Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4805 E. 2020/1150 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4805 Esas
KARAR NO: 2020/1150 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2017
NUMARASI: 2013/436 E., 2017/303 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dilekçesinde özetle, taraflar arasında ana firma – bayii ilişkisi bulunduğunu, bu durumun Sağlık Bakanlığına ait ulusal banka verilerinde de yer aldığını, davacının Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastahanesinin açtığı ihaleyi kazandığını, ihalede belirlenen ürünlerin davalı firma tarafından temin edileceğini, davalının bir kısım malları teslim ettiğini, ancak bir süre sonra davalı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle davacının dava dışı hastahanenin taleplerini karşılayamadığını, uyarı aldığını, davacıya bu nedenle gecikme cezası uygulandığını ve sonuçta zamanında malı teslim edememesi nedeniyle ihalenin fesh edildiğini, ihale nedeniyle verilen kesin teminatın idareye gelir olarak kaydedildiğini, davacının ihalelere katılmaktan yasaklı hale geldiğini, bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek davacının zararlarının tespit edilerek davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davalı vekili cevabında, taraflar arasında imzalı bir sözleşmenin bulunmadığını, ana şirket – bayii ilişkisinin olmadığını, ulusal bilgi bankası kayıtlarında başka şirketlerinde bulunduğunu, davalının davacı şirkete ürün sağlama zorunluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “davanın hukuki niteliği itibariyle bayilik sözleşmesine dayalı açılan tazminat davası olduğu, yapılan yargılamalar sonucu iddia ve savunmaya, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastahanesinden gelen ihale dosyasına, davalı şirketin sicil dosyasına, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan gelen cevabi yazıya, yaptırılan inceleme sonucu alınan 02/12/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporuna, ve tüm dosya kapsamına göre; davacının Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastahanesinin açtığı ihaleye katılarak 27/12/2011 tarihli sözleşme yaptığı, ihale sözleşmesindeki edimlerini tam olarak yerine getirmediğinden ilgili idare tarafından 22/06/2012 tarihinde sözleşmenin fesh edildiği, bundan dolayı davacının davalının kusuru nedeniyle zarara uğradığı iddiasıyla işbu davayı açtığı, taraflar arasında ana şirket – bayii ilişkisi olduğunu ileri sürdüğü ancak taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, davalı şirketin davacı dışında başka şirketlere de yurt dışından ithal ettiği tıbbi ürünleri sattığı, tarafların bayilik ilişkisini 31/12/2011 tarihinde sona eren sözleşme ile 1 yıllığına düzenlendiği, davacının dava dışı hastahane ile sözleşme yaptığı dönem için davalı ile aralarında geçerli bir bayilik sözleşmesinin bulunmadığı, davalının davacının almış olduğu ihale uyarınca taahhüt ettiği malları temin edeceğine ilişkin bir taahhütte bulunmadığı, taraflar arasında ticari mal satımına dayalı bir ilişkinin söz konusu olduğu, bayilik sözleşmesi bulunmadığından bu nedenle davacının ihalenin feshi nedeniyle uğradığı zarardan davalı tarafın sorumlu olamayacağı” gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “….Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “…Müvekkil ile davalı arasında 01.01.2011 tarihinde “Tek Yetkili Satıcılık Sözleşmesi” yapılmıştır. Bu sözleşme kapsamında müvekkil şirket davalı şirketin ithalatını gerçekleştirdiği ürünlerin satış ve pazarlamasını yapıp, kendi bölgesinde ürünle ilgili ihaleleri takip etmek, ihalelere katılmakla ve ihalelere ilişkin teknik ve idari şartnameyi, ürün türü, miktarı, teslim tarihleri ile ilgili bilgileri davalı şirkete iletmekle yükümlüdür. Buna karşılık bu hususlarla ilgili tüm sorumluluk davalı şirkete ait olacaktır. Anılan sözleşme kapsamında müvekkil şirket Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ihalesine katılmış ve söz konusu ihaleyi kazanmıştır. Bu durum ihalede belirlenen ürünlerin davalı firma tarafından temin edileceği anlamına gelmektedir.Müvekkil şirket ihalenin gereğini yerine getirmek için yukarıda anılan sözleşme kapsamında davalıdan malların tedarikin sağlamasını istemiştir. Ancak davalı firma bir kısım malları teslim ettikten sonra geri kalan yükümlülüklerini yerine getirmemiş, müvekkil ihale eden kuruma karşı zor durumda kalmış ihaleye konu malları teslim edemeyerek zor duruma düşmüştür. Davalının anılan eylemlerinden ötürü müvekkil zarara uğramış ve prestij kaybı yaşamış ve akabinde müvekkilin iradesi dışında kurumca ihale feshedilmiş ve müvekkil ihale yasaklısı durumuna düşmüştür. anılan bayilik sözleşmesi davalı yanca imzalanmamıştır. Dolayısı ile, anılan belgeye süre açısından değer atfetmek mümkün bulunmamaktadır. Anılan sözleşme, davalının taraflar arasındaki ticari ilişkiyi reddetmesi ihtimali karşısında, bir delil başlangıcı olması amacıyla sunulmuş olup, salt bu belgeden hareketle bayilik sözleşmesinin bulunmadığı tespiti yapılması hatalıdır. Dava dilekçemizde de birden fazla kez beyan ettiğimiz üzere uyuşmazlık konusuna ilişkin tüm ihale teklif formlarında davalının da imzası bulunmaktadır ve bu belgeler ihale dosyası içinde dosyamıza girmiştir. İhale şartnamesi gereği bayilik bir ön koşul olup, müvekkilin ihaleye katılma yeterliliği almış olması başlı başına taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin kanıtıdır. Keza bu durum Sağlık Bakanlığı tarafından verilen müzekkere cevabı ile de açıkça ve net olarak teyit edilmiştir. Ancak bilirkişiler tarafından taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin 31.12.2011 tarihinde sona erdiği kanaatine yer verilmiştir. Bu açıdan bilirkişi raporunun hatalı olduğu ve dolayısıyla bu rapora bağlı olarak kurulan hükmün de maddi ve hukuki gerçeklere uygun olamayacağı izah gerektirmez. Ayrıca ihale kapsamında tedarik edilecek mallara ilişkin olarak kullanılan Ulusal Bilgi Bankası sistemi işleyişi gereği, her bir ürünün üretici ve/veya ithalatçısına bağlı bir barkodu bulunmaktadır. Yani, ihalenin kazanılması halinde her bir mal kaleminin kim tarafından üretileceği ve/veya ithalat yoluyla temin edileceği, daha teklif aşamasında bellidir. Zaten bu amaçla, teklif formlarında üretici ve/veya ithalatçının da imzası bulunması şart koşulmaktadır. Yani, kazanılan ihaleye konu herhangi bir malın, ihaleye teklif aşamasında bildirilen tedarikçi dışında bir üçüncü şahıstan temin edilmesi, ihale şartnamesi ve buna bağlı olarak imzalanan sözleşme uyarınca mümkün değildir.20.04.2015 tarihli yazı ekinde dosyaya sunulan verilerde, taraflar arasında, feshedilen ihale kapsamındaki ürünler açısından, ürün bazlı bayilik ilişkisinin kurulmuş olduğu, keza TİTUBB sisteminin çalışma şekli itibariyle de bu hususun gerekli olduğu bilgileri yer almaktadır. Bunun yanı sıra, 21.09.2015 tarihli yazı ile de açıkça “ihale konusu tüm ürünlere ilişkin bayilik bilgisinin mahkemeye sunulan CD içerisinde var olduğu” bildirilmiştir. Zaten, ihale ilanında ihaleye katılma yeterliliği açısından sayılan belgeler arasında şu hüküm vardır: “4.3.2.1 / b) Yürürlükteki mevzuat gereği; ihale tarihi