Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4901 E. 2020/1185 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4901 Esas
KARAR NO: 2020/1185 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2017
NUMARASI: 2014/795 E. – 2017/110 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında akdedilen 05/09/2007 tarihli bayilik sözleşmesi uyarınca davalı tarafından müvekkilinin ürettiği kauçuk ürünlerini tek satıcı sıfatıyla satımını üstenildiğini, ancak sözleşme ilişkisi devam ederken davalının satmayı üstlendiği malları başka firmalardan satın alarak satmaya başladığını, ayrıca taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayalı düzenlenen bir kısım faturaların da ödenmediğini, yine daha sonra davalının taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin haksız olarak sona erdirdiğini ve fesihten sonra davalının yoğun bir biçimde sözleşmeye konu ürünleri başka firmalardan satın alarak müşterilere sattığını belirterek müvekkilinin uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararının tazminini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ürettiği ürünleri müvekkiline verdiği fiyatlar çok yüksek olması nedeniyle başka kişilerden aynı ürünleri almak için fiyat teklifi istediklerini 05/09/2007 tarihinde yapılan bu sözleşmenin bir yıllık dönemler için yenilenmek suretiyle 05/09/2012 kadar uzatıldığını beşinci bir yıllık dönemin sonundan 30 gün evvel ihbarda bulunmak suretiyle sözleşme hükümlerine göre usulüne uygun ve haklı olarak fesih yapıldığının bakiye ödenmeyen borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
MAHKEME KARARI; İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.02.2017 tarihli 2014/795 E. – 2017/110 K.sayılı kararıyla; Davanın kısmen kabulüne, Kâr mahrumiyeti alacağı 18.669,18 TL’nin dava tarihi 31/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak (talep gibi) reeskont faizle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin sözleşmenin niteliği ve davalının ihlali ile ilgili tespitlerinin doğru olduğunu ancak kar mahrumiyeti miktarının gerçeği yansıtmadığını, davalının sözleşme döneminde … firmasından sözleşmeye aykırı olarak satın alımlar yaptığının tespit edildiğini, … ve … firmalarından da satın alım yaptıklarının ikrar edildiğini, müvekkilinin zararının tam olarak hesaplanmadığını, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, hükme esas alınan 07/06/2016 tarihli rapordaki hesaplamaların yüzeysel ve eksik olduğunu, ancak hangi ürün ve faturaların hesaba katıldığının belli olmadığını, hesaba katılan ürünlerin fatura numaralarının dahi belirtilmediğini, oysa 27/03/2014 tarihinde alınan raporda … firmasından yapılan tüm alımların fatura tarih ve numaralarının tek tek listelendiğini, 2012 yılı Şubat ayından sözleşmenin feshine kadar ki süreçte davalının … firmasından 1.028.322,40 TL alım yaptığını, iki rapor arasında büyük fark bulunduğunu, itiraz etmelerine rağmen yeni rapor taleplerinin kabul edilmediğini, – hesaplamada … ve … firmalarından satın alımların incelenmediğini, bunun yanında …, …, …, …, … gibi firmalar hakkında inceleme yapılmadığını, -uğradığı zarar hesaplanırken çok dar tutulduğunu, müvekkilinin sözleşmedeki yükümlülüğüne uyarak başka firmaya satış yapmadığını , iş fırsatlarını kaçırarak ayrıyetten zarara uğradığını, davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi ihlal edecek başka firmalara verdikleri işlerin hiç yansıtılmadığını, -müvekkilinin bu sözleşme kapsamında ileriye dönük olarak elde etmeyi amaçladığı kardan mahrum kaldığının