Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4888 E. 2019/415 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4888 Esas
KARAR NO: 2019/415
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2017
NUMARASI: 2014/249 2017/337
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 18/11/2013 tarihinde finansal kiralama sözleşmesi imzalandığını ve bir adet kanal kazıcı yükleyici aracın davalıya teslim edildiğini, davalının sözleşmeden kaynaklanan borçlarını ödemeyerek temerrüde düştüğünü ve müvekkilince 04/04/2014 tarihli ihtarname gönderilerek borçların 60 günlük süre içinde ödenmesi istendiği, aksi halde sözleşmenin fesledileceğinin bildirildiği, ancak davalının kendisine verilen sürede ödeme yapmadığını ve sözleşmenin bu nedenle 30/06/2014 tarihi itibariyle fesholduğunu, davalının iş makinasını ihtarda belirtilen adrese teslim etmediğini, aracın tedbir yoluyla teslimi için İstanbul 23.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla mülkiyeti müvekkiline ait menkullerin müvekkiline hükmen iadesine, hükmen iade mümkün olmaz ise mal bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin bir dönem maddi sıkıntı yaşaması nedeniyle ödeme yapamadığını, davacı tarafça dava konusu araca el konulduğunu, ancak müvekkilince borcun 8.000 TL’lik kısmının makbuz karşılığında, 3000 TL’sinin ise davacı vekilien elden olmak üzere tamamını ödediğini, bunun üzerine tarafların uzlaşarak sözleşmenin devamına karar verdiğini, ancak 13/08/2014 tarihinde araca el konulduğunu ve o tarihten bu yana aracın davacı bünyesinde olduğunu, müvekkilinin sözleşme çerçevesinde davacıya 63.000,00 TL ödeme yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı asıl 29/06/2015 tarihli duruşmada; kendisine gösterilen tebligattaki imzanın kendisine ait olmadığını, kendisinin o tarihlerde Mardin’de olmadığını bildirmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve grafoloji raporuna göre; inceleme konusu tebligat parçasındaki imzanın davalının eli ürünü olmadığı, buna göre davacı tarafından çekilen ihtarnamenin davalı tarafından tebliğ alınmadığı, dolayısıyla davalının temerrüde düşürülmediği ve akdin feshi şartlarının oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; kararın hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin 33.maddesine göre kiracının sözleşmenin devamı sırasında adres değişikliğini derhal bildirmesi, aksi halde sözleşmede yazılı adreslerine tebligat Kanunun 7/a ve 10 vd maddelerinde yer alan usule göre gönderilecek tebligatın kendilerine tebliğ edilmiş sayılacağını kabul ettiğini, adres değişikliğinin kendilerince bilinemeyeceğini, bu nedenle ihtarnamenin tebliğinde usule aykırılık bulunmadığını, bu konuda Yargıtay kararları bulunduğunu, ihtarname tebliğ edilmesi bile bu durumun malın iadesi talebine engel olmadığını, ihtarnamedeki imzanın borçluya ait olup olmadığının kontrol yükümlülüğünün alacaklıdan istenmeyeceğini, davalı tarafın sözleşmenin feshini zımnen kabul ettiğini, ihtiyati tedbir kararı uyarınca aracın muhafaza altına alındığını ve davalının herhangi bir itiraz yapmadığını, ancak davalının yargılama sırasında imza inkarında bulunduğunu, bu durumun aynı zamanda savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olduğunu, bu durumun ön inceleme duruşmasında ileri sürülmediğini, ön inceleme duruşmasının 30/03/2015 tarihinde yapıldığını, yine davalının savunmasını genişletmesine açıkça rıza göstermediklerini bildirmiştir. Davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamenin tebliğine ilişkin belge fotokopisinin incelenmesinde; 28/04/2014 tarihinde bizzat açıklaması ile tebliğ şerhi işlendiği görülmüştür. Davacı tarafından gönderilen 4 Nisan 2014 tarihli ihtarnamede; davalının ödeme planı uyarınca 1.886,46 EURO’yu ödemediğinin belirtilerek bu tutarın 60 gün içinde ödenmesi, ödenmemesi halinde sözleşmenin feshedilmiş olduğu, buna göre 6361 sayılı Kanun ve sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca finansal kiralama konusu malların ihtarnamenin tebliğine müteakip 60 günlük yasal sürenin sonundan itibaren 3 gün içinde şirketlerinin kanuni ikametgahı olan Şişli/İstanbul adresinde teslime hazır bulundurmalarının istendiği belirtilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen finansal kiralama sözleşmesinin 33.maddesinde; kiracının sözleşmede ismi yanında belirtilen adresinin kanuni yerleşim yeri ittihaz ettikleri, belirtilen yer ve adres yazmaması halinde ticaret sicilindeki son adreslerinin veya kiralayan tarafından son olarak bildirim gönderilen adreslerinin muhtarlıkta kayıtları bulunması dahi yasal yerleşim yerleri olduğunu, ilerde yerleşim yeri edindikleri takdirde bu yeni adrese noter aracılığıyla kiralayana bildireceği, bildirmedikleri takdirde sözleşmede yazılı adrese 7201 Sayılı Kanunun 7/a, 10 vd maddelerinde yer alan usule gönderilecek her türlü tebligatın tebliğ edilmiş sayılacağını kabul ve taahhüt ettikleri, sözleşmede davalının adresinin ….. olarak gösterildiği görülmüştür. İhtarnamenin de bu adrese çıkarıldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 12/04/2016 tarihli grafolog raporunda; tebligat parçasındaki imzanın davalının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Aynı bilirkişi tarafından düzenlenen 07/12/2016 tarihli ek raporda ise; davacının dosyaya yeni bir belge sunmadığı, önceki raporda belirtilen kanaati değiştirecek bir husus olmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, finansal kiralama konusu malın iadesi talebine ilişkindir. Davacı taraf, davalının kira borçlarını ödemede temerrüde düşmesi nedeniyle ihtarname keşide edilerek sözleşmenin feshedildiğini belirterek finansal kiralama konusu malın iadesini istemiştir. Davalı taraf ise müvekkilinin davacıya ödemelerinin bulunduğunu, ayrıca ihtarnamenin tebliğine ilişkin mazbatadaki imzanın davalıya ait olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 31/1.maddesi uyarınca kiracının, kira borçlarını ödemede temerrüde düşmesi halinde kiralayan tarafından ihtarname çekilerek 60 günlük süre verileceği ve bu süre içerisinde ödenmemesi halinde sözleşmenin feshedilebileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davalıya gönderilen ihtarname davalının sözleşmedeki adresine tebliğe çıkarılmış ise de, tebliğ alan adına atılan imzanın davalının eli ürünü olmadığı anlaşıldığından, davacı tarafından sözleşmenin feshi için usulüne uygun bir ihtarname tebliğinden söz edilemez. Davacı tarafça, taraflar arasındaki sözleşmenin 33.maddesine dayalı olarak tebligatın geçerli olduğu ileri sürülmüş ise de, somut olayda Tebligat Kanununun 7/a maddesindeki elektronik tebligat söz konusu olmadığı gibi tebligat yapılan adres davalının adresi olmakla birlikte tebliği alan adına atfen atılan imzanın davalının eli ürünü olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Yine davacı tarafça imza inkarının ön inceleme duruşmasında ileri sürülmediği, bu durumun savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığı şeklinde bir istinaf talebi de ileri sürülmüş ise de, sözleşmenin feshinin geçerliliği ihtarname tebliğinin usulüne uygun olmasına bağlı olduğundan bu durum savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında görülmemiştir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/02/2019