Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4867 E. 2020/981 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4867 Esas
KARAR NO: 2020/981
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2017
NUMARASI: 2015/680 2017/86
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin dava dışı İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine 19/10/2011 tarihli 401.200 TL bedelli faturayla satış yaptığını, bu fatura alacağını davalıya faktoring sözleşmesiyle devir ve temlik ettiğini, taraflar arasında başkaca bir hukuki ilişki bulunmadığını, davalının bu alacağı üniversiteden 06/11/2013 tarihinde tahsil ettiğini, temlikle birlikte müvekkilinin alacak üzerindeki tasarruf hakkı kalmadığından alacağın tahsilindeki gecikmeden müvekkilinin sorumlu olmadığını, davalının alacağın tahsili için hiçbir girişimde bulunmadığını, ancak müvekkiline verilen teminat senedinin icraya konulacağı baskısıyla müvekkilinden ödeme talep ettiğini, müvekkilinin de 27/09/2013’te 5.000 TL, 28/06/2013’te 7.500 TL, 27/01/2014 tarihinde icra dosyasına 14.683,14 TL olmak üzere toplam 27.183,14 TL ödemek zorunda kaldığını, faktoring sözleşmesindeki faiz oranının aylık % 1,42, aylık komisyonun % 0,007 olduğunu, 401.200 TL’nin müvekkilince kullanılan 260.780 TL krediyi ve masraflarını karşıladığını, 2 yıllık geç tahsilat nedeniyle oluşan faiz ve komisyon tutarının 89.311,93 TL olduğunu, davalının 51.108,07 TL’yi özellikle ödemesi gerektiğini belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 16.193,49 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının icra dosyasına 27/01/2014 tarihinde ödeme yaptığını, davanın ise İİK 72/7’de öngörülen (1) yıllık süreden sonra 01/07/2015’te açıldığını, davacıların iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı ile İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi arasındaki satım sözleşmesinde ödemelere ilişkin 360 ve 270 günlük iki ayrı süre belirtildiği, alacağın ödenmesi için öncelikle bu sürenin geçmesi ve idarece muayene ve kabul komisyonu raporunun düzenlenmesi ile idarenin nakit imkanları dahilinde ödemenin yapılacağının sözleşmede hükme bağlandığı, alacağın tahsilinde davalının kusurlu kabul edilemeyeceği, davacının alacağın takibinin gereğince yapılmadığından bahisle davalıdan talepte bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili İstinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, ayrıca mahkemenin bu kararla davalı faktoring şirketinin sömürüsüne izin verdiğini, faktoring şirketinin haksız zenginleştiğini, dosya içeriğinin yeterince incelenmediğini, hesap bilirkişisi … tarafından düzenlenen 26/08/2016 tarihli raporun dikkate alınmadığını, 16/12/2016 tarihli raporun karara esas alındığını, ancak bu raporun yetersiz ve özensiz olduğunu, alacağın temliki ile alacak üzerindeki tasarruf yetkisinin davalıya geçtiğini, 22/11/2011 tarihli temlikname ile alacağın müvekkili şirketin mal varlığından çıkarak davalıya geçtiğini, davalının yetkilerini kullanmaması nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davalının alacağını isteseydi borcun ifasında bu denli gecikme olmayacağını, dışı üniversitenin alacağı teyit ettiğini, sözleşmedeki kayıtların alacağın takip edilmesine engel olmadığını, davalının hareketsiz kalarak dürüstlük kuralına aykırı davrandığını, davalının alacağın tahsilinde özen gösterme borcunun olduğunu, davalının bu konuda girişimde bulunmadan sonradan ağır fatura yüküyle müvekkili şirketten talepte bulunmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, faktoring sözleşmesinde yer alan aksi yöndeki kayıtların sorumsuzluk anlaşması niteliğinde olup TBK’nun 115.maddesi uyarınca geçersiz olduğunu, hükme esas alınan rapordaki açıklamaların TBK’nun 115.maddesine aykırı olduğunu, bu kayıtların ayrıca genel işlem koşulları nedeniyle de geçersiz olduğunu, sözleşmedeki faktoring şirketinin alacağı talep etmek zorunda olmadığı şeklindeki kayıtların faktoring sözleşmesinin niteliğine de aykırı olduğunu, davalının zararı azaltması yükümlülüğüne aykırı davrandığını, dava dışı Üniversite tarafından gecikmeli yapılan ifayı kabul ettiğini, faiz isteme hakkını saklı tuttuğunu, böylece TBK’nun 131.maddesi uyarınca faiz alacağının sona ermesine yol açtığını, müşterisinin zararına hareket eden davalının