üzerinde hiç durulmadığını, eksik ve çelişkili raporlarla hüküm kurulduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, zararın tam ve kesin olarak hesaplanarak hüküm kurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi değil satıcı bayilik sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin aynı iş kolunda birden fazla şirketin bayiliğini almasında yasal bir engel bulunmadığını, -mahkemenin … firmasının yanı sıra … ve … firmaları ile bayilik sözleşmeleri yaptıkları ve ürün alımı gerçekleştirdiklerine dair ikrar ettiklerine yönelik beyanının yerinde olmadığını, ikrarlarının bulunmadığını, bu şirketlerle bayilik sözleşmesinin feshinden sonra bayilik sözleşmesi yaptıklarını, sözleşme dönemi içerisinde ürün alınmadığını, -dava dışı… firmasından 2011-2012 yılında spor aletleri alındığını, spor aletlerinin altına ve etrafına yere serilmek üzere yumuşak kauçuk kaplama malzemesinin, spor aletlerinin mütemmim cüzü olarak dava dışı şirketçe lanse edildiğini, bunun üzerine bazı spor aletleri alımında kauçuk zemin kaplaması satın alındığını, yoğun bir alım olmayıp sözleşme ihlali sayılacak nitelikte olmadığını, – mahkemenin kararına esas aldığı bilirkişi raporunda; 2011 yılında yapılan dava dışı … şirketinden alınan toplam 23.853,60 TL’lik satın almada davacı şirketin 9.013,81 TL kar kaybının olduğu ve 2012 yılında satın alınan 18.729,40 TL satın almada ise davacı şirketin 9.655,37 TL kar kaybının olduğunun belirtildiğini, bilirkişinin bu sonuca nasıl ulaştığını anlamanın mümkün olmadığını, birinci satın almada %45 kar oranı belirlediğini, ikinci satın almada ise %50 nin üzerinde kar oranı çıkardığını,satıştan böyle karların elde edilmesi mümkün olmadığını beyanla kararın kaldırılarak yeniden yapılacak yargılama sonunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Taraflar arasında 05/09/2007 tarihli “Satıcı Bayilik Sözleşmesi ” başlıklı sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin 5.2.1. Maddesinde ” İş bu bayilik sözleşmesi imza edildiği tarihten itibaren bir yıl geçerlidir.”sözleşmenin 5.2.2 maddesinde düzenlenen ” İş bu bayilik sözleşmesi bayilik sözleşmesi süresinin hitamından 30 gün önce … Tarafından yazılı olarak karşı tarafa bildirilmek kaydı ile sona erer, aksi taktirde sözleşme, aynı şartlarla bir yıl daha uzatılmış olur” hükmü ve 5.2.4 maddesinde “Feshi ihbar edilmeyen BAYİLK SÖZLEŞMESİ aynı şartlarda sözleşme süresi kadar uzar” hükmü düzenlenmiştir.Sözleşmenin 1.2.1 maddesinde ; ” işbu sözleşmenin kapsamı yalnızca FİRMA’nın (davacının) üretimini yaptığı veya yaptırdığı pazarlama sorumluluğu kendisinde olan, kendi tasarımı veya yabancı patentli kauçuk zemin kaplamaları, kitap bank, mamül ürünleri ile davalı …’un talep edip onayladığı kompozit ürünler ve tamamlayıcı malzemelere şamildir.” Sözleşmenin 1.2.2 maddesinde ; “…’nin sözleşme konusu ürünlerin satışını; FİRMA’dan temin ederek gerçekleştirir.”Sözleşmenin 1.3.1 maddesinde ; “Bu sözleşme kapsamında ürünleri … yurt içi ve yurt dışında her yerde satabilir”Sözleşmenin 1.3.2 maddesinde ; “FİRM, bu sözleşmeyle belirlenen yerlerde davalı haricinde başka kişilere bayilikler ve temsilcilikler veremez” hükümleri düzenlenmiştir.Davalı tarafça Bakırköy … Noterliği’nin 06/08/2012 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile , sözleşmenin 5.2.2 maddesinde düzenlenen ” İş bu bayilik sözleşmesi bayilik sözleşmesi süresinin hitamından 30 gün önce … Tarafından yazılı olarak karşı tarafa bildirilmek kaydı ile sona erer, aksi taktirde sözleşme, aynı şartlarla bir