itibari ile istekliler teklif dosyalarında TC İlaç ve Tıbbi Cihaz Ulusal Bilgi Bankasına üretici ve/veya ithalatçı firmaların ve bu firmaların adı altında bayiliklerinin kayıtlı olduğunu belgeleyeceklerdir.” Çok açıktır ki, müvekkil bayilik durumunu kanıtlayamamış olsa, ihaleye teklif dahi veremeyecektir. Bu aşamada, davalının ihale dosyasına sunulan tüm ürün tekliflerinde ve barkod numaralarına dair belgelerde kaşe ve imzasının yer aldığı, yani verilen tekliflere dair bilgi ve onayının bulunduğu da göz önünde tutulmalıdır. Tekrar etmek isteriz ki; bu hususlar yaşanabilecek aksaklıkların önlenmesi amacıyla, idare tarafından teklif şartı olarak öngörülmüştür. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ihale dosyası içeriğine dair hiçbir açıklama ve detay bulunmamaktadır. Yerel mahkeme bu açıdan da eksik inceleme ile oluşturulan raporu hükme esas almıştır….” denilerek kararın eksik inceleme ile verildiğini beyanla kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; bayilik ilişkisi nedeni ile uğranılan zararın tazmini isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada ; bayilik ilişkisinin kanıtlanamadığı ve ihalenin feshi nedeni ile uğranılan tüm zararların davalıdan talep edilemeyeceği nedenle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı yan istinaf dilekçesinde; ihale tarihindeki yasal mevzuata göre ; davacı ve davalı arasında bayilik ilişkisi olduğu hususu belgelenmeden zaten ihaleye katılmanın mümkün olmadığı , İhale şartnamesi gereği bayilik bir ön koşul olup, müvekkilinin ihaleye katılma yeterliliği almış olması başlı başına taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin kanıtladığını ve keza bu durumun Sağlık Bakanlığı tarafından verilen müzekkere cevabı ile de açıkça ve net olarak teyit edildiği halde bu hususun hiç dikkate alınmadığını beyan etmektedir.Yine ihaleye konu herhangi bir malın, ihaleye teklif aşamasında bildirilen tedarikçi dışında bir üçüncü şahıstan temin edilmesi, ihale şartnamesi ve buna bağlı olarak imzalanan sözleşme uyarınca mümkün olmadığı ve 20.04.2015 tarihli yazı ekinde dosyaya sunulan verilerde, taraflar arasında, feshedilen ihale kapsamındaki ürünler açısından, ürün bazlı bayilik ilişkisinin kurulmuş olduğu, keza TİTUBB sisteminin çalışma şekli itibariyle de bu hususun gerekli olduğu bilgileri yer aldığı iddialarının tahkikine yönelik bir incele de yapılmamıştır. Sağlık Bakanlığı cevabı yazısında ; mahkemeden istenilen tüm bilgilerin ve ihaleye ilişkin dökümanların CD ile Mahkemeye gönderildiği bildirilmiş ve CD fiziken dosya içerisinde bulunmaktadır. Bilirkişi raporunda bu CD deki kayıt ve belgeler hakkında inceleme yapılmadığı görülmektedir. Yine ihale tarihindeki teknik şartnameye ilişkin davacı iddiaları hakkında da değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’ndan gelen yazı cevabı ve ekindeki CD vb. Dosya delilleri incelenerek davacı yanın itirazını da karşlılar şekilde ek rapor alınması gerekmekte iken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm kurulduğu anlaşılmakla davacı yan istinaf başvurusunun kabulünü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ; Yargılamaya devam olunması için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 2-Davacı yanca yatırılan 31,40 TL peşin harcın talepleri halinde kendilerine iade edilmesine 3-İstinaf yargılama gideri olan ;başvuru harcı gideri 85,70 TL, tebligat gideri 11,00 TL , dosya gidiş dönüş ücreti gideri 38,00 TL ki toplam 134,70 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/06/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.