Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4806 E. 2020/1088 K. 12.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4806 Esas
KARAR NO : 2020/1088
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2017
NUMARASI : 2015/168 2017/240
DAVANIN KONU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine faturaya dayalı olarak takip başlattığını, takibe süresinde itiraz edemediklerini, ayrıca dayanak fatura nedeniyle müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, emtianın 30/03/2011 tarihli gümrük beyannamesiyle müvekkilinin antreposuna boşaltıldığını, gümrük beyannamesinin verilmesiyle davacının malın antrepoya bırakıldığından haberdar olduğunu, takibe dayanak faturaya davacının süresinde itiraz etmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının iddialarının yerinde olmadığı, davalının fatura ile belirlenen miktar kadar davacıdan alacaklı olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dosyada mübrez delillerin ve bilirkişi raporlarının yeterli değerlendirilmediğini, gerekçeye göre sanki bir bilirkişi raporu alınmış gibi karar karar verildiğini, ayrıca 16/10/2015 tarihli ilk rapora itiraz üzerine 22/04/2016 tarihli ek raporun alındığını, ek rapordaki değerlendirmelerin dikkate alınmadığını, ayrıca mahkemece itibar edilen raporda alacak tespitinin sadece davalı defterlerine dayalı yapıldığını, müvekkilinin faturaya itiraz edip iade ettiğini, davalının ticari defterlerinin kapanış tasdikinin yapılmadığını, faturanın salt davalı defterlerinde kayıtlı olmasının alacağı kanıtlamayacağını, faturanın müvekkili defterlerinde kayıtlı olmadığını, antrepoda bulunan malın nakliyesinin…. Ltd.Şti tarafından nakliyesinin İspanya’dan “…” ile yapıldığı ve bedelsiz olarak teslim edildiğini, buna göre malın teslim alınana dek mülkiyetinin gönderici İspanya firmasına ait olduğunu, müvekkilinin sorumlu olabilmesi için öncelikle gümrük vergilerinin müvekkilince ödenmiş olarak teslim alınarak mülkiyetinin kazanılması gerektiğini, davalının 13/08/2010 tarihli ve 2010/41 sayılı genelge uyarınca 30 günlük sürede yükümlülüğünü yerine getirmediğini, yine malın teslime hazır olduğunun müvekkiline bildirilmesi gerektiğini, raporda bu hususların es geçilerek sadece ticari defterler itibariyle değerlendirme yapıldığını, eksik ve hatalı rapora dayalı olarak hüküm kurulduğunu, ayrıca davalının Gümrük Kanunun 177.maddesi uyarınca tasfiye sürecini başlatması gerektiğini bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine 23/01/2015 tarihinde 12.430,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 13.046,22 TL’nin tahsili için faturaya dayalı ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe itiraz edilmediği, mahkemece 16/02/2015 tarihinde icra dosyasına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verildiği görülmüştür. Takibe dayanak faturanın 19/06/2014 tarihli, 12.430,00 TL bedelli ve antrepo bekleme bedeli olarak düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 16/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda; faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, emtianın 30/03/2011’de davalı antreposuna teslim edildiği, beyannamenin … Ltd.Şti tarafından düzenlendiği, Gümrük Yönetmeliğine göre eşyanın antrepo rejimi altında kalış süresinin sınırsız olduğu, 30 gün içinde işlemleri bitmeyen eşyanın Gümrük Kanunun 177.maddesi gereğince tasfiye edilmesi gerektiği, dava konusu malda gümrük idaresine süre belirlenmediğine göre antrepoda kalışına ilişkin kısıtlama söz konusu olmadığı, ücretlerin piyasada serbestçe belirlendiği, davacının fatura bedelinden sorumlu olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 22/04/2016 tarihli lojistik ve taşıma uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise; davacının antrepo ücretinden sorumlu olduğu, 13/08/2010 tarihli 2010/41 sayılı genelge uyarınca davacının 6 aylık ücretten sorumlu olacağı, dosyada davalıya ait 2011 yılı ücret tarifesi bulunmadığından bu aşamada bu bedelin hesaplanamadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, davalının faturaya dayalı olarak başlattığı takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı taraf ise müvekkilinin antrepo ücreti nedeniyle alacaklı olduğunu savunmuştur. Dosyada uyuşmazlık davalının, davacıdan antrepo ücreti alacağı olup olmadığına ilişkindir. Yargılama sırasında alınan 16/10/2015 tarihli muhasebeci bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davalının dava konusu fatura nedeniyle davacıdan alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüş, yine yargılama sırasında alınan 22/04/2016 tarihli lojistik ve taşıma uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise, davacının antrepo ücretinden sorumlu olduğu, ancak 13/08/2010 tarihli ve 2010/41 sayılı genelge uyarınca davacının 6 aylık ücretten sorumlu olacağı, dosyada davalıya ait 2011 yılı ücret tarifesi bulunmadığından bedelinin hesaplanamadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Görüldüğü üzere raporlar arasında çelişki bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi bakımından gümrük, taşıma ve lojistik konularında uzman bir bilirkişiden raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinin istenmesi, davalının ne miktarda ve ne süre için antrepo ücreti isteyebileceği hususlarında, davalı tarafça da ilgili döneme ait ücret tarifelerinin de dosyaya getirtilerek ayrıntılı incelemeyi içerir ve istinaf denetimine elverişli bir rapor alındıktan sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2017 tarih, 2015/168 esas, 2017/240 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 35,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 120,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.12/06/2020