yıl daha uzatılmış olur” hükmü gereğince , 05/09/2012 tarihinden itibaren yenilenmeyeceğini bildirmiştir. Fesih ihtarında tebliğ şerhinin bulunmadığı görülmüştür. Davacı tarafça davalıya gönderilen Beyoğlu … Noterliği’nin 10 Ekim 2012 tarihli … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde, davacı fesih ihbarının 10/08/2012 tarihli olduğunun belirtildiği ve süresinde yapılmadığından, geçerli sebebe dayanmadığından sözleşmenin yürürlükte olduğunun beyan edildiği görülmüş cevabi ihtarnamenin de tebliğ edilip edilmediği anlaşılamamıştır. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları;14/04/2014 tarihli 1. kök raporda; taraflar arasındaki sözleşmenin davacının üretimini yaptığı veya yaptırdığı pazarlama sorumluluğu kendisinde olan, kendi tasarımı veya yabancı patentli kauçuk zemin kaplamaları, kitap bank, mamül ürünlerin sözleşme ile davalının tek dağıtıcı olarak alıp satması şeklinde olduğunu, davalının davacı iddialarına konu diğer firmalarla alış verişine ilişkin belgelerin arşivde olması nedeniyle incelenemediğini, davalı şirketin BA/BS formlarının ibrazının gerektiğini, dava dışı … firmasından yapılan alışlara ilişkin faturaların listesinin yapıldığı görülmüştür. 15/05/2015 tarihli ek raporda; davalı tarafça sunulan dava dışı şirketlerden yapılan alımların icmalinin incelendiğini, dava dışı … firmasından yapılan alımların bir kısmının ( 10/05/2012 tarihli, 06/06/2012 tarihli) sözleşmenin feshinden önce olduğunu, sözleşmenin feshinden hemen sonra davalı yanın dava dışı firmalardan davaya konu emtiaları yüklü miktarlarda satın aldığını, satışlardan mahrumiyet hesabı için Kurumlar Vergisi Beyannamesinin sunulması gerektiğini beyan etmişlerdir. 07/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasındaki 05/09/2007 tarihli sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi olduğunu, dosya içerisindeki BA/BS formları, ticari defter ve cari hesap dökümleri ve sunulan sözleşmelerden davacının bildirdiği, …, , …, …, … gibi firmalar ile 2011-2012 yıllarında çalışma mevcut olmadığını, … ve … firmaları ile fesihten sonra sözleşme yapıldığını, … firması ile 2011 yılına ait fatura kalemlerinde sözleşmeye konu ürünler ayrıştırıldığında 23.853,60 TL, 2012 yılı için toplam 18.729,40 TL tutar mevcut olduğunu, gelir tabloları verileri kapsamında karlılık oranının 2011 yılında %29,93, 2012 yılında %43,61 olarak hesaplandığını, 2011 yılı için 9.013,81, 2012 yılı için 9.655,37 TL olmak üzere toplam 18.669,18 TL kar mahrumiyeti zararının bulunduğunu beyan etmişlerdir. Davalı vekili rapora itirazında spor aletleri altında yapmış oldiği zemin kaplamanın sözleşmeye aykırı olmadığını beyan etmiştir. Davacı vekilinin rapora itirazında; hangi ürün ve faturaların ayrıştırıldığının belli olmadığını, başka firmalardan yapılan alımların ve usulsüz ihalerle veya doğrudan teminlerle yapılan alımların hesaba katılmadığını, sadece … firmasından yapılan alımların tespit edilebildiğini, sözleşmenin usulsüz olarak feshinin usulsüz olduğunu mahrum kalınan kazancın tespit edilmediğini, müvekkilinin internet sitesinin kapatılması karşısında başka belediyelere satış yapmaması sebebiyle uğradığı zararın hesaba katılmadığını ileri sürmüştür. Davacıya ait bir kısım internet sitelerinin taraflar arasında İstanbul 4. FSHHM’nin 2012/17 Esas sayılı dosyada, davalının davacı olduğu davada verilen tedbir kararı ile kapatıldığı, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekindeki duruşma tutanaklarından anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin dava dilekçesinde davalının, taraflar arasındaki 05/09/2007 tarihli sözleşmeyi borçlarını ödemeden , haksız ve gerekçesiz şekilde feshettiğini, sözleşmeye aykırılıklarının bulunduğunu, üçüncü şahıslardan alım yaptığını beyanla uğradığı zararın tazminini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince sözleşmenin feshinin usulüne uygun olduğunu, dava dilekçesinde yazılı firmalardan … firmasından sözleşme süresi içerisinde alım yapıldığını, bu alımlar nedeniyle davacının 18.669,18 TL zarara uğradığının tespit edildiğini beyanla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.Taraflar arasındaki 05/09/2007 tarihli bayilik sözleşmesi bulunduğu ve sözleşmenin davalı tarafça uzayan 5. Yılın sonunda Bakırköy … Noterliği’nin 06/08/2012 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile , sözleşmenin 5.2.2 maddesinde düzenlenen ” İş bu bayilik sözleşmesi bayilik sözleşmesi süresinin hitamından 30 gün önce … Tarafından yazılı olarak karşı tarafa bildirilmek kaydı ile sona erer, aksi taktirde sözleşme, aynı şartlarla bir yıl daha uzatılmış olur” hükmü gereğince , 05/09/2012 tarihinden itibaren yenilenmeyeceğinin bildirilerek feshedildiği sabittir. Fesih ihtarnamesinin tebliğ şerhinin dosya kapsamında bulunmadığı, davacı tarafça davalıya gönderilen Beyoğlu … Noterliği’nin 10 Ekim 2012 tarihli … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde, davacı fesih ihbarının 10/08/2012 tarihli olduğunun belirtildiği ve feshin süresinde yapılmadığından, geçerli sebebe dayanmadığının ileri sürüldüğü görülmüştür. Somut olayda davacı tarafın bayilik ilişkisinin haksız olarak sona erdirildiğini ileri sürdüğü göz önüne alınarak, ilk derece mahkemesince öncelikle, ihtarnamenin tebliğ şerhinin ilgili noterlikten celp edilerek, sözleşmenin 5.2.2 maddesi gereğince 30 gün önce bildirim koşulunun yerine getirilip getirilmediği, 30 gün içerisinde bildirim yapılmamışsa uzayan süre içerisinde de , önceki dönem satış rakamları gözetilerek, tarafların ticari defterleri incelenerek, sözleşme devam etseydi davacının ne kadar gelir elde edeceği konusunda usulüne uygun bilirkişi raporu alınarak değerlendirildikten sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sözleşmenin satıcı bayilik sözleşmesi olduğunu, tek satıcılık sözleşmesi olmadığını ileri sürmüştür. Sözleşme hükümleri dikkate alındığında; 1.2.1 maddesinde; bu sözleşme ile davalı/bayi, davacı/bayilik verenin ürettiği malları yurt içinde ve yurt dışında her yerde tek ve yetkili satıcı olarak satmayı üstlenmiştir, davalı vekilinin sözleşmenin tek satıcılık sözleşmesi olmadığına, bayilik sözleşmesi olduğuna yönelik davalı istinaf başvurusunun yerinde olmadığı ancak davalı vekilinin ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiği, davalı itirazları karşılanmadan karar verildiği dikkate alınarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun da kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraf vekillerinin istinaf başvurularının eksik inceleme nedeniyle kısmen kabulüne karar verilmekle , mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemizin kararında belirtilen eksiklikler giderilerek yargılamaya devam olunmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının KISMEN KABULÜ ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.02.2017 tarihli 2014/795 E. – 2017/110 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harçlarının talepleri halinde taraflara iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 03/07/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.