Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/4781 E. 2020/1171 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/4781 Esas
KARAR NO: 2020/1171
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/01/2017
NUMARASI: 2015/578 2017/31
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 07/02/2012 tarihli bayilik sözleşmesi ve aynı tarihli LPG bayilik sözleşmesi ile 14/09/2009 tarihli ariyet ve emanet sözleşmelerinin imzalandığını, ancak davalının sözleşmedeki edimlerine aykırı davrandığını, buna rağmen haksız bir şekilde sözleşmeleri süresinden önce feshederek başka bir dağıtım şirketiyle anlaştığını ve o firmanın ürünlerini satmaya başladığını, buna göre normal koşullarda 07/02/2017 tarihinde sona ermesi gereken sözleşmenin davalının 26/03/2015 tarihli ihtarnamesi ile sona ermiş olduğunu, ancak davalının ariyet almış olduğu bir kısım malları iade etmediğini belirterek, öncelikle tespit taleplerinin kabulü ile istasyonun fiili durumunun kim tarafından kullanıldığının, satış yapılıp yapılmadığının ve müvekkiline ait malzeme ve logoların sökülüp sökülmediğinin tespiti ile müvekkilince ariyet olarak davalıya verilen malların davalıdan istirdadına, bu malların zamanında teslim edilmemesi nedeniyle şimdilik 1.000 USD tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, 23/08/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle talep ettiği 1.000 USD cezai şartın 6.000 USD’ye yükseltildiğini beyan etmiştir. Davalı vekili, EPDK’nın 27/06/2007 tarihli ve 1240 sayılı kararı uyarınca yeni bayilik lisansı yayınlanmadan önce iade yükümlülüğünün başlamadığını, davacıya ait ariyetlerin ve diğer kurumsal kimlik malzemelerinin tutanakla davacıya iade edildiğini, davacının iadesini istediği yer altı tankları ve diğer malzemelerin kalıcı yatırımlar olup yürütülen faaliyete zarar vermeksizin sökülemeyeceğini, bu yatırımların süreye bağlı olmadığını ve bedelinin istenemeyeceğini, kaldı ki bu malzemelerin amortisman değeri düşüldüğünde, ticari defter değerlerinin sıfırlandığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalı tarafından 26/03/2015 tarihinde feshedildiği, davalının bir kısım malzemelerin teslimini yaptığı, ancak bir kısım malzemelerin iadesini yapmadığı, iadeyi ispat külfetinin davalıda olduğu, bu hususta iadeye yönelik bilgi ve belge sunulamadığı, ayrıca davaya konu LPF pompasının dava tarihinden önce davalıya satıldığı belirtildiğinden, dava konusu edilemeyeceğinden bu talep konusunda davanın reddi gerektiği, diğer ariyetler yönünden ise davanın kabulü gerektiği, ayrıca sözleşme uyarınca teslim edilmeyen ariyetler için günlük 100 USD cezai şart kararlaştırıldığı, 14/04/2015 ‘ten dava tarihi 08/06/2015 tarihine kadar 56 günlük süre için 5.600 USD cezai şart hesaplandığı gerekçeleriyle davacının, dava dilekçesinde belirttiği bir adet LPG pompası yönünden davanın reddine, diğer menkul mallar yönünden davanın kabulüne, hükmün infazı aşamasında İİK’nın 24.maddesinin değerlendirilmesine, cezai şart talebinin kısmen kabulü ile 5.600 USD cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; bilirkişi tarafından düzenlenen raporda menkullerin 10/04/2015 tarihinde müvekkiline teslim edilmesi gerektiği, davalının bu tarih itibariyle temerrüde düştüğü, buna göre 10/04/2015 tarihinden itibaren müvekkilinin cezai şarta hak kazandığı, bu tutarın ise 6.000 USD olup mahkemenin toplam 5.600 USD’ye hükmettiğini, somut olayda EPDK ‘nın 27/06/2007 tarihli ve 1240 sayılı kararının uygulama yeri bulunmadığını, ayrıca ariyet verilen bu malların otomasyon sisteminde kullanılmadıkları ve/veya kurumsal kimlik ögelerinin olmadığının anlaşıldığını, ayrıca bir adet LPG pompası yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, zira bu pompa yönünden davayı takipsiz bıraktıklarını beyan ettiklerini, mahkemenin bu hususu gözardı ettiğini bildirmiştr. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin davacının cezai şart talebini kısmen, ayrıca LPG pompası yönünden reddettiğini, cezai şart bedeli yönünden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, talep reddedilen LPG pompası yönünden vekalet ücretine hükmedilmediğini, bu durumun doğru olmadığını, ayrıca yer altı tankının kalıcı yatırım olması nedeniyle iadesinin istenemeyceğini, ancak bedelinin istenebileceğini, ayrıca iade söz konusu olmadığından cezai şarta da tabi olmayacağını, diğer malzemeler yönünden ise iade kabul edilse bile malzemelerin değeri nazara alındığında, istenen cezai şartın haksız olduğunu, bu malzemelerden en önemlisinin yer altı tankı olduğunu, yağ standı ve yıkıma makinesinin zaten değerlerinin ortada olduğunu, yıkama makinesi için bedelin ödenmesiyle birlikte değerinin kat kat üstünde cezai şart ödenmesinin mantığının bulunmadığını, sektörel fiili gerçekler ile birlikte yer altı tankının aynen değil de, bedelinin nakden iade edileceği belirtilmesine rağmen bu tank yönünden cezai şart istenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, emsal nitelikteki İstanbul 14.ATM’nin 2010/168 Esas, 2011/112 Karar sayılı ilamında, bu tür yatırımların süreye bakılmaksızın yapılması gereken kalıcı yatırımlar olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve Yargıtay 19 HD’nin 2013/13235 Esas -19776 Karar sayılı ilamıyla bu kararı onadığını, bilirkişi raporunda yer altı tankının aynen değil, nakden iadeye konu edilebileceğinin belirtilmesine rağmen davaya konu malzemelerin değerinin belirlenmemesinin eksik inceleme olduğunu, ayrıca dava konusu malzemelerin dava tarihi itibariyle amortisman düşülmüş güncel değerlerinin tespit edilmeksizin kabul kararı verilmesinin doğru olmadığını, yapılan keşifte dispanserin sökülü vaziyette olduğu ve kullanılmadığının tespit edildiğini, davacının almadığı bu malzemenin dava konusu edilemeyeceğini, davacının kötüniyetli olduğunu, geç teslim iddiasıyla malların çok üzerinde tutarda cezai şart istenmesinin iyiniyete aykırı olduğu gibi sözleşmenin BK’nın 19 ve 20.maddelerine göre de hükümsüz olduğunu bildirmiştir. Taraflar arasında sözleşme, istasyonlu bayilik sözleşmesi, ariyet ve emanet sözleşmesi başlıklı sözleşmelerin imzalandığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından dava dilekçesinde istenen malların bir adet LPG pompası, bir adet LPG yer altı tankı, LPG çiftli dispanser, bir adet yıkama makinesi, bir adet basınçlı yıkama makinesi ve bir adet yağ standı olduğu görülmüştür. Davacı vekilinin 18/06/2015 tarihli dilekçesiyle; iadesini istediği mallardan bir adet LPG pompasını davalıya sattıklarını, bu nedenle bu pompa yönünden davayı takipsiz bıraktıkları yönünde beyanda bulunduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 27/06/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; taraflar arasındaki sözleşmelerin genel işlem koşullarına aykırı olmadığı, sözleşmenin davalı tarafından sona erdirildiği, uyuşmazlığa kurul kararı uygulanacağının kabul edilse bile en geç davalının lisansını tadil ettirdiği 14/04/2015 tarihi itibariyle iade yükümlülüğünün doğduğu, dava konusu malzemelerin teknik kalıcı yatırım olarak nitelendirilmesinin kural olarak mümkün bulunmadığı, bu şekilde nitelendirme olsa olsa toprak altı tank için yapılabileceği, ancak bu durumun bunun bedelinin kural olarak ödenmesi gerektiği hususunun normalde değiştirmeyeceği, cezai şart hesaplaması açısından ise davacının sözleşmenin bitiş tarihinden (sözleşmede belirlenen +15 günlük yasal sürenin eklenmesiyle) dava tarihine kadar geçen sürede talep edebileceği, buna göre 100X60 = 6.000 USD olarak hesaplanmış olup davacının taleple bağlılık ilkesi gereğince 100 USD isteyebileceği, bu tutarın işlemiş faizinin ise 11,32 USD olduğu, sayın mahkemenin 14/04/2015 tadil tarihinin kabul edilmesi halinde ise davacının, davalıdan talep edebileceği tazminat miktarının 100 X 56 = 5.600 USD olduğu, davacının 100 USD isteyip taleple bağlılık ilkesi gereğince bu tutarın dikkate alınması gerektiği, bu durumda ise işlemiş faizin 10,73 USD olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı vekilinin 18/01/2017 tarihli duruşmada; cezai şart yönünden dava tarihinden itibaren faiz istedikleri şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle davalıya teslim edilen ariyet malların iadesi ve cezai şart talebine ilişkindir. Taraflar arasında bayilik sözleşmeleri ve ariyet sözleşmesinin bulunduğu, sözleşme ilişkisinin sona erdiği ve davacının bir adet LPG pompası, bir adet LPG yer altı tankı, LPG çiftli dispenser, bir adet yıkama makinesi, bir adet basınçlı yıkama makinesi ve bir adet yağ standının iadesini istediği, davacı vekilinin bilahare dosyaya sunduğu 18/06/2015 tarihli dilekçesiyle bir adet LPG pompasını davalıya sattıklarını belirterek bu pompa yönünden davayı takipsiz bıraktıklarını belirttiği anlaşılmıştır. Davacı vekili bu dilekçesiyle bir anlamda talebini daraltmıştır. Yargıtay uygulamasına göre talebin daraltılması bu kısım yönünden davadan feragat