki davacı şirkete atfen atılı imzanın davacı şirket yetkilisi eli ürünü olmadığına dair Adli Tıp ve Belge İnceleme Uzmanı tarafından düzenlenen dosyaya mübrez bilirkişi raporunun bulunduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde çekin davacı şirket tarafından sonraki cirantalara verilmediği çekin davacının rızası hilafına elinden çıktığı kanaatine varıldığı, çekin davalı tarafından kötü niyetle alınıp takibe konulduğu yönünden somut net bir delil olmadığının anlaşıldığı, kıymetli evrakın yetkili hamili olduğunu ve istem dışı elinden çıktığını ileri süren davacının, halen kıymetli evrakın hamili konumunda olan kişilere karşı istirdat isteminde bulunabileceği, böyle bir iddiada bulunan davacının söz konusu davadaki kanıt yükünün, kendisinin davaya konu ettiği kıymetli evrakın son yetkili hamili olduğu ve hali hazırda hamil konumunda olan davalının kıymetli evrakı iktisabında kötüniyetli yahut ağır kusurlu olduğunu ortaya koymak olacağı, buna göre hali hazırda hamil durumunda olan davalının kötüniyet ya da ağır kusurunu ispat zımmında, ciro zincirindeki bir kopukluk, çalıntı olduğu bilinmesine rağmen kıymetli evrakın devralınması gibi unsurların belirleyici olabileceği, buna ek olarak somut olayda olduğu gibi davalı hamilin bir faktoring şirketi olması halinde, faktoring kurumu ve işleyişi ile ilgili olarak mer’i mevzuat hükümlerinin de ayrıca incelenip değerlendirilmesi gündeme gelebileceği, konuyu düzenleyen 6361 sayılı yasanın 9. Maddesi 2. Fıkrada; ” Faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” 3. Fıkrada ”Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükümlerinin düzenlendiği, somut olayda davaya konu çek davacının elinde rızası hilafına çıkmış olup imzası taklit edilerek dava dışı cirantaya ciro edilmiş olup o cirantadan da devaralan davalı son hamil faktoring şirketi olup davacının iddiası mutlak defi olup senet metninden anlaşılan defi ve herkese karşı ileri sürülebilen bir defi olması karşısında sahte imza sebebiyle davacının söz konusu çeki ciro edip borçlu olmadığı, söz konusu çekin savcılık soruşturması da dikkate alındığında çek yönünden davalının çekteki imzanın ciranta olarak görünen davacıya ait olup olmadığını bilemeyeceği ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığı, ayrıca davacı lehtarın ciranta olduğunda senedin iadesi ve bedelin istirdatı yerinde görüldüğü” davanın esastan kabulü ile, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasındaki davaya konu keşidecisi … Ltd. Şti. Olan … nolu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, çekin bedeli olan 27.000,33 TL’nin 30/06/2016 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davaya konu çekte borçlu görünen diğer kişilerle ilgili olarak alacaklının tahsil işlemleri bittiğinde davacıya iadesi gerektiği göz önüne alınarak davaya konu çekin davacıya iadesine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…İmza incelemesi hususunda yerel mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda; inceleme konusu çekin arka yüzündeki …’ a atfen atılmış imza ile mukayese imzalar arasında benzerlik ve uygunluk saptanamadığından çekteki imzanın …’ ın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Raporun yetersiz nitelikte olduğu ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde açık olmadığı ortada olduğu halde Adli Tıp Kurumunun imza ile ilgili ihtisas dairesinden yeniden rapor alınmasına ve davacının ticari defterlerinin incelenmesine ilişkin talebimiz yerel mahkeme tarafından gerekçesiz olarak reddedilmiş ve hükme esas alınacak şekilde açık olmayan bilirkişi raporuna dayanarak davanın kabulü ile davacının dava konusu çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile dava konusu çek bedeli ödemesinin davacıya faizi ile geri verilmesine karar verilmiştir. Ayrıca ödemeyi yapan davacı olmadığı halde davacının istirdat talebi açısından aktif dava ehliyeti olmadığı halde istirdat isteminin kabulüne karar verildiği , yine dava konusu çek, müvekkile faktoring sözleşmesine istinaden ve ciro yoluyla geçmiştir. çek üzerindeki ciro silsilesi düzgündür ve müvekkil şirket iyi niyetli yetkili hamil olup, bile bile davacının zararına hareket etmiş değildir. aksi davacı tarafından ispat da edilememiştir. müvekkile kötü niyet ya da ağır kusur yüklenmesi mümkün olmadığından davanın reddi gerekmektedir…” denilerek kararın eksik inceleme ve hatalı sonuç ile verildiğini beyanla kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava; imza inkarına dayalı lehtar tarafından hamile açılmış menfi tespit davasıdır. Dava menfi tespit davası olarak açılmış; tahkikat aşamasındaki ödeme nedeni ile istirdat davası olarak hükme bağlanmıştır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı yanca çekin kendi uhdesinde iken çalındığı, imzası sahte olarak atılarak piyasaya sürüldüğü ve en son davalı şirketçe takip yapıldığı beyan edilmekle ; ilk derece mahkemesince yaptırılan imza incelemesinde imzanın davacının eli ürünü olmadığı rapor edilmiştir. İmza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise, borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiği gibi; herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır.Hukuki uyuşmazlıklarda ispat yükünün doğru tayin edilmesi sağlıklı karar sürecinde anahtar rol işlevini üstlenmektedir. Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalı taraftadır. Ne var ki davaya konu alacak kambiyo senedinde kaynaklanıyorsa HMK 201. madde gereğince senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran veya azaltan hukuki işlemlerin kesin delillerle ispatı gerekir. Mahkemece alınan raporda mukayese belgelerin tarihlerinin imzası inkar edilen çekteki tanzim tarihinden sonraki tarihleri taşıdıkları görülmüştür. İcra Hukuk Mahkemesinde de sadece 1 adet banka sözleşmesi eski tarihlidir. Bu nedenle imza incelemesinin olması gereken prosedüre göre yapılmadığı raporun bu nedenle hüküm kurmaya elverişli olmadığı kabul edilmelidir. Ayrıca kabule göre de ; ödemenin dava dışı şirket tarafından yapıldığı gerek davacının gerekse davalının sunduğu belgelerden anlaşılmakla istirdat hususunda verilen karar da doğru değildir. Davalı yanın ; imzanın vekaleten atıldığı yönündeki istinaf talebi ise ; savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olup, ilk derece mahkemesinde böyle bir savunmanın ileri sürülmediği görülmekle incelenmemiştir. Açıklanan nedenlerle; imza incelemesi usulüne uygun yapılmadığı nedenle yeniden belge toplanarak yapılması ve ödeme ile ilgili olarak davacı yanın değil dava dışı keşidecinin ödemeyi yapan olarak kayıtlarda bulunması hususunun da istirdat talebi açısından değerlendirilmesi için dosyanı nilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜNE ; ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA ; Yargılamaya devam olunması için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-Davalı yanca yatırılan 31,40 TL ve 430,00 TL peşin harcın talebi halinde kendilerine iade edilmesine 3-Davalı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olan başvuru harcı gideri 85,70 TL ile posta gideri 21,00 TL olmak üzere toplam 106,70 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine; davacı gider avansından harcanan 11,00 TL tebligat giderinin davacı üzerinde bırakılmasına 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/07/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.