sorumluluktan sıyrılamayacağını bildirmiştir. Davacı şirket ile dava dışı İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi arasındaki mal alım sözleşmesinin 19/10/2011 tarihli 12.2.2 maddesinde, yüklenicinin talebi üzerine en geç 360 gün içinde ödeme yapılacağı, 12.2.3 maddesinde, ödeme evrakının döner sermaye saymanlığını intikalinden itibaren 270 gün içinde nakit imkanlar dahilinde ödeme yapılacağının hükme bağlandığı görülmüştür. Davacı ile davalı arasındaki faktoring sözleşmesinde 401.200 TL’nin temlik edildiği, sözleşmede faiz oranının % 1,42, komisyon oranının ise % 0,007 olarak belirtildiği görülmüştür. Davalının davacı şirket aleyhine 1.000.000 TL bedelli senede dayalı olarak 11.157,80 TL’nin tahsilini istediği, davacı tarafından 27/11/2014’te icra dosyasına ihtirazi kayıtla 11.804,48 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Davacı şirketin 22/11/2011 tarihli temliknameyle İstanbul Üniversite Tıp Fakültesinden olan 401.200 TL’yi davalıya temlik ettiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 26/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu alacağın davacı defter ve kayıtlarında yer aldığı, alacağın temlikname sonrasında davacı şirketin davalının talebi üzerine gecikme nedeniyle ödemiş olduğu bakiye alacağa dayandığı, davacının alacağının faiz hariç 27.183,14 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 16/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacını ntemlik ettiği alacağına karşılık temlik anında peşin ve nakit bir ivaz elde ettiği, davalının alacağın takibinde kusurlu bir gecikmesinden bahsedilemeyeceği, kaldı ki faktoring sözleşmesi hükümlerine göre alacağın takibinin gereği gibi yapılmadığından bahisle davacının faiz, masraf ve komisyon ücreti gibi bir talepte bulunamayacağı, davalının uyguladığı faiz, masraf ve komisyon ücretlerinin ve oranlarının faktoring sözleşmesine uygun olduğu, davacının alacak talebinin yerinde olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı vekilinin bu rapora itiraz ettiği ve raporlar arasındaki farkın giderilmesi için yeni bilirkişilerden rapor alınmasını istediği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, alacak davasıdır. Davacı taraf, dava dışı üniversiteden olan alacağını davalıya temlik ettiğini, bu alacağın tahsilindeki gecikmelerden müvekkilinin sorumlu olmadığı halde müvekkilinin davalıya fazladan para ödemek zorunda kaldığını belirterek 16.193,49 TL’nin tahsilini istemiştir. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davacının dava dışı İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne satış yaptığı ve bu satış nedeniyle alacaklı olduğu, bu alacağını davalıya devir ve temlik ettiği tarafların kabulündedir. Davacı ile dava dışı üniversite arasındaki alım satım sözleşmesinde 270 günlük ve 360 günlük iki ayrı süre öngörüldüğü, ayrıca ödeme için bu sürelerin yanı sıra idare tarafından muayene ve kabul komisyonlarınca kabul raporunun düzenlenmesi gerektiği, yine ödemenin idarenin nakit imkanları dahilinde yapılacağının hükme bağlandığı görülmüştür. Buna göre temlik edilen alacağın tahsili için sadece sözleşmede öngörülen sürenin geçmesi yeterli olmayıp ayrıca komisyonlardan kabul raporunun düzenlenmesi ve idarenin nakit imkanları dahilinde ödeme yapılacağı hükme bağlandığından, alacağın tahsilinde davalının sorumlu olduğundan söz edilemeyecektir. Dolayısıyla bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Kaldı ki, faktoring sözleşmesiyle davacı taraf ilerde tahsil edilecek bir alacak karşılığında peşin bir ivaz elde etmiştir. Yargılama sırasında alınan 16/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda davalının, davacıya uyguladığı faiz, masraf ve komisyon ücretleri ile oranlarının faktoring sözleşmesine uygun olduğu belirtildiğinden, bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Yine davacı tarafça sözleşmedeki bir kısım kayıtların genel işlem koşullarına aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, faktoring sözleşmesi 23/11/2011 tarihli olup bu tarih itibariyle 6098 Sayılı TBK yürürlüğe girmemiş olduğundan, somut dava bakımından genel işlem koşullarına aykırılığın dinlenemeyeceği kanaatine varıldığından bu konudaki istinaf talepleri de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.10/06/2020