anlamına gelir. Dolayısıyla davacı vekilinin bu hususla ilgili istinaf talebi yerinde değildir. Diğer husus ise davacı taraf ıslahla cezai şart alacağını 6.000 USD’ye çıkartmış olup gerçekten de davalı tarafın 26/03/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiği, sözleşmedeki hüküm gereğince bu tarihe 15 gün eklenmesi sonucu temerrüdün 10/04/2015’de gerçekleştiği, davanın ise 08/06/2015 tarihinde açıldığı, buna göre temerrüt tarihi ile dava tarihi arasında 60 günlük sürenin geçtiği, sözleşme gereğince teslim edilmeyen mallar yönünden günlük 100 USD hesabıyla davacının 6.000 USD cezai şarta hak kazandığı anlaşılmış olup mahkemece bu hususun dikkate alınmaması doğru olmayıp bu yönden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Davalı vekili, cezai şart ödenmesinin haklı olmadığı, malların zaten değerinin düşük olduğunu, amortismanın düşülerek güncel değerlerinin tespit edilmeksizin kabul kararı verilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüş ise de, taraflar tacir olup teslim edilmeyen mallar için günlük 100 USD cezai şart kararlaştırılmış olup davalının imzaladığı sözleşmenin sonuçlarını bilmesi gerekir. Ayrıca cezai şartın miktarı ve niteliği de gözetildiğinde sözleşmenin BK’nun 19 ve 20.maddelerine aykırı olduğu ileri sürülemez. Öte yandan davalı vekili, iadesi reddedilen LPG pompası yönünden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesini istemiş ise de, davacının dava dilekçesinde tek tek menkul malların bedeli açıklanmasa da tüm menkul malların değeri yönünden harca esas değeri 5.000 TL olarak belirttiği, buna göre söz konusu pompanın olabilecek değerinin takdiren 5.000 TL’nin 1/3’üne denk geleceği gözetilerek yeniden kurulan hükümde bu tutar üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiştir. Öte yandan karar taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulü nedeniyle kaldırıldığından, dairemizce yeniden kurulan hükümde ortada tek bir dava bulunduğundan davacı yararına tek vekalet ücreti hükmedilmiştir. Hal böyle olunca taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 3-İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2017 gün, 2015/578 Esas, 2017/31 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-Davacı tarafın dava dilekçesi ile belirttiği 1 adet DV no 11790 BTA 318 Lpg pompası yönünden davanın REDDİNE, 5- a)Talebe konu diğer menkul mallar yönünden davanın KABULÜNE, b) 1 adet Dv no 8024 10 metre küp Lpg Tankı toprak altı ,12218 Dv no Lpg Ciftli dispensır ,1 adet 27705 Dv no basınçlı yıkama makinesi,1 adet 27805 Dv no basınçlı yıkama makinesi, 1 adet yağ standının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c)Hükmün infazı aşamasında İİK 24. maddesinin infaz makamınca değerlendirilmesine, 6-a)Davacı tarafın ceza-i şart talebinin kabulü ile 6.000,00 USD ceza-i şartın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b) Hükmedilen ceza-i şart bedelinin 1.000,00 USD lik kısmına dava tarihi olan 08/06/2015 5.000,00 USD lık kısmına ıslah tarihi olan 23/08/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince kamu bankalarının 1 yıllık döviz mevduat hesabının uygulamış oldukları en yüksek faiz oranından temerrüt faizi yürütülmesine, 7-a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 1.385,53 TL karar harcından, peşin alınan 384,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.001,50 TL harcın davalıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına, b)Davacı tarafça yatırılan 384,03 TL peşin nispi karar harcının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 8-Davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.666,66 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Davacı tarafından yapılan başvuru harcı 27,70 TL, bilirkişi gideri 1.800,00 TL, 1.400,00 -TL talimat (bilirkişi-posta) gideri ve posta-tebligat masrafı 164,00 -TL talimat mahkemesi keşif gideri olmak üzere toplam 3.587,10-TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre takdiren 3.302,98 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 11-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 12-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine,13- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 52,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 137,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 15-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 16-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/07/2020