Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4883 E. 2020/1002 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4883 Esas
KARAR NO : 2020/1002 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2017
NUMARASI : 2016/1140 E. – 2017/577 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dilekçesinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalı şirketin davacı şirkete cari hesap ekstresine göre takip konusu asıl alacak miktarı kadar borçlu olduğunu, bu nedenle davalı şirkete Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2017 tarihli 2016/1140 Esas- 2017/577 Karar sayılı kararıyla; ” icra takibinin dayanağı cari hesap ekstresinde davalı şirkete atfen atılmış bir imza ve isim bulunmadığı, davacı tarafça davalının imzasını taşıyan cari hesap mutabakat belgesinin ya da cari hesaba ilişkin sözleşme ilişkisini ispatlayacak fatura ve irsaliye de sunulmadığı, davacının ticari defterlerinde alacağı kayıtlı ise de, davacının her zaman tek taraflı düzenleyebileceği nitelikteki defter ve kayıtlarına dayanamayacağı, diğer delillerle bu alacağını ispatlaması gerektiği, davacının davaya konu icra takibinden dolayı ve takibe dayanak olarak gösterilen cari hesap ekstresi nedeni ile iddia ettiği bakiye alacağını yazılı delil ve belgelerle ispatlayamadığı gibi yemin deliline de dayanmadığı, bu haliyle davasını ispatlayamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 25/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, müvekkilinin usulüne uygun tutulmuş, delil niteliğindeki defterleri ile alacağını ispatladığını, davalının ihtaratlı davetiyeye rağmen defterlerini ibraz etmediğini, davalının tutması zorunlu ticari defterleri Mahkemeye sunmadığı, müvekkilinin de delil olarak davalının da delillerine dayandığı için, kesin delil niteliğindeki kendi defterleri ile alacağını ispatladığını,(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/03/2012 tarihli 2011/11-862 Esas, 2012/251 Karar ve Yargıtay 19. HD 05/11/2012 tarih, 2012/9592 Esas-2012/15940 Karar sayılı kararı), taraflar arasında ticari ilişki olduğunun bilirkişi raporu ile ispatlandığını, bilirkişi tarafından cari hesap ekstresinde yer alan faturalar ve irsaliyelerin incelendiğini, dava konusu alacağa ilişkin faturaların davalının B/A kayıtlarında mevcut olduğunu düşündüklerini, bu hususta inceleme yapılmadığını, davalının B/A’sına işlediği faturaya ilişkin malları teslim almadığı iddiası varsa ispatla yükümlü olduğunu, malların teslim alınmadığının da ileri sürülmediğini, davalının rapora da itiraz etmediğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tarafça istinaf dilekçesine karşı beyanda bulunulmamıştır.Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde 3.469,20 TL cari hesap alacağı, 7,98 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.477,18 TL alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği görülmüştür.Bilirkişi 25/05/2017 havale tarihli raporunda; davacının 2015 ve 2016 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davacı defterlerinde; davalının 2015 yılından devreden borcunun bulunmadığı, 2016 yılında 3.469,20 TL tutarında bir adet fatura düzenlendiği, 2015 yılında alınan 31/03/2016 keşide tarihli 5.251,23 TL bedelli çekin karşılıksız çıkması nedeniyle, şüpheli alacaklar hesabına aktarılan toplam (3.469,20 TL+ 5.251,23 TL= 8.720,43 TL)’dan 5.250,00 TL tahsilat yapıldığını, 2016 yılı sonu itibarıyla davalı şirketin 3.470,43 TL borçtan sorumlu olduğunu bildirmiştir.
G E R E K Ç E :İtirazın iptali talepli davada dayanak icra takibinin, cari hesaba dayalı olduğu,davalı tarafın ihtarat tebliğine rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, bilirkişi tarafından incelenen davacı ticari defterlerinde davalı tarafça ödenmeyen 09/02/2016 tarihli 3.469,20 TL bedelli fatura ve 2015 yılında alınan 31/03/2016 keşide tarihli 5.251,23 TL bedelli çekin karşılıksız çıkması nedeniyle, şüpheli alacaklar hesabına aktarılan toplam (3.469,20 TL+ 5.251,23 TL= 8.720,43 TL)’dan 5.250,00 TL tahsilat yapıldığının, 2016 yılı sonu itibarıyla davalı şirketin 3.470,43 TL borçtan sorumlu olduğunun tespit edildiği görülmüştür.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; davalı defterlerine delil olarak dayandıklarını davalı defterlerini sunmadığından, davacının defterlerindeki kayıtların lehine kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de; ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın, dava dilekçesinde münhasıran davalı defterlerine delil olarak dayanmadığı başka delillerinin de bulunduğu, davalı tarafın defter sunmamasının tek başına davacı lehine değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilemeyeceği (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 24/10/2016 tarihli 2016/3357 Esas-2016/13899 Karar sayılı kararı) kanaatiyle bu istinaf sebebi haklı görülmemiştir.İcra takibinin cari hesap alacağına dayalı olarak yapıldığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunun bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edildiği, cari hesap alacağının 09/02/2016 tarihli 3.469,20 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, davacı tarafın ticari defterlerinde takip konusu alacağın kayıtlı olduğu, davacı vekilinin fatura ve ve irsaliyelerin bilirkişi tarafından incelendiğini beyan ettiği ancak dosyaya ibraz edilmediği, davacı tarafça delil listesinde davalı defter ve kayıtlarına delil olarak dayandığı, davacı tarafça davalı B/A formlarının celp edilerek incelenmesinin talep edildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince fatura ve varsa irsaliyenin dosyaya ibrazının sağlanarak, Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davalı B/A formlarının celbi ile incelendikten sonra gerekli görülürse ek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2017 tarihli 2016/1140 Esas – 2017/577 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yargılamaya Dairemizin kararında işaret edildiği şekilde devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 39,00 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 124,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/06/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.