Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4873 E. 2020/977 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4873 Esas
KARAR NO : 2020/977
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2017
NUMARASI : 2014/845 2017/479
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı asıl borçlu … San. Tic. Ltd.Şti arasında düzenlenen kredi sözleşmelerinin diğer davalılar tarafından kefil sıfatıyla imzalandığını, kredi borçlarının ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalı kefillerin kefalet limitlerinin 67.693,75 TL olduğu, kefil olan davalılar yönünden bu miktar üzerinden davanın kabulü gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalılar … ve … yönünden kefalet limiti olan 67.693,75 TL asıl alacaklar sınırlı olmak kaydıyla, davalı borçlu … Ltd.Şti yönünden ise 271.311,17 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 286.947,74 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; alınan ilk bilirkişi raporunda kefillerin sorumluluğunun 67.693,75 TL olarak hesaplandığını, itiraz etmeleri üzerine alınan raporda ise müvekkili bankanın toplam alacağının 286.947,74 TL tespit edildiğini, ancak mahkemenin sanki ikinci rapor alınmamış gibi karar verdiğini, dosya incelendiğinde iddialarının yerinde olduğunun anlaşılacağını bildirerek kefiller yönünden kararın bozulmasını istemiştir. Davacı tarafından davalılar ve dava dışı … aleyhine 30/09/2013 tarihinde 271.311,17 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 309.809,30 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Davacı tarafından çekilen 10/07/2013 tarihli kat ihtarında; işletme ve ticari kredilerden dolayı toplam 298.802,49 TL’nin 1 gün içinde ödenmesinin istendiği, ancak tebliğ şerhinin bulunmadığı görülmüştür. Dosyaya sunulan 23/02/2012 tarihli kredi genel sözleşmesinde davalılar …. ve …’in 67.693,75 TL için kefil oldukları görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 25/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının davalı kefillerden 67.693,75 TL asıl alacak isteyebileceği, davalı asıl borçlunun ise toplam 286.947,74 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından sunulan rapora itiraz dilekçesinde; davalıların 05/04/2012 tarihli kredi genel sözleşmesini imzaladıkları, bu sözleşmenin 1.000.000 TL limitli olduğunu bildirerek yeniden rapor alınmasını istediği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 01/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacı vekilinin itirazında belirttiği sözleşmeye dosyada rastlanılmadığı, ancak sözleşmenin mahkemeye ibrazı şartıyla davacı bankanın davalı asıl borçlu ve kefillerden 217.311,17 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 286.947,74 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalılar vekilinin ek rapora itiraz ettiği, böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, zaten süresinde de böyle bir delil gösterilip sunulmadığını beyan ettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, her ne kadar davalıların 05/04/2012 tarihli kredi genel sözleşmesini imzaladıklarını ve bu sözleşmenin 1.000.000 TL limitli olduğunu bildirmiş ise de, yargılama boyunca bu şekilde bir sözleşmenin dosyaya sunmadığı, ayrıca icra dosyasının incelenmesinde, dayanak olarak herhangi bir sözleşmenin de gösterilmediği anlaşılmıştır. Yine davacı vekilince yargılama sırasında alınan ek raporda bilirkişinin iddialarını doğruladığını ileri sürmüş ise de, söz konusu raporda dosyaya bu şekilde bir sözleşmenin sunulmadığı, bu sözleşmenin ibrazı şartıyla davacı bankanın davalı borçlu ve kefillerden 217.311,17 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 286.947,74 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dosyada sadece 23/02/2012 tarihli kredi sözleşmesi fotokopisinin ve bu sözleşmedeki kefalet limiti de 67.693,75 TL’dir. Öte yandan dava dosyasına kat ihtarının davalı kefillere tebliğine dair şerhin de sunulmadığı görülmüştür. Açıklanan bu hususlar doğrultusunda davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